Basit bir saldırı mı, yoksa kaosun eşiğinden mi döndük?

Yaşananlar sadece birkaç yumruk ve tekme gibi gözükse de olay tamamen ölümcül bir linç ile de sonuçlanabilirdi!

Bu tip kalabalık kitle hareketlerinde yere düşmek bile ezilerek ölüm sebebidir!

Kılıçdaroğlu’na yapılan saldırı, özellikle muhalif kesimde derin bir “nefret şoku” yaratmıştır.

Bu tip durumlarda olay çok hızlı geliştiği için beyin şoka uğrar ve düşünmeden kararlar alır!

Tıpkı depremlerde düşünmeden camdan atlayanlar gibi….

15 Temmuz darbe girişimi gibi komplike bir olaya bile “senaryo” diyebilenler varken, aslında ben de “senaryo” deyip geçebilirdim ama maalesef  onlar kadar vicdansız olamayacağım!

Bu olay tesadüf sınırlarımı zorlamaktadır ve tesadüflere çok da inanan birisi değilim!

Böyle düşünmeme neden olan bazı sebepleri paylaşacağım:

1- İmamoğlu’nun Maltepe mitingi ile Kılıçdaroğlu’na saldırı aynı anda 14:00’da

Burada en kötü senaryoya göre törende gerçekleşebilecek “ölümcül bir linç” Maltepe Mitingindeki binlerce kişide oluşturacağı “nefret şoku” ile sonuçları törendekinin kat kat daha fazlasıyla ülkeye yayılabilirdi!

Yani iç savaş senaryosu! 

Ya da en basitinden bir ayaklanma!

Tıpkı Kılıçdaroğlu’nun ADALET yürüyüşündeyken, Can Dündar’ın arzuladığı “Bastille?” twettindeki gibi:

2- Nagehan Alçı ve birçok yazar-stratejist İmamoğlu’nun maçlara gitmemesi gerektiğini, taraftar kitlelerinin provakasyona açık olduğunu belirtmesine rağmen, İmamoğlu adeta “inadına” maçlara katılmış ve taraftarlar “İmamoğlu lehinde” sloganlar atmışlardır. Taraftarların kendi aralarındaki “İmamoğlu karşıtları ile karşı karşıya gelme” ihtimali ortaya çıkmıştır.

3- Nagehan Alçı’ya göre İmamoğlu’nun Maltepe mitinginin “çok kalabalık” olacağı ortadaydı.

4- Süleyman Soylu: Kılıçdaroğlu’nun bu cenazeye gelişi güvenlik birimlerine haber verilmemiştir.

5- Genel güvenlik zaafiyeti dışında Kılıçdaroğlu’nun ekibinde de  güvenlik zaafiyeti mevcut.

Hatalar-eksiklikler-yanlışlar tesadüfi mi yoksa planlı olabilir mi?

6- Bahçeli’nin açıklamasında geçen şu cümle;

….”Tekraren ifade ediyorum; diyorum ki, bu akşam YSK toplansın, Kemal Kılıçdaroğlu’nun üzerinde oynanan oyunda, kendisi oyunun bir figürü müdür değil midir, önce onun tespitini yapsın.”

7- Köşe yazarı Abdülkadir Selvi’nin yazısından şu cümle de önemli;

….Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Türkiye ittifakı”na yönelik olarak CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun sürpriz bir teklif sunmaya hazırlandığını anlatacaktım. Hatta anlattım. Yazımı bitirmek üzereydim ki Kılıçdaroğlu’na saldırı haberi geldi. Kalem elimden düştü…

8- Köşe yazarı Muharrem Sarıkaya’nın aktardığına göre Kılıçdaroğlu;Milli konularda ittifak yapmak zorundayız” demişti.

9- Kılıçdaroğlu: “Şavşat’tan Ardanuç’a giderken PKK terör örgütünün saldırısına uğramıştım, aynı saldırının benzerini bugün yaşadım.” dedi.

9- 15 Temmuz sonrası da Yenikapı Mitingi ile bir ortak ruh oluşmuş ancak Kılıçdaroğlu’nun Artvin konvoyuna PKK saldırmış, Kılıçdaroğlu ölümden dönmüştü. Bu süreçte ortaya atılan darbe girişiminin “senaryo” olduğu iddiaları ile Yenikapı Ruhu tekrar eski kutuplaşma günlerine dönmeye başlamıştır.

Eski MİT Daire Başkanı Prof. Mahir Kaynak bir olayı çözmek için o “olayın sonuçlarının kime yaradığına bakılması” gerektiğini söylerdi:

1-Bu olay sizce kime yaramıştır?

2-Bu olaylar en kötü senaryoya göre gerçekleşse kime yarardı?

En kötü senaryo gerçekleşse şüphesiz ABD’nin avucunu ovuşturduğu bir ortam; Yani en basitinden “iç karışıklık – kaos – dış müdahaleye açıklık – iktidar değişimi – erken seçim – Venezuela’daki gibi muhalefet liderini başkan olarak tanıma vb. senaryolar mümkün.

Şu anki senaryoya göre;

-İstanbul seçimlerinin yenilenmesi durumunda dayak yiyen Kılıçdaroğlu ile mağduriyet oluşturulması,

-Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Türkiye ittifakı”çıkışının ve muhtemel Kılıçdaroğlu desteğinin baltalanması,

-Terörle mücadelede en büyük başarıyı gösteren Soylu ve Akar’ın hedef haline getirilmesi,

-Muhalif paylaşımlarla “nefretin” daha da arttırılması ve yeni bir plana hazırlık…

vb. şeklinde sıralamak mümkün…

Özellikle son 1 aydır Türkiye’yi içeriden karıştırmaya çalışacaklarını, dışarıdan ise kuşatmaya devam ettiklerini okuyoruz-yazıyoruz-söylüyoruz.

Tıpkı 15 Temmuz öncesi gibi sahte hesaplardan  iki tarafı da kışkırtıcı sosyal medya paylaşımları iyice artmış durumda.

Dışarıdan da FETÖ destekçileri kendi dillerinde bile değil!!!, Türkçe tweetlerle iki tarafı da kışkırtmaya çalışıyor.

Michael Rubin, Türkleri sokağa çıkmaya çağırdı!
Michael Rubin, Türkleri sokağa çıkmaya çağırdı!

Bütün bunlar varken yaşanan olayların “tesadüf” olma ihtimali bana göre yok!

—–Burada iktidar ya da muhalefet tarafı olayı planlayan olmayabilir!!!—-

Seçim sürecinde de “iki tarafın oyu çalınarak iki taraf birbirine düşürülmeye çalışılmış olabilir” demiştik!

FETÖ gibi bir istihbarat organizasyonu ile iki tarafın oyları çalınabilir.

Örneğin; Böyle bir organizasyon ile Kılıçdaroğlu aynı saatte törene yollanırken, İmamoğlu’na Maltepe Mitingi yaptırılabilir. Süleyman Soylu’ya güvenlik amirleri “güvenlik yeterli” diyebilir, Kılıçdaroğlu’na korumalarındakiler “güvenlik yeterli” diyebilir. Birileri halkı yandan kışkırtırken kendileri gaz verip olaya hiç müdahale etmeyebilir...

Bu durumda iki taraf birbirini suçlayıp durur ama olayı planlayan iki taraf da değildir…!

Ortada iki tarafın da hataları eksikleri vardır ama planlayan belki de bambaşkadır…!!!

Evet, Belki Kılıçdaroğlu’na saldıran kişiler olayı planlayan ya da önceden hazırlanıp saldırmamışlardır;

Evet, Belki bunları İmamoğlu, Kılıçdaroğlu, Soylu, Akar planlamamıştır;

Ancak bunları planlayanlar yüzlerce ülkede darbe, kaos, iç savaş, kitle yönlendirme konularında uzman ise biraz da düşünmek gerekir.

“Kendin yap, suçu düşmanına at” taktiği; İstihbarat örgütleri ve FETO’nün en çok kullandığı yöntemdir…!

Karşı tarafı suçladıkları şeyi kendileri yaparlar ve suçu düşmanlarına atarlar.

Burada muhalefeti ya da iktidarı kullanıyor olmaları onları düşman olarak görmediklerini düşündürmesin size. Suçu bir düşmanına atıp diğer düşmanıyla çatıştırma en basit ve ucuz yöntemdir.

Ne iktidar partileri ne de muhalefet partileri aslında FETÖ’nün dostu değildir. FETÖ gibi istihbarat örgütleri bu partileri amacı doğrultusunda”sadece kullanmaya çalışır” o kadar.

Fransa gibi bir ülkede kaç yıldır OHAL şartlarına sebep olanlar, Fransa’yı yaktırıp yıktıranlar, bizde provakasyon ile  birkaç köylünün duygusal tepkileri üzerinden yumruk attıramayacaksa zaten “süper güç” değillerdir!!!

Burada mesele atılan yumruğun haklılığı-haksızlığı değil,
Burada mesele Kılıçdaroğlu’nun haklılığı haksızlığı değil,

Burada mesele;

a) Tesadüf ise: Herkesin kendine ders çıkarması ve öz eleştiri yapması

b) Provakasyon ise; Herkesin bu tuzağa tekrar düşmemek için elinden geleni yapması

Evet, Bu ülkeyi Allah’ın izniyle kimse yıkamaz. Ancak, bu ülkenin değil yıkılması, sallanması bile bazı coğrafyalarda depreme neden oluyor. O ülkelerdeki garibanların tek ümidi Türkiye… Onun için “kan emicilerin” de en büyük hedefi Türkiye…

-ABD dış borcunu çevirebilmek için bazı ülkelere çökmek zorunda.

-Kıbrıs açıklarındaki doğalgaz, Suriye’nin Golan tepeleri, Venezuela’nın zengin petrol yatakları vs.

-Diğer taraftan da dünyanın yeni süper gücü Çin’in enerji kaynaklarını kontrol altına almak zorunda.

-ABD Kendi kontrolünde olmayan petrolün de Dolar ile satılmasını sağlamak zorunda. Çünkü dünyadaki petrol dolar ile satılmazsa Dolar değerini kaybeder ve ABD’nin ekonomisi çöker.

-Çin’i Londra’ya bağlayan Yeni İpek Yolu projesi tamamlandığında ABD tamamen iflas edecek. Bu projenin anahtar ülkesi de Türkiye.

-ABD bu borç çarkını çevirebilmesi için Türkiye’yi kontrol altına almak zorunda.

-İsrail ABD’nin de cesaretlendirmesiyle, sözde vaadedilen topraklarını Türkiye’den koparmak için her geçen gün daha da hırçınlaşmakta.

-Afrika’dan yaklaşık 500 Milyar dolar geliri olan Fransa ile ABD kapışıyor ve Fransa’da kaç yıldır OHAL var – sokak eylemleri devam ediyor.

-Türkiye’yi Afrika’ya sokmamak ve girdiği yerlerden atmak için bir çok ülkede darbe oldu ve olacak!!!

-Türkiye’yi en ucuz yöntem olan iç karışıklık ile zayıflatmaya çalışıyorlar ve çalışacaklar!!!

 

Bu konuda şüphesi olan varsa nedenini yazabilir.

Şüpheniz yoksa artık uyanık olma zamanı geldi de geçiyor…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir