Cumhurbaşkanı Erdoğan: Tek bir evladımızın dahi terör örgütlerinin avucuna düşmesine rıza gösteremeyiz

Cumhurbaşkanı Erdoğan Tek bir evladımızın dahi terör örgütlerinin avucuna düşmesine rıza gösteremeyiz
CumhurbaÅŸkanı Recep Tayyip ErdoÄŸan, “Tek bir evladımızın dahi ihanet ÅŸebekeleri ve terör örgütlerinin avucuna düşmesine rıza gösteremeyiz.” dedi.
CumhurbaÅŸkanı Recep Tayyip ErdoÄŸan, CumhurbaÅŸkanlığı Külliyesi BeÅŸtepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde Diyanet Akademisi BaÅŸkanlığı 1. Dönem Aday Din Görevlileri Mezuniyet Merasimi’ne katıldı.
Buradaki konuşmasına duayla başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, böylesine güzel bir atmosferde, böyle anlamlı bir programda bulunmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş ve yönetimine bu güzel buluşma için teşekkür eden Erdoğan, bugün, Diyanet teşkilatı ve din görevlilerinin mesleki eğitimi adına önemli bir merasimin yapıldığını, uzun yıllara sari bir emeğin ve projenin meyvesini almanın mutluluğunun yaşandığını söyledi.
ErdoÄŸan, 8 aylık süreçte 33 ayrı mekanda devam eden kursların bir azmin, kararlılığın ifadesi olduÄŸunu belirterek, ilk olarak 2012’de hukuki altyapısını oluÅŸturmaya baÅŸladıkları Diyanet Akademisini 10 yılı bulan titiz ve yoÄŸun çalışmaların ardından 2022’de hayata geçirdiklerini hatırlattı.
Akademinin kurulması ile Diyanet camiasının meslek öncesi eÄŸitim ve mesleki eÄŸitim noktasında son derece mücehhez bir yapıya kavuÅŸtuÄŸunu dile getiren ErdoÄŸan, kuruluÅŸ sürecinde mevzuat alanındaki eksiklerin giderildiÄŸini; müezzin, kayyım, imam hatip, Kur’an kursu öğreticisi ve vaiz olarak görev yapacaklar için 6 ay ile 3 yıl arasında meslek öncesi eÄŸitim mecburiyeti getirdiklerini anımsattı.
ErdoÄŸan, 1976’dan beri hizmet içi eÄŸitim ÅŸartlarında 3 yıla kadar devam eden ihtisas ve kıraat eÄŸitimlerinin müstakil ve yasal bir çerçeveye oturtulduÄŸunu kaydederek, Diyanet İşleri BaÅŸkanlığının merkez ve taÅŸra teÅŸkilatlarında yapılan her tür ve düzeydeki eÄŸitimleri tek çatı altında topladıklarını ifade etti.
Böylece verilen din hizmetlerinin niteliÄŸini daha da artıracaklarını vurgulayan ErdoÄŸan, “Diyanet mensuplarının mesleki donanımını tahkim edecek, sadece kendi insanımıza deÄŸil, yurt dışında yaÅŸayan vatandaÅŸlarımıza ve kardeÅŸ halklara da çok daha iyi hizmet götürülmesini saÄŸlayacak, hasılı Diyanetimizin kurumsal, beÅŸeri ve ilmi kapasitesini her alanda ileriye taşıyacak kritik bir kurumu baÅŸkanlığımızın hizmetine sunmuÅŸ olduk.” dedi.
“Diyanet camiamız daha da güçlenecek”
Önce Başbakan, ardından Cumhurbaşkanı sıfatıyla ilk günden itibaren akademi ile ilgili tüm safahatı bizzat yakından takip ettiğini belirten Erdoğan, bugün de akademinin ilk dönem kursiyerlerinin mezuniyetini görmenin bahtiyarlığı içerisinde olduklarını dile getirdi.
Diyanet Akademisi Başkanlığı uhdesindeki 8 aylık eğitim süreçlerini başarıyla tamamlayan 4 bin 537 aday din görevlisini tebrik eden Erdoğan, şunları kaydetti:
“Akademide Kur’an-ı Kerim, tefsir, hadis, fıkıh, akaid gibi temel İslami ilimlerin yanı sıra dini musiki ve Kur’an kursu öğreticilik formasyonu dersleriyle kendilerini teçhiz eden kardeÅŸlerimi gönülden tebrik ediyorum. Mezunlarımızın 3 bin 120’si imam hatip, 250’si müezzin kayyım, 1167’si ise Kur’an kursu öğreticisi olarak görev yapacak. Bu kardeÅŸlerimizin de görevlerine baÅŸlamasıyla birlikte Diyanet camiamız inÅŸallah daha da güçlenecek. Mezunlarımızın her birine atanacakları yeni görev yerlerinde ÅŸimdiden Rabb’imden baÅŸarılar niyaz ediyorum, Mevla iÅŸlerini kolaylaÅŸtırsın, vazifelerini bereketli kılsın, ecirlerini ziyade eylesin. Aynı ÅŸekilde aday din görevlilerimizi en güzel ÅŸekilde yetiÅŸtiren saygıdeÄŸer hocalarımıza da buradan ÅŸahsım, milletim adına teÅŸekkür ediyorum. Yurt içinde ve yurt dışında özveriyle görev yapan bütün Diyanet mensuplarımıza, din görevlilerimize vazifelerinde kolaylıklar diliyorum. Ebediyete irtihal eden hocalarımıza ve büyüklerimize Allah’tan rahmet niyaz ediyorum. Rabb’im bizleri, alimlerimizin, ariflerimizin, gönül ve hikmet erlerinin yolundan ayırmasın diyorum.”
“Ecdad, İslam’da adeta kendini buldu”
“Biz, asırlar boyunca İ’la-yi Kelimetullah’ın sancaktarlığını yapma ÅŸerefine nail olmuÅŸ bir milletin mensuplarıyız. Atalarımız, İslam’ı sadece kendi hayatlarına tatbik etmekle kalmamışlar, aynı zamanda yeni fetihlerle yayılmasına da hizmet etmiÅŸlerdir.” diyen ErdoÄŸan, Kur’an ve sünnete sıkı sıkıya sarılan, İslam’da adeta kendini bulan ecdadın “Allah Allah” nidalarıyla, huzuru, adaleti, emniyeti, güveni, barışı ve kardeÅŸliÄŸi 3 kıta 7 iklime kadar ulaÅŸtırdığını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu:
“Zaman zaman hadisle alay eden, hadisi küçümseyen bazı kendini bilmezleri hep görüyoruz, duyuyoruz. Ama biliyorum ki sizler bunlara zaten gereken dersi verecek ve hepimiz Kur’an’a, hadise sıkı sıkıya sarılmak suretiyle bugüne kadar İslam nasıl güçlü bir ÅŸekilde gelmiÅŸse, bundan sonra da güçlü bir ÅŸekilde kıyamete dek gidecektir. Yaklaşık bin yıldır Türkler İslam’ı, İslam da Türkleri muhafaza etmiÅŸ, Türkler İslam’ın, İslam da Türklerin kılıcı olmuÅŸtur. Tarih kitaplarına şöyle bir göz attığınızda karşınıza çıkacak hakikat ÅŸudur, Türk demek, aynı zamanda Müslüman demektir. Üstad Necip Fazıl bu gerçeÄŸi çarpıcı bir dille bakınız nasıl ifade ediyor, ‘İçi alev alev Müslüman, dışı pırıl pırıl Türk ve içi dışına hakim, dışı içine köle, yeni Türk neslinin maya çanağı olmak ehliyeti hangi toplulukta ise ben oradayım. Allah’ın inayeti ve Resul’ünün ruhaniyeti bu yoldakilerin üzerinde olsun.’ Dolayısıyla İslam’ı Türk’ten, Türk’ü de dini mübini İslam’dan koparan, ayrıştıran, arasına sahte duvarlar ören anlayışın bu topraklarla hiçbir illiyeti yoktur.”
CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan, son dönemde, Türkiye karşıtı kimi çevreler tarafından, çift kulvarlı bir kampanya yürütüldüğünü belirterek, “Bunlardan ilki lümpen faÅŸistlerin gündeme getirmeye çalıştığı ‘İslamsız Türklük’ tanımlarıdır.” dedi.
Milletin, İslam’a ve Kur’an’a hizmetle geçen 1300 yıllık ÅŸanlı tarihinin bu ÅŸekilde yok sayılmaya çalışıldığını ifade eden ErdoÄŸan, şöyle konuÅŸtu:
“Böylece milletimizi ayakta tutan, milletimize asli kimliÄŸini kazandıran tarihi, kültürel ve beÅŸeri deÄŸerleri tahrip edilmek isteniyor. Çok açık ve net söylüyorum, İslam’ın gaza ruhunu taşımayan bir Türklük tanımı ve projesi, aslında Türk milletini müzeye kaldırma, folklorik bir öge haline getirme teÅŸebbüsleridir. Burada gaye milletin mayasını bozmak, dışarıdan sarsamadıkları kaleyi içeriden çökertmek, mümkünse teslim almaktır. Kampanyanın ikinci kulvarında ise farklı maskeler altında sahnelenen ÅŸeriat düşmanlığı vardır. İslam’ın hayata dair kurallarının bütününü temsil eden ÅŸeriata düşmanlık, esasında dininin bizatihi kendisine husumettir. İnanıp inanmamak, yaÅŸayıp yaÅŸamamak elbette bir tercih meselesidir ama dinin emirlerine dil uzatmak baÅŸka bir konudur. Dahası her iki tartışmanın da kelime-i tevhidden habersiz, elifi görse mertek zanneden cahil cühela kesimlerce köpürtülmesidir.”
Ülkenin hukuku savunmakla görevli kimi barolarının kelime-i tevhid lafzının yazılı olduğu bayraktan rahatsız olduğunu anlatan Erdoğan, şöyle devam etti:
“Hatta son derece edepsiz ifadelerle suç duyurusunda bulunabiliyor. Bu ülkenin kendini sanatçı diye tanımlayan kimi ÅŸahsiyetleri, inancını dosdoÄŸru yaÅŸamaktan baÅŸka gayesi olmayan milyonlarca vatandaşımızı ‘gerici, yobaz, mürteci’ diyerek tahkir edebiliyor. Bu ülkenin en büyük ikinci siyasi partisinin ÅŸu anki genel baÅŸkanı, çocuklara din eÄŸitimi verilmesine ‘orta çaÄŸ zihniyeti’ deme gafleti gösterebiliyor. Milletimizin evlatlarına mukaddes kitabını, peygamberini, inanç deÄŸerlerini öğretmesi karşısında bunları adeta afakanlar basıyor. Bu tür menfi örnekleri daha da uzatmak mümkündür, o kadar vaktimiz yok.”
“Millete ait tüm kadim deÄŸerleri, gerilik emaresi olarak gördüler”
ErdoÄŸan, yaÅŸanan her hadisede bu acı verici duruma daha fazla ÅŸahit olduklarını dile getirerek, “Ülkemizde özellikle tek parti dönemiyle baÅŸlayan, daha sonra vesayet dönemlerinde artan kimliksizleÅŸtirme politikaları, bu toprakların nasıl vatan kılındığını bilmeyen, milletimizi millet yapan hasletlere bigane olan, Türkiye’ye dair hiçbir tasavvuru, hiçbir hayali, hiçbir endiÅŸesi olmayan zihni ve kalbi sömürgeleÅŸtirilmiÅŸ bir güruh ortaya çıkarmıştır.” ifadelerini kullandı.
Bu güruhun vasfının, “cehaletinden kaynaklanan kibri, nobranlığı ve kendi insanına karşı hiçbir hak, hudut tanımaması” olduÄŸunu aktaran ErdoÄŸan, ÅŸunları söyledi:
“Bunlar bir kez olsun içinde yaÅŸadığı toplumu, tarihi, inancı, kültürü ve kutsallarıyla anlamaya hiç uÄŸraÅŸmadılar. Bunun yerine Anadolu insanına baÅŸkalarının penceresinden bakarak, aÅŸağılamayı tercih ettiler. Hatta çoÄŸu zaman özendikleri ve özendirildikleri Batı kadar bile kendi insanını tanıma gayreti göstermediler. Millete ait tüm kadim deÄŸerleri, gerilik emaresi olarak gördüler. GiydiÄŸi kılık kıyafetine göre insanımızı ayırdılar, ötekileÅŸtirdiler. ModernliÄŸi ilerlemeyi bir gardırobun iki kapağı arasına hapsettiler. Bu kadar basitler. Ön yargılarını kırmaya cesaret edemedikleri gibi aynı havayı, toprağı, çevreyi paylaÅŸtıkları toplum kesimleriyle fikri, sosyal ve kültürel birliktelik geliÅŸtiremediler, cehaletin konforunu, bilginin zahmetine tercih ettiler.”
“İnsan bilmediÄŸinin düşmanıdır.” atasözünü anımsatan ErdoÄŸan, “Bunlar da bilmedikleri, dahası anlamaya tenezzül dahi etmedikleri insanlara, deÄŸerlere ve sembollere karşı kör bir husumet beslediler. Türkiye’de, sayıları az da olsa kimi çevrelerde ÅŸeriata yönelik sergilenen pervasızlıkların temelinde, cehalet ve bilgisizlik hastalığı vardır.” dedi.
“Milli bünyemize tehdit teÅŸkil eden bu cehalet karanlığını yırtıp atacağımıza inanıyorum”
Türkiye’de bir kesimin içinde bulunduÄŸu cehalet karanlığında, giderek daha fazla boÄŸulduÄŸunu görmekten üzüntü duyduÄŸunu anlatan ErdoÄŸan, “İnÅŸallah el ele verip sizlerin de samimi gayretleriyle, milli bünyemize tehdit teÅŸkil eden bu cehalet karanlığını yırtıp atacağımıza inanıyorum.” ifadelerini kullandı.
Salondakilere bir kıssa anlatan Erdoğan, şunları kaydetti:
“İmam-ı Azam Ebu Hanife Hazretleri bir gün yolda yürürken bir çocuÄŸun çamura düştüğünü görür. İmam-ı Azam Hazretleri ona, ‘bundan sonra düşmemek için daha dikkatli ol’ der. Bunun üzerine çocuk, ‘Ey Müslümanların imamı, benim düşmem çok mühim bir iÅŸ deÄŸildir, tekrar ayaÄŸa kalkmam da kolaydır. Hem ben düştüğüm zaman yalnız başıma düşmüş olurum, ancak senin düşmenle bütün alem düşmüş olur. Senin tekrar ayaÄŸa kalkman da gerçekten zor olur.’ cevabını verir. Åžu zihnin dinamik halini görüyor musunuz, iÅŸte ben karşımdaki hocalarımdan bunu bekliyorum. İnÅŸallah erkeÄŸiyle kızıyla yeni nesli, bu ÅŸekilde siz yetiÅŸtireceksiniz.”
ErdoÄŸan, medeniyet müktesebatında alimler ve hocaların, Hazreti Muhammed’in varisleri olarak görüldüğünü ve öyle kıymet verildiÄŸini belirterek, “Dinin anlaşılması, anlatılması ve yaÅŸanması hususunda Mevla, öncelikle hademeihayrat olan siz hocalarımızı, alimlerimizi, mükellef tutmuÅŸtur. Hikmet ışığı 14 asrı aşıp ilk günkü parlaklığıyla bugüne ulaÅŸan İslam medeniyetinin bugünkü mirasçıları unutmayın, sizlersiniz.” diye konuÅŸtu.
“Irkçılık, asabiye, mezhepçilik, tefrika, cehaleti ortadan kaldırmak ancak sizlerin emekleriyle mümkün olacaktır”
CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan, İslam’ın hakikatlerinin egemen olmasının ancak din görevlilerinin gayretleriyle gerçekleÅŸeceÄŸini belirterek, “Irkçılık, asabiye, mezhepçilik, tefrika, cehalet gibi sosyal marazları ortadan kaldırmak ancak sizlerin emekleriyle mümkün olacaktır. Hepimiz ÅŸu gerçeÄŸin gayet iyi farkındayız. Din görevlilerimizin kendilerini camilerle ve Kur’an kursları ile sınırlamaları asla düşünülemez.” ifadelerini kullandı.
ErdoÄŸan, imam hatiplik veya müezzinliÄŸin sadece namaz vakitlerinde icra edilen bir vazife olmadığını vurgulayarak, “İslam tarihi boyunca da hiçbir zaman böyle olmamıştır. İmam demek aynı zamanda içinde yaÅŸadığı halkın önderi ve parmakla gösterilen örnek ÅŸahsiyeti demektir. Bunu irÅŸat vazifesi baÅŸta olmak üzere tebliÄŸ, tebyin ve temsil görevinizi hakkıyla yerine getirmek her birinizin asli sorumluluÄŸudur.” diye konuÅŸtu.
Hayatın boşluk kabul etmediğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
“Sizin bıraktığınız her boÅŸluk ya sosyal medya ÅŸarlatanları ya FETÖ’vari terör örgütleri ya beÅŸinci kol elemanları ya zehir tacirleri ya marjinal yapılar ya küresel güçlerin teÅŸvikiyle yaygınlaÅŸan sapkın ve sapık akımlar ya da emperyalistlerin içimizdeki aparatları tarafından mutlaka doldurulacaktır. Yakın tarihimizde bunun pek çok örneÄŸine bizzat ÅŸahitlik ettik. Ülkemizin en parlak evlatlarını teröre, ÅŸiddete, cehalete ve Batı özentisi müstevlilerin senaryolarına maalesef kurban verdik. İstikbalimizin teminatı olan nice gencimizin hayatının uyuÅŸturucu, kumar, fuhuÅŸ ve alkol batağında karardığını gördük. Kalem tutması gereken gençlerimizin eline silah tutuÅŸturdular. Kimi zaman kandırdıkları, kimi zaman zorla daÄŸa kaçırdıkları gençleri kendi insanına, kendi ülkesine düşman ettiler.”
“Gençlerimizin kendilerini heba etmesine seyirci kalamayız”
ErdoÄŸan, yaklaşık 40 yıldır milletin başına musallat olan terör örgütü PKK’nın geri planında ihmal edilmiÅŸlik, geri kalmışlık ve cehalet olduÄŸuna iÅŸaret ederek, ÅŸunları kaydetti:
“DEAÅž’lı canilerin istismar alanı dinimizin mukaddes kavramlarıdır. Çağımızın haÅŸhaÅŸileri FETÖ’cüler, dini kavramların arkasına saklanarak yıllarca insan devÅŸirmiÅŸlerdir. 15 Temmuz, hoca kılıklı bir sahtekarın ülkemize ne kadar zarar verebileceÄŸinin en son örneÄŸidir. Böyle bir facianın tekrar yaÅŸanmasına müsaade edemeyiz. Tek bir evladımızın dahi ihanet ÅŸebekeleri ve terör örgütlerinin avucuna düşmesine rıza gösteremeyiz. Aydınlık yarınlarımızın güvencesi olan gençlerimizin alkol, uyuÅŸturucu ve diÄŸer zararlı alışkanlıklarla kendilerini heba etmesine seyirci kalamayız. Hangi kökene, meÅŸrebe, mezhebe, siyasi görüşe ve hayat tarzına sahip olursa olsun hiçbir insanımızın din konusunda yanlış, yanlı ve ön yargılı bir anlayışla kuÅŸatılmasını temenni etmeyiz.”
Salondaki din görevlilerine, “Åžimdi kim bilir nerelere gideceksiniz. O gittiÄŸiniz yerlerde o topraklar oranın çocukları, yavruları hepsi size emanet. Siz orada adeta nakış iÅŸler gibi o yavrularımızı iÅŸleyeceksiniz” diye seslenen ErdoÄŸan, ÅŸunları anlattı:
“Peygamberimizin ÅŸu hadisiÅŸerifini daima aklınızda tutmanızı sizlerden özellikle istirham ediyorum; ‘Yalnız ÅŸu iki kimseye gıpta edilir. Allah’ın kendisine ihsan ettiÄŸi malı Hak yolunda harcayıp tüketen kimse, Allah’ın kendisine verdiÄŸi ilimle yerli yerince hükmeden ve onu baÅŸkalarına da öğreten kimse.’ Mezuniyetlerinin akabinde ülkemizin dört bir yanında göreve baÅŸlayacak olan aday din görevlilerimizin vazifelerini iÅŸte bu yüksek ÅŸuurla ifa edeceklerinden en ufak bir şüphe duymuyorum. Siz kardeÅŸlerimin milletimizle geliÅŸtireceÄŸiniz samimi, yakın ve halisane iliÅŸkilerle efendimizin örnek ahlakını yaÅŸayarak yaÅŸatacağınıza yürekten inanıyorum.”
CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan, görevlerini hakkıyla yapan din görevlilerinin sadece millete rehberlik etmeyeceÄŸini, aynı zamanda gözlerini Türkiye’ye yöneltmiÅŸ mazlum ve maÄŸdurlara da umut aşılayacaklarını söyledi.
“Öyle bir nesli yetiÅŸtirmeliyiz ki Filistin’in düştüğü duruma biz düşmeyelim”
İsrail-Filistin arasında yaÅŸananlara dikkati çeken ErdoÄŸan, “Filistinli kardeÅŸlerimize bu zalim İsrail’in neler yaptığını gördünüz, görüyorsunuz, görüyoruz. Rabbim Kahhar ismi ÅŸerifi hürmetine bunları kahrı periÅŸan eylesin inÅŸallah. Öyle bir nesil yetiÅŸtirmeliyiz ki iÅŸte Filistin’in düştüğü duruma biz düşmeyelim.” diye konuÅŸtu.
Türkiye olarak güçlü bir nesle sahip olunduğunu ve her geçen gün yüz binlerce gencin yetiştiğini vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:
“Åžundan emin olunuz. Sizler nerede görev yaparsanız yapın ulvi bir mücadelenin neferlerisiniz. Sizlerin gayretine, ülkemizin ve milletimizin olduÄŸu kadar kardeÅŸ halkların da ihtiyacı var. İsrail’in iÅŸgal altında tuttuÄŸu dünyanın gözlerinin içine baka baka savaÅŸ ve insanlık suçları iÅŸlediÄŸi Filistin ve Gazze’nin sizlere ihtiyacı var. Kaderini Türkiye’nin kaderiyle eÅŸ tutan, geleceÄŸini milletimizin istikbaline baÄŸlayan kardeÅŸlerimizin sizlere ihtiyacı var. Avrupa ve Amerika’da habis bir ur gibi büyüyen İslam düşmanlığı, ırkçılık ve ayrımcılıkla mücadele eden vatandaÅŸlarımızın sizlere ihtiyacı var. Daha adil ve yaÅŸanılabilir bir dünyanın özlemiyle yaÅŸayan tüm mahzun ve mazlum gönüllerin, sizlere sizlerin mücadelesine, çabasına ihtiyacı var. Atanacağınız yerlerde vazifenizi icra ederken, omuzlarınızda taşıdığınız bu ağır vebalin bilinciyle hareket etmenizi bekliyorum.”
CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan, gençlere sahip çıkma, vatandaÅŸlara sahih İslam anlayışını ve ehlisünneti anlatma, çocuklara Kur’an’ı öğretme yolunda verecekleri her mücadelede din görevlilerinin her daim yanında olacağını belirterek, “Bugüne kadar nasıl Diyanet camiamız ile tam bir dayanışma içinde hareket ettiysek, inÅŸallah bundan sonra da sizlerle birlikte yol yürümeye devam edeceÄŸiz. Sizlerin görevinizi en iyi ve en güzel ÅŸekilde yapabilmeniz için elimizden gelen her türlü desteÄŸi saÄŸlamayı sürdüreceÄŸiz. Rabbim sizleri de bizleri de milletimize karşı mahcup etmesin.” dedi.
Törenden notlar
Kur’an-ı Kerim tilaveti sunulan törende, Diyanet Akademisi BaÅŸkanlığının çalışmalarına iliÅŸkin sinevizyon gösterimi yapıldı.
KonuÅŸmaların ardından Diyanet İşleri BaÅŸkanı Ali ErbaÅŸ, üzerinde ayet bulunan bir tabloyu CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan’a takdim etti.
Daha sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan, alanlarında Türkiye birincisi olan dört aday din görevlisine plaket verdi.
Törene, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç da katıldı.
Kaynak: AA