AK Parti Grup Başkanvekili Turan’dan barolara ‘yürüyüş’ tepkisi
AK Parti Grup Başkanvekili Turan, bazı baro başkanlarının başlattığı yürüyüşe ilişkin, “Yürümek ne? Daha özgün bir davranış bekliyoruz. Eğer iletişim tarzınız yoksa yürümek değil koşsanız da faydası yok.” dedi.
AK Parti Grup Başkanvekili Bülent Turan, AA muhabirine, baroların yapısıyla ilgili gerçekleştirilmesi planlanan idari değişiklikler ve bazı baro başkanlarının yaptığı yürüyüşe ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Yürüyüş yapan baro başkanlarının sayısının 30 civarında olduğunu söyleyen Turan, “Yürüme gerekçeleri eğer görüşmek, randevu almaksa bunu hayretle karşılıyorum. Çünkü zaten geçen haftalarda tüm Türkiye’deki baro başkanlarını temsilen 30 baro başkanımızın katılımıyla Adalet Bakanımız 3 saat kadar, grup başkanvekillerimiz 4 saate yakın görüşmeler yaptılar. Eğer eksik derlerse bir daha buyursunlar, bir daha görüşelim.” ifadelerini kullandı.
Yürüyerek, şov yaparak ve yanlış birtakım iddialar ortaya koyarak Türkiye’deki gündemi değiştirmenin hiç kimseye faydasının olmadığına işaret eden Turan, “Bizim teklifimiz asla baroların, avukatların sorunlarını büyüten bir yaklaşım değil, asla avukatların haklarına halel getiren bir yaklaşım değil, tam aksine daha demokratik bir baroyu, daha demokratik yapı içerisinde bir seçim sistemini öngören bir çalışma.” değerlendirmesinde bulundu.
“Asla Anadolu barolarını üzen, kıran bir adım atmayacağız”
Konuya ilişkin çalışmaları sırasında baro başkanları başta olmak üzere, MHP, kendi hukukçu milletvekilleri, tüm hukukçu STK ve derneklerle toplantı ve görüşmeler yaptıklarını anlatan Turan, şöyle devam etti:
“Teklifimiz biraz daha olgunlaştıktan sonra tüm partilerle bu görüşmeyi yapmak istiyoruz. Derdimiz üzüm yemek, bağcıyla işimiz yok. Fakat şimdiye kadar davet edilmesine rağmen Meclise gelmeyen İstanbul, Ankara, İzmir Baro Başkanlarının, aynı şekilde geçen sene yargı reformu yaptığımız zaman toplantının Külliye’de olmasını bahane ederek gelmeyen yine aynı başkanların bugün güya avukatların haklarını kolluyormuş gibi davranmalarını ibretlik olarak değerlendiriyorum. Mesele avukatların hakları değil, bazı baroların diğer barolar üzerindeki tahakkümünü kırmak isteyen bir anlayışla bu adımı atıyoruz. Altını bin defa çiziyorum, bir defa biz bu işi yaparken asla Anadolu barolarını üzen, kıran bir adım atmayacağız.
Şimdiye kadar tüm açıklamalarında, tüm konuşmalarında bizim dinimize, diyanetimize laf edenlerin, DHKP-C’ye sahip çıkanların, ‘Dersim katliamı var’ deyip devlete çok büyük ithamlarda bulunanların, uluslararası alanda sürekli Türkiye’yi şikayet eden birkaç baro başkanının tahakkümünü kırmak, her baro başkanının görevi olmalı.”
İstanbul Barosunda 50 bin kadar avukat bulunduğuna dikkati çeken Turan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu 50 bin avukatın sadece 8 bininin oyunu almış, aslında avukatlık yapmayıp sadece plazada bir ofiste Türkiye’nin en büyük birkaç firmasına danışmanlık yapan bir kişinin güya gençlerin, avukatların, stajyerlerin dertlerini sahipleniyormuş gibi yapmasını çok anlamsız buluyorum. Şimdiye kadar siz o 3-4 baro başkanından hiç gençlerin dertlerine çözüm önerisi, hiçbir mesleki öneri duydunuz mu? Genç avukatların vergiyle ilgili olan sorunları, mesleki sorunları, birçok konusu var, bunların çözümü için bir tek cümle duydunuz mu? Varsa yoksa Dersim katliamı, DHKP-C’nin sanatçıları, devletin bazı politikaları, hep bunlar gündem oldu.”
Yaptıkları kanun çalışmasında iki önemli temel mesele bulunduğuna vurgu yapan Turan, şunları söyledi:
“Biri, adeta avukatlık mesleğini organize etme görevini yapan baroların, bunu uygulama imkanı kalmamış gibi olan büyükşehirlerde, yani 5 binden fazla avukatın olduğu illerde 2 bin imza ile yeni bir baro kurmaya imkan vermesi. Yani bu kanun tüm illeri kapsayan, tüm baroları ilgilendiren kanun değil zaten, sadece 5 binden fazla avukat olan illerde çoklu baroya izin veren bir çalışma. Bu da şu anki düzenlemede İstanbul, Ankara ve İzmir’i kapsıyor. Bu 3 ilimizin avukat sayısı 5 binden fazla olduğu için diyoruz ki bırakın daha rahat bir yönetim tarzı olsun, daha güzel mesleki rekabet olsun, birden fazla baro olsun ki insanlar hem daha rahat mesleki sorunlarını dile getirebilsinler hem avukatlıkla ilgili sorunlarını tartışırlarken daha rahat bir zeminde tartışsınlar. Bir daha diyorum, İstanbul, Ankara, İzmir haricinde hiçbir ilimizde şu an çoklu baro öngörmüyoruz. 5 binden fazla avukat olması kaydıyla 2 binden fazla imza şartı ile bu öneriyi ortaya koyuyoruz.”
Üzerinde çalıştıkları kanun teklifinin diğer önemli başlığına ilişkin de bilgi aktaran Turan, “Barolar Birliği, adı üzerinde birliktir yani avukatların değil baro başkanlarının birliğidir. Avukatların temsili barolardadır ama birliğin temsili başkanlar, yani tüzel kişilikler şeklinde olur. Şu an Odalar Birliğinin nasıl temsili tüm illerde eşit şekildeyse barolarda da aynı şekilde olsun istiyoruz. Nüfusu büyük olan birkaç ilin tahakkümünden kurtaralım istiyoruz Barolar Birliğini. Yani tüm bütçe dağıtımında, tüm karar alımında sadece bir iki ilin baro başkanının dediğini yapmanız mı daha demokratik, 80 ilin baro başkanının eşit temsil edildiği bir birlik mi daha demokratik?” değerlendirmesinde bulundu.
“Eşit başkanların eşit temsili olsun istiyoruz”
Odalar Birliğinin eşit temsile dayalı olduğunu hatırlatan Turan, “Diyoruz ki tüm baro başkanları başkanlık olarak değil tüzel kişilik olarak temsil edilsin, eşit delege olsun. Bu tartışılır, 3 mü olur 5 mi olur ama eşit delegeyle tüm barolar temsil edilsin çünkü adı üzerinde bunun adı Barolar Birliği. Odalar Birliğinde olduğu gibi eşit başkanların eşit temsili olsun istiyoruz.” diye konuştu.
Yaptıkları çalışmaya ilişkin baro başkanlarını TBMM’ye davet ettiklerini ve daveti olumlu karşılayan 30 baro başkanıyla 4 saat süren bir toplantı yaptıklarını anımsatan Turan, şöyle devam etti:
“Şu an yürüyüşün başındaki İstanbul, Ankara, İzmir gelmedi. Ben tekrar söylüyorum, ben Grup Başkanvekili olarak her zaman baro başkanlarımızla görüşmeye açığım. Kaldı ki biz baroların dışında hukukçu vekillerimizle, hukuk STK’larıyla bir araya geldik, yine geliriz. Yürümek ne? Daha özgün bir davranış bekliyoruz. Eğer iletişim tarzınız yoksa yürümek değil koşsanız da faydası yok. Bırakın yürümeyi, telefonumuzu veriyorum, diyorum ki ‘Gelin Meclise, beraber bunu değerlendirelim’. Ama siz Meclise gelmediniz, Külliye’ye çağırdık gelmediniz, şimdi güya avukatların hakları için yürüyorsunuz. Asla avukat hakları için yürümüyorlar, kendi dar, tahakkümcü anlayışlarının bozulmasından korktukları için gündem olmaya çalışıyorlar.”
Kanun teklifi çalışmasına ilişkin takvim konusunda da bilgi veren Turan, “Bu konuda çok büyük mesai harcadık. Bütün paydaşlarla görüştük, bu görüşmelerimizin sonunda da ümit ediyorum bu hafta son birkaç rötuşu yapar ve kanun teklifimizi son hale getiririz. Ardından diğer tüm siyasi partilerimizle bu teklifi paylaşırız ve sonraki hafta yani haziran sonunda Meclise göndeririz diye düşünüyorum. Bu da şu demektir, temmuzun ilk haftasında komisyonlarda, en geç ikinci haftasında da Mecliste görüşülür ve karara bağlanır diye düşünüyorum. Takdir tabii ki Meclisimizindir, milletvekillerimizindir.” diye konuştu.
Kaynak: AA