Haberegider.com ÖZEL HABER

Ak Parti’nin ve Erdoğan’ın “paralel yapı” adı altında FETÖ ile mücadelesi başladıktan sonra, bu mücadeleye destek vermek yerine geçmiş hataları gündeme taşıyıp “kandırılmış bir parti ve lider istemiyoruz” propagandası yürütenler oluyor. Üstelik bu  iktidar FETÖ’nün kökünü kazıdığı halde bu suçlamalarla karşı karşıya. Ancak bu yazı sadece iktidarı koruma ya da aklama yazısı değil, süreci anlama yazısıdır. Süreci iyi anlarsanız, kendi içimizde “günah keçisi” aramak yerine “asıl düşmanı” görürsünüz…

Peki Kandırılmayan var mı?

-Muharrem İnce-

Muharrem İnce 17 Aralık’tan sonra Fetullah Gülen’in bedduasını da “müthiş bir feryat” diye yorumlamış.  Her tartışmada “Biz iktidarı yıllardır FETÖ konusunda uyardık” diyen birisi bu yorumu yapar mı?

Muharrem İnce dershaneler konusunda 16 Kasım 2013 tarihinde TBMM’de düzenlediği basın toplantısında “Aileler özel derse mecbur olur, on kat fazla para ödemek zorunda kalır” demişti.

Aynı İnce “Kenan Paşa başaramadı dershaneleri kapatmayı, Recep paşa başarabilir, demedi demeyin. İmralı’da bir eş başkan var. O da istiyor sizin kapatılmanızı” sözleriyle dershanelerin kapatılmasına karşı çıkmıştır.

-Kemal Kılıçdaroğlu-

Yıl 2015 ve her tartışmada “Biz iktidarı yıllardır FETÖ konusunda uyardık” diyen bir parti lideri, FETÖ’nün yayın organı olduğu için kapatılan STV kanalında adeta darbeye hazırlık konuşması yapıyor! Kılıçdaroğlu; “Erdoğan kaçsa da onu bu ülkeye getirip yargılayacağız! Erdoğan seçimlerden önce Orduyu Suriye’ye sokmak isteyebilir! Ortadoğu Bataklığına Türkiye’nin girmeye hakkı da yetkisi de yoktur!” sözleri – (Samanyoluhaber 31.05.2015)

 

Sonradan kapatılan Zaman Gazetesi’ni 17 Mayıs 2015 tarihinde ziyaret eden CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile halen firarda olan FETÖ’nün “medya tetikçisi” Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı aynı masada bir araya geldi.

“Zaman” sıradan bir gazete miydi? 

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Zaman Gazetesi’ne kayyum atanmasına sert tepki gösterdi. Medya özgürlüğüne önem verdiğini belirten Kılıçdaroğlu, “Bu konuda biz elimizden gelen her türlü desteği veririz, bir gazetenin yaşaması önemlidir” ifadelerini kullandı.   04.03.2016

Darbe girişiminden 4 ay öncesinden bahsediyoruz.

-Meral Akşener-

Başbakan Erdoğan’ın “paralel yapı” için kullandığı üslubun sorunlu olduğuna vurgu yapan Akşener, “Yani haşhaşi gibi çok ağır kelimelerle bir grup itham ediliyor.” 10 Mart 2014

Akşener, KHK ile kapatılan Kimse Yok Mu Derneği hakkında “Kimse Yok Mu Derneği’ni terör, silahlı örgüt safına sokmaya kalkışırsanız bu adalet duygusuna, hukuk kavramına olan bütün güveni sarsar.9 Mayıs 2015

1997 yılında Fetullah Gülen ile görüştüğünü söyleyen Akşener, kendisini FETÖ ile görüştüren kişinin MHP’li Celal Adan olduğunu iddia etmişti.Celal Adan ie bu iddiayı yalanlamıştı. Peki başka birisinin bu görüşmeye vesile olması “kandırılmaya” bahane olabiliyor mu !!!

4 Şubat 2015 tarihinde sosyal medya hesabından “Önce dershaneler, sonra dışıradaki okullar ve Bank Asya olayı. Sonra Samanyolu, Bugün TV, Zaman ve Bugün gazeteleri gelecek. Manası seçime tek ses gitmek

-Tuncay Özkan-

Tuncay Özkan, Kanal D Ana haber müdürü olduğu yıllarda, Gülen ile ilgili bir iddiayı çürütmek için canlı yayında ropörtaj yaparak karşısında el-pence durmuştu. Her tartışmada “Biz iktidarı yıllardır FETÖ konusunda uyardık” diyen birisinin halleri mi bu?

Kısacası geçmişte “Biz iktidarı yıllardır FETÖ konusunda uyardık” diyenler içinde neredeyse kandırılmayan yok! Hatta bırakın kandırılmayı, iktidar  FETÖ’ye “paralel yapı” adını koyup mücadele etmeye başladıktan sonra neredeyse iş birliğine varacak derecede ortak hareket edenler var.  Yani kimsenin FETÖ geçmişi sütten çıkmış ak kaşık değil!!!

Ak Parti 2002’de kuruldu ise öncekiler ne olacak?

FETÖ’nün Genelkurmay’a İlk Ziyareti – “1995” yılı

“1995” Fethullah Gülen,Tansu Ciller,Nurettin Veren Yamanlar Koleji

Latif Erdoğan:Gülen “1980” darbesini önceden haber verdi !

FETÖ'yü Orduya Ak PArti mi soktu 1986 tarihi gaete

Fethullah Gülen ihaneti Kadir Mısıroğlu 1995

Aşağıdaki videoda konuklar; Ergenekondan tutuklanmış Hakim Albay Ahmet Zeki Üçok, Bordo Bereli Emekli Binbaşı ve Güvenlik Uzmanı Mete Yarar, Gazeteci Nedim Şener, Avukat Cüneyt Toraman. FETÖ’nün geçmişi ve nasıl yapılandığı, darbenin nasıl planlandığı, kafaları karıştıran sorulara cevaplar mevcut.40 yıllık FETÖ’yü en iyi özetleyen programlardan biri olduğunu düşündüğümüz için paylaşıyoruz:

 

****SONUÇ****

15 Temmuz sonrası amiral ve generallerin yarıdan fazlası FETÖ’den tutuklandı. 1980’lerden beri Askeri okullardan gelenler bu örgüte çocuk yaşta gizlice girmişler. Dershanelerde farklı isimlerle kayıt yaptırıp asker-polis olmuşlar. Askeri okullara da çocukken Ak Parti sokmamıştır değil mi? AK Parti 2002’de kuruldu!!!

Gerçek şu ki,

1) Erdoğan ve Ak Parti’nin  küresel ABD destekli  bu örgütü tek başına bitirme şansı yoktu.

2) Ordunun da bitirebilecek gücü yoktu. Çünkü içten oyulmuştu.

3) 2007’de Ordu ve kendini milli olarak tanımlayan güçler (bazılarına göre Derin Devlet) bu ABD vesayetini bitirmek ve FETÖ’yü temizlemek için Erdoğan ile anlaştı.  Bu milli güçler muhtemelen: Deniz Baykal, Muhsin Yazıcıoğlu, Devlet Bahçeli, Doğu Perinçek gibi isimlerdi.

4) Erdoğan yerine başka birisi bu işi yapamazdı. Çünkü karşıda “din motifli” bir profesyonel istihbarat örgütü vardı. Ancak Erdoğan gibi “dini hassasiyeti olan” sağlam bir lider ve halk tabanına hitap eden biri ile halk ikna edilebilirdi. Örneğin; Aynı şeyi D.Baykal yapsa: FETÖ’cüler; “Bunlar din düşmanı, cemaate iftira atıyorlar” diye propaganda yürüteceklerdi. Bu örgütü destekleyen tabanı ikna etmek güçleşecekti. FETÖ bu propagandayı yürüttü ama Erdoğan’ı tanıyan halkın çoğu oyuna gelmedi ve FETÖ’ye karşı tavır aldı.

5) Bunu gören FETÖ’yü kullanan güçler, “Ergenekon” sürecini başlatarak önce orduyu sonra da siyaseti dizayn etmeye başladılar.

6) Orduda Erdoğan’a destek verecek olan ya da vereceğini düşündükleri  kişilere operasyonlar ve tutuklamalar yapıldı. (Kaset-ses kaydı-sahte ya da çarpıtılmış belge-iftira-karalama vs)

7) Deniz Baykal kaset kumpası ile CHP’de etkisizleştirildi. NOT: Erdoğan’ın meclise girmesini ve başbakan olmasının önünü açan Deniz Baykal’dır. (Detayları buradan okuyabilirsiniz>>>) Bu sürecin detaylarını bilmeyenler hayretler içinde kalabilir!

8) Doğu Perinçek, Emin Gürses gibi “Ulusalcı” dedikleri guruba operasyonlar ve tutuklamalar yapıldı.

9) BBP Lideri Muhsin Yazıcıoğlu helikopter kazası süsü ile öldürüldü.

10) MHP’yi ele geçirmek için kaset kumpasları ile Devlet Bahçeli’nin istifası istendi. ( MHP’de kilit görevdeki 10 isim istifa etmek zorunda kaldı)

11) Muhsin Yazıcıoğlu şu an hayatta olsa, MHP’yi böldüklerinde, buradan kayan oylar BBP’ye yani Muhsin Yazcıoğlu’na gidecekti. Yani MHP’yi bölmeleri bir işe yaramayacaktı. Onun için önce Yazcıoğlu’nu şehit edip BBP’yi zayıflattılar. Şu an MHP alternatifi olarak kurulan parti bu açıdan çok şüpheli ve tesadüfle izah edilemeyecek bir konumdadır. BKNZ: Semih Yalçın: Kripto ablayla MHP’ye operasyon çekildi>>>

12) Erdoğan’a ve Ak Parti’ye yapılan kumpasları, operasyonları saymaya gerek bile yok aslında: MİT müsteşarının tutuklanmak istenmesinden, Ses kayıtlarından, ayakkabı kutularından, parti içi bölünme çalışmalarına, Erdoğan’ın D.S. ile ilişki yaşadığı gibi batı medyasında tutabilecek algı operasyonlarına kadar yüzlerce küçük-büyük operasyon. Saymakla bitmez….

13) Bunca operasyona rağmen başarısız olan FETÖ’yü kullanan güçler, FETÖ’cü askerlerin ordudan ihraç edileceğini anlayınca ve başka çareleri kalmayınca “Darbe” yapmak zorunda kaldılar!!!

14) Önceden tahmin edilen bu girişim çok zor önlenebildi! Darbe girişimi beklendiği halde;

Tam olarak ne zaman olacağı gün,saat bilinmiyordu,
Tam olarak kimlerin destekleyeceği, ne kadar kripto, ne kadar sempatizan olduğu bilinmiyordu,
Darbe girişiminin olduğu güne kadar 15 günde 16 sahte darbe girişimi ihbarı gelmişti,
Tam olarak nasıl bir plan uygulayabilecekleri bilinmiyordu,
Bu kadar çok kritik mevkinin ele geçirildiği tahmin edilmiyordu,
Bu kadar gözü dönmüşçesine bir girişim olacağı tahmin edilmiyordu,

Bu yüzden darbe girişimi çok zorlukla ve yüzlerce tesadüfi olay, yüzlerce bilinen veya bilinmeyen kahraman sayesinde atlatılabildi!

*******

Önemli NOTLAR:

1) Ergenekon’dan tutuklanan Doğu Perinçek, Prof. Emin Gürses, MHP’li milletvekili ve Emekli Özel Kuvvetler komutanı Engin Alan ve Eski GK.Başkanı İlker Başbuğ gibi isimler Erdoğan’ın gerçekten “Ergenekon davasının savcısı” olduğunu düşünseler ve inansalar, bugün Erdoğan’ı yerden yere vurmaları ve intikam almaya çalışmaları gerekirdi değil mi? BKNZ: İlker Başbuğ: Erdoğan FETÖ ile tek başına mücadele etti>>>

2) FETÖ’cü olan ve sahte algı amaçlı kullanılan fuatavni hesabında ‘Dolmabahçe görüşmesi ile ilgili: “Erdoğan ve Büyükanıt ‘Derin Devlet’ için anlaştı” demişti.

3) Erdoğan, İlker Başbuğ Ergenekon davasında tutuklanırken “ben tutuksuz yargılanmasından yanayım” demişti. BKNZ: Erdoğan İlker Başbuğ’un Tutuksuz yargılanmasını istemişti>>> Buna rağmen tutuklandı!

4) Erdoğan süreci halka anlatarak, onların desteğini alarak, yavaş yavaş bu dönüşümü yapabildi. Yoksa başından beri FETÖ’nün ABD tezgahı olduğunu herkes biliyordu ve ses çıkaramıyordu.

5) Bütün bu yapılanlar, eksiğiyle-hatasıyla 70 yıllık ABD ve ABD’yi yöneten küresel güçlerin suikastlerinin, darbelerinin, muhtıralarının, tehditlerinin, tezgahlarının bitirilmesi için yapıldı. Çünkü ABD ile yol ayrımı zorunlu hale geldi. Çünkü bu güçler artık eskisi gibi tek parça bir Türkiye de istemiyorlardı. Bu bir zorunluluktu.
 
Bütün bu süreçte herkes birilerini günah keçisi ilan edebilir.Yargılanmalarını da isteyebilir. Ama önce bu iş bitmeli! Bu dış güçlerin içimizdeki bağlantıları içimizden temizlenmeli. Bunu başardıktan sonra Erdoğan-Erbakan-Bahçeli-Muhsin Yazıcıoğlu gibi dava adamları hapse düşerim diye düşünmez. Vatan davaları için ölümü göze alan insanları yargılamak kimin işine yarar ki?
 
Bunlar parti meselesi değil. Ekonomik ve siyasi olarak esir alınan bir ülkenin geri kazanılma meselesi. 

Bu belgesel şeklinde hazırlanan video kafanızdaki bir çok soru işaretini daha giderecektir.Sabırla, kafanızın karıştığı yerlerde geri alarak en ince ayrıntısına kadar dinleyip anlamanız çok önemli.

Son olarak aşağıdaki yazıyı da okumanızı tavsiye ederiz…

Celal KAZDAĞLI – 03.04.2015

Meğer ne kadar eskiymiş Gülen’in sol ile muhabbeti

Bir gün Meclis kulisinde yürüyordum. DYP-SHP Hükümeti yeni kurulmuştu.Karşıdan gelen arkadaşın koluna girdim, “Sizin adınıza bu okulları kim açıyor” diye sordum.

Abiler var. Onlar açıyor” dedi.

Ben tanıyorum sizin grubu, kimmiş o abileriniz, yurt dışına gidecek de okul açabilecek becerisi olan?” diye ısrar ettim.

Kem küm etti. “Tanımıyorum, bize de abiler diyorlar” diyebildi.

Zaman gazetesinde 1987 başında çalışmaya başlamıştım. İki yıla yakın görev yaptım. Gruptan pek çok insan tanıdım. Üst düzey dedikleri insanlar hakkında bilgi sahibiydim.

Onların kendi başlarına yurt dışına gidip okul açabileceklerine inanmıyordum. Hadi onlar çok becerikliydi, ben fark edemedim diye düşündüğüm olurdu. O zaman da o ülkeler neden karşılarına çıkan bu insanlara okul açma izni versinler diye düşünürdüm.

Bana hep işin içinde “bit yeniği” var diye gelirdi.

O “bit yeniği”nin Kasım Gülek olduğu anlaşıldı.

Kasım Gülek ile Fethullah Gülen arasındaki ilişkinin ona ait gazetenin alınıp adının Zaman olarak değiştirilmesinden ibaret olduğu sanılıyordu.

Alaattin Kaya’nın Bahçelievler’de Kasım Gülek ziyaretleri bir vefa zannedildi.

O dostluğun ürünü diye düşünüldü Gülen’in 1992’de gerçekleştirdiği ABD ziyaretinin programını Kasım Gülek’in yapması.

Kasım Gülek’in cenaze namazını Gülen’in kıldırması da aynı sebebe bağlandı.

İşin öyle olmadığını ilk Tamer Korkmaz Yeni Şafak’ta yazdı. Kasım Gülek’in daha 1960’lı yıllardan haberi vardı Fethullah Gülen isminden.

Dahası çocukluktan keşfedilip özel yetiştirilen isim olduğu anlaşıldı.

Çetin Acar kitabını yazdı.

Yeni Şafak, bölük pörçük bilgileri toplayıp “kozmik oda”dan çıkmışçasına manşete çekiverdi.

Meğer Fethullah Gülen CHP’nin ünlü Genel Sekreteri Kasım Gülek’in kuluçkadan çıkardığı bir isimmiş.

Türkiye’ye Gladio yapılanmasının yerleşmesi, NATO düzeninin bütün kurumlarda ve zihinlerde hakim olması için aracılık eden ismin Kasım Gülek olduğu anlaşılıyor.

Yeni Şafak’ın manşeti Fethullah Gülen’in Galdio’nun bir adamı olarak yetiştirildiğini söylüyor.

CIA, MOSSAD ve MOON Tarikatı ile ilişkisi 60’lı yıllarda başlamış.

1960’ların sonunda Mason olmuş bir isim Fethullah Gülen.

Vehbi Koç ile tanışıklığı da o üyelikten sonra olsa gerek. 12 Mart muhtırasından sonra Koç’u evinde ziyaret ettiği biliniyor.

Ertuğrul Özkök Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni olunca 1992’de Fethullah Gülen ile İzmir Karabağlar’da 8 saat kadar görüştüğünü yıllar sonra yazdı.

Fethullah Gülen’nin daha sonra elinden tutanın SHP olduğunu görüyoruz. Erdal İnönü ve Hikmet Çetin çok destek olmuşlardı yurt dışında okulların açılmasında.

Hikmet Çetin’den sonra Bülent Ecevit devraldı ilişkiyi. Pek sevdiler birbirlerini. Gülen işi “şefaat” dilemeye kadar vardırdı.

Deniz Baykal biraz ayrıksı durunca önce karşısına Mustafa Sarıgül’ü çıkardılar. Başaramayınca “kaset” devreye girdi.

Kemal Kılıçdaroğlu ile pek seviştiler.

Neredeyse Gülen emretti, Kılıçdaroğlu şak deyip yaptı.

Kasım Gülek’ten Kemal Kılıçdaroğlu’na…

Meğer ne kadar eskiymiş Gülen’in sol ile muhabbeti…

Meğer ne kadar kavi imiş solun Baron muhabbeti…

Kaynak: http://www.manisamanset.gen.tr/1068-MobilMakale–meger-ne-kadar-eskiymis-gulen

1 thought on ““Kandırılan” Sadece Ak Parti ise bunlar ne?

  1. DOLMABAHÇE’deki ‘sır görüşme’ için Yaşar Büyükanıt ‘Benimle mezara gidecek’ demişti. Peki Büyükanıt ve Recep Tayyip Erdoğan ne konuşmuştu. Yıllardır merak edilen o görüşmeye ilişkin ilk kez başbakanlık kaynaklarından çarpıcı bir açıklama geldi.

    Başbakan Başdanışmanı Abdülkadir Özkan, Habertürk’ten Kübra Par’a, 2007 yılında Dolmabahçe’de o dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’la dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt arasında konuşulanlara dair bomba bir ifşada bulundu.

    İlk kez Başbakanlık kaynaklarından üst düzey bir isim o görüşmenin içeriğine dair bilgi veriyor. Özkan’ın iddiasına göre Büyükanıt o görüşmede Erdoğan’ı ‘cemaat’ konusunda ikna etmişti. Ancak görüşmeden sonra FETÖ elini çabuk tutup karşı atak olarak Ergenekon’u başlattı.

    İşte Abdülkadir Özkan’ın Dolmabahçe’de Erdoğan ve Büyükanıt arasındaki görüşmeye dair açıkladıkları:

    -“Çok enteresan bir şey söyleyeceğim. Hatırlarsanız Sayın Erdoğan Başbakan olduğu dönemde Dolmabahçe’deki ofisinde dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt ile özel bir görüşme yapmıştı. İçeriği açıklanmadı ve Büyükanıt ‘Benimle mezara girecek’ dedi.

    O görüşmeden tam bir ay sonra Ümraniye’de bir gecekonduda mühimmatlar bulundu. Sonra Poyrazköy baskını oldu ve Ergenekon süreci başladı.

    ERDOĞAN TASFİYE EDECEKTİ AMA…
    Bence Sayın Büyükanıt o gün bu cemaatin devlet, emniyet, istihbarat ve ordu içinde ulaşmış oldukları tehlikeli noktayı Sayın Erdoğan’a haber verdi ve ikna etti. 2007’de Erdoğan bu örgütün devlet içerisinden tasfiye edilme operasyonunu başlatacaktı. Ama bir ay sonra orduya ait mühimmatların bulunduğu, darbe günlüklerinin ele geçirildiği haberleri üzerinden bir kamuoyu oluşturdular.

    BAŞBUĞ İÇERİ ALININCA…
    Ordunun darbe hazırlığı içerisinde olduğunu ve kendilerinin bu darbeyi deşifre ettiğini söylediler. Süreci manipüle ettiler. Böylece Ergenekon sürecine toplumsal bir destek kazandılar. Fakat kuvvet komutanları yavaş yavaş içeri alınmaya başlayınca ve İlker Başbuğ hapse atılınca Sayın Erdoğan bir şeylerin yanlış gittiğini fark etti. Ergenekon süreci ve Taraf Gazetesi aleyhine konuşmalar yapmaya başladı. 2011 sonrasında da dershaneler tartışmasını açarak örgütün tasfiye sürecini başlattı.”
    DOLMABAHÇE’de 2007 yılında o dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt ve Recep Tayyip Erdoğan çok özel bir görüşme yapmıştı. Bu görüşmenin içeriğine dair Büyükanıt ‘Benimle mezara gidecek’ demişti. Bugüne kadar da Büyükanıt cephesinden Dolmabahçe görüşmesine dair tek bir kelime bile gelmedi. Başbakanlık kaynaklarından ise ilk kez bu konuda ‘başdanışman’ düzeyinde bir yorum geliyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir