Bakan Gül: Cezaevinden görüntülü görüşülebilecek bir sistem kuruyoruz

Bakan Gül Cezaevinden görüntülü görüşülebilecek bir sistem kuruyoruz
Adalet Bakanı Gül, “Cezaevinde olan, uzun süre annesini, babasını göremeyenler var, cezaevinden görüntülü görüşülebilecek bir sistem kuruyoruz.” dedi.
Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası’nda gündeme iliÅŸkin deÄŸerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı.
KonuÅŸmasına Bingöl Karlıova’da meydana gelen depremden etkilenenlere “geçmiÅŸ olsun” dileklerini ileterek baÅŸlayan Gül, hükümet olarak, vatandaşın yanında olduklarını belirtti.
Pençe-Kartal Operasyon Harekatının da büyük bir baÅŸarıyla gerçekleÅŸtiÄŸine dikkati çeken Gül, “Kahraman MehmetçiÄŸimize de buradan dualarımızı gönderiyoruz. İnÅŸallah terörün kökünü kazıyıp, ülkemize, huzurumuza kast edenlere sonuna kadar mücadelemizi yapıp, bunu da baÅŸarıyla taçlandıracağız.” diye konuÅŸtu.
Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) tedbirlerine ilişkin soru üzerine Gül, koronavirüsün yeni alışkanlıklar kazandırdığını belirterek, mesafe, hijyen ve maskenin temel kural olduğunu vurguladı.
Bir rehavete kapılıp da maskelerin indirildiÄŸi, takılmadığı ya da mesafeye dikkat edilmediÄŸi görüntülerin, arzu etmedikleri görüntüler olduÄŸuna iÅŸaret eden Gül, “Bir rehavete asla düşemeyiz çünkü dünyada benzer hadiseler de bir rehavetin de olumsuz etkilediÄŸi bir realite.” dedi.
Koronavirüs sürecinde alınan önlemlere ilişkin bilgi veren Gül, toplantıları tele konferanslarla ve video konferanslarla yaptıklarını, başsavcılarla komisyon başkanlarıyla tüm adliye hizmetlerinin hepsini dijital olarak takip ettiklerini aktardı.
Bu konuda SaÄŸlık Bakanlığı ve Bilim Kurulu’nun önerilerine dikkat edilmesi gerektiÄŸini vurgulayan Gül, “Burada hiçbir ÅŸey yok gibi bir mesafeyi ortadan kaldıran, maskesiz, hijyene dikkat etmeyen bir tutum olursa bu ülkemiz saÄŸlığı için çok tehlikeli olur. O yüzden tüm vatandaÅŸlarımıza yeni normalde, eskiye dönüş deÄŸil yeni normalin alışkanlıklarıyla tedbire azami bir ÅŸekilde dikkat etmenin gerekliliÄŸini hatırlatıyorum. Buna dikkat edersek hepimiz için ülkemiz için bu saÄŸlık kazanımı sürdürmüş oluruz.” diye konuÅŸtu.
Gül, Kovid-19 nedeniyle durdurulan yargısal süreçin ve duruÅŸmaların ne zaman baÅŸlayacağı, yargıda normalleÅŸme adımları için hazırlıklar ve takvimin nasıl iÅŸleyeceÄŸine iliÅŸkin soru üzerine, CumhurbaÅŸkanı Recep Tayyip ErdoÄŸan’ın talimatları doÄŸrultusunda tüm devlet kurumlarıyla büyük bir süreç yönetiminin ortaya konduÄŸunu ve bütün dünyanın Türkiye’ye imrenerek baktığını belirtti.
“Yarın duruÅŸmalar da yargısal süreler de baÅŸlayacak”
Türkiye’nin hem saÄŸlıktaki altyapısı, yatırımlarıyla hem de bu konuda saÄŸlık çalışanlarının öz verisiyle önemli bir baÅŸarı elde ettiÄŸinin altını çizen Gül, “Tüm bu tedbirleri almak adına yargıda da süreler durduruldu CumhurbaÅŸkanımız tarafından 15 Haziran’a kadar. Durdurulan süreler tekrar baÅŸlayacak yarın.” dedi.
Bu süreleri durdurma nedeninin adliyede yüz binlerce insan sirkülasyonu bulunduğu için salgının olumsuz etkilenmemesi olduğunu dile getiren Gül, şöyle konuştu:
“Kovid ile ilgili mücadele ediyorsunuz, ‘evde kalın’ diyorsunuz ama kiÅŸinin belirli bir temyiz süresi var davasını açma zorunluluÄŸu var, itiraz etme zorunluluÄŸu var ÅŸimdi o süreyi durdurmazsanız ‘evde kal ‘demenin bir anlamı yok. Dolayısıyla ‘siz evde kalın müsterih olun bu tür hak kayıpları olmayacak’ diye hükümetimizin bu konuda almış olduÄŸu, meclisimizin aldığı tedbir oldu. DuruÅŸmalar ile ilgili de duruÅŸmanın yoÄŸunluÄŸu var. Bu konuda da yine süreler uzatıldı. Tutuklu süreler, acil iÅŸler hariç yargılamalar da ertelenmiÅŸ oldu. Temel yaklaşım ‘burada bir hak kaybı olmayacak, siz saÄŸlığınıza dikkat edin, evde kalın, bunların hepsini telafi edeceÄŸiz’ diye bir tedbir alındı. Tabii bunu yaparken adaletin kapısına kilit vurulmadı. Yine bu arada da iÅŸlenen suçlar varsa toplumu tehdit eden neler varsa adliyenin kapısı açıktı. Yani yine hakim, savcılarımız, yargı çalışanlarımız, avukatlarımız yine bu hizmeti sürdürdüler. Ama genel itibariyle bu salgının olumsuz etkilenmemesi, yayılmaması için tedbirler alındı. Yarın bu tedbirler sona eriyor ve artık duruÅŸmalar da süreler de baÅŸlayacak.”
Bu süreçte, UYAP üzerinden dijital olarak hem avukatlara hem de hakim savcılara birçok imkanlar getirdiklerini, bunun faydasını görüp geniÅŸlettiklerini dile getiren Gül, “Avukatlarımız, savcılık dosyasını, adliyeye gitmeden, savcımızla görüşmeden de dosyasını görebilecek ve yine bulunduÄŸu yerden, ilden adliye duruÅŸmasına katılabilecek. Bugünlerde bir testimizi de yapacağız. Bu anlamda da yeni daha önceden de belirlediÄŸiniz çalışmalara hız verdik.” ifadelerini kullandı.
Bunların kalıcı olup olmayacağına ilişkin soru üzerine Gül, hem teknik hem muhteva olarak uygulamada beğenildiğinde yeni normalin alışkanlıklarından biri olabileceğini ifade etti.
“Biz, adliyelerde tüm tedbirleri aldık ve yarın itibarıyla da artık yeni dönem yine adliyelerde baÅŸlıyor, diyebiliriz.” ifadelerini kullanan Gül, SaÄŸlık Bakanlığı Bilim Kurulu’nun hazırladığı uygulama kılavuzları neyi gerektiriyorsa baÅŸsavcılıkların tüm adliyelerde birimleri kurduÄŸunu ve bu birimlerde tüm hazırlığını yaptığını söyledi.
Adliyeye gelen tüm vatandaÅŸların ve çalışanların saÄŸlığının önemli olduÄŸunu vurgulayan Gül, bu süreci baÅŸarıyla uygulamayı hedeflediklerini söyledi. Sosyal mesafe, maske ve hijyene dikkat edilmesi uyarısında da bulunan Gül, “VatandaÅŸlarımız da hepsinin avukatı var. Avukatlarımız takip edeceklerdir müsterih olsunlar böyle zorunlu olmadıkça adliyede bir insan sirkülasyonununa sebebiyet vermeden de adliye yoÄŸunluÄŸunu artırmamak adına da bir öneride bulunuyorum.” diye konuÅŸtu.
“Savunmayı güçlendiren bir yapının olması bizim arzumuzdur”
Adalet Bakanı Gül, Avukatlık Kanunu’nda deÄŸiÅŸiklik yapılmasına iliÅŸkin çalışmanın gündeme gelmesinin ardından Türkiye Barolar BirliÄŸi BaÅŸkanı Metin FeyzioÄŸlu ve bazı baro baÅŸkanlarıyla yapılan görüşmede ne talep edildiÄŸi ve iddia edildiÄŸi gibi “çoklu baro sistemi”ne geçilip geçilmeyeceÄŸine iliÅŸkin soru üzerine, Avukatlık Kanunu’nda barolara iliÅŸkin düzenlemelerin yarım asra yakın uygulanan düzenlemeler olduÄŸunu ve her dönemde bu çerçevede önerilere çalışıldığını, yeni taslaklar hazırlandığını anlattı.
Bu konunun, bugünün gündeminden ziyade her zaman “daha çoÄŸulcu bir baro yapısı nasıl mümkün olur” kapsamında çözümler arayışı olduÄŸunu, raporlar ve taslaklar hazırlandığını anımsatan Gül, şöyle devam etti:
“Dolayısıyla bu konuda bir ideolojik bir merkez deÄŸil, saygın bir hukuk kurumu ve herkesin, tüm avukatların mesleki anlamda dayanışma yapabileceÄŸi mesleki sorunlarının çözümüne gidecek bir meslek örgütü olmak hususundaki öneriler elbette her zaman masadadır, gündemdedir. Yani bir siyasi parti deÄŸil, bir meslek örgütü, bir meslek dayanışmasının merkezi olması, herkesin ortak beklentisidir. Dolayısıyla bu anlamda ‘en doÄŸrusu nedir’ de doÄŸal olarak her zaman gündemde olmuÅŸtur. Burada aslolan baro, savunma, yargının kurucu unsurudur. Yani avukatların bir meslek örgütüdür. Dolayısıyla savunma ne kadar güçlü olursa, avukat ne kadar güçlü olursa, avukat, savunma ne kadar itibarlı olursa yargının itibarı da o kadar artar. Dolayısıyla yapılacak tüm çalışmalarda savunmayı geriye düşüren deÄŸil savunmayı güçlendiren bir yapının olması bizim arzumuzdur. Savunmayı, yargının kurucu unsuru olan savunmanın renklendirilmesi, bu anlamda farklı bir ideolojik birtakım barajlara hapsedilmesi anlamındaki çalışmaların yargıya çok katkı yapmayacağına inanıyorum. ÇoÄŸulcu katılımcı bu anlamda herkesin orada var olabileceÄŸi bir yapı, kendini temsil edebileceÄŸi bir yapı, meslek örgütlenmesi anlamında önemli ve gerekli olduÄŸunu düşünüyorum. Tüm bu çalışmalarda aslolan avukatlık mesleÄŸinin itibarın artırılması, savunmanın daha da güçlendirilmesidir. Böyle bir çalışmanın ortaya çıkacağına inanıyorum.”
Türkiye Barolar BirliÄŸi BaÅŸkanı FeyzioÄŸlu ile bir araya geldiklerini ve sürekli irtibat halinde olduklarını belirterek, “Temel yaklaşımımız, arzumuz da bu anlamda nitelikli çoÄŸulcu ve katılımcı bir yapıya kavuÅŸması.” dedi.
Gül, FeyzioÄŸlu’na diÄŸer bazı barolardan eleÅŸtiriler geldiÄŸi belirtilerek, “Adalet bakanlarıyla baro baÅŸkanları görüşmez mi?” sorusuna, “Görüşür elbette barolar bizim Adalet Bakanlığı olarak en yakın çalıştığımız meslek kuruluÅŸlarıdır. Elbette her zaman görüşürüz.” yanıtını verdi.
“Avukatlık mesleÄŸi ve savunmanın güçlenmesi için diyalogları, iÅŸ birliÄŸini artıracağız”
Gelen eleştirilere ilişkin olarak da Gül, şunları söyledi:
“Biz, bir mesele varsa diyalogda her meselenin konuÅŸabileceÄŸine inanıyoruz. AK Parti olarak da her meseleyi muhataplarıyla istiÅŸare ederek yapıyoruz. Dolayısıyla bu konudaki yaklaşımımıza Sayın FeyzioÄŸlu ile bu anlamda süreci beraber üretmemiz, avukatlarla yine birtakım kazanımların gelmesinden birilerinin rahatsız olmasından ibaret. Ama biz, avukatlık mesleÄŸi ve savunma gücünü daha da güçlenmesi için bu tür diyalogları, bu tür iÅŸ birliklerini artıracağız. Aslolan Türkiye’de yargının saygınlığının artması, avukatlık mesleÄŸinin daha da güçlenmesi. Çünkü savunma güçlü olursa yargıya güven, yargının bağımsızlığı daha da artar.”
Gül, eleÅŸtirilerin savunma kurumunun güçlendirilmesinden ziyade “siyasi” ve “ideolojik” olduÄŸunu da kaydetti.
“Bu düzenleme af deÄŸil, infaz süresine iliÅŸkin düzenlemedir”
Gül, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) Kovid-19 sürecinde kabul edilen infaz düzenlemesine iliÅŸkin, Türkiye’de af ile infaz düzenlemesinin birbirinden ayrılması gerektiÄŸini, bu konuda bir kafa karışıklığının ortaya konulmaya çalışıldığını belirtti.
Affın, bütün sonuçlarıyla ortadan kalkmayacağını, bu düzenlemede, infaz süresine yönelik bir sürede tadilat söz konusu olduğunu dile getiren Gül, infazın devam ettiğini, denetimli serbestlikte bir kişinin hükümlü olarak birtakım müeyyidelerle karşılaştığını söyledi.
Gül, bir hakkın tahliyesinin söz konusu olmadığını belirterek, “Bu yapılan düzenleme, bir af deÄŸil bir infaz süresine iliÅŸkin düzenlemedir. Bu ilk de deÄŸildir. Bu ilk 2012 yılında Türk mevzuatına girdi. 2012 yılında denetimli serbestlik getirildi ve tüm suçlara iliÅŸkin bir yıl kala denetimli serbestliÄŸe ayrılmaya izin veren bir düzenleme geldi. 2016’da denetimli serbestlik, 2 yıla çıkartıldı ÅŸimdi 3 yıla çıkartıldı. 2012’de ‘af’ demiyorsunuz 2016’da ‘af’ demiyorsunuz, Anayasa Mahkemesine bile gitmiyorsunuz. Åžimdi Anayasa Mahkemesine gidilmesinin sebebi nedir?” diye konuÅŸtu.
Düzenlemede terör, cinsel suçlar, adam öldürme, uyuÅŸturucu gibi suçların kapsam dışı bırakıldığını vurgulayan Gül, “CHP’ye soruyorum, itiraz ediyor. Bunlardan hangisi girmediÄŸi için rahatsız oluyorsunuz? Terör yararlanmadığı için mi rahatsız oluyorsun? UyuÅŸturucu mu yararlanmadı diye rahatsız olursunuz? Kadına yönelik istismar, tecavüz yer almadığı, cinsel suçlardan hüküm giyenler yaralanmadığı için mi, adam öldürme suçlarından hüküm giyenler yararlanmadı diye mi rahatsız oluyorsunuz? Hangisinden rahatsız oluyor, bunu kamuoyuna açıklasın.” diye konuÅŸtu.
Meclis’in infaz hukuku düzenlemesinin siyasal iradesi olduÄŸunu ifade eden Gül, bu konunun AK Parti ve MHP’nin kamuoyuna verdiÄŸi bir söz olduÄŸunu, kamuoyunda rahatsızlık uyandırmayacak ÅŸekilde çerçevesi çizilerek bir düzenleme yapıldığını kaydetti.
Düzenlemeye ilişkin bilgi veren Gül, kişinin cezaevine girdiği günden itibaren iyi hal konusunda incelemeye tabi tutulacağını, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile Sağlık Bakanlığından heyet ve savcı başkanlığında komisyon oluşturulacağını belirtti.
“Ceza adaletini saÄŸlayacak bir Bilim Komisyonu oluÅŸturduk”
Gül, “İyi hallilik kalkacak. Buna heyet karar verecek. Heyet de sadece cezaevi personeli deÄŸil, Aile Bakanlığı, SaÄŸlık Bakanlığından uzmanlar, psikologlar ve psikiyatristler olacak ve bu savcı baÅŸkanlığında olacak. Böyle olunca ne olacak? Toplumu rahatsız eden bir kiÅŸi, gerçekten topluma entegre olup ıslah olduysa iyi hallidir diye bir rapor verecek.” dedi.
Hamilelerle yaşlılarla kadınlarla çocuklarla ilgili daha insani düzenlemeler söz konusu olduğunu dile getiren Gül, infaz hakimliği müessesesinin sistemin merkezine oturtulduğunu söyledi.
İnfaz hakiminin tüm bu süreci takip edeceÄŸini, ceza adaletinin temel ayaklarından birisinin de infaz adaleti olduÄŸunu aktaran Gül, “Bu çerçevede çok önemli, yargı reformunda da ortaya koyduÄŸumuz düzenlemeler söz konusu. Tabii bu yeterli mi deÄŸil. Bu hususla alakalı daha yine ceza adaletini saÄŸlayacak bir Bilim Komisyonu oluÅŸturduk, ceza hukuku anlamda infaz, ceza genel hükümler ile ilgili ve usul hükümleri ile ilgili de çalışmalarımızı yapıp, bunu da Meclisimizin iradesine sunacağız.” ifadesini kullandı.
Gül, TBMM’deki oylamalarda iç tüzük ihlali yapıldığı iddialarına iliÅŸkin ise ÅŸu deÄŸerlendirmeyi yaptı:
“Orada gerekçe aftır. Nitelikli çoÄŸunluk diye bir yaklaşım var ama bu bir af deÄŸil. Çünkü hükümlü olarak cezasını, infazını çekiyor. Tüm sonuçları ortadan kalkmıyor. Anayasa Mahkemesi kararları da böyle. Anayasa Mahkemesi kararlarında da yazıyor, okusalar anlayacaklar ama okumuyorlar. Anayasa Mahkemesinin kapısını aşındırarak buradan acaba nasıl geniÅŸleme imkanı olur diye bir düşünceyle yaklaşıyorlar. Bir af olmadığı için de genel hükümlere göre bir sayıyla çıkmıştır. İç tüzüğe de anayasaya da uygun bir düzenleme. Anayasa Mahkemesinin kararlarına baktığımızda bu bir af olmadığı için bu konuda CHP’nin baÅŸvurusunun yersiz ve hukuki temelsiz olduÄŸunu düşünüyorum.”
“Ülke menfaatleri bizim için her zaman temel çalışma noktası olmuÅŸtur”
AK Parti’nin milletin iradesine sırtını dayadığını, milletin iradesine dayanmadan hiçbir yetkiyi kullanmadığını, demokrasi anlayışının bu olduÄŸunu dile getiren Gül, “Seçim mevzuatı da dahil olmak üzere tüm yaklaşımlara, ‘AK Parti’ye nasıl yarar’ deÄŸil, ‘Ülke demokrasisine, hukukun üstünlüğüne nasıl katkı da bulunur, milletin iradesini daha da nasıl zenginleÅŸtirir’ hep bu açıdan baktık bakmaya devam edeceÄŸiz.” dedi.
Anayasa çalışmalarında da “AK Parti’ye, MHP’ye nasıl yarar” düşüncesiyle hareket etmediklerini ifade eden Gül, milli iradenin nasıl tahkim edileceÄŸi bakış açısıyla olaya baktıklarını kaydetti.
Gül, “Dolayısıyla kiÅŸisel ya da partisel deÄŸil, ülke menfaatleri, ülkede demokrasinin kazanımları bizim için her zaman temel çalışma noktası olmuÅŸtur.” dedi.
Siyasi Partiler Kanunu, Seçim Kanunu, iç tüzüklerin bir ülkenin demokrasisini belgeleyen temel metinler olduğunu belirten Gül, bunların 12 Eylül sonrasında bir bütün olarak ortaya konmuş kanunlar olduğunu söyledi.
AK Parti ile demokratikleşme anlamında çok önemli değişiklikler yapıldığını aktaran Gül, siyasi partilerin kapatılmasının zorlaştırılması, siyasi partilerin saygınlığının artması, hazine yardımının daha katılımcı olması gibi siyasi partileri ve siyaseti güçlendiren adımlar atıldığını hatırlattı.
Gül, genel olarak 12 Eylül darbesinden sonra ortaya konulan bir kanun ruhu bulunduÄŸunu belirterek, “Bir bütün böyle bir çalışma yapılmasına bir ihtiyaç olduÄŸunu düşünüyorum. Ayrıca CumhurbaÅŸkanlığı Hükümet Sistemi geldi, CumhurbaÅŸkanlığı Hükümet Sistemi ile beraber bir uyum gerekiyor.” ifadesini kullandı. Gül, Seçim Kanunu’ndaki olası deÄŸiÅŸikliÄŸin, çoÄŸulcu ve katılımcı bir yaklaşımla ele alınması gerektiÄŸini vurguladı.
Bakan Gül, farklı farklı kanunlarda seçime ilişkin düzenlemelerin, atıfların bulunduğunu belirterek, reform anlamında bir çalışmaya da teknik olarak ihtiyaç bulunduğunu söyledi.
“Zaruri yapılması gereken deÄŸiÅŸikliklerin masaya getirilmesini hedefliyoruz”Ü
Seçim Kanunu’na iliÅŸkin düzenlemeler ve erken seçim tartışmalarına iliÅŸkin Gül, CumhurbaÅŸkanlığı seçimine üç yıl kaldığını ve bu konuda tüm siyasi partilerin de katılımıyla demokrasiye uygun düzenleme yapmak için çok önemli bir iklim olduÄŸunu söyledi.Â
CumhurbaÅŸkanı Recep Tayyip ErdoÄŸan’n Seçim Kanunu konusunda tüm muhalefete “Gelin arkadaÅŸ, dar bölge, daraltılmış bölge, baraj, bunların hepsini tartışalım.” çaÄŸrısında da bulunduÄŸunu ancak muhalefetin yıkım üzerine bir yaklaşım sergilediÄŸini ifade eden Gül, “Siz yapın, biz eleÅŸtirelim. Libya’da, koronada eleÅŸtirelim.’ Ne yaparlarsa yapsınlar, bu millet takdir ediyor, görüyor ki her yerde milletin lehine bir yaklaşım olunca ülkemizin lehine çıkıyor.” dedi.
Gül, tüm siyasi partilerin katılımı, istiÅŸaresi ve ortak akılla daha iyi bir metin ortaya çıkabileceÄŸini ve bunun demokrasi için önemli bir kazanım olacağını belirterek, “Üç yıl sonra seçim var, ÅŸu anda bu konuların konuÅŸulup en saÄŸlıklı sonuç çıkması için önemli bir zemin ve iklim söz konusu.” deÄŸerlendirmesinde bulundu.
Milletvekili transferini engelleyen bir düzenleme olup olmayacağı konusunda da Gül, şöyle konuştu:
“Özellikle partilerin transferi hususunda Türkiye’de çok acı tecrübeler yaÅŸandı. GüneÅŸ Motel gibi siyasi iktidara, 28 Åžubat dönemi gibi muhtıralara, postmodern darbelere yönelik siyasal tercihlerin deÄŸiÅŸtirilmesine yönelik kötü örnekler yaÅŸandı. Yeni bir sisteme, daha kurumsal, yürütmede istikrarın olduÄŸu bir sisteme kavuÅŸtuk. Tüm bunlara bakıldığında siyaset kurumunun itibarını zedeleyen örnekler de yaÅŸandı. Bazı ülkelerde bu anlamda yasaklayan düzenlemeler de söz konusu oldu. Sadece bu konuya indirgemek, konjonktürel ya da belli bir mesele üzerine konuÅŸulması bunu daha da hafifletir.Â
Siyaset kurumunun itibarının zenginleÅŸtirilmesi, güçlendirilmesi, siyasi partilerin güçlendirilmesi, bu konuda demokratik temsilin daha da tahkim edilmesi anlamında tüm bu baÅŸlıklar mutlaka deÄŸerlendirilecektir. Sayın CumhurbaÅŸkanımız da her türlü öneriyle ilgili kamuoyuna çaÄŸrıda da bulunmuÅŸtur. Biz AK Parti’ye yönelik lehte ya da aleyhteki birtakım meseleler merkezinde deÄŸil, demokrasinin daha da ileriye kavuÅŸması anlamında ihtiyaçların ve zaruri olarak yapılması gereken deÄŸiÅŸikliklerin masaya getirilmesini ve bunun tüm siyasi partilerle müzakere edilmesini hedefliyoruz.”
“Ayasofya’nın zincirlerinin kırılıp ibadete açılması dileÄŸimizdir”
Bakan Gül, Ayasofya’nın ibadete açılması için Danıştayda açılan davada duruÅŸma gününün yaklaÅŸtığının hatırlatılması ve ibadete açılmasının önündeki engelin ne olacağını yönündeki soruya, “Turnikeyle içine girdiÄŸimiz tek camidir, bu ayıbın gerçekten ortadan kalkması hukukun bir gereÄŸidir.” karşılığını verdi.Â
Ayasofya’nın 500 yıldır cami olarak hizmet verdiÄŸini, sonra bir idari kararla farklı bir müze haline getirildiÄŸini belirten Gül, “Fatih Sultan Mehmet’in vakfiyesidir. Hukuki anlamda bakıldığında da Kariye Camii ile ilgili bir emsal yaklaşım da İdari Dava Daireleri Genel Kurulunun vakfa uygun bir ÅŸekilde hizmet vermesi yönünde bir içtihadı var. Danıştay, bu içtihat çerçevesinde bir karar verebilir ya da gerekçesini açıklayarak farklı bir karar verebilir.” dedi.Â
Adalet Bakanı Gül, Ayasofya ile ilgili konunun, başka bir ülkenin tasarrufunda olan, onların yorumuna bırakılan bir konu olmadığının altını çizerek, şöyle devam etti:
“Türkiye Cumhuriyeti’nin tasarrufunda olan bir meseledir. Türkiye Cumhuriyeti’nin egemenlik meselesidir. Fatih Sultan Mehmet’in vakfiyesidir. Bu çerçevede, hukuki olarak bir karar verildiÄŸinde, yakın bir zamanda bunun hangi yönde karar vereceÄŸini göreceÄŸiz. İdari olarak da bu konuda gerekli adımlar atılacaktır. Ayasofya’nın elbette ibadete açılması, zincirlerinin kırılıp ibadete açılması hepimizin ortak dileÄŸidir. Fatih Sultan Mehmet’in vasiyetinin yerine getirilmesidir. Mülkiyet hakkı anlamında da vakfa ait olan bir cami olarak bir konunun aslına dönmesi anlamında hepimizi heyecanlandıran bir sürecin hukuki, idari anlamda arefesinde olduÄŸumuzu düşünüyorum. Bu konuda Sayın CumhurbaÅŸkanımız da genel yaklaşımları ortaya koydu. İnÅŸallah neticesini hep birlikte göreceÄŸiz.”
“Ayasofya, hepimizin rüyası”
Bakan Gül, UNESCO’nun Kültürel Miras Listesi’nde bulunan Ayasofya ile ilgili eleÅŸtirilere iliÅŸkin soruyu yanıtlarken Ayasofya’nın mimari ve tarihi anlamdaki gelenek ve deÄŸerlerinin korunacağının, cami olunca farklı ÅŸekilde kullanılmayacağının altını çizdi.Â
Ayasofya’nın cami olarak hizmet vermesinin yanında kültürel ve mimari tüm deÄŸerlerinin korunacağını vurgulayan Gül, 500 yıldır cami olarak hizmet vermesine katkı saÄŸlanacağını söyledi.
Bakan Gül, Ayasofya’yla ilgili yargısal sürecin ne zaman çözülmesinin öngörüldüğü konusunda da ÅŸunları kaydetti:
“Kamuoyuna da yansıdı. DuruÅŸması temmuzun ilk haftasında. Usul hükümlerine göre bakıldığında yakın bir zamanda karar verilecektir. Kararın ne yönde olacağını elbette Danıştay, Yüksek Mahkeme takdir edecektir. Bu konuda, bir sonucu hep beraber deÄŸerlendireceÄŸiz. DuruÅŸma temmuzda olduÄŸu için karar da çok fazla gecikmeyecektir. Ayasofya hepimizin rüyası, Fatih Sultan Mehmet’in vasiyeti. Bu vasiyetinin yerine geleceÄŸini dünya gözüyle görmek bütün milletimizin ortak beklentisidir. Bunu yaÅŸayabilmek büyük bir ÅŸekilde heyecanlandırıyor. Ayasofya’nın aslına döndüğünü inÅŸallah hep birlikte görürüz. Bu vesileyle, karşısındaki camimize bile göz koyanlar var. ‘Müze olsun.’ diyenler var. Bu gerici kafa ülkeye bugüne kadar hiçbir ÅŸey vermedi.Â
Bu zihniyetin veremeyeceÄŸini bütün milletimiz görüyor. Kim neye inanırsa inansın tüm ibadethanelerde özgür bir ÅŸekilde ibadetlerin yapılabildiÄŸi demokratik bir ülkeyiz. Camimize de kavuÅŸmak bizim ortak dileÄŸimizdir. İnÅŸallah süreç, hukuki anlamda da vakıf hukuku anlamında da sonuçlanmış olur.”Â
“Kadına ÅŸiddet konusu, son dönemde yeni vakalarla bir kez daha gündeme geldi. EleÅŸtirilerin odağında ise şüphelilerin serbest bırakılması var. Suç maÄŸdurlarına yönelik CumhurbaÅŸkanlığı Kararnamesi ile hangi yeni adımlar atılacak?” sorusunu Gül, “Bu, hepimizin canını yakan bir konu. Bütün insanlığın uÄŸraÅŸtığı hadiselerden biri. Avrupa ülkeleri de bu konuda acı olaylar yaşıyor. Ülkemize baktığımızda bu hususta hükümetimiz ve tüm kurumlarımız çok büyük bir hassasiyet içerisinde. Kadına yönelik ÅŸiddeti önlemek adına mevzuatımız, Batılı birçok ülkeden daha ileride. Kadına yönelik her türlü ÅŸiddet, lanetlenesi bir durumdur. Bunu asla tasvip etmiyoruz.” ÅŸeklinde cevapladı.
Gül, kadına yönelik şiddette yargının sonuç aşaması olduğunu, kadının şiddete maruz kalmasını önleyici tedbirlere kafa yorulması gerektiğini vurgulayarak şunları kaydetti:
“Bu konuda yargısal yönden çok önemli adımlar atıldı. CumhurbaÅŸkanımızın kararnamesiyle de maÄŸdur odaklı bir yargılama için düzenleme yürürlüğe konuldu. Özellikle adliyelerde bir müdürlük oluÅŸturarak maÄŸdura adliyenin kapısından girdiÄŸi andan itibaren her türlü desteÄŸin verileceÄŸi ve sürecin tamamlanıncaya kadar uzmanlar marifetiyle yürütüldüğü bir sistemi öngördük. Buna yönelik uygulamalarımız, kararname çerçevesinde devam edecek. Biz, ‘tüm ÅŸeyleri yaptık artık elimizden bu geliyor’ diyemeyiz. Bir cana, bir kadına daha el uzanmaması için ne yapmamız gerekiyorsa hükümet olarak, yargısal yönüyle de yapmaya devam ediyoruz. Bu çerçevede hazırladığımız genelgelerle kadına yönelik ÅŸiddet bürolarının savcılıklarda oluÅŸturulması ve bu konuda HSK’nin ihtisas mahkemeleri belirlemesi yönünde adımlar söz konusu. Bu konuyla ilgili önemli aÅŸamalar elde edildi. Savcılıklara da bu konu tekrar hatırlatıldı. ‘MaÄŸdurun yanında yer alın.’ ÅŸeklinde birtakım ifadeler vurgulandı. Elbette yargısal boyutuyla da eksikler, hatalar, kabul edemediÄŸimiz uygulamalar olabiliyor ama bu konudaki hassasiyetin en üst düzeyde olması için her türlü çabalar ortaya konulabiliyor.
“Savcılık bilgiyi öğrendiÄŸinde bunu dikkate almak zorunda”
Bakan Gül, kadına ÅŸiddet olaylarının sosyal medya üzerinde paylaşılmasının ihbar niteliÄŸiyle ilgili bir soruya ise “Karakola ya da savcılara o video gitmemiÅŸse, sosyal medyada bu yapılıyorsa bu anlamda yargı ya da karakola bir suç atfetmek mümkün deÄŸil. Dosyanın içerisinde bilgi varsa ve bu dikkate alınmıyorsa bunun asla tasvibi mümkün deÄŸil. Burada asıl olan adaletin yerini bulmasıdır. O kiÅŸiden beklenen, videoyu karakola ya da savcılık makamına vermesidir ama oradan yayınladı diye bir ÅŸey demek de doÄŸru deÄŸil. Savcılık bilgiyi öğrendiÄŸinde bunu dikkate almak zorunda. Bu tür bilgiler deÄŸerlidir. DiÄŸer taraftan vatandaşın, ‘ben yazdım o yüzden harekete geçildi’, ‘bunu paylaÅŸmasaydım o kiÅŸi yakalanmayacaktı, savcılık, emniyet itibar etmeyecekti’ algısı da doÄŸru deÄŸil. Oysa savcı da zaten o delili bekliyor. Bu anlamda paylaşımlar yargıya yardım edildiÄŸi yönüyle doÄŸru ama kiÅŸisel verileri paylaÅŸma ve soruÅŸturmanın gizliliÄŸini ihlal edilmesi ise asla kabul edilemez.” yanıtını verdi.
“Kadına yönelik ÅŸiddete karşı mücadelemizi sürdüreceÄŸiz”Â
Kadına yönelik ÅŸiddetin önlenmesi kapsamında eski eÅŸ için alınacak önlemlerin sorulması üzerine Gül, önleyici tedbir anlamında hem kolluÄŸun hem de savcılığın çok önemli misyonunun bulunduÄŸunu, bu konuda koordinasyonun ise Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığında olduÄŸunu belirtti.Â
Kadına yönelik ÅŸiddetin psikolojik ve sosyolojik boyutunun da bulunduÄŸunu belirten Gül, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının, ilgili bakanlıklara bildirdiÄŸi eksiklikleri, en önemli baÅŸlık olarak ele alıp deÄŸerlendirdiklerini bildirdi.Â
Kadına yönelik ÅŸiddetin önlenmesinde, sadece kamu kurumlarının deÄŸil, sivil toplum kuruluÅŸları, medya ve kanaat önderleri de dahil herkesin ortak sorumluluklarının bulunduÄŸuna iÅŸaret eden Gül, “Bir kiÅŸi ÅŸiddete uÄŸradıktan sonra, kanunlarımızda zaten ağır cezalar var, daha da ağırlaÅŸtırılmamız gerekiyorsa elbette yapılabilir ama mesele bir kadın ÅŸiddete uÄŸramadan önce, ölmeden, yaralanmadan önce bu hadisenin önlenmesidir.” dedi.Â
Kadına yönelik ÅŸiddetin önlenmesi için ÅŸiddet büroları kurulduÄŸunu, savcılıklar ve ihtisas mahkemeleri oluÅŸturulduÄŸunu anlatan Gül, şöyle devam etti:Â
“2017-2020 yılları arasında 18 bin 20 koruyucu, 1 milyon 791 bin 182 önleyici olmak üzere toplam 1 milyon 809 bin tedbir kararı verilmiÅŸ. Sadece tedbir kararı verilmesi anlamında, bu da önemli ama mesela, boÅŸanmış ama 10 yıldır nafaka ödüyor. Yok parayı yatırdın, eksik yatırdın, yatırmadın… Aile devamının kesilmesi anlamında atılması gereken adımların da yine tüm yönleriyle deÄŸerlendirilmesi… Nafaka da bunlardan biri. Bu konunun da artık sonuçlandırılması gerekir. Bu konudaki çalışmalar da masada olan konulardan biri. DeÄŸiÅŸiklik yapılması gerektiÄŸi açık.”Â
Gül, kadına yönelik ÅŸiddete sadece istatistik olarak bakmadıklarını belirerek, “Bir kadına bile kalkan eli, uygulanan ÅŸiddeti asla tasvip etmiyoruz ve sonuna kadar da mücadelemizi sürdüreceÄŸiz.” diye konuÅŸtu.Â
Görüntülü görüşme ve dijital sayımÂ
Bakan Gül, cezaevlerindeki dijital sayım uygulaması ile hükümlü ve tutukluların yakınlarıyla görüntülü görüşmesine imkan saÄŸlayan düzenlemenin de uzun zamandır üzerinde düşündükleri önemli baÅŸlıklardan biri olduÄŸunu bildirdi.Â
Bu çalışmaya ilişkin mevzuatın hazırlandığını, teknik hazırlığın da tamamlanmak üzere olduğunu ifade eden Gül, sözlerini şöyle tamamladı:
“Cezaevlerinde annesini, babasını 10 yıldır, 15 yıldır göremeyen, yurt dışından ziyarete gelemeyen insanlar var. Bu kiÅŸilerin, cezaevindeki yakınlarıyla görüntülü görüşebileceÄŸi bir sistem kuruyoruz. KoÄŸuÅŸun içinde, sese yalıtılmış, güvenli bir ÅŸekilde orada görüşmesi gereken kiÅŸiyle görüntülü görüşüp konuÅŸabilecek bir sistem. Bu bir hak, elbette çerçevesi çizilecek. Yine sayımlar yapılıyor. Günde 2 defa sayım için hükümlü ve tutuklular hizaya diziliyor. Artık sayımlar parmak iziyle yapılacak. Dilekçe yazacaksa oradan talepte bulunacak. Son derece insani bir uygulama. KoÄŸuÅŸa konulacak kiosk dediÄŸimiz bir sistem üzerinde çalışıyoruz. Birçok açıdan çok önemli bir düzenleme olacak. Dünyada bu anlamda bir düzenleme ile karşılaÅŸmadık, öncüyüz. Pilot uygulamalara yakın zamanda baÅŸlayacağız. BaÅŸarılı bir ÅŸekilde uygulandıktan sonra cezaevlerinde bunların yaygınlaÅŸtırılması saÄŸlanacak. Hele ÅŸu pandemi sürecinde sayımlar yapıyorsunuz, oradaki hükümlü tutuklu da devlete emanet, bir fiziksel temasa da gerek kalmasın diye çok önemli bir adım olduÄŸunu düşünüyoruz. İnÅŸallah yakın zamanda bunu hayata geçireceÄŸiz. KoÄŸuÅŸlara ATM benzeri bir cihaz konulacak, görüşme, dilekçe, bazı talepler ve sayım bu cihaz üzerinden yapılacak.”Â
Kaynak: AA