Dezenformasyonla Mücadele Merkezi “İsrail Han Yunus’ta çok sayıda Hamas üyesini yakaladı” iddiasını yalanladı

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı Dezenformasyonla Mücadele Merkezi, “İsrail ordusu Han Yunus’ta çok sayıda Hamas üyesini yakaladı” iddiasının doğru olmadığını duyurdu.

Dezenformasyonla Mücadele Merkezinin sosyal medya hesabından yapılan paylaşımda, İsrail’in sosyal medyadaki propaganda hesapları tarafından paylaşılan bazı görüntülerle ilgili “İsrail ordusu Han Yunus’ta çok sayıda Hamas üyesini yakaladı” iddiasına ilişkin açıklama yapıldı.

İsrail’in, gözaltına alınanların “Hamas üyesi” olduğuna dair herhangi bir kanıt sunamadığı belirtilen paylaşımda, gözaltıların iddia edildiği gibi Gazze Şeridi’nin güneyindeki Han Yunus’ta değil, kuzeydeki Cebeliye’nin de kuzeyinde bulunan Beyt Lahya’da yapıldığının tespit edildiği aktarıldı.

Ayrıca tutuklular arasında gazeteci Diaa El Kahlot ve akrabalarının olması, yaşlı ve çocukların bulunması ile İsrail medyasında yer alan haberlerin, gözaltına alınanların siviller olduğunu gösterdiği bildirildi.

İsrail medyasında yer alan görüntülerin kaynağı olarak, İsrailli savaş muhabiri Itay Blumental’in gösterildiğinin belirlendiği ifade edilen paylaşımda, şunlar kaydedildi:

“Blumental’in görüntüleri, ‘Gazze Şeridi’nde teslim olan çok sayıda kişi IDF tarafından tutuklandı. Şimdi bu kişilerden herhangi birinin Hamas veya İslami Cihad’a üye olup olmadığı kontrol edilecek’ notuyla paylaştığı tespit edilmiştir. İsrail medyasının da görüntüleri, ‘Cebeliye bölgesinde Filistinli erkekler IDF’ye teslim oldu’ şeklinde servis ettiği görülmektedir. İddia ile örtüşmeyen bu bilgiler üzerine gözaltına alınan Filistinliler ve gözaltı konumuyla ilgili araştırma yapılmıştır. Bölgedeki gazeteciler İsrail ordusunun, Gazze Şeridi’nin kuzeyinde bir okula sığınan Filistinli sivilleri tutuklayarak üzerlerindeki elbiseleri zorla çıkardığını bildirmiştir. Ayrıca görüntülerde tabelası görünen ‘Ulayyan Eczanesinin’ Cebeliye Mülteci Kampı ve El Foqa okulunun karşısında olduğu tespit edilmiştir.”

Görüntülerde üstü çıkarılarak elleri bağlananlardan birinin El Arabi muhabiri Diaa El Kahlot olduğunun belirlendiği aktarılan paylaşımda, yayın kuruluşunun, Kahlot’un, Beyt Lahya’daki Pazar Caddesi’nde kardeşleri ve akrabalarıyla gözaltına alındığını doğruladığı belirtildi.

Paylaşımda, Cenevre merkezli Avrupa-Akdeniz İnsan Hakları İzleme Örgütü (Euro-Med) Başkanı Ramy Abdu’nun, 7 Aralık’ta gözaltına alınanların Filistinli siviller olduğunu, aralarında 15 yaşında çocukların ve 60-65 yaşındaki yaşlıların olduğunu duyurduğu kaydedildi.

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Altun: İsrail katliamları gizlemek için yalan ve yanıltıcı haberler imal etmekte

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, “İsrail sürdürdüğü vahşet ve soykırıma varan katliamları gizlemek için sistematik şekilde yalan ve yanıltıcı haberler imal etmekte, bunları yaymaya çalışmaktadır.” dedi.

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Altun: İsrail katliamları gizlemek için yalan ve yanıltıcı haberler imal etmekte

Altun, “Birlikte Gelişmek: Sorumluluklar, Eylemler ve Çözümler” temasıyla Hilton İstanbul Bomonti Hotel & Conference Center’da bu yıl 7’ncisi gerçekleştirilen “TRT World Forum 2023″ün açılışında yaptığı konuşmada, forumun bu yıl “Birlikte Gelişmek” temasıyla hayata geçtiğini söyledi.

Dünya toplumlarının bu süreçte birlikte çözümler üretmek, ortak sorumluluklar ortaya koymak noktasında bir arada hareket etmek durumunda olduğunu ifade eden Altun, birlikte atmaları gereken adımlar ve küresel sorunlara karşı üretmeleri gereken ortak çözümler bulunduğunu ifade etti.

Altun, bugün bu uluslararası platformda, İstanbul’da kendilerini bir araya getiren en temel saikin ortak sorunlarına ortak çözümler üretme arayışı ve gayreti olduğunu belirterek, “Zira hepimiz bugün bir yandan bir küresel adaletsizlikle, bir yandan bir küresel acziyetle sınandığımızın bilincindeyiz.” dedi.

İçinde bulundukları bu belirsizlik çağında stratejik iletişimin, kamu politikasının ve uluslararası ilişkilerin tali bir unsuru olmaktan çıktığını, bir yandan etkin bir dış politika enstrümanına, öte yandan da ulusal güvenliğin önemli unsurlarından bir tanesine dönüştüğünü kaydetti.

“Bu dezenformasyon saldırıları Cumhurbaşkanımızın hakikat eksenli siyaseti sayesinde boşa çıkarıldı”

Bugün bütün dünya yüzeyinde oluşan dezenformatif atmosferin, ülkelerin siyasi istikrarını, demokrasilerini, kamu sağlığını ve ekonomik ortamlarını tehdit eder bir noktaya geldiğini vurgulayan Altun, şöyle devam etti:

“Türkiye bu durumu en sert ve en erken şekilde tecrübe eden ülkelerin başında gelmektedir. Türkiye’nin etkin bir bölgesel güce ve küresel oyuncuya dönüşmesinden rahatsız olan aktörler, geçtiğimiz 10 yılda Türkiye’ye karşı dezenformasyon silahını yoğun bir şekilde kullandılar. Gezi kalkışması, 17-25 Aralık FETÖ operasyonları, 15 Temmuz darbe görünümlü işgal girişimi… Bütün bu olaylar sırasında Türkiye, hem içeriden hem dışarıdan çok ağır dezenformasyon saldırılarına maruz kaldı. Çok şükür ki bu dezenformasyon saldırıları Sayın Cumhurbaşkanımızın hakikat eksenli siyaseti sayesinde boşa çıkarıldı, başarısızlığa uğratıldı.”

Fahrettin Altun, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın siyasete girdiği ilk yıllardan itibaren, dönemin anti-demokratik, tek sesli ve vesayetçi medya düzenine karşı çok net bir başkaldırı ortaya koyduğunu ve ona karşı mücadele verdiğini belirterek, “Bu bağlamda medyanın demokratikleştirilmesi ve kitle iletişim alanında çok sesliliğin, hesap verilebilirliğin temin edilebilmesi için çaba sarf etti. Sayın Cumhurbaşkanımızın bu süreçte geliştirdiği siyasi bilinç, ülkemizde dijital medya düzeni ile birlikte derinleşen dezenformasyon kampanyalarına karşı akılcı ve uygulanabilir direniş stratejileri geliştirilmesine imkan tanıyan bir siyasi farkındalığı beraberinde getirdi. Bu Türkiye’nin önemli kazanımlarından biri oldu.” diye konuştu.

Bu sayede Türkiye’nin son 10 yılda farklı biçim ve içeriklerle karşılarına çıkan dezenformasyon kampanyalarına teslim olmadığını vurgulayan Altun, “Dahası Türkiye bu son 10 yıllık süreçte, sadece kendisine yönelen dezenformasyon kampanyalarına, sosyal medya operasyonlarına karşı bir direniş hattı kurmadı. Aynı zamanda uluslararası kamuoyunda da bir bilinç ihraç etti. Türkiye, bu süreçte hem kanuni düzenlemelerini yaptı hem de Dezenformasyonla Mücadele Merkezi, Teyit Hattı gibi yapılarla yalan haberin kasıtlı yayılımına karşı bir kamu politikası ortaya koydu.” ifadelerini kullandı.

“Kirli dezenformasyon kampanyalarına karşı etkin mücadele yürütebildik”

Altun, Türkiye’nin diğer yandan ulusal ve uluslararası alanlarda başarılı işbirlikleri hayata geçirdiğini, eğitim programlarıyla hem sosyal medya okuryazarlığı alanında hem de dezenformasyonla bireysel mücadele hususlarında yeni modeller geliştirdiğini ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bizler bu çalışmalar sayesinde yaşadığımız orman yangınlarında, 6 Şubat depremlerinde, 14 Mayıs seçimlerinde toplumsal fay hatlarını tetiklemeyi, toplumsal birlik ve bütünlüğümüzü bozmayı hedefleyen kirli dezenformasyon kampanyalarına karşı etkin mücadele yürütebildik. Hamdolsun ki, gerek konvansiyonel medya araçları, gerekse de dijital medya ortamları marifetiyle üretilen dezenformatif içerikleri doğru bilgilerle, zamanında ve en etkin iletişim kanallarını kullanarak ifşa ettik, yalan ve sahte içerikler yerine doğru ve gerçek bilgileri kamuoyuyla paylaştık.”

Verdikleri hakikat mücadelesinde, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, medya alanındaki demokrasi karşıtı kültürel hegemonyanın geriletilmesi, milli irade karşıtı tutumun zayıflatılması, bunların yerine sosyo-politik gerçekliklerini yansıtan, kültürel çoğulculuğu ve mesleki çeşitliliği esas alan bir medya eko-sisteminin inşa edilmesi noktasındaki gayretlerinin kendilerinin yolunu açtığını belirtti.

Altun, “Sayın Cumhurbaşkanım, biz bugün zat-ı devletlerinizin vizyonu çerçevesinde, yeni medya teknolojileri ve sosyal medya gerçekliği ile birlikte ortaya çıkan rekabet alanında yeni nesil bir demokrasi mücadelesi veriyoruz. Dezenformasyonla mücadele alanında günden güne imkan ve kabiliyetlerimizi artırıyor, geliştirdiğimiz bilgi, teknoloji ve kabiliyetleri sizin liderliğinizde dost ve müttefik ülkelere aktarabiliyoruz.” dedi.

“Stratejik iletişim hamleleriyle dezenformasyonun zehirli bir enstrümana dönüşmesine mani olabiliriz”

Türk Devletleri Teşkilatı ve İslam İşbirliği Teşkilatı başta olmak üzere uluslararası platformlarda bu bağlamda son derece verimli faaliyetleri hayata geçirdiklerini dile getiren Altun, şunları söyledi:

“Son dönemde, gerek küresel salgın zamanında, gerek Karabağ savaşında, gerek Rusya-Ukrayna savaşında, gerekse de İsrail’in 7 Ekim’den bu yana Gazze’de uyguladığı sistematik zulümlerde, katliamlarda, soykırımda şunu gördük ki; doğru stratejik iletişim hamleleriyle, dezenformasyonun, küresel ve bölgesel güç mücadelelerinde zehirli bir enstrümana dönüşmesine mani olabiliriz. İsrail, bugün bebeklerin, çocukların, kadınların, yaşlıların, mazlumların yanında Gazze’de hakikati de katletmenin arayışı içindedir. İsrail sürdürdüğü vahşet ve soykırıma varan katliamları gizlemek için sistematik şekilde yalan ve yanıltıcı haberler imal etmekte, bunları yaymaya çalışmaktadır. Malumlarınız bu, esas itibariyle İsrail’in kirli propaganda makinesinin alışageldiğimiz yöntemlerinden biridir. Ne var ki, İsrail bu kez dünya kamuoyunu yalanlarıyla rahatlıkla manipüle edememekte, karşısında Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde verdiğimiz hakikat mücadelesini bulmaktadır.”

“İsrail’in yüzlerce yalanını ifşa ettik”

Fahrettin Altun, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, İsrail’in gayri meşru ve zalim saldırıları başlar başlamaz kendilerine Dezenformasyonla Mücadele Merkezi çatısı altında, İsrail’in dezenformasyon saldırılarıyla mücadele edecek bir görev gücü kurmaları talimatını verdiğini söyledi.

Bu talimat doğrultusunda 7 gün 24 saat esasına göre çalışan bir görev gücü oluşturduklarını aktaran Altun, şöyle konuştu:

“Hamdolsun İsrail’in yüzlerce yalanını ifşa ettik. Hem ulusal hem de uluslararası alanda İsrail’in yalanlarını ortaya koyduk, onun yerine gerçek bilginin ne olduğunu paylaştık. Her ifşa, İsrail’in yaşadığı meşruiyet krizini daha da derinleştirdi. Cumhurbaşkanımız bir yandan bağımsız, coğrafi bütünlüğü olan güçlü bir Filistin devletinin kurulması için mücadele ederken, yine bölgede akan kanın durması için mücadele ederken öte yandan da vizyonu ve liderliğiyle, bu kanı akıtan zalimlerin kendilerini yalan haberlerle aklama girişimlerinin engellemesine de vesile oldu. Biz önümüzdeki dönemde de Cumhurbaşkanımızın bize gösterdiği hedefler doğrultusunda hakikat mücadelemizi canla başla vermeye devam edeceğiz.”

Altun, insanlık olarak zor zamanlardan geçtiklerinin farkında olduklarını, bunun için forumun temasını “Birlikte Gelişmek” olarak belirlediklerini ifade etti.

“Dezenformasyon bir durum değil bir tutuma dönüşmüştür”

Bu zor zamanlarda, üzerinde en fazla durmaları gereken hususlardan birinin Dezenformasyonla Mücadele olduğunu vurgulayan Altun, sözlerini şöyle tamamladı:

“Zira artık dezenformasyon bir durum değil bir tutuma dönüşmüştür. Bu tutuma karşı, bilimsel, örgütlü ve uluslararası bir mücadele vermeliyiz. Algıların, olguların önüne geçmesine, yalanın hakikatin yerini almasına müsaade etmemeliyiz. Hibrit savaşlarla bilginin silah haline getirildiği, uluslararası şirketlerin haber tekeli oluşturmaya çalıştığı, medya baronlarının seçici sansürle gerçeği perdeleme gayreti içinde olduğu ve hakikatin hiç olmadığı kadar saldırı altında bulunduğu bir dönemde ‘yaşasın hakikat’ diye haykırmalı, buna uygun politikalar benimsemeliyiz. Biz, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde tam da bu mücadeleyi vermeye çalışıyoruz.”

Kaynak: AA

Related Posts

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir