Çelik: Yunanistan DoÄŸu Akdeniz’de korsan bir devlettir

Çelik Yunanistan Doğu Akdeniz'de korsan bir devlettir
AK Parti Sözcüsü Çelik, “Yunanistan bugün için DoÄŸu Akdeniz’de bir korsan devlettir, boyunu aÅŸan iÅŸlere kalkışıyor.” dedi.
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında gerçekleştirilen AK Parti Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısı devam ederken, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı.
Hazreti Hüseyin’in Kerbela’da AÅŸure Günü’nde ÅŸehit ediliÅŸinin ve bu acının ilk andaki gibi taze olduÄŸunu ifade eden Çelik, “Bu acının yaÅŸanmasından Kerbela ÅŸehitleri adına pek çok söz söylendi. Hepsinin özü, ÅŸartlar ne olursa olsun zulme karşı çıkmak, hakikatin ÅŸahitleri ve ÅŸehitleri olmak gerçek insan olmanın ölçüsüdür.” dedi.
Çelik, muharrem ayının bir insanlık okulu olduÄŸunu ifade ederek, Kerbela ve aÅŸurenin de bu insanlık okulunun hakikat dersleri olduÄŸunu söyledi. Çelik, Hazreti Hüseyin’i ve Kerbela ÅŸehitlerini ve aÅŸure mesajının taşıyıcılarının hepsine rahmet diledi.
Terörle mücadele konusunda ÅŸehitlerin olduÄŸunu dile getiren Çelik, kahramanların canlarını feda ettiÄŸini, Türkiye’nin terörle mücadelesinin ne kadar haklı olduÄŸunu her geçen gün daha çok gösteren olaylarla karşılaşıldığını belirtti. Çelik, ÅŸehitlere Allah’tan rahmet, ailelerine de baÅŸsaÄŸlığı dileÄŸinde bulundu.
AK Parti Sözcüsü Çelik, 3 Eylül’de baÅŸlayan Diyarbakır annelerinin de vicdan nöbetinin de birinci yılını dolduracağını ifade ederek, bazı partilerin bu duruma tamamen duyarsız kaldığına, bazılarının belli bir zaman duyarlılık gösterip sonra sahneden çekilmesi gibi bir tablo söz konusu olduÄŸuna iÅŸaret etti.
Teröre evlatlarını kaptırmış ailelerin büyük bir vicdan mücadelesi verdiğini vurgulayan Çelik, annelerin bir kısmının evlatlarına kavuştuğunu, diğerlerinin de kavuşmayı umutla beklediğini söyledi.
Çelik, terör örgütüne ve destekçilerine dönük vicdan eyleminin bütün gücüyle sürdüğünü belirterek, “O annelere bir kez daha saygılarımızı gönderiyoruz. Bütün annelerin ellerinden öpüyoruz. İnÅŸallah, çok kısa zamanda evlatlarına kavuÅŸmalarını diliyoruz.” dedi.
2020 yılının herkesin hayatında özel ve son derece olumsuzluklarla dolu bir yıl olduÄŸunu dile getiren Çelik, son olarak Giresun’da yaÅŸanan sel felaketinin, çok büyük bir felaket olduÄŸunu söyledi.
Giresun’da yaÅŸanan sel felaketinin ardından CumhurbaÅŸkanı Recep Tayyip ErdoÄŸan’ın konuyla yakından ilgilendiÄŸini ifade eden Çelik, İçiÅŸleri, Çevre ve Åžehircilik, Tarım ve Orman, UlaÅŸtırma ve Alt Yapı bakanlarının da bölgeye giderek incelemelerde bulunduÄŸunu, yaraların sarılması için olaÄŸanüstü bir mücadelenin ortaya konulduÄŸunu vurguladı.
1264 araç ve 3 bin 672 personelle Giresun’da seferberlik baÅŸlatıldığını oile getiren Çelik, mahsur kalan 172 vatandaşın kurtarıldığını, yol, su, elektrik gibi alt yapı hizmetlerinin de halkın istifadesine sunulduÄŸunu söyledi.
Çelik, sel felaketinin yaÅŸandığı Giresun’da esnafa destek verileceÄŸini, belediyelerin borçlarının ödenmesinin ertelendiÄŸini, üreticilere verilecek tarımsal ödeme desteklerinin erkene alındığını, konut, iÅŸyeri ve diÄŸer hasarlar içinde 6,5 milyon liralık nakdi yardımın yapıldığını aktardı.
Giresun’da benzer bir afetin tekrar yaÅŸanmaması için toplam keÅŸif bedeli 1 milyar 290 milyon lirayı bulan büyük bir projenin hayata geçirileceÄŸini kaydetti.
AK Parti Sözcüsü Çelik, milletin tarihi için son derece önemli günlerin kutlandığını belirterek, bunlardan birinin Malazgirt Zaferi diğerinin de 30 Ağustos Zafer Bayramı olduğunu söyledi.
Çelik, şöyle devam etti:
“Her iki olayın bize gönderdiÄŸi ÅŸey ÅŸudur. Sultan Alparslan’ın önderliÄŸinde yapılan Malazgirtle birlikte ‘Anadoluya geldik ve biz buradayız’ dedi. KurtuluÅŸ Savaşımızın Gazi BaÅŸkumandanı Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliÄŸinde yapılan İstiklal Mücadelemiz ile de ‘Buradayız ve asla gitmiyoruz’ mesajını bütün dünyaya verdik. Milletin gözüyle tarihimize bakanlar, Malazgirt ve 30 AÄŸustos arasında bir çeliÅŸki ya da birbirine alternatif olarak görülebilecek iki mesaj görmezler. Aynı mesajı görürler. Birinde, ‘Buraya geldik, buradayız’ dedik. DiÄŸerinde de bizi buradan göndermek isteyenlere, ‘Asla gitmiyoruz, burada kalmaya devam ediyoruz’ dedik. Sultan Alparslan’ı ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü bir kere daha bu törenlerle rahmetle, saygıyla, minnetle andık.
Milli Bayramlarımız arasında bir yarış oluÅŸturmaya çalışanlar, milli günlerimiz arasında hangisi diÄŸerinden üstündür gibisinden birtakım sanal yarışlar oluÅŸturmaya çalışanlar tarihimize de bütünsel bir ÅŸekilde bakmaktan uzaklar. Hem de tarihi kazanımlarımızı milletimizin tarih içindeki yürüyüşünün yıl dönümlerini maalesef bir tür travmaya dönüştürme ÅŸeklindeki siyasetlerine devam ediyorlar.”
Çelik, bayramları yarıştırma hadisesi gibi 30 AÄŸustos’un kutlanmayacağı, iptal edildiÄŸi ÅŸekilde tamamen yalan, fitneye dayanan bir propoganda yapıldığını belirterek, ÅŸunları kaydetti:
“İçiÅŸleri Bakanlığının bunu yasakladığı ÅŸeklinde bir yalan uyduruldu. Böyle bir ÅŸey hiçbir yerde söz konusu deÄŸil. Hiçbir yerde bununla ilgili belge yok, bir söz yok. BaÅŸtan aÅŸağı yalan. En üzüntü verici olanı, belli bir siyasi grubun yine bunları gündemleÅŸtirmeye çalışması, üstelikte okumuÅŸ, yazmış bazı arkadaÅŸlarımızın sanki 30 AÄŸustos törenleri yasaklanmış gibi bunun üzerine büyük siyasi cümlelerle, iri harflerle birtakım tweetler atmaları ya da açıklamalar yapmaları. Bu sene aynı zamanda, kovid tedbirleri sebebiyle birtakım önlemlere uymakla birlikte CumhurbaÅŸkanlığı İletiÅŸim BaÅŸkanlığının organize ettiÄŸi 300 insansız hava aracıyla yapılan ışık gösterisi, herkesin takdirini ve beÄŸenisini kazandı. Burada birincisi bu yalanlar çok çabuk bir ÅŸekilde oluÅŸturuluyor ve hızlı bir ÅŸekilde yayılıyor. Milletimizin kimliÄŸine dönük, tarihi günlerimize dönük travma yaratmaya dönük olarak fitne ÅŸebekesi hemen çalışmaya baÅŸlıyor. Bunlar sanki hazırda, pusuda bekliyorlar. Sosyal medyada gündem oluÅŸturuluyor. Benzer uygulamalar, bu yıl içerisinde 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramında ve 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramında, 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü programlarında, Ramazan ve Kurban bayramlarında, bayramlaÅŸma için de söz konusuydu. Kovid tedbirleri içinde hangi uygulamalar yapıldıysa bu sene de o yapıldı.”
Tarihi olmayanın tarifi olamayacağını, dolayısıyla Malazgirt’ten 30 AÄŸustos’a kadar aynı tarihin izini sürdüklerini belirten Çelik, “Bu vesileyle İstiklal mücadelemizin 30 AÄŸustos ruhunun ne kadar diri olduÄŸunu gördüğümüz gibi aynı ÅŸekilde Malazgirt’in yeni nesiller tarafından da aynı dirilik ve tazelikle anılması, hatırlanması ve öğrenilmesi de ancak bir kazanım olarak görülmelidir.” ifadelerini kullandı.
Terör örgütü DEAÅž ile mücadele konusunun, son derece önemli olduÄŸuna dikkati çeken Çelik, “Bakın müttefiklerimiz DEAÅž’la mücadele konusunda en çok seslerini çıkarırlarken aslında karada mücadele ederek herhangi bir baÅŸarı elde edemediler. 50’ye yakın ülkenin oluÅŸturduÄŸu koalisyon böyle bir baÅŸarı elde edemedi. Biz onlara hem yürüttükleri operasyonlarda destek verdiÄŸimiz gibi bu İslam ve insanlık düşmanı bu örgütle karada da mücadele vererek en ağır kayıpları verdirmiÅŸ ülkeyiz. CumhurbaÅŸkanımız bunların kesinlikle İslam’la baÄŸdaÅŸtırılamayacağını, İslam’a zarar veren en tehlikeli yapı olduÄŸunu defalarca ifade etti.” dedi.
DEAÅž ile mücadele konusunda sesi en çok çıkanların PKK-PYD gibi terör örgütlerine de aynı zamanda destek verenler olduÄŸuna iÅŸaret eden Çelik, “Halbuki biz bir çok yerde DEAÅž’la PKK arasında, DEAÅž’la PYD arasında ne tür baÄŸlar olduÄŸunu birçok kere delilleriyle belgeleriyle sunduk. Bunlar esnasında birbirleriyle alışveriÅŸ içerisindeki örgütler. Birinin yaptığı iÅŸle diÄŸerinin yaptığı iÅŸ sadece birbirini baÅŸka bir düzlemde tamamlamaya yarıyor. DoÄŸrusu bunların hepsiyle güçlü bir ÅŸekilde mücadele etmektir. Türkiye bu mücadelesini sınırlarının dışında da sınırlarının içinde de sürdürmeye devam ediyor.” diye konuÅŸtu.
Bugün DEAÅž’ın sözde Türkiye emirinin yakalandığını ve söz konusu kiÅŸinin Irak ve Suriye’de bazı siyasileri kaçırma planlarının ele geçirildiÄŸi bilgisini veren Çelik, şöyle devam etti:
“Aynı zamanda çeÅŸitli gruplar kurarak Türkiye içerisinde eylem yapmak gibisinden birtakım planlamaları olduÄŸu görüldü. Ve bunlar çeÅŸitli illerimizde bu ÅŸekildeki yapılanmalarını oluÅŸtururken Emniyet Genel Müdürlüğümüz bunları bertaraf etti. İçiÅŸleri Bakanımıza, emeÄŸi geçenleri, emniyet teÅŸkilatımızı tebrik ediyoruz. DEAÅž’la mücadele insanlık adına yapılan bir mücadeledir. Dinimizi kirleten, deÄŸerlerimizi kirleten bu örgütle mücadelenin en güçlü ÅŸekilde sürdürüleceÄŸini ifade etmek istiyorum.”
Bir kaç gün önce sosyal medya üzerinden bir hemşireyi hedef alan paylaşımı da hatırlatan Çelik, söz konusu paylaşımı yapan kişinin Antalya İl Emniyet Müdürlüğü ekiplerince gözaltına alındığını belirterek, emniyet güçlerini bu başarılarından ve hassasiyetlerinden dolayı tebrik etti.
Yeni eÄŸitim ve öğrenim yılının baÅŸladığını hatırlatan Çelik, Kovid-19 tedbirleri kapsamında 18 Eylül’e kadar uzaktan eÄŸitim yapılacağını ifade ederek, söz konusu eÄŸitimin TRT ile TRT EBA üzerinden canlı dersler ÅŸeklinde verileceÄŸini kaydetti. Milli EÄŸitim Bakanlığının 21 Eylül’de yüz yüze eÄŸitime aÅŸamalı ve seyreltilmiÅŸ olarak geçmeyi planladığını dile getiren Çelik, EBA sistemi üzerinden öğretmenlerin her gün öğrencilerle canlı ders yapabileceÄŸini belirtti.
Bu süreçte öğretmen alımına devam edildiÄŸini ve 20 bin sözleÅŸmeli öğretmen alındığını aktaran Çelik, “Türkiye’nin eÄŸitim konusundaki seferberliÄŸi devam ettiÄŸi gibi gücü de artarak devam ediyor.” dedi.
Uzaktan eÄŸitime iliÅŸkin cihaz ve internet eriÅŸiminde yaÅŸanan sorunlar olduÄŸu ve Milli EÄŸitim Bakanı Ziya Selçuk’un da bu konudaki sorulara ÅŸeffaf ÅŸekilde cevaplar verdiÄŸini dile getiren Çelik, ÅŸunları kaydetti:
“18 milyon öğrenciden 1,5 milyon civarında bu tip sorunlar yaÅŸayan öğrencimiz olduÄŸu söyleniyor. Tabi bakanlık burada il il çeÅŸitli analizler yaptı, burada bu sorunu yaÅŸayan öğrencilerin ihtiyaçlarının giderilmesi için EBA destek noktaları açıldı. Öğrencilerimiz bu noktalarda eÄŸitimlerini alabilecekler. Åžu anda 5 bin 200 noktada EBA destek noktası söz konusudur. Ayrıca dijital eÄŸitime ulaÅŸmakta zorluk çeken öğrenciler için matbu materyaller geliÅŸtirildi ve öğrencilerimize teslim edildi. Televizyon temini konusundaki çalışmalar tamamlandı. Bilgisayar temini noktasında ise halen devam ediyor çalışmalar. Ayrıca UlaÅŸtırma Bakanlığımız ve Milli EÄŸitim Bakanlığımız iÅŸ birliÄŸi yaparak telefon operatörleri ücretsiz internet kotalarını öğrencilerimize saÄŸladı. Åžu aÅŸamada Türkiye bu uzaktan eÄŸitim verecek yüksek kapasiteye sahiptir. Zaten Türkiye’nin bu EBA olarak geliÅŸtirdiÄŸi eÄŸitim programı dünyada en çok tıklanan üç internet sitesi içerisindedir.”
Çelik, Türkiye’nin bu konuda takdir gördüğünü ve hatta bu programı kendi ülkelerinde hayata geçirmek isteyen baÅŸka ülkelere de yardım ettiÄŸini vurguladı.
 “Muhalefet yapmanın bir standardı ve seviyesi olmalı”
Son dönemde “yalan siyaseti” ile hiç olmayan bir konunun insanları ve bazı sektörleri rahatsız etmek amacıyla birdenbire gündeme getirildiÄŸini dile getiren Çelik, bunlardan birinin de Venezuela’dan Türkiye’nin peynir ithal edeceÄŸi ÅŸeklinde yapılan açıklamalar olduÄŸunu söyledi. Çelik, “Böyle bir ÅŸey yok arkadaÅŸlar. Üstelik birileri çıkıyor, bunlar siyasetçi sıfatına sahip, siyasetçi olmalarına raÄŸmen iki satır yazı okumadan, iki satır bilgiye sahip olmadan hükümetimizi Venezuela’daki süt üreticilerine destek vermek, kendi süt üreticilerimize ihanet etmekle suçluyor.” diye konuÅŸtu.
Muhalefet yapmanın bir standardı ve seviyesi olması gerektiğini ifade eden Çelik, şöyle devam etti:
“İşin aslı 17 Mayıs 2018 tarihinde bir anlaÅŸma imzalamışız ticaret anlaÅŸması Venezuela ile. 21 AÄŸustos 2020 tarihinde yürürlüğe girmiÅŸ ve bunda hiçbir ÅŸekilde bir sanayi veya tarım ürününde ithalat yapılacağına dair bir hüküm yok. Üstelik bu üreticimizin, ihracatımızın lehine bir anlaÅŸma. Venezuela tarife satırlarını yüzde 91,7’sinde gümrük vergilerini en geç 7 yıl içerisinde sıfırlayacak. Tarım ürünlerinde ithalatının yaklaşık yüzde 30’unda hemen, yüzde 62’sinde ise gümrük vergilerini 5 yıl içerisinde sınırlayacak. 7 yıl sonunda da bu oran yüzde 95’i aÅŸacak. Dolayısıyla bu bizim aslında pazara eriÅŸimimizi saÄŸlayan, üretici ve ihracatçımızın yeni pazarlara ulaÅŸmasını kolaylaÅŸtıracak, üretici ve ihracatçımızın kazanmasını saÄŸlayacak bir düzenleme. Ve üstelik bu pazar 280 milyon dolarlık bir miktara sahip. Türkiye’nin açılım oranı ise yüzde 54 civarında kalacak. Dolayısıyla bütün bu çerçeveye baktığınızda esasında olmayan bir ÅŸey üzerinden bir muhalefet yapılıyor. Üstelik bunlar sosyal medyada gündem haline getiriliyor. Bunu sadece bir yalan siyaseti nasıl üretilir, bu yalan siyaseti üzerinden nasıl gündem oluÅŸturulurla ilgili bir örnek olarak veriyorum.”
 “Yunanistan bugün için DoÄŸu Akdeniz’de bir korsan devlettir”
DoÄŸu Akdeniz’deki geliÅŸmeleri çok yakından takip ettiklerini ve bu konuda herhangi bir tartışmaya mahal vermeyecek ÅŸekilde Türkiye’nin yüzde 100 haklı olduÄŸunu, uluslararası belgeler ve anlaÅŸmalara bakıldığında da Türkiye’nin haklılığını gösteren pek çok belge ve olay olduÄŸunu vurgulayan Çelik, ÅŸunları kaydetti:
“Yunanistan bugün için DoÄŸu Akdeniz’de bir korsan devlettir. Boyunu aÅŸan iÅŸlere kalkışıyor. Arkasında koÅŸulsuz bir Avrupa BirliÄŸi (AB) dayanışmasını alarak, tamamen hukuk dışı, tamamen siyaset dışı ve ahlak dışı birtakım çabaların içerisine giriyor. Tabi burada trajik olan AB’nin durumudur. AB, Yunanistan’ın DoÄŸu Akdeniz’de yaptığını, Yunanistan’da eskiden görev yapmış siyasetçiler tarafından eleÅŸtirilen bir durumken bile ‘koÅŸulsuz destekleriz’ diye Macron’un iç siyasetteki tükeniÅŸini dış siyasetle kapatma amacıyla yaptığı aşırı hamlelerin peÅŸine takılmış gözüküyor. Åžimdi siz nasıl olacak da bir ilkeden, bir prensipten, hukuktan bahsedeceksiniz. EÄŸer siz bir AB ülkesini yaptığı iÅŸ her ne olursa olsun, hukuka uysun uymasın, muhakkak suretle onun arkasında olduÄŸunuzu ilan ederseniz, o zaman sizin meÅŸruiyetinizin ölçüsü ne olacak ya da dünya AB’nin sözünü hangi meÅŸruiyet temelinde dinlemek durumunda kalacak. Yapılan iÅŸ Yunanistan’ın şımarıklığını ve saldırganlığını kışkırtmaktan baÅŸka bir ÅŸey deÄŸildir.”
Almanya’nın öncülüğünde bir müzakere zemini oluÅŸturulacağını, ancak müzakereye bir gün kala Yunanistan’ın Mısır ile korsan anlaÅŸma yaptığını hatırlatan Çelik, şöyle devam etti:
“Biz zaten önceden beri alışkınız. Yunanistan müzakere zemini, diplomasiyi sadece kendi maksimalist amaçlarını gerçekleÅŸtirmek için bir zaman kazanma ya da kayda geçirme amacı olarak kullanır. Diyoruz ki buradaki kaynakların bir mekanizmayla eÅŸit bir ÅŸekilde bölünmesini saÄŸlayalım. Kuzey Kıbrıs’ın haklarını koruyalım. Hem Kuzey, hem Güney bu kaynaklar çıkarıldığı zaman eÅŸit miktarda bundan faydalanabilirsin. Ama buna yanaÅŸmıyorlar. Ne diyorlar, ‘Kıbrıs devletinin temsilcisi biziz, biz çıkartırız. Yarın bir gün çözüm olursa veririz.’ Hangi sözünüzü tuttunuz ki bu söze inanalım. Ayrıca da Kıbrıs devletinin temsilcisi siz deÄŸilsiniz. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti egemen bir devlettir, meÅŸru bir devlettir. Burada yürüttüğümüz çalışmaları kendi kıta sahanlığımız içerisinde deniz yetki alanlarımızda yürütüyoruz. Yunanistan’ı ilgilendiren hiç bir konu yok.”
Ömer Çelik, 1977 İngiltere-Fransa, 1992 Kanada-Fransa Saint Pierre, 2009 Romanya-Ukrayna ve 1985 Libya-Malta davalarının, DoÄŸu Akdeniz konusunda Türkiye’nin haklılığını yüzde 100 ortaya koyduÄŸunu vurguladı.
Yunanistan’ın bir takımada devleti olmadığına iÅŸaret eden Çelik, “Meis baÅŸta olmak üzere Türkiye’ye yakın Yunan adalarının kıta sahanlığına sahip olmaları gibi uluslararası hukukta, uluslararası içtihatlarda herhangi bir atıf yok. Böyle bir ÅŸey söz konusu olamaz. Yani Meis adasının herhangi bir ÅŸekilde bir kıta sahanlığı olamaz. Bunu iddia etmek uluslararası hukuka da uluslararası içtihatlara da aykırıdır.” dedi.
Çelik, bu adanın Türkiye’ye 2 kilometre Yunanistan’a ise 580 kilometre mesafede olduÄŸuna dikkati çekerek, “Yunanistan bu adanın 40 bin kilometrelik bir kıta sahanlığı oluÅŸturduÄŸunu iddia ediyor. BaÅŸtan aÅŸağı hukuk açısından kabul edilemeyecek bir yaklaşım. Ege’yi Yunan gölü yapma ÅŸeklindeki maksimalist anlayışın hukuku eÄŸip bükerek oluÅŸturulmaya çalışılmasıyla ilgili bir ÅŸey.” ifadesini kullandı.
Türkiye’nin, kıta sahanlığını 2013, 2014, 2019 yıllarında BirleÅŸmiÅŸ Milletler’e (BM) bildirdiÄŸini söyleyen Çelik, ayrıca 27 Kasım 2019’da Libya ile deniz yetki alanlarının sınırlandırılmasına iliÅŸkin mutabakat imzalandığını hatırlattı.
Çelik, sınırların belli olduÄŸunu, bunların BM’ye bildirildiÄŸini ve bu hudutlarda sondaj faaliyetlerinin gerçekleÅŸtirildiÄŸini belirterek ÅŸunları kaydetti:
“Dolayısıyla Yunanistan’ı ilgilendiren hiçbir ÅŸey yok. Macron tutup da bizim kendi sahamızda, kendi Mavi Vatan’ımızda sondaj çalışması yapmamızı ‘kırmızı çizgi’ ilan ediyorsa, biz o ‘kırmızı çizgiyi’ Macron’a aynen iade ederiz. Böyle bir saygısızlık olmaz. Fransa gibi köklü bir devletin devlet baÅŸkanının nasıl konuÅŸacağını bilmesi gerekir. Türkiye Cumhuriyeti gibi büyük, saygın bir devletle nasıl konuÅŸacağını bilemeyen birisini herhangi bir ÅŸekilde ciddiye almamız mümkün deÄŸil. İkide bir Türkiye’nin Mavi Vatan’ında yaptığı çalışmalarla ilgili ‘kırmızı çizgi’ ilan eden birisinin ilan ettiÄŸi ‘kırmızı çizgiyi’ kendisine iade etmesini Türkiye Cumhuriyeti devleti bilir.”
Yunanistan’ın Meis adasına silahlı güç gönderdiÄŸine yönelik haberlerle ilgili deÄŸerlendirmelerde bulunan Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:
“1947 Paris AntlaÅŸması’na göre bu ada silahsızlandırılmıştır. Buraya silahlı güç gönderilmesi kesinlikle meÅŸru deÄŸildir. Bu adalarda, oradaki güvenliÄŸi saÄŸlamak için birtakım unsurlar bulunabiliyor, silahlı güç kapsamına girmeyecek ÅŸekilde. Önce dediler ki, ‘Biz tehdit altında bir devletiz, buraya silahlı güç göndermemiz normal’. Arkasından da ‘Böyle bir ÅŸey yok, kesinlikle nöbet deÄŸiÅŸimi.’ dediler. Biz Yunanistan’ı bu tip provokasyonlardan kaçınması konusunda uyarıyoruz. Yunanistan BaÅŸbakanı’nın, dünyada gezip de yalvarmadığı ülke kalmadı ‘Gelin DoÄŸu Akdeniz’de bize yardım edin.’ diye. Onların hiçbirinden size fayda gelmez. Biz komÅŸuyuz ve Türkiye Cumhuriyeti büyük ve köklü bir devlettir. Güvenilir bir muhatap arıyorsanız Türkiye’den daha güvenilir bir muhatap yoktur. Hukuk ve diplomasi temelinde sorunları çözmek istiyorsanız dünyanın en güvenilir muhatabı Türkiye Cumhuriyeti’dir. Bunun dışında, Fransızların oraya Rafale uçaklarını getirerek ya da Güney Kıbrıs’la tatbikat yaparak elde edeceÄŸiniz hiçbir ÅŸey yok. Bütün bu diplomasinin sonucu Yunan hükümetinin ağır yenilgisiyle sonuçlanacaktır.”
“Yunanistan doÄŸru düşünsün, doÄŸru davransın, provokatif hareketlere yeltenmesin”
Çelik, Yunan hükümetinin, bu ağır yenilgiyi gördüğü için halkını da yanlış bilgilendirdiğini söyleyerek şunları kaydetti:
“Yunanistan BaÅŸbakanı, bütün dünyayı gezip de kendisinin arkasında asla durmayacak kimselerle bu ÅŸekilde bir iÅŸ birliÄŸi arayışına gitmek yerine, bundan çok daha kolay, hukuka ve hakkaniyete saygılı ÅŸekilde Türkiye ile konuÅŸmuÅŸ olsaydı en güvenilir muhatapla konuÅŸmuÅŸ olacaktı. Asla güvenemeyeceÄŸi muhataplarla yol almaya çalışıyor. Yunanistan ÅŸunu bilsin, onların hiçbirinin kendi çıkarlarının ötesinde size vereceÄŸi bir destek yok. Çıkarlarının bittiÄŸi sınırda Yunanistan diye bir ÅŸey görmezler. Sizin başınızda ekonomik kriz varken, Türkiye size yardımcı olmaya çalışırken bugün güvendikleriniz sizi aÅŸağılamakla meÅŸguldü. Hatta biz o zaman ‘Bir egemen devletin baÅŸbakanına karşı bu saygısız dil kullanılamaz.’ diyerek Yunanistan’a yapılan muamelenin doÄŸru olmadığını söylüyorduk. Dolayısıyla Yunanistan doÄŸru düşünsün, doÄŸru davransın, provokatif hareketlere herhangi bir ÅŸekilde yeltenmesin. Türk Deniz Kuvvetleri ile de herhangi bir ÅŸekilde, yanlış yapacağı bir iÅŸin içine girmesin. Mavi Vatan konusunda ÅŸaka kaldırmayacağımızı veyahut Mavi Vatan konusunda sonradan özür dilenecek bir eylemin özrünü kabul etmeyeceÄŸimizi ÅŸimdiden ifade ediyoruz.”
Yeni Zelanda’da camilere saldıran teröristin cezalandırılması
Christchurch kentindeki iki camiye düzenlediÄŸi silahlı saldırıda 51 kiÅŸiyi öldüren, 49 kiÅŸiyi de yaralayan terörist Brenton Tarrant’ın, Yeni Zelanda kanunlarına göre en ağır cezayı aldığını hatırlatan Çelik, “Yeni Zelanda, hiçbir mazeret üretilmesine fırsat vermeksizin dünyaya güçlü bir mesaj verdi. Bu mesaj hem ahlakidir hem siyasidir. ‘İslam düşmanlığı, insanlığa karşı iÅŸlenmiÅŸ bir suçtur ve bu suçun cezası da aynı ÅŸekilde olmalıdır.’ diyerek Yeni Zelanda hukukundaki en büyük cezayı verdiler.” dedi.
Çelik, İsrail’de bir yayın organının CumhurbaÅŸkanı Recep Tayyip ErdoÄŸan’a yönelik çirkin bir haber yaptığını belirterek, “Yayın organı ÅŸunu söylüyor, ‘Irak, Suriye, Libya ile uÄŸraÅŸma, Türkiye’nin iç meseleleriyle uÄŸraÅŸ. Yoksa başına, baÅŸkalarının başına gelen ÅŸeyler gelebilir’. Onların CumhurbaÅŸkanımızın yürüttüğü dış politikadan rahatsızlığının sebebini biz çok iyi anlıyoruz. Türkiye bu dış politikayı CumhurbaÅŸkanımızın dirayetli yönetimiyle, kararlılıkla sürdürmeye devam edecek.” deÄŸerlendirmesinde bulundu.
 “Vatandaşımızın memnuniyetini artıracak kararları alacağız”
Ömer Çelik, araçlardaki ÖTV düzenlemesine ve CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan’ın Giresun ziyaretine iliÅŸkin soruyu cevapladı. Kovid-19 salgını nedeniyle dünyanın ve Türkiye’nin bazı sıkıntılar yaÅŸadığına iÅŸaret eden Çelik, bu süreçte saÄŸlanan destek paketlerinin yanı sıra birtakım tedbirlerin alınması gerektiÄŸini söyledi.
Düzenlemelerin rasyonel göstergelerin sonucunda yapıldığının altını çizen Çelik, Türkiye’nin bu dönemi diÄŸer ülkelere göre pozitif ayrışarak geçirdiÄŸini kaydetti.
Ekonomi yönetiminin bütünsel bir bakışla yapıldığını ifade eden Çelik, “Önümüzdeki aylarda daha vatandaşımızın memnuniyetini artıracak kararları alacağız.” dedi.
Ömer Çelik, CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan’ın Giresun mitingi ile ilgili ÅŸu deÄŸerlendirmelerde bulundu:
“CumhurbaÅŸkanımız biliyorsunuz bu pandemi süreci baÅŸladığından beri, hiçbir ÅŸekilde vatandaÅŸlarımızla bu ÅŸekilde bir toplantıda bir araya gelmedi. Ama Giresun’a gittiÄŸinde büyük bir felaketin içerisindeki vatandaÅŸlarımız zaten CumhurbaÅŸkanımızın oraya gelmesini istiyorlardı ve geldiÄŸinde de orada CumhurbaÅŸkanımızla vatandaÅŸlarımızın buluÅŸmasını herhangi bir ÅŸekilde engellemek söz konusu olmazdı. CumhurbaÅŸkanımız orada, Giresunlu vatandaÅŸlarımızla yaÅŸadığı anıları, oradaki gözlemlerini MYK toplantımızda bizlerle ayrıntılı bir ÅŸekilde paylaÅŸtı. Oradaki vatandaÅŸlarımızın söylediklerini, özlemlerini paylaÅŸtı. Dolayısıyla o olaÄŸanüstü ÅŸartlarda oluÅŸan bir fiili durumla ilgili.”
Maske, mesafe ve temizlik konusunda hassasiyet gösterilmesinin önemini vurgulayan Çelik, normalleşme kazanımlarının kaybedilmemesi için tedbirlere uyulması gerektiğinin altını çizdi.
Bilim Kurulu Üyesi Tevfik Özlü’nün açıklamalarının sorulması üzerine Çelik, ÅŸunları söyledi:
“Tevfik Bey’in açıklaması tamamen şöyle, ‘Yani kararı biz vermiyoruz, bize danışılıyor, biz fikirlerimizi söylüyoruz, olumlu fikirlerimizi de söylüyoruz, olumsuz fikirlerimizi de söylüyoruz’ diye, doÄŸrusu da budur. Bir kere ÅŸunu söylemek isterim, Bilim Kurulu’ndaki bütün hocalarımıza müteÅŸekkiriz. Hepsinin ilmi birikiminden, hepsinin bu ülkeye olan sevdasından, bilimsel birikimlerinden bu süreçte azami ÅŸekilde istifade ettik. Hepsi de vatansever bir ÅŸekilde bilgi birikimlerini, tavsiyelerini aktardılar. Ama tabii ki son söz bu tip süreçlerde siyasi iradenindir. Siyasi irade birçok dinamiÄŸi deÄŸerlendirerek, birçok dinamiÄŸi bir araya getirerek buradaki kararları verir. Zaman zaman Türkiye’de bu tip tartışmalar oluyor, yani iÅŸte ‘bilim kurulu bunu demiÅŸ’ ama ‘bu yapılmamış’ gibisinden. KuÅŸkusuz vatandaşımızın hayatını riske atacak bir ÅŸey söz konusu olmaz.”
Çelik, maske ve mesafe meselesine uyulması gerektiÄŸine dikkat çekerek, “O mesele bir eleÅŸtiri deÄŸil, bir konumlandırma meselesi, yani Bilim Kurulu bir danışma kuruludur. Bu ÅŸekilde siyasi iradenin o danışma kurulundan aldığı veriler, datalar, bilgiler ve görüşler gibi baÅŸka yerlerden aldığı veriler, bilgiler, datalar ve görüşler de var, neticede bir siyasi karar çıkıyor. Biz hocalarımızın emeklerine bir kere daha teÅŸekkür ediyoruz.” ÅŸeklinde konuÅŸtu.
 “Maske ve mesafe kuralına uyulsa biz bu meseleyi aÅŸarız”
“Türkiye Günlük Koronavirüs Tablosu”ndaki bazı rakamların yükselmesine, yeni tedbir ve kısıtlamaların olup olmayacağına dair soruya iliÅŸkin Çelik, ÅŸu bilgileri verdi:
“Hem İçiÅŸleri Bakanımız hem SaÄŸlık Bakanımız il il deÄŸerlendirme yapıyorlar. Yani bazı illerde görüyorsunuz geçmiÅŸte yüksekti fakat sahadaki tedbirler sıkı bir ÅŸekilde hayata geçti, vatandaşımız da saÄŸ olsun teveccüh gösterdi ve o illerde rakamlar aÅŸağıya doÄŸru gitti. Mesela bazı iller çok iyiydi ama daha sonra bu illerde yükselmeye baÅŸladı. Yani neden? O sahada bir gevÅŸeme oldu. Dolayısıyla burada aslında mevcut tedbirler içerisinde maske ve mesafe kuralına uyulsa biz bu meseleyi aÅŸarız. Ama tabii ki maske ve mesafe kuralına uyulmadığı durumda rakamlar yükselmesi halinde normalleÅŸmeyle ilgili verdiÄŸimiz birtakım normalleÅŸme kararlarını bazı illerde bazılarını geri alma gibi durumlar ortaya çıkabilir. Dolayısıyla onlar il il deÄŸerlendiriliyor ya da Türkiye genelinde de deÄŸerlendiriliyor. Tabii yani ÅŸu anda verilmiÅŸ hani şöyle bir karar var, böyle bir karar var gibisinden bir ÅŸey deÄŸil ama dediÄŸim gibi sahadaki gevÅŸemeye baÄŸlı olarak illerde yükseldiÄŸi zaman tabi yeni tedbir almanız gerekiyor.”
“Bu ifadeyi kullanmak terbiyesizliktir”
Çelik, CHP Sözcüsü Faik Öztrak’ın Türkiye İşçi Partisi Hatay Milletvekili Barış Atay MengüllüoÄŸlu’nun darbedilmesiyle ilgili İçiÅŸleri Bakanı Süleyman Soylu’ya yönelik eleÅŸtirilerinin sorulması üzerine, “Burada bazı meselelere cevap verirken mümkün olduÄŸu kadar üslubumuzu korumaya çalışıyoruz, bunu rakiplerimizden de bekliyoruz. En azından siyasi akılla siyasi argüman üreterek birbirimizi eleÅŸtirelim diye buna dikkat ediyoruz, kiÅŸiselleÅŸtirmemeye çalışıyoruz. Fakat maalesef son zamanlarda özellikle CHP Sözcüsü bu kuralın dışına çıktı ve bu kuralı da sistematik olarak ihlal etmeye devam ediyor. O açıklamasına baktım İçiÅŸleri Bakanımıza ‘Sarayın atama memuru’ diyor, bu ifade terbiyesiz bir ifadedir, bu ifadeyi kullanmak terbiyesizliktir.” diye konuÅŸtu.
“Ne CumhurbaÅŸkanlığı Hükümet Sistemi’ne ne de İçiÅŸleri Bakanımıza dönük olarak bu ifadeyi kullanmaya hakları var.” ifadelerini kullanan Çelik, sözlerine şöyle devam etti:
“Åžimdi bir milletvekili sıfatı taşıyan birisi, milletvekili sıfatının kaldırmaması gereken, milletvekili sıfatına yakışmayan bir ÅŸekilde İçiÅŸleri Bakanımıza ‘tecavüzün kollayıcısı’ diyor. Åžimdi bu milletvekilinin İçiÅŸleri Bakanımıza söylediÄŸi sözü görmezden geliyorlar, bu ahlaksız sözü, bu terbiyesiz sözü, bu kınanması gereken sözü. Sonra İçiÅŸleri Bakanımızın ona verdiÄŸi cevap üzerinden siyaset üretmeye çalışıyorlar. Åžimdi eÄŸer birileri kendilerine ‘tecavüz kollayıcısı’ dediÄŸi zaman, bunu cevap verilmemesi gereken, gayet doÄŸal karşılanması gereken bir söz olarak görüyorlarsa bu onların kendilerinin bileceÄŸi iÅŸtir. Ama biz de birisi çıkıp da böyle bir saygısızlık yaptığı zaman, ‘tecavüz kollayıcısı’ diye bir ifade kullandığı zaman İçiÅŸleri Bakanımızın verdiÄŸi cevabı aynen muhatabımıza veririz. Bu kadar net, İçiÅŸleri Bakanımız doÄŸru yapmıştır. Daha sonra o söz konusu milletvekili bir saldırıya uÄŸramış. Åžimdi düşünebiliyor musunuz, birisi saygısız üslupla İçiÅŸleri Bakanı’na cevap verecek ve saldıracak ama İçiÅŸleri Bakanımızın kiÅŸilik haklarına saldıracak, İçiÅŸleri Bakanımız kiÅŸilik haklarını koruduÄŸu için ‘saldırıyı kışkırtıyor’ olacak, böyle saçma sapan bir denklem kurulabilir mi? Yani herhangi bir milletvekilinin saldırıya uÄŸramasını hepimiz eleÅŸtirelim, hepimizi kınayalım.”
Çelik, CHP Sözcüsü’ne yönelik eleÅŸtirilerde bulunarak, “Kim bizim bir arkadaşımıza ‘tecavüz kollayıcısı’ gibi bir ifadede bulunuyorsa yaptığı terbiyesizliktir. Bu terbiyesizliÄŸi görmeden verilen cevabı, ÅŸiddetin kışkırtıcılığı olarak görmek de ikinci bir terbiyesizliktir. İçiÅŸleri Bakanımıza söylenen söz terbiyesizce bir sözdür, kiÅŸilik haklarına saldırılmıştır, o da kendi kiÅŸilik haklarını koruyan bir cevap vermiÅŸtir. Burada kınanması gereken o milletvekilidir. Hele ‘atanmış memur’ gibisinden kabine üyelerine dönük bir ifade kullanmak tamamen o vesayetçi kafanın ortaya koyduÄŸu yaklaşımların aynen devam ettiÄŸini göstermekten baÅŸka iÅŸe yaramaz.” ifadelerini kullandı.
 KılıçdaroÄŸlu’ndan test istenmesi
CHP Genel BaÅŸkanı Kemal KılıçdaroÄŸlu’nun adli yargı yılı açılışına katılımı için Kovid-19 testinin istendiÄŸi iddiasının sorulması ve CHP’li Özgür Özel’in “Bu bir hadsizliktir, terbiyesizliktir” sözlerinin hatırlatılması üzerine Çelik ÅŸunları kaydetti:
“O ÅŸahsın sözlerinin bir önemi yok. Buradaki mesele ÅŸu, bu tip toplantılarda katılım söz konusu olduÄŸu zaman katılan herkes test yaptırıyor. Buradaki mesele bir protokol meselesi deÄŸil. Oradaki en üst düzey protokol mensubu da test yaptırıyor, en düşüğü de yaptırıyor. İkincisi test yaptırmak size dönük bir saygısızlık deÄŸil, tam tersine sizin arasına katılacağınız topluluÄŸa dönük saygınızı gösteren bir ÅŸeydir. Nihayetinde belli bir salonun içerisinde. Kendisine böyle bir davet gitti mi? Ben o kısmını bilmiyorum. Ama genel olarak kural olarak söylüyorum, buradaki mesele bir topluluÄŸun içerisine gireceÄŸimiz zaman hepimiz bu testi yaptırmak durumundayız. Çünkü kalabalık, kapalı bir ortamda kalıyoruz. Hem sorumluluk duygusu gereÄŸi vebal de hissediyoruz. Bu hem o kiÅŸinin saÄŸlığının korunmasıyla ilgili bir ÅŸey hem de herhangi birine zarar vermemekle ilgili bir ÅŸey. Böyle bir açıklama yapılabilir mi? Tamamen nezaket dışı, laf olsun diye yapılmış saygısız bir açıklama.”
Kaynak: AA