Bağışıklığı destekleyen propolis, antibiyotiğe gereksinimi azaltıyor

Prof. Dr. Erdem YeÅŸilada, arı ürünü propolisle ilgili, “Antibiyotikle birlikte kullanıldığında tedaviye yardımcı olabilmekte ya da enfeksiyon riskini azaltarak antibiyotiÄŸe gereksinimi minimalize edebilmektedir.” dedi.

Arıların bitkilerin tomurcuk ve gövdelerinden topladığı reçinemsi maddeleri işlemesiyle ürettikleri bir arı ürünü olan propolis, kovanı mikroplara ve dış etkenlere karşı koruyor. Propolisin vücudun savunma elemanlarını uyarıcı özelliğiyle koruyucu etkisi de biliniyor.

Yeditepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmakognozi ve Fitoterapi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Erdem Yeşilada, AA muhabirinin sorularını yanıtlarken tarih boyunca propolisin, insan sağlığında çeşitli amaçlarla kullanıldığını, savaş yaraları veya günlük yaraların enfeksiyondan korunması ve tedavisi için propolisten faydalanıldığını dile getirdi.

Hipokrat’ın yara tedavisi ve ülserlerde, Plinus’un yangı giderici, aÄŸrı kesici, yara iyileÅŸtirici, İnkaların ise ateÅŸ düşürücü olarak propolis kullandığının kayıtlı olduÄŸunu anlatan YeÅŸilada, şöyle devam etti:

“Özellikle son 10 yıldır bilim dünyasının büyük ilgi gösterdiÄŸi propolisin mikropları öldürücü, vücudun savunma elemanlarını uyarıcı özelliÄŸi ile soÄŸuk algınlığından tutun kanserlere kadar geniÅŸ bir biyolojik etki yelpazesinde çocuk, yetiÅŸkin ve ileri yaÅŸlarda koruyucu etkisi bilinmektedir. Propolisin bakteri, mantar, virüs gibi farklı mikroorganizmalar üzerinde etkileri kanıtlanmıştır. Ağız ve boÄŸaz enfeksiyonları, yaralar ve mide ülseri gibi mikroorganizma kaynaklı hastalıklar üzerindeki propolisin olumlu etkileri de bu özelliÄŸinden kaynaklanmaktadır. Bu özelliÄŸine baÄŸlı olarak antibiyotikle birlikte kullanıldığında tedaviye yardımcı olabilmekte ya da enfeksiyon riskini azaltarak antibiyotiÄŸe gereksinimi minimalize edebilmektedir.”

YeÅŸilada, propolisin zengin içeriÄŸiyle nar, çilek, böğürtlen, üzüm gibi antioksidan içeriÄŸi yüksek olarak bilinen meyvelerden çok daha fazla antioksidatif etkiye sahip olduÄŸunu belirterek, “Propolis antioksidan özelliÄŸi ile hücrenin yapısal deÄŸiÅŸimini önleyerek tümör oluÅŸumunun engellenmesine yardımcı olabilmektedir. Kalp damar sistemi ve göz saÄŸlığı üzerindeki etkileri de bu özelliÄŸine baÄŸlanmaktadır. Propolis, antimikrobiyal ve antioksidatif özellikleri sayesinde bağışıklık sistemini desteklemektedir.” dedi.

“4 yaşından büyük çocuklar tarafından alınmalı ve su ile seyreltilmeli”

Propolisin kovandan alındığı haliyle tüketilemeyeceğinin altını çizen Yeşilada, kullanıma ilişkin şu bilgileri verdi:

“Kovandan alındığında içeriÄŸinde balmumu ve farklı kirlilikler bulunabilir. Bu bakımdan ekstraksiyon iÅŸlemi yapılarak yapısındaki etken maddelerin alınması gerekir. Ekstraksiyon iÅŸlemi sırasında farklı çözücüler (etil alkol, su, propilen glikol gibi) ve teknikler kullanılır. Etil alkol veya alkol türevi olan propilen glikol gibi çözücülerin kullanılması durumunda, günlük kullanım miktarlarına dikkat etmek gerekir. Dünya SaÄŸlık Örgütü tarafından propilen glikolün günlük kullanım miktarı kilo başına 25 miligram ile sınırlandırılmıştır. Ancak farklı bilimsel araÅŸtırmalar bu gibi çözücülerin özellikle çocuklarda kullanılmasının sakıncalı olduÄŸunu ortaya koymuÅŸtur. Özel teknolojiyle saf propolisin su içinde çözündürülmesiyle elde edilen ürünler ise hem yetiÅŸkinler hem de çocuklarda güvenle kullanılabilir.”

Propolisin, bu gıdaya karşı alerjisi bulunan, düşük tansiyon sorunu olan, organ transplantasyonu geçirmiş, propolis intoleransı veya kan pıhtılaşma sorunu bulunan, insanlar gibi istisnai durum dışında neredeyse herkes tarafından kullanılabildiğini belirten Yeşilada, bu kişilerin tıp hekimlerinden, aile hekimlerinden doz ve kullanımı hakkında daha fazla bilgi istemesi gerektiğine dikkati çekti.

Çocukların, soÄŸuk algınlığı, grip, bağışıklık sistemi zayıflığı gibi birçok durumda ihtiyaç duyduÄŸu propolisi kullanabildiÄŸine deÄŸinen YeÅŸilada, “İdeal olarak 4 yaşından büyük çocuklar tarafından alınmalı ve su ile seyreltilmelidir. Aynısı yaÅŸlılar, hamile kadınlar, kronik hastalar ve kanser hastaları için de geçerlidir.” dedi.

“Tek kullanımlık ambalajlı ürünler etken maddeleri iyi korur”

Prof. Dr. Erdem Yeşilada, gerçek propolisin tespit edilmesine ilişkin olarak da şunları söyledi:

“Tıpkı balda olduÄŸu gibi tüketicinin propolisin sahtesini ayırt etmesi maalesef mümkün deÄŸil. Ayrıca propolis sahte olmasa bile seyreltilerek veya kötü bir ÅŸekilde ekstrakte edilerek veya etikette propolis oranını yüksek belirtmek suretiyle hilesi yapılabilen bir ürün. Bu nedenle analiz edilmiÅŸ, etken maddesi yüksek, kalıntı içermeyen, güvenilir markaların su bazlı ürünleri tercih edilmeli. Ayrıca tek kullanımlık ürünleri tercih edebilirsiniz. Tek kullanımlık ambalajlı ürünler, hem hijyenik hem de hava ve ışık ile temas etmediÄŸinden etken maddeleri iyi korunmaktadır. Çocuk ve yetiÅŸkinlere özel olarak dozları ayarlandığı için damla saymanız gerekmez ve doÄŸru miktarda kullanabilirsiniz.”

Kaynak: AA

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir