Bahçeli: Yunanistan’ın AB tarafından desteklenmesi barbarlığa ortaklıktır
MHP Genel BaÅŸkanı Bahçeli: “Ä°nsan haklarını yok sayan ve sınırlarına gelen mazlumlara düşmanca saldıran Yunanistan’ın Avrupa BirliÄŸi tarafından desteklenip arka çıkılması barbarlığa ortaklıktır.” dedi.
MHP Genel BaÅŸkanı Devlet Bahçeli, partisinin TBMM Grup Toplantısı‘nda yaptığı konuÅŸmada, uygarlıkla özdeÅŸleÅŸmemiÅŸ, insani hasletleri özümseyememiÅŸ, halen barbar eÄŸilimler taşıyan toplum veya ülkelerin mevcudiyetinin bu çaÄŸda derin bir hayal kırıklığı olduÄŸunu belirtti.
Lafa gelince haktan, hukuktan dem vuran, sıra uygulamaya geçince kaçak ve korkak güreÅŸenlerin insanlığın yüz karası olduÄŸunu söyleyen Bahçeli, “Utanmadan medenilik pozu verirler, ‘muasırız’ derler ama gerçekte insani deÄŸerlere muarız olduklarını bir türlü gizleyemezler, saklayamazlar. Nitekim husumetle süslenmiÅŸ mızraklarını çuvala sokamazlar. Batının hal-i pürmelali tam da budur.” diye konuÅŸtu.
Bahçeli, Türkiye-Yunanistan sınırında yaÅŸanan ilkel ve iç yaralayıcı olayların “insanım” diyen herkesi ürküttüğünü, infiale sürükleyerek ürpermesine neden olduÄŸunu dile getirdi.
“Ä°nsanlık deÄŸerlerini alenen çiÄŸnemiÅŸtir”
Türkiye’nin farklı illerinden Avrupa’ya gitmek amacıyla yollara düşen sığınmacıların Pazarkule Sınır Kapısı’nın Yunanistan tarafından kapatılmasıyla maruz kaldıkları trajedinin tek kelimeyle “barbarlık” olduÄŸunu vurgulayan Bahçeli, şöyle konuÅŸtu:
“Yunan güvenlik güçlerinin yapmadığı zulüm kalmamıştır. Kadın, çocuk, yaÅŸlı demeden önüne gelene saldıranların vicdanları kurumuÅŸtur. Avrupa’ya gitmek isteyen masumları kara ve deniz sınırlarında durdurup ÅŸiddet ve nefretle püskürten, olmadı söven, olmadı döven, olmadı öldüren Yunanistan, zulmün koçbaşı haline dönüşmüştür. Sınırı geçip Yunanistan’a intikal eden sığınmacıları önce soyup sonra da eziyet ve iÅŸkenceyle geriye çeviren bu ülke, insanlık deÄŸerlerini alenen çiÄŸnemiÅŸtir.”
Uluslararası hukukun ihlal edilmekle kalmayıp, insan haklarının da tozlu raflara kaldırıldığını belirten Bahçeli, baÅŸta Afganistan olmak üzere Suriye, Ä°ran, Fas, Cezayir, Tunus, Pakistan ve Kuzey Afrika’dan kopup Avrupa’ya geçmek isteyen, aynı zamanda uluslararası koruma talep eden sığınmacılara acımasız muamele ve müdahalelerin Yunan zihniyetinin ipliÄŸini pazara çıkardığını ifade etti.
Bahçeli, “Sınırda bekleyen savunmasız insanlara biber gazı, sis bombası, tazyikli su, kurÅŸun, kaba güç neyle izah edilecektir? Yazık deÄŸil midir? Ayıp deÄŸil midir? Rezalet deÄŸil midir? Karşımızdaki ÅŸiddetseverlik barbarlık deÄŸilse o halde barbarlık nedir? Ne ibretliktir ki Avrupa insani felaketlere duyarsız, masumlara kapalıdır.” deÄŸerlendirmesinde bulundu.
“AB ülkeleri Türkiye’yi anlamaktan uzak”
Hırvatistan’da 6 Mart’ta yapılan AB Dış Ä°liÅŸkiler Konseyi olaÄŸanüstü toplantısında AB DışiÅŸleri Bakanları tarafından kabul edilip yayınlanan sorunlu bildirinin, makul ve mantıklı hiçbir yanının da olmadığını belirten Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Dünyada en çok mülteci ve sığınmacıya ev sahipliÄŸi yapan ülkenin Türkiye olduÄŸu ayan beyan ortadadır. Bu gerçeÄŸe raÄŸmen, Türkiye’yi göç meselesini siyasi bir amaçla kullanmakla itham etmek asılsız, akılsız ve ahlaksız bir yakıştırmadır. AB ülkeleri Türkiye’yi anlamaktan ve kavramaktan tamamıyla uzaktır. Ä°nsan haklarını yok sayan ve sınırlarına gelen mazlumlara düşmanca saldıran Yunanistan’ın AB tarafından desteklenip arka çıkılması, barbarlığa ortaklıktır. 1951 Cenevre SözleÅŸmesi ve Avrupa mevzuatı bir kenara itilmiÅŸtir. Avrupa Ä°nsan Hakları SözleÅŸmesi buharlaÅŸmış, Mültecilerin Hukuki Statüsüne Ä°liÅŸkin SözleÅŸme ile 1967 Protokolü budanmıştır. Hem Yunanistan hem de diÄŸer Avrupa ülkeleri, uluslararası yükümlülüklerine baÄŸlı kalarak sığınmacıların müracaatlarını almak mecburiyetindedir. Bunun baÅŸkaca yol ve çaresi yoktur. Yunanistan’ın sığınmacı baÅŸvurularını askıya almasının hukuken hiçbir dayanağı olamayacaktır. Kaldı ki BirleÅŸmiÅŸ Milletler Ä°nsan Hakları Yüksek KomiserliÄŸi, Yunanistan’ın bu tavır ve tutumunun uluslararası hukukta yeri olmadığını açıklamıştır. Yunanistan’ın sığınmacılara karadan ve denizden ateÅŸ açması, botlarını batırması ve maalesef ölümlere neden olması haydutluk, hayasızlık, hukuksuzluktur.”
MHP Genel Başkanı Bahçeli, uluslararası hukuk ile mültecilere dair uluslararası sözleşmelerin, kendilerini güvende hissetmeyen, savaş ve benzeri korkular yüzünden ülkelerini terk eden her insana başka bir ülkeye sığınma hakkı verdiğini anımsatarak, on yıllardır insanlık nutukları atan, sürekli hamaset yığınağı yapan hiçbir ülkenin, ahlaki ve insani inandırıcılığının kalmadığını söyledi.
“Hani insan hakları? Hani insan onuruna hürmet? Hani zulme karşı mazlumlara himmet?” diye soran Bahçeli, ÅŸunları kaydetti:
“AB ülkeleri vahim bir tenakuz çukurundadır. Sınırda, ÅŸu kış günlerinde, küçücük bedenleri soÄŸuktan titreyen yavrular, çaresiz analar, periÅŸan babalar ‘ben insanım’ diyen herkesi yaralamaktadır. Parklarda, bahçelerde oynaması gereken çocuklar yaÄŸmurda, çamurda, soÄŸukta feryat etmektedir. Ãœstte yok baÅŸta yoktur. Cep delik cepken deliktir. Sabilerin hıçkırıkları, emzikli bebeklerin acıklı halleri vicdansızların, merhametsizlerin, insan sevgisinden bihaber meymenetsizlerin yüzlerine tokat gibi inmiÅŸ, Avrupa’nın her köşesinde de yankılanmıştır. Ä°nsani yıkımların kederi yüreÄŸimizin tam orta yerine çökmüştür. MHP olarak bu ağır tabloya sessiz kalamazdık. Bebeklerin, çocukların hazin ve hüzünlü durumlarını atıl ve hareketsiz ÅŸekilde seyredemezdik. Bir ÅŸeyler yapmalıydık, karınca kararınca yardım elimizi uzatmalıydık. Gönül ve vicdan seferberliÄŸiyle yaralara merhem olmalıydık. Çünkü biz, ‘komÅŸusu açken tok yatan bizden deÄŸildir’ manevi buyruÄŸuna bütün hücrelerimizle inanan milliyetçi ülkücü hareketiz.”
Bahçeli, geçen hafta Edirne’de 0-10 yaÅŸ grubunu hedefleyen “Göçmen KreÅŸi” kurmak ve mazlumları kuÅŸatmak için samimiyetle devreye girdiklerini söyledi.
Solgun bakışlarıyla, sararmış yüzleriyle, üşüyen bedenleriyle sınırda tutacak el bekleyen, yedirip içirip giydirecek müşfik bir irade gözleyen çocukların temel ihtiyaçlarını temin ederek, tırlarla Edirne’ye gönderdiklerini anlatan Bahçeli, “Türk milletinin gıpta edilecek vasfını, imrenilecek vakarını gösterdik. Aynı zamanda Türk milletinin ÅŸefkat ve merhametiyle yavrulara dokunduk, onları nakış nakış vicdanlarımıza dokuduk.” diye konuÅŸtu.
Her çocuÄŸun bir dünya, her bebeÄŸin bir melek olduÄŸunu, kokularının da cennet kokusu olduÄŸunu ifade eden Bahçeli, “BebeÄŸin kökeni, mezhebi, ırkı, milliyeti bahis konusu dahi edilemez. Bebeklere acımayan, çocuklara aldırmayan, düşkün ve muhtaçları dikkate almayan bir medeniyetin temelleri çürük, tedrisatı bozuk, tebessümü sahte, tezahürü karanlıktır. Ä°ÅŸte Yunanistan’ın içinde bulunduÄŸu Avrupa BirliÄŸinin (AB) özeti budur. Ä°nanıyorum ki zalimin zulmü bir gün mutlaka kendisine dönecektir. Yine inanıyorum ki zalimin düşmanı Allah’tır.” deÄŸerlendirmesinde bulundu.
Bahçeli, Åžair Mehmet Emin Yurdakul’un, “Bırak Ben Haykırayım” isimli ÅŸiirini okuyarak, “Çocuklar örselenmesin, bebekler ölmesin.” dedi.
Göç olgusunun, insanlık tarihi kadar eski olduğunu belirten Bahçeli, pek çok insanın, terör, savaş, işkence ve ölüm tehlikelerinden kurtulabilmek uğruna, plastik şişme botlarla açık denizleri geçmeyi dahi göze aldığını hatırlattı.
Bahçeli, 1960’da 76 milyon olan uluslararası göçmen sayısının, 1980’de 100, 1990’da 154, 2015’te ise 244 milyona ulaÅŸtığına iÅŸaret etti. Uluslararası Göç Örgütü’nün 2020 Dünya Göç Raporu’na göre halen 272 milyon insanın göç yolunda olduÄŸunu anımsatan Bahçeli, 2050 için yapılan göç tahminlerinin 230 milyona ulaÅŸacağı yönünde olmasına raÄŸmen son verilerle birlikte tahminin 30 yıl önceden aşıldığına dikkati çekti.
“Aylan bebeÄŸin hiçbir suçu günahı yoktu”
Binlerce insanın Akdeniz’i geçip Avrupa topraklarına sığınabilmek için hayatlarını kaybettiklerini söyleyen Bahçeli, 2016’da 6 bin kiÅŸinin denizlerde boÄŸulduÄŸunu ve balıklara yem olduÄŸunu dile getirdi.
Bahçeli, 2 Eylül 2015’de, Bodrum’dan Kos’a geçmek isteyen sığınmacıların fiber tekneleri batınca 11 kiÅŸinin öldüğünü aktararak, “Ne acıdır ki 3 yaşındaki Aylan bebeÄŸin cansız bedeni kıyıya vurmuÅŸtu. Bebeklerin denizlerde can verip sahillere sürüklendiÄŸi bir dünyanın iyiliÄŸinden, geliÅŸmiÅŸliÄŸinden, medeniliÄŸinden bahsedecek kim varsa, ÅŸart olsun alnını karışlarız.” diye konuÅŸtu.
Açlık, kıtlık, yoksulluk ve güvenlik tehditlerinin, milyonlarca insanın yerini yurdunu bırakıp baÅŸka bir yere gitme arayışının temel motivasyonu olduÄŸuna iÅŸaret eden Bahçeli, Arap Baharı isimli dehÅŸet döngüsünün son durağı olan Suriye’de milyonlarca insanın, hayati risk ve tehlikelerinden dolayı yurtlarından koptuÄŸunu, yollara döküldüğünü anlattı.
Aylan bebeğin hiçbir suçu günahı olmadığını, ne silahı ne bombayı ne de güç ve hakimiyet mücadelelerini bildiğini vurgulayan Bahçeli, şöyle konuştu:
“Eline aldığı kurumuÅŸ ekmekle öğün geçiriyor, ailesiyle birlikte umuda yelken açıyordu. Aylan bebekten bütün ülkeler, bütün küresel kuruluÅŸlar yüzleri varsa kızarmalı, gözleri varsa yaÅŸarmalı, vicdanları varsa da sızlamalıdır. Allah bu hesabı bir gün mutlaka soracaktır. Mazlumların ahı, vakti saati geldiÄŸinde zalimleri periÅŸan edecek, inim inim inletecektir. Bizim niyazımız, duamız, dünya gözüyle dileÄŸimiz kesinlikle budur.”
Türk milletinin, mazlumlara her fırsatta kucak açtığını, sofrasına buyur ettiğini anlatan Devlet Bahçeli, Batılı ülkelerin ise kulak tıkadığını, burun kıvırdığını ifade etti.
Suriye kaosunun sosyal ve ekonomik faturasını ödeyen devletin belli olduÄŸunu, ülkelerindeki çatışmalardan kaçan Suriyelilerin, 29 Nisan 2011’dan itibaren kitlesel olarak Türkiye’ye gelmeye baÅŸladığını hatırlatan Bahçeli, Mayıs 2011’de sığınmacı kampları açıldığını belirtti.
“Türkiye sığınmacı deposu deÄŸil”
Ä°dlib’de 27 Åžubat 2020’de yapılan kanlı saldırıda 34 ÅŸehit verilmesi üzerine sınır kapıların açıldığını, ilk etapta 47 bin 113 sığınmacının Türkiye’den ayrıldığını söyleyen Bahçeli, dün itibarıyla Meriç Nehri’ni geçen sığınmacı sayısının 142 bin, Ege Denizi’ni geçen sığınmacı sayısının da yaklaşık bin kiÅŸi olduÄŸunu ifade etti.
Sayıları 8 bine yaklaÅŸan sığınmacının halen sınırda insanlık dışı önlemlerle, tel örgülerin ve kalın duvarların ardında bekletildiÄŸine dikkati çeken Bahçeli, Türkiye’nin taahhütlerine her zaman sadık kaldığını, sözünü tuttuÄŸunun altını çizdi.
Sözünü tutmayanların açık olduÄŸunu dile getiren Bahçeli, Türkiye’nin AB ile 18 Mart 2016’da yaptığı anlaÅŸmaya uymayanların, mükellefiyetlerini yerine getirmeyenlerin bilindiÄŸini belirtti.
Türkiye’nin “sığınmacı deposu, mülteci toplama kampı, göçmen barınma alanı” olmadığını vurgulayan Bahçeli, şöyle devam etti:
“Ege’de göçmen ölümlerinin önlenmesi, insan kaçakçılığı zincirinin kırılması ve yasa dışı göçün yasal göçle ikame edilmesi amaçlansa da sonuç alınamamıştır. AB, sürekli bozgunculuk yapmıştır. 18 Mart mutabakatının önemli bir unsuru olan ‘bire bir formülü’ uyarınca, Yunan adalarından 4 Nisan 2016 itibarıyla alınacak her bir Suriyeli için ülkemizde geçici koruma altındaki bir Suriyelinin AB ülkelerine yerleÅŸtirilmeleri saÄŸlanacaktı. Böylelikle Türkiye’de mülteci yığılması en aza indirilecekti. Ne var ki uygulamada pek çok pürüz çıkmış, külfet tamamen Türkiye’nin sırtına yüklenmiÅŸtir. Buna da hiç kimsenin, hiçbir ülkenin hakkı yoktur.
Gerekirse ekmeÄŸimizi bölüşür, yeriz fakat aklımızla oynanmasına izin vermeyiz. 18 Mart mutabakatı kapsamında vatandaÅŸlarımıza vize serbestisi 2018 yılı içinde saÄŸlanacaktı. En geç 2017 yılı başında Gümrük BirliÄŸi AnlaÅŸması’nın güncellenmesi hususunda resmi müzakereler baÅŸlayacaktı. Suriyeli sığınmacılara 6 milyar avroluk mali destek vadedilmiÅŸti. Bunların hiçbiri gerçekleÅŸmemiÅŸ, Türkiye’nin sabrı yanlış yorumlanmış, AB bir kez daha aldatmıştır. Artık gerçeklerin inkarına imkan yoktur. Her ÅŸey meydandadır.”
“Avrupa ülkelerinin paçası tutuÅŸtu”
Türkiye’nin açık kapı politikasıyla gereÄŸini yaptığını, laftan sözden anlamayan Avrupa ülkelerinin paçasının tutuÅŸtuÄŸunu belirten Bahçeli, Türkiye’nin mevcut ÅŸartlar altında yeni sığınmacı akınını göğüslemesinin mümkün olmadığına dikkati çekti.
Ä°dlib’deki saldırılardan kaçan 1,5 milyon insanın sınırda olduÄŸunu ve insani krizin devasa boyutlara ulaÅŸtığını anlatan MHP Genel BaÅŸkanı Bahçeli, “Onlara huzurlu bir gelecek hazırlama konusunda her ülkenin eÅŸit ve adil sorumluluÄŸu vardır ve olmalıdır. Hatta 5 Mart Moskova zirvesi ile ülkemizde ve sınırlarımızda biriken Suriyeli sığınmacıların gönüllü ve güvenli ÅŸekilde asıl ikamet yerlerine geri dönüşlerinin yolu da açılmıştır.” dedi.
Türkiye’nin “yol geçen hanı olmadığını” kaydeden Devlet Bahçeli, “Bizim gidecek baÅŸka bir ülkemiz, baÅŸka bir yurdumuz, başımızı sokacağımız baÅŸka bir yuvamız yoktur. Ãœlkemize sığınmak isteyen mazlumları sahipsiz bırakmayız ama Türk milletinin ve Türkiye’nin de geleceÄŸini yabana atmayız, atamayız, atmayacağız.” deÄŸerlendirmesini yaptı.
Kaynak: AA