CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan: Suriye’nin kuzeyinden kaynaklanan tehditleri bertaraf etmekte kararlıyız

Cumhurbaşkanı Erdoğan Suriye'nin kuzeyinden kaynaklanan tehditleri bertaraf etmekte kararlıyız
CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan, Suriye’den Türkiye’ye yönelik terör saldırılarına iliÅŸkin, “Buralardan kaynaklanan tehditleri, ya oralarda etkin olan güçlerle birlikte ya da kendi imkanlarımızla bertaraf etmekte kararlıyız.” dedi.
CumhurbaÅŸkanı Recep Tayyip ErdoÄŸan, Suriye’den Türkiye’ye yönelik terör saldırılarının kaynağı mahiyetindeki kimi yerler konusunda artık tahammül kalmadığını belirterek, “Buralardan kaynaklanan tehditleri, ya oralarda etkin olan güçlerle birlikte ya da kendi imkanlarımızla bertaraf etmekte kararlıyız.” dedi.
CumhurbaÅŸkanlığı Külliyesi’nde düzenlenen Kabine Toplantısı‘nın ardından millete seslenen ErdoÄŸan, toplantıda, saÄŸlıktan eÄŸitime, güvenlikten turizme ve sosyal yardımlara kadar ülkeyi ve milleti yakından ilgilendiren pek çok hususla ilgili deÄŸerlendirmeler yaptıklarını belirtti.
Fırat Kalkanı Harekat Bölgesi’nde PKK/YPG terör örgütü mensuplarının hain saldırısında ÅŸehit düşen polis memurları ile Afyonkarahisar’daki trafik kazasında hayatlarını kaybeden öğrencilere Allah’tan rahmet, yakınlarına baÅŸsaÄŸlığı dileyen ErdoÄŸan sözlerini şöyle sürdürdü:
“Suriye‘den ülkemize yönelik terör saldırılarının kaynağı mahiyetindeki kimi yerler konusunda artık tahammülümüz kalmamıştır. Buralardan kaynaklanan tehditleri ya oralarda etkin olan güçlerle birlikte ya da kendi imkanlarımızla bertaraf etmekte kararlıyız. Polislerimize yönelik son saldırı ve topraklarımızı hedef alan tacizler artık bardağı taşırmıştır. En kısa sürede bu sorunların çözümü için gereken adımları atacağız.”
ErdoÄŸan, hayatını kaybeden AK Parti İstanbul Milletvekili, dava ve yol arkadaşı İsmet Uçma’ya Allah’tan rahmet, yakınlarına ve sevenlerine baÅŸsaÄŸlığı dileyerek, yarın mezunu olduÄŸu Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Camisi’nden öğle namazını müteakip dar-ı bekaya uÄŸurlayacaklarını söyledi.
Kabine toplantısında saÄŸlık alanında Kovid-19 salgınındaki geliÅŸmeleri, hasta ve vefat sayılarından aşıdaki son duruma kadar tüm boyutlarıyla ele aldıklarını anlatan ErdoÄŸan, Türkiye’nin bu küresel tehdide karşı en başından bu yana gerek saÄŸlık altyapısındaki gücüyle gerek üretim ve tedarik süreçlerini devam ettirmesiyle dünyada kriz yönetimini en iyi sergileyen ülkelerin başında geldiÄŸini aktardı.
ErdoÄŸan, salgın döneminde üretim ve ekonomide “kontak kapatan” ülkelerin ÅŸimdi yeniden çarkları döndürmekte, sistemi iÅŸletmekte ne kadar zorlandıklarını herkesin gördüğünü belirterek ÅŸunları söyledi:
“Biz salgınla mücadelemizi üretimin ve istihdamın kesintisiz sürmesini saÄŸlayacak bir anlayışla yürütürken, maruz kaldığımız ithamları unutmadık. Gereken her türlü tedbiri almak, hizmeti saÄŸlamak, desteÄŸi vermek suretiyle hayata geçirdiÄŸimiz bu stratejinin ne kadar doÄŸru olduÄŸunu dünyada yaÅŸanan geliÅŸmeler bir kez daha teyit ediyor. GeliÅŸmiÅŸ ülkelerin çoÄŸundaki sorunun mal veya ürün eksikliÄŸinden ziyade, yönetim zafiyetinden kaynaklandığı görülüyor. Biz tıpkı ÅŸehir hastanelerini inÅŸa ederek saÄŸlık krizine güçlü bir altyapı ile girdiÄŸimiz gibi, 2018 yılında yönetim sistemimizi deÄŸiÅŸtirerek bugünlere kendimize hazırladık. CumhurbaÅŸkanlığı Hükümet Sistemi’nin getirdiÄŸi hızlı karar alma ve etkin uygulama kabiliyeti sayesinde ortaya çıkan bu baÅŸarıda emeÄŸi olan herkese, tüm bakanlıklarımıza kurumlarımıza personelimize teÅŸekkür ediyorum. Tabii en büyük şükranı bu süreçte sabırla ve inançla hep bizim yanımızda yer alan milletimize sunuyoruz.”
Öğretmenlere ve personele yönelik hızlı antijen kiti üretim aşamasında
Erdoğan, diğer ülkelerin sağlık sorunları yanında ciddi sosyal çalkantılarla sarsıldığı dönemde milletle tam bir dayanışma içinde yollarına devam ettiklerini dile getirdi.
Üretim ve istihdam sektörlerinin yanı sıra tüm kademeleriyle eÄŸitimde de normalleÅŸme adımlarını attıklarını, üstesinden gelemeyecekleri hiçbir sıkıntıyla karşılaÅŸmadıklarını söyleyen ErdoÄŸan, “Bu çerçevede, Milli EÄŸitim Bakanlığı Mesleki Teknik EÄŸitim Ar-Ge merkezinde öğretmenlerimize ve personele yönelik olarak geliÅŸtirilen Kovid-19 hızlı antijen test kiti üretim aÅŸamasına geldi. 3 Aralık Dünya Engelliler gününde 750 engelli öğretmenimizin atamasının yapılacağını da bu vesileyle duyurmak istiyorum.” diye konuÅŸtu.
Erdoğan, henüz salgının tümüyle sona ermediğini, tehdit ve tehlikenin ortadan kalkmadığını aktardı.
Salgın tedbirlerine riayet etmeyi bir müddet daha sürdürmeleri gerektiğini, özellikle aşılamada hedefledikleri seviyelere bir an önce ulaşmak istediklerini söyleyen Erdoğan, şunları kaydetti:
“Bunun için vatandaÅŸlarımızı, aşılarını bir an önce olmaya veya tamamlamaya davet ediyoruz. Bilhassa üniversite öğrencilerimizden yükseköğretim kurumlarındaki sosyal alanların kullanımında ve toplu taşımada tedbirlere azami dikkat etmelerini bekliyoruz. Biz kendi meselemizi çözsek bile dünya bu virüsten tamamen temizlenmeden ‘iÅŸ bitti’ diyemeyiz. Sizlerin de yakından takip ettiÄŸi gibi sürekli yeni varyantlarla yeni dalgalara yol açan salgına karşı hep tetikte olacağız. SaÄŸlık sistemini ayakta tutma yanında tüm boyutlarıyla ekonomide, eÄŸitimde, sosyal hayatta geldiÄŸimiz olumlu seviyeyi korumak ve daha ileriye taşımak için buna mecburuz. Kontrolü asla elden kaçırmadan hem vatandaÅŸlarımızın saÄŸlığını koruyacak hem de günlük hayatın kendi mecrasında akmasını temin edecek tedbirleri uygulayacağız. Eskilerin ‘korkulu rüya görmektense uyanık kalmak evladır’ sözünde iÅŸaret ettikleri gibi ihtiyatlı ÅŸekilde yolumuza devam edeceÄŸiz.”
Erdoğan, dünyada enerji başta olmak üzere emtia ve gıda fiyatlarında fahiş artışların yaşandığı bir dönemde çoğu ülkenin pahalılık yanında ciddi bir mal ve ürün kıtlığıyla karşı karşıya olduğunu söyledi.
Türkiye’nin ise vaktinde aldığı tedbirler ve güçlü altyapısı sayesinde bu sıkıntılara sınırlı bir ÅŸekilde maruz kaldığını söyleyen ErdoÄŸan, “Fiyatlaması küresel düzeyde yapılan ürünlerdeki fahiÅŸ artışları içeriye sınırlı bir düzeyde yansıtarak vatandaÅŸlarımızın yanında olduÄŸumuzu gösteriyoruz. Buna raÄŸmen fiyat artışlarından dolayı sıkıntıya düşen çalışanlarımızı ve üreticilerimizi korumak için de her türlü tedbiri alıyoruz.” diye konuÅŸtu.
Kamu işçi ve memur sözleÅŸmelerinde yaptıkları yüksek artışların bu anlayışın bir yansıması olduÄŸuna iÅŸaret eden ErdoÄŸan, “Artık daha çok üreten, daha çok ihraç eden, daha çok kazanan özel sektörümüzün de kendi çalışanlarını aynı ÅŸekilde koruyacak, kollayacak bir anlayışı ortaya koyacağına inanıyorum. Aynı ÅŸekilde yaÅŸanan istisnai durumu yüksek kar hırsıyla yaptıkları fahiÅŸ fiyat artışlarının bahanesi haline getirerek milletimizin maÄŸduriyetine yol açan fırsatçıları da yakından takip ediyoruz.” ifadelerini kullandı.
“Potansiyelimizin ve gücümüzün farkındayız”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, her zaman olduğu gibi önceliklerinin milleti huzuru, güvenliği, refahı ve geleceği olduğuna vurgu yaparak, şöyle devam etti:
“Ekonomide büyümeden ihracata, istihdamdan cari fazlaya kadar aldığımız her yeni güzel haber geleceÄŸimize daha umutla bakmamızı saÄŸlıyor. İşte bu sabah açıklanan aÄŸustos ayı cari iÅŸlemler hesabında 528 milyon dolar fazla verdiÄŸimiz görünüyor. Yine bugün açıklanan aÄŸustos ayı iÅŸsizlik rakamlarının iÅŸgücüne katılım oranı sürekli arttığı halde istihdamdaki ciddi yükseliÅŸ sayesinde yatay bir seyir izlediÄŸi müşahede ediliyor. Birileri Türkiye’ye siyasi konularda yapamadıkları diz çöktürme iÅŸini ekonomide gerçekleÅŸtirmek için var güçleriyle saldırıyor olsa da biz kendi potansiyelimizin ve gücümüzün farkındayız. İnÅŸallah ülkemizi yatırım, üretim, ihracat, istihdam temelleri üzerinde cari dengemizi ‘fazla’ yönünde sürekli geliÅŸtirerek büyütmeyi sürdüreceÄŸiz.”
Tüm strateji ve imkanlarını bu doÄŸrultuda seferber ettiklerini ve adım adım neticesini almaya da baÅŸladıklarını söyleyen ErdoÄŸan, bundan sonra Türkiye’nin ekonomik olarak her geçen gün çok daha güçleneceÄŸini dile getirdi.
Kovid-19 salgınının dünyadaki adaletsizlikleri, haksızlıkları, bencillikleri ve bunları örtmek için yapılan güç gösterilerinin gerisindeki zayıf siyasi, sosyal yapıları da gün yüzüne çıkardığını belirten Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Küçük bir kesimin güvenliÄŸi ve refahı için asırlardır sömürülen, bölünen, parçalanan, birbirine kırdırılan vicdan ve ahlak dışı her türlü muameleye maruz bırakılan insanlığın kalanı artık bu çarpık sisteme itiraz ediyor. BirleÅŸmiÅŸ Milletlerde dile getirdiÄŸimiz ‘Dünya beÅŸten büyüktür’ sözünü daha adil bir dünyanın mümkün olduÄŸu teziyle geniÅŸleterek insanlığın bu ortak duygularına tercüman oluyoruz. İşte bu anlayışla Türkiye olarak Balkanlardan Kafkaslara, Afrika’dan Güney Asya’ya kadar geniÅŸ bir coÄŸrafyada hep mazlumun, maÄŸdurun, hakkın ve hakikatin yanında yer alıyoruz. Hiç şüphesiz bu onurlu ve ilkeli tavrın bir bedeli var. Milletimizle birlikte gerektiÄŸinde bu bedeli ödemekten de kaçmadık, kaçmayız. Ama aynı zamanda bugün Türkiye’nin bölgesel ve küresel bir güç olarak yükselen yıldızının gerisindeki en önemli unsurlardan biri de bu haysiyetli duruÅŸunun sonucu olan etki halkasıdır.”
“Kimse bu vatanı elimizden alamaz”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyanın her yerinde insanların kendilerine sevgi ve umutla bakan gözlerinde bu güzel iklimin tezahürleriyle karşılaştıklarını belirterek, şu değerlendirmede bulundu:
“Türkiye’deki 3,6 milyon Suriyeliyi ve toplamda 5 milyonu bulan yabancı uyruklu sığınmacı varlığını yük olarak görenler meseleye bir de bu açıdan bakmalıdır. Ülkemize karşı yükselen kin, nefret, düşmanlık dalgalarının çoÄŸu defa biz farkında bile olmadan kırılmasında dua ve şükran ifadeleriyle zenginleÅŸen bu tablonun çok önemli rolü olduÄŸuna inanıyorum. Bin yıldır vatanımız olarak bu coÄŸrafyadaki varlığımız devam ettikçe kimi çevrelerin bize olan husumetlerinin bitmeyeceÄŸi açıktır. Ama her kökenden her renkten her inançtan her meÅŸrepten 100 milyonlarca insanın desteÄŸi ve duası arkamızda olduÄŸu, milletimizin yüreÄŸindeki istiklal ve istikbal aÅŸkı bitmediÄŸi müddetçe Allah’ın izniyle kimse bu vatanı elimizden alamaz.”
Sadece bu gönül bağına güvenerek hareket etmediklerini, her alanda Türkiye’yi kalkındıracak, geliÅŸtirecek, güçlendirecek politikalarla, yatırım, eser ve hizmetlerle hedefe doÄŸru kararlı bir ÅŸekilde yürüdüklerini vurgulayan ErdoÄŸan, “Türkiye’nin, Cumhuriyet dönemindeki en iddialı demokrasi ve kalkınma projesinin 2023 vizyonumuz olduÄŸuna inanıyorum. Artık hedeflerinin çoÄŸuna ulaÅŸtığımız ve menziline de yaklaÅŸtığımız 2023 vizyonumuzu yeni ve daha büyük adımlarla tahkim ettiÄŸimiz bir döneme girdik. Özellikle 2053 vizyonumuz ve bu adımların en yakın, en önemli projesi her ne kadar uzak bir tarih gibi görülse de devlet ve millet hayatı bakımından önümüzdeki 30 yıllık sürenin kısa bir dönemi ifade ettiÄŸini biliyoruz.” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir yandan 2023 projelerinin eksiklerini tamamlarken diğer yandan da gençlere emanet edecekleri 2053 vizyonu için somut hedefleri de yavaş yavaş oluşturmaya başladıklarına işaret ederek, bunlardan ilkinin bir süre önce ilan ettiklerin Yeşil Kalkınma Devrimi olduğunu hatırlattı.
Sanayi devrimiyle baÅŸlayan, bilgi ve teknoloji devrimiyle zirveye ulaÅŸan dönemde bugün “geliÅŸmiÅŸ” diye tabir edilen ülkelerin insanlığın ortak mirası olan çevreyi ve tabii kaynaklar hoyratça tükettiÄŸini aktaran ErdoÄŸan, “Dünya bugün insanlık tarihindeki büyük kırılmaların en önemli sebepleri arasında yer alan ve öncekilerden farklı olarak bu defa kendi eliyle baÅŸlattığı yeni bir iklim deÄŸiÅŸikliÄŸi gerçeÄŸiyle karşı karşıyadır. Salgın döneminde üretimde ve insan hareketliliÄŸinde yaÅŸanan kısmi yavaÅŸlamanın bile dünyamızı tabiat dengeleri açısından ne kadar rahatlattığını uzaydan çekilen çekimler gösteriyor. Ama maalesef bu geçici duraklama iklim deÄŸiÅŸikliÄŸi sorununa çözüm olmaktan çok uzaktır.” ÅŸeklinde konuÅŸtu.
Erdoğan, bir süredir dünya devletlerinin bir araya gelerek iklim değişikliğinin ağır sonuçlarını hafifletmeye yönelik çözüm yolları aradıklarını belirtti.
Her ne kadar sebebi olan geliÅŸmiÅŸ ülkelerin bu doÄŸrultuda atılacak adımların bedelini karşılamada adil sorumluluk üstlenme konusunda ayak direseler de neticeten iklim deÄŸiÅŸikliÄŸinin herkesi ilgilendirdiÄŸini ifade eden ErdoÄŸan, Türkiye’nin acil yük paylaşımı konusundaki itirazlarını saklı tutarak Paris İklim AnlaÅŸması’nı TBMM’nin onayı ile birlikte yürürlüğe koyduklarını kaydetti.
ErdoÄŸan, “Önümüzdeki haftalarda İtalya’da yapılacak G20 toplantısında ve İskoçya’da yapılacak BirleÅŸmiÅŸ Milletler İklim Zirvesi’nde ülkemizin bu konudaki yaklaşımlarını tüm taraflarla paylaÅŸacağız. Önümüzdeki dönem için yeÅŸil kalkınma devrimini tüm çalışmalarımızın merkezine yerleÅŸtirerek insanlığın önündeki bu önemli krizin çözümünde öncü ve etkin bir rol üstlenmekte kararlıyız. Hükümet olarak biz bu hususta üzerimize düşenleri yaptık, yapıyoruz ve yapacağız.” diye konuÅŸtu.
Erdoğan, bugüne kadar milletin gönlünde karşılığı olmayan hiçbir siyaseti yapmadıklarını, hiçbir uygulamayı hayata geçirmediklerini, yeşil kalkınma devrimini de aynı samimiyetle milletin takdirine sunduklarını söyledi.
“Çevre Åžehircilik ve İklim DeÄŸiÅŸikliÄŸi Bakanlığı”
“Bırakınız siyaseti, bırakınız Türkiye’yi tüm insanlığın ortak meselesi olduÄŸu anlayışıyla herkesin samimi ve yapıcı bir ÅŸekilde bu sürecin içinde yer almasını temenni ediyoruz.” ifadelerini kullanan ErdoÄŸan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Cumhuriyet döneminin geçtiÄŸimiz 19 yılda gerçekleÅŸtirdiÄŸimiz demokrasi ve kalkınma devriminden sonraki bu en önemli atılımının ÅŸimdiden ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını diliyorum. Bu vesileyle iklim deÄŸiÅŸikliÄŸi ve göç konusunda hayata geçirmeyi kararlaÅŸtırdığımız yeni yapısal düzenlemelerin müjdesini de milletimizle paylaÅŸmak istiyorum. Çevre ve Åžehircilik Bakanlığımızın ismini Çevre Åžehircilik ve İklim DeÄŸiÅŸikliÄŸi Bakanlığı olarak deÄŸiÅŸtiriyor, bünyesinde bir de İklim DeÄŸiÅŸikliÄŸi ve Uyum Koordinasyon Kurulu oluÅŸturuyoruz. Bu bakanlığımıza baÄŸlı olarak altında ilgili tüm birimlerin yer alacağı bir İklim DeÄŸiÅŸikliÄŸi BaÅŸkanlığı kuruyoruz. Konu ile yakın iliÅŸkisi sebebiyle halen Tarım ve Orman Bakanlığımıza baÄŸlı olan Meteoroloji Genel Müdürlüğü ile ÇölleÅŸme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğünü de Çevre Åžehircilik ve İklim DeÄŸiÅŸikliÄŸi Bakanlığına baÄŸlıyoruz. Bu kurumlarımız Tarım ve Orman Bakanlığı ile ilgili sorumluluklarını da yerine getirmeyi sürdürecektir. Bir diÄŸer kurumsal reformu da göç konusunda yapıyoruz. İçiÅŸleri Bakanlığımıza baÄŸlı Göç İdaresi Genel Müdürlüğünün statüsünü yükselterek Göç İdaresi BaÅŸkanlığı haline dönüştürüyoruz. Böylece ülkemizin göç konusunda çok daha kapsamlı, etkin ve hızlı hareket edebilmesini saÄŸlayacak kurumsal kapasiteyi oluÅŸturmayı hedefliyoruz.”
“Tek parti faÅŸizmi bu araçlardan biridir”
CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan, Türkiye’nin sanayi devrimini kaçırmasının, bilgi ve teknoloji devriminin gerisinde kalmasının sebebinin milletin kabiliyetsizliÄŸi veya Türkiye’nin yetersizliÄŸi olmadığını iÅŸaret ederek, “Türkiye, çeÅŸitli dönemlerde farklı siyasi, sosyal, ekonomik araçlar kullanılarak özellikle bu süreçlerin dışına itilmiÅŸtir. Tek parti faÅŸizmi bu araçlardan biridir. Darbeler ve vesayet bu araçlardan biridir, terör bu araçlardan biridir. Kimi zaman saÄŸ-sol kimi zaman Alevi-Sünni kimi zaman Türk-Kürt, kimi zaman dindar-laik kisvesi altında oluÅŸturulan kutuplaÅŸmalar bu araçlardan biridir.” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin yaÅŸadığı her siyasi ve sosyal kaosun beraberinde ekonomik kayıpları da getirdiÄŸini vurgulayan ErdoÄŸan, “Bilhassa 1960 darbesinden beri bu gerçeÄŸi sayısız örneÄŸi ile görmek mümkündür. Hükümetlerimiz döneminde baÅŸlattığımız büyük demokrasi ve kalkınma devrimlerinin önünü kesmek, etkisini azaltmak, mümkünse takvimleri geriye sarmak için de bu oyunlar oynanmaya devam edilmiÅŸtir. Hatırlayın 2007 yılında ortada hukuki ve siyasi hiçbir sebep yokken ülkemizin önüne suni bir rejim tartışması, CumhurbaÅŸkanlığı seçimi krizi çıkardılar. Ardından Gezi olayları ile baÅŸlayıp 15 Temmuz darbesini de içine alacak ÅŸekilde kesintisiz süren bir baÅŸka süreç yaÅŸadık.” diye konuÅŸtu.
Erdoğan, Doğu ve Güneydoğu bölgelerinin geri kalmışlığını ortadan kaldıracak yatırımları yaptıkları ve hak ve özgürlük sınırlarını genişlettikleri bir dönemde çukur eylemleri ile bölücü terörün tekrar hortlatıldığını belirterek, şöyle devam etti:
“Ülkemizin içinde yaÅŸanan her sıkıntının dışarıdan planlanan ve beslenen bir boyutu da mevcuttur. Bu tablo karşısında milletimizin desteÄŸi ile verdiÄŸimiz tarihi mücadele sayesinde ülkemizi asırlık tuzaklardan, asırlık cenderelerden kurtardık. Öncelikle güvenlik stratejilerimizi deÄŸiÅŸtirdik, terör örgütleri ile sınırlarımız içinde yüzleÅŸmek yerine tehditleri kaynağında tespit ve imha edecek yeni bir stratejiye geçtik. Bunun için milli birlik ve beraberliÄŸimizi tahkim ederek hem askeri ve polis gücümüzü hem diplomatik gücümüzü kullandık. Terör ve teröristle beraber terörizmle mücadele ettik. Yaptığımız yatırımlar ve getirdiÄŸimiz hizmetlerle ülkemizin 81 vilayeti ile birlikte terör hadiselerinin yaÅŸandığı ÅŸehirlerimizi de hızla kalkındırdık. Kadınıyla, genciyle, çocuÄŸuyla, işçisiyle, iÅŸvereni ve esnafıyla her kesimden insanımızın sorunlarını çözecek, talep ve beklentilerine cevap verecek imkanlar saÄŸladık.”
“Türkiye’yi müreffeh bir yer haline getirdik”
Türkiye’yi askeri gücünü ve savunma sanayisi geliÅŸtirerek, sınırların korunması ve sınır ötesi hareket yapmak için ihtiyaç duyulan silah ve mühimmatı üreterek, dışa bağımlılıktan kurtardıklarını belirten ErdoÄŸan, ÅŸunları kaydetti:
“Ülkemizi her türlü meselenin konuÅŸulabildiÄŸi; ret, inkar ve asimilasyon politikaları yerine hak, hukuk ve özgürlük temelli bir yönetim yapısına kavuÅŸturduk. Tüm bunlar sayesinde Türkiye’yi istisnasız her köşesinde, milletimizin istisnasız her ferdinin aynı demokratik ve ekonomik imkanlara sahip olduÄŸu müreffeh bir yer haline getirdik. Turizmden çarşı pazara kadar günlük hayatın her anında bu tabloya ÅŸahit olmak mümkündür. Düne kadar teröristlerin kol gezdiÄŸi yaylalarda artık bal veren arıların, otlayan hayvanların, piknik yapan vatandaÅŸlarımızın ve güzellikleri keÅŸfeden turistlerin sesleri yankılanıyor. Düne kadar teröristlerin yol kesip huzur kaçırdığı ovalarda tarım ve üretim yapılıyor. Düne kadar teröristlerin saldırıları sebebiyle kapalı olan okullarda çocuklarımız eÄŸitim-öğretim görüyor. Düne kadar yatırımcı olmadığı için tabelalarını indiren sanayi sitelerinde her gün fabrika binaları yükseliyor. İnÅŸallah bu güzel tabloyu daha da geliÅŸtirerek sürdüreceÄŸiz.”
Erdoğan, terör örgütünün yurt içindeki insan ve finans kaynaklarını bitirme noktasına gelindiğini, artık çocukları dağa giden anne babaların yürek sızısı yerine, çocuklarına kavuşan Diyarbakır annelerinin sevinçlerini paylaştıklarını söyledi.
Samimiyetle çalıştıkça, attıkları adımların karşılığını da görmeye baÅŸladıklarını belirten ErdoÄŸan, “Sadece bu yıl ikna yoluyla 153 terör örgütü mensubunun teslim olmasını saÄŸladık. Son 5 yılda bu ÅŸekilde yeniden kazandığımız gençlerimizin sayısı 1000’i geride bıraktı. Sınırlarımızın ötesinde de PKK’sından DEAÅž’ına ve FETÖ’süne kadar, terör örgütü mensuplarına nefes aldırmıyor, nereye kaçarlarsa kaçsınlar tepelerine tepelerine biniyoruz. Artık hiç kimsenin bu ülkede milletimizin bir kesiminin dertleri ve beklentileri üzerinden ayrımcılık siyaseti yapmasına izin vermeyeceÄŸiz.” diye konuÅŸtu.
“UyuÅŸturucu baÄŸlantılı ölümleri son 5 yılda neredeyse üçte bir seviyesine düşürdük”
Terörün en büyük finans kaynağı olan uyuşturucuyla mücadeleyi de tarihin en ileri seviyesine getirdiklerini vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:
“Amerika’nın Afganistan’ı iÅŸgali sonrasında bu bölgede 20 kat artan afyon ekimi ve uyuÅŸturucu üretiminin Avrupa’ya naklinin en büyük lojistik kaynağı PKK terör örgütüdür. Aynı ÅŸekilde Avrupa’daki geliÅŸmiÅŸ laboratuvarlarda üretilen sentetik uyuÅŸturucuların Orta DoÄŸu bölgesine naklinin lojistiÄŸini de PKK mensupları yürütmektedir. Tabii bu arada bizim gençlerimizi zehirleyen uyuÅŸturucunun kaynağı da önemli ölçüde bu örgüttür. Sınırlarımızı sıkı sıkıya kontrol altına alarak, uyuÅŸturucu suçlarına verdiÄŸimiz cezaları artırarak bu trafiÄŸe çok ciddi darbeler vurduk. Öyle ki ülkemizde uyuÅŸturucu baÄŸlantılı ölümleri son 5 yılda neredeyse üçte bir seviyesine düşürdük. Bugün cezaevlerinde yatan mahkumların aÅŸağı yukarı üçte biri uyuÅŸturucu suçundan oradadır. Ülkemizdeki terör örgütlerini nasıl insan ve finans kaynaklarını çökerterek etkisiz hale getirdiysek, sınırlarımız boyunca kurulmaya çalışılan terör koridorlarında da aynısını yapacağız.”
Erdoğan, son dönemde göç yönetiminde de yeni stratejileri ve uygulamaları devreye aldıklarını dile getirdi.
Türkiye’nin her dönemde olduÄŸu gibi geçen 10 yılda da son derece onurlu ve ahlaklı ÅŸekilde hayata geçirdiÄŸi “insani güvenlik anlayışı”yla, sınırlarına gelen tüm mazlumlara ve maÄŸdurlara kucak açtığını dile getiren ErdoÄŸan, “GeçmiÅŸte Balkanlar’dan ve Kafkaslar’dan, daha yakın tarihte Irak’tan, son olarak Suriye’den gelen büyük göç dalgalarını hep bu anlayışla göğüsledik. Ancak dünyada ve bölgemizde yaÅŸanan geliÅŸmeler artık bu tabloyu aynı esneklikte devam ettirebilmemize imkan saÄŸlamamaktadır.” ifadelerini kullandı.
“Uyum stratejilerimizi belirledik ve gereken adımları atmaya baÅŸladık”
Son 5 yılda 2 milyon 350 bin kiÅŸinin Türkiye’ye yasa dışı yollardan giriÅŸ yapamadan sınırda engellendiÄŸini bildiren ErdoÄŸan, sınırlar içinde yakalanan düzensiz göçmen sayısının da 1 milyon 300 bini geçtiÄŸini söyledi.
“Bunların bir kısmı kendiliÄŸinden geri dönerken, 286 binini de biz sınır dışı ettik.” diyen ErdoÄŸan, şöyle konuÅŸtu:
“Tabii bu göçmenlerin neredeyse tamamına yakınının hedefinin ‘Türkiye’de kalmak’ deÄŸil, Avrupa’ya hatta belki oradan da baÅŸka yerlere geçmek olduÄŸunun altını çizmemiz gerekir. Türkiye, yürüttüğü bu etkili ve kapsamlı sınır güvenliÄŸi ve göç politikasıyla Avrupa’nın üstesinden gelemeyeceÄŸi bir göçmen akınına uÄŸramasının önüne geçmiÅŸtir. Ama artık bizim bu yükü tek başına üstlenmemiz mümkün deÄŸildir. Meselenin, her ne kadar verilen sözler tam manasıyla yerine getirilmemiÅŸ olsa da sadece maddi külfet paylaşımıyla çözülemeyecek bir boyuta ulaÅŸtığını herkes görmeli ve kabul etmelidir. Avrupa baÅŸta olmak üzere göçmenlerin hedefi durumundaki ülkelerden, daha fazla, daha gerçekçi, daha samimi sorumluluk üstlenmelerini bekliyoruz. Biz, sınırlarımız içindeki mevcut göçmen meselesinin bir kısmını, güvenliÄŸi ve gönüllü olarak geri dönmelerini saÄŸlamak, bir kısmını sosyal ve ekonomik programlarla ülkemize entegre etmek suretiyle çözeriz. Bu çerçevede uyum stratejilerimizi belirledik ve gereken adımları atmaya baÅŸladık. Gerisi sığınmacıların hedefi olan yerlerin sorunudur. Göçe kaynaklık eden ülkelerden göçün hedefi olan ülkelere kadar tüm tarafları kucaklayan bir program geliÅŸtirilmediÄŸi sürece bu sorunun çözümünün mümkün olmadığını da biliyoruz. Türkiye’nin bu doÄŸrultuda atılacak her adıma destek olacağından, katkı saÄŸlayacağından kimsenin şüphesi olmasın.”
Kaynak: AA