Enflasyonun yıl sonunda yüzde 7,4 olarak gerçekleşeceği tahmin ediliyor

Enflasyonun yıl sonunda yüzde 7,4 olarak gerçekleşeceği tahmin ediliyor

Enflasyonun yıl sonunda yüzde 7,4 olarak gerçekleşeceği tahmin ediliyor

TCMB BaÅŸkanı Uysal, enflasyonun yıl sonunda yüzde 7,4 olarak gerçekleÅŸeceÄŸinin ve 2021 sonunda yüzde 5,4’e gerileyeceÄŸinin tahmin edildiÄŸini bildirdi.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) BaÅŸkanı Murat Uysal, video konferans ile gerçekleÅŸtirilen Enflasyon Raporu 2020-II Bilgilendirme Toplantısı‘nda yaptığı konuÅŸmada, mevcut para politikası duruÅŸu ve güçlü politika koordinasyonu altında, enflasyonun kademeli olarak hedeflere yakınsayacağının öngörüldüğünü belirtti.

AA Canlı

✔@AACanli

: TCMB BaÅŸkanı Uysal, “Enflasyon Raporu 2020-II Bilgilendirme Toplantısı”nda video konferans yoluyla sunum gerçekleÅŸtiriyor https://www.pscp.tv/w/1rmxPAAwkzmKN 

Anadolu Ajansı @anadoluajansi

TCMB BaÅŸkanı Uysal, “Enflasyon Raporu 2020-II Bilgilendirme Toplantısı”nda video konferans yoluyla sunum gerçekleÅŸtiriyor

pscp.tv

See AA Canlı’s other Tweets

Bu çerçevede, enflasyonun 2020 sonunda yüzde 7,4 olarak gerçekleÅŸeceÄŸi, 2021 sonunda yüzde 5,4’e geriledikten sonra orta vadede yüzde 5 düzeyinde istikrar kazanacağının tahmin edildiÄŸini aktaran Uysal, “Enflasyonun, yüzde 70 olasılıkla, 2020 sonunda yüzde 5,5 ile yüzde 9,3 aralığında (orta noktası yüzde 7,4), 2021 sonunda ise yüzde 3,1 ile yüzde 7,7 aralığında (orta noktası yüzde 5,4) gerçekleÅŸeceÄŸi öngörülmektedir.” dedi.

Uysal, toplam talep koşullarına ilişkin tahminleri oluştururken, yakın dönemde belli sektörlerde üretime ara verilmesi ve iş yerlerinin kapalı olması gibi arz yönlü unsurların etkisini de dikkate aldıklarını söyledi.

Bu doğrultuda, çıktı açığını 2020 yılı ikinci çeyreğinden itibaren aşağı yönlü güncellediklerini ifade eden Uysal, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Böylelikle toplam talep koÅŸullarının bir önceki rapor dönemine göre enflasyonu düşürücü etkisinin güçlendiÄŸi bir görünüm esas aldık. Enflasyonu etkileyen tüm unsurlar ışığında 2020 sonu enflasyon tahminini aÅŸağı yönlü güncelledik. Tahmine aÅŸağı ve yukarı yönde etki eden unsurların birbirini dengelemesiyle 2021 yıl sonu tahminimizi deÄŸiÅŸtirmedik. 2020 yıl sonu enflasyon tahminini yüzde 8,2’den yüzde 7,4’e güncelledik. Bir önceki rapor dönemine göre çıktı açığında yapılan aÅŸağı yönlü güncelleme enflasyon tahminini 1,2 puan, gıda enflasyonu varsayımındaki düşüş ise tahmini 0,3 puan aÅŸağı çekiyor. DiÄŸer taraftan, üretim ve satışlarda görülen düşüşe baÄŸlı birim iÅŸ gücü maliyet artışlarının yıl sonu enflasyon tahminine etkisini 0,5 puan olarak hesapladık. Bir önceki rapor sonrasında Türk lirasında görülen deÄŸer kaybına karşın ham petrol fiyatlarındaki keskin düşüşe baÄŸlı olarak Türk lirası cinsinden ithalat fiyatlarının yıl sonu enflasyon tahminine katkısının 0,2 puan ile sınırlı kalmasını bekliyoruz.”

Uysal, 2021 sonu enflasyon tahminini ise yüzde 5,4 olarak koruduklarını belirtti.

Küresel faaliyetteki toparlanmayla petrol ve ithalat fiyatlarında öngörülen artışların söz konusu tahmini 0,3 puan yükselttiÄŸini ifade eden Uysal, “DiÄŸer taraftan, çıktı açığının seviye olarak bir önceki rapor döneminin altında kalması 2021 sonu tahminini 0,3 puan düşürücü yönde etkiliyor.” dedi.

“Enflasyondaki düşüşün temmuz ayından itibaren hızlanacağını öngörüyoruz”

TCMB Başkanı Uysal, paylaştıkları tahminleri; koronavirus salgınının küresel ve yurt içi piyasalardaki oynaklıklar ve iktisadi faaliyet üzerindeki etkilerinin yılın ikinci yarısında kademeli olarak zayıfladığı bir çerçevede elde ettiklerini söyledi.

Bu kapsamda, küresel risk iÅŸtahının zayıf seyri nedeniyle kısa vadede küresel finansal koÅŸullardaki sıkılığın devam edeceÄŸini varsaydıklarını ifade eden Uysal, “Salgına baÄŸlı olumsuzlukların hafiflemesiyle geniÅŸletici küresel politika adımlarının risk iÅŸtahı ve ülke risk primlerine olumlu yansımalarının yılın ikinci yarısında belirginleÅŸeceÄŸi bir çerçeve öngörüyoruz.” dedi.

Uysal, tahminler güncellenirken, parasal duruşun enflasyondaki düşüşün sürekliliğini ve orta vadeli enflasyon hedefiyle uyumunu sağlayacak şekilde oluşturulacağı bir görünümü esas aldıklarının altını çizdi.

Salgına bağlı olumsuz etkilerin geçici olacağını ve yılın ikinci yarısında, yurt içi talepte nispeten daha güçlü ve erken olmak üzere, ekonomideki toparlanmanın başlayacağını öngördüklerini ifade eden Uysal, şunları kaydetti:

“Ä°ktisadi faaliyetin toparlanma hızı ise normalleÅŸme sürecinin yurt içindeki seyri kadar baÅŸta dış ticaret ortaklarımız olmak üzere küresel ekonomideki gidiÅŸata da baÄŸlı olacaktır. Mevcut görünüm altında, salgın hastalığa baÄŸlı geliÅŸmelerin Türkiye ekonomisi üzerindeki olumsuz etkilerinin sınırlandırılması açısından finansal piyasaların, kredi kanalının ve firmaların nakit akışının saÄŸlıklı iÅŸleyiÅŸinin devamı büyük önem arz etmekte. Yakın dönemde uygulamaya konulan parasal ve mali tedbirlerin ekonominin üretim potansiyelini destekleyerek finansal istikrara ve salgın sonrası toparlanmaya katkı yapacağını deÄŸerlendiriyoruz. NormalleÅŸmeyle birlikte faaliyet üzerindeki arz yönlü etkilerin görece hızlı bir ÅŸekilde ortadan kalkacağını, yılın ikinci yarısından itibaren toplam talebin kademeli olarak toparlanacağını tahmin ediyoruz. SaÄŸlık tedbirlerinin hafiflemesiyle talep koÅŸullarının enflasyon üzerindeki etkilerinin daha belirgin hale geleceÄŸini ve yıllık enflasyondaki düşüşün temmuz ayından itibaren hızlanacağını öngörüyoruz.”

“Portföy akımlarının yılın ikinci yarısında bir miktar toparlanmasını bekliyoruz”

Raporda ana bölümlere ilave olarak koronavirüs salgınının etkilerine dair çeşitli kutu çalışmalarına yer verdiklerini ifade eden Uysal, şunları kaydetti:

“Ä°lk kutuda salgının Türkiye ekonomisini etkileme kanalları tanıtılırken, takip eden kutularda küresel büyüme görünümü üzerindeki etkileri ve buna karşı alınan politika tepkilerini deÄŸerlendiren çalışmalar var. Ayrıca, salgının ülkemiz ekonomisine yansımalarını, enflasyon, dış talep ve turizm özelinde inceleyen kutular da mevcut. Bu süreçte yurt içinde uygulamaya konulan parasal ve mali tedbirleri özetleyen çalışmaların yanı sıra yakın dönemde ödemeler dengesi istatistiklerinde yapılan güncellemeyi deÄŸerlendiren bir kutu da raporda yer alıyor.”

Uysal, küresel ve yurt içi makroekonomik gelişmelere değinerek, koronavirüs (Kovid-19) salgınının dünya çapında hızla yayılmasının ekonomileri birçok farklı kanaldan etkileyerek küresel iktisadi faaliyetin sert bir şekilde daralmasına neden olduğunu söyledi.

Salgının, ilk etapta küresel tedarik zinciri ve üretim üzerinde etkisini gösterdiÄŸini, devamında ise belirsizliklerdeki artış, finansal koÅŸullardaki sıkılaÅŸma, hanehalklarının gelir kaybı ve firmaların nakit akışındaki bozulmanın talepte de belirgin bir zayıflamaya yol açtığını aktaran Uysal, “Dünya genelinde uygulamaya konulan sosyal yalıtım tedbirleri, mart ayı içerisinde hizmetler sektörü faaliyetinin hızla zayıflamasına neden oldu. Takip eden dönemde küresel ticaretteki daralmayla birlikte imalat sanayinin de bu yavaÅŸlamaya eÅŸlik etmesi muhtemel görünüyor. Küresel talep ve emtia fiyatlarındaki keskin düşüşün etkisiyle 2020 yılına iliÅŸkin geliÅŸmiÅŸ ülke enflasyon tahminleri geriledi.” diye konuÅŸtu.

Uysal, tüm dünyayı etkisi altına alan salgının küresel finans krizinden daha derin ekonomik etkileri olduğunun görüldüğüne işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Ä°stihdam, tedarik zincirleri ve üretim kapasitesi üzerinde meydana gelebilecek kalıcı bir tahribatı önlemek amacıyla küresel çapta büyük ölçekli parasal ve mali tedbirler uygulanıyor. Parasal tedbirler kapsamında, geliÅŸmiÅŸ ve geliÅŸmekte olan ülke merkez bankalarında faiz indirimleri, varlık alımları, likidite adımları ve kredi destek programları gibi çeÅŸitli uygulamalar öne çıkıyor. GeliÅŸmekte olan ülkelere yönelen portföy akımlarındaki toparlanma eÄŸilimi 2020 yılı başında sürdü. Ancak salgının küresel bir nitelik kazanmasını takiben bu ülkelerden büyük ölçekli portföy çıkışları görüldü. NormalleÅŸme sürecine iliÅŸkin belirsizlikler halen yüksek seyretmekle birlikte açıklanan para ve maliye politikası önlemlerinin de etkisiyle, portföy akımlarının yılın ikinci yarısında bir miktar toparlanmasını bekliyoruz.”

“Türk lirası ticari kredilerdeki ivmelenme devam ediyor”

Murat Uysal, küresel risk iÅŸtahındaki gerileme sonucunda geliÅŸmekte olan ülkelerin risk primlerinde belirgin artışlar gözlendiÄŸini, bu süreçte Türkiye’nin ülke risk priminin de artarken, Türk lirasında deÄŸer kaybı görüldüğünü ve kur oynaklığının arttığını söyledi.

Salgın öncesi dönemde enflasyondaki düşüşün ve faiz indirimlerinin de katkısıyla finansal koÅŸullarda belirgin bir iyileÅŸme gözlendiÄŸini kaydeden Uysal, “Bu doÄŸrultuda kredi büyümesi 2019 yılının üçüncü çeyreÄŸinden itibaren ivmelendi. Tüketici kredileri büyümesinin, alınan makroihtiyati tedbirlerin yanı sıra salgına baÄŸlı geliÅŸmelerin de etkisiyle son aylarda ivme kaybettiÄŸini görüyoruz. Öte yandan, Türk lirası ticari kredilerdeki ivmelenme devam ediyor. Alınan parasal, finansal ve mali tedbirlerin yanı sıra büyük ölçüde kamu bankalarınca geniÅŸletilen kredi arzının kredi büyümesine iliÅŸkin aÅŸağı yönlü riskleri sınırladığını ve reel sektöre kredi akışının kesintisiz devamına katkı saÄŸladığını deÄŸerlendiriyoruz.” ÅŸeklinde konuÅŸtu.

Uysal, iktisadi faaliyetin 2019 yılının son çeyreğinde yurt içi talep kaynaklı olarak güç kazandığına işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Ekonomideki güçlü seyir ocak-ÅŸubat döneminde de devam etti ve iÅŸsizlik oranları düşüşünü sürdürdü. Bu dönemde yatırım eÄŸilimlerindeki toparlanma sinyalleri devam etti. Ancak mart ayının ikinci yarısından itibaren salgına baÄŸlı geliÅŸmeler iktisadi faaliyeti dış ticaret, turizm ve iç talep kanallarıyla sınırlamaya baÅŸladı. Yüksek frekanslı veriler, tüm dünyada olduÄŸu gibi ülkemizde de ikinci çeyrek için belirgin bir yavaÅŸlamaya iÅŸaret ediyor.

Türkiye’nin en büyük ticaret ortağı olan Avrupa ülkeleri salgından olumsuz etkilenen ülkeler arasında öne çıkıyor. Ayrıca, salgının etki alanı ve petrol fiyatlarındaki mevcut düzeyler deÄŸerlendirildiÄŸinde, Orta DoÄŸu ve Afrika ile Rusya gibi ihracat pazarlarımızın da önümüzdeki dönemde zayıf seyretme ihtimali bulunuyor. Mal ve hizmet ihracatında beklenen yavaÅŸlamaya raÄŸmen emtia fiyatları ve ithalatın sınırlayıcı etkisiyle cari iÅŸlemler dengesinin yıl genelinde ılımlı bir seyir izleyeceÄŸini tahmin ediyoruz.”

Uysal, tüketici enflasyonunun 2020 yılının ilk çeyreÄŸinde yüzde 11,86 ile bir önceki çeyrek sonuna kıyasla yatay seyrettiÄŸini belirterek, “Enflasyon geliÅŸmeleri Ocak Enflasyon Raporu tahminlerimizle uyumlu bir seyir izledi. Bu çeyrekte enerji ve gıda grupları enflasyonu aÅŸağı çekerken, temel mal ve hizmet gruplarının katkısı arttı. Böylece çekirdek göstergelerden B endeksinin yıllık enflasyonu tahmin aralığının üst bandına yakın gerçekleÅŸti. Yılın ilk çeyreÄŸinde, çekirdek göstergelerin yıllık enflasyonu bir miktar yükselse de enflasyon beklentileri, iç talep koÅŸulları ve üretici fiyatlarındaki geliÅŸmelere baÄŸlı olarak eÄŸilimleri ılımlı seyretti.” dedi.

Salgın hastalıkla baÅŸlayan sürecin enflasyonu maliyet ve talep kanallarıyla belirgin ölçüde etkilediÄŸini vurgulayan Uysal, “Son dönemde Türk lirasında gözlenen deÄŸer kaybına raÄŸmen uluslararası emtia fiyatlarındaki keskin düşüşler enflasyon görünümüne olumlu yansıyor. Ãœretim ve satışlardaki düşüşe baÄŸlı birim maliyet artışları takip edilmekle birlikte küresel ticaret hacmindeki zayıflama ve hareketliliÄŸi kısıtlayıcı tedbirlere baÄŸlı olarak toplam talep koÅŸullarının enflasyonu sınırlayıcı etkisinin yılın ikinci çeyreÄŸinde arttığını deÄŸerlendiriyoruz.” dedi.

Uysal, geçen yıl boyunca düşüş kaydeden enflasyon beklentilerinin, 2020 yılının ilk çeyreğinde nispeten yatay seyrettiğini aktararak, orta vadeli beklenti dağılımının, önceki rapor dönemine kıyasla tahmin belirsizliğinin bir miktar arttığına işaret ettiğini bildirdi.

“Kapsamlı bir tedbir seti uygulamaya koyduk”

Ocak Enflasyon Raporu sonrası dönemde enflasyon görünümündeki iyileÅŸmenin devamıyla faiz indirim sürecinin devam ettiÄŸini belirten Uysal, “Ocak ve ÅŸubat aylarında attığımız ölçülü adımların ardından emtia fiyatları ve talep koÅŸullarının yıl sonu enflasyon tahminleri üzerindeki aÅŸağı yönlü riskleri artırdığı deÄŸerlendirmesiyle mart ve nisan aylarında 100’er baz puan faiz indirimi gerçekleÅŸtirdik. Sistemin fonlama ihtiyacının artış gösterdiÄŸi bu dönemde, fonlamanın önemli bir kısmını TCMB ve BIST bünyesindeki döviz karşılığı TL swap iÅŸlemleriyle karşıladık. Bununla birlikte açık piyasa iÅŸlemleri (APÄ°) aracılığıyla saÄŸlanan net fonlama miktarı da arttı. Salgının Türkiye ekonomisi üzerindeki olumsuz etkilerini sınırlandırmak amacıyla faiz indirimlerinin yanı sıra likidite ihtiyacının karşılanmasına ve firmaların nakit akışının desteklenmesine yönelik kapsamlı bir tedbir seti uygulamaya koyduk.” ÅŸeklinde konuÅŸtu.

Uysal, alınan tedbirlerin dört temel amaca yönelik adımları içerdiğine işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Ä°lk olarak, bankalara Türk lirası ve yabancı para likidite yönetiminde esneklik saÄŸlamayı ve öngörülebilirliÄŸi artırmayı amaçladık. Bu kapsamda, bankalara repo ve swap ihaleleriyle daha uzun vadeli fonlama imkanı tanıdık ve swap ihalelerinde Türk lirasına karşılık alınabilecek döviz çeÅŸitliliÄŸini artırdık. Ayrıca, piyasa yapıcı bankalara tanınan APÄ° likidite imkanı limitlerini yükselttik ve tüm bankalar için teminat havuzunu geniÅŸlettik.

Ä°kinci olarak bu süreçten en fazla etkilenen reel sektör firmalarına kesintisiz kredi akışını saÄŸlamaya ve ihracatçı firmaları desteklemeye yönelik adımlar attık. Bu çerçevede, kredi hedeflerini gerçekleÅŸtiren bankalara yabancı para zorunlu karşılık oranlarında indirim yapılması ve limitler dahilinde uzun vadeli ve daha düşük faizli ilave Türk lirası likidite imkanları saÄŸlanması gibi uygulamaları hayata geçirdik.”

Uysal, üçüncü olarak reeskont kredilerinde ihracatçı firmaların nakit akışını desteklemeye yönelik düzenlemeler yaptıklarını anımsatarak, “Bu kapsamda, reeskont kredilerinde geri ödeme vadelerini ve taahhüt kapama sürelerini uzattık. Bunun yanı sıra mal ve hizmet ihracatçısı firmalara, toplam limiti 60 milyar TL olmak üzere, Türk lirası cinsi ihracat ve döviz kazandırıcı hizmetler reeskont kredisi imkanı tanıdık.” dedi.

Son olarak, Devlet İç Borçlanma Senetleri (DİBS) piyasası likiditesini ve Piyasa Yapıcılığı sistemini destekleyerek parasal aktarım mekanizmasının güçlendirilmesine yönelik adımlar attıklarını bildiren Uysal, şunları kaydetti:

“Bu kapsamda, APÄ° portföyü doÄŸrudan alım iÅŸlemlerinin bir kısmını önden yüklemeli olarak gerçekleÅŸtirdik. Ayrıca, Piyasa Yapıcı bankalara Ä°ÅŸsizlik Sigorta Fonu’ndan satın aldıkları DÄ°BS’leri TCMB’ye satma veya APÄ° çerçevesinde tanınan likidite imkanını belirli oranlar dahilinde artırma olanağı saÄŸladık. Ä°ÅŸsizlik Sigortası Fonu kapsamındaki DÄ°BS alımları hariç olmak üzere, TCMB APÄ° portföyü nominal büyüklüğünün TCMB analitik bilanço aktif toplamına oranını azami yüzde 10 seviyesine yükselttik. Aldığımız tüm bu tedbirlerle, bankacılık sektörüne ve reel sektöre ihtiyaç duydukları likiditeyi uygun koÅŸullarla saÄŸlamayı amaçlıyoruz.”

“Ham petrol fiyatları varsayımını 2020 için ortalama 60 dolardan 32,6 dolara düşürdük”

Uysal, küresel talep görünümündeki zayıflamaya baÄŸlı olarak Ocak Enflasyon Raporu’nda yer alan ham petrol fiyatları varsayımını 2020 için ortalama 60 dolardan 32,6 dolara düşürdüklerini söyledi.

Bu yıla iliÅŸkin dolar cinsinden ithalat fiyatları varsayımında da belirgin bir aÅŸağı yönlü güncelleme yaptıklarına iÅŸaret eden Uysal, “Küresel talepteki toparlanmaya baÄŸlı olarak 2021 yılında petrol ve ithalat fiyatları artış hızının daha yüksek olacağını varsayıyoruz.” ifadesini kullandı.

Uysal, 2020 yılı için Ocak Enflasyon Raporu’nda yüzde 11 olarak belirledikleri gıda enflasyonu tahminini ise iÅŸlenmemiÅŸ gıdadaki son dönem eÄŸilimlerini ve turizmde öngörülen yavaÅŸlamayı dikkate alarak yüzde 9,5 olarak güncellediklerini aktardı.

Orta vadeli tahminler oluşturulurken maliye politikası tedbirlerinin alınan diğer parasal ve finansal tedbirlerle birlikte salgın sürecinde ekonominin üretim potansiyelini destekleyeceği ve salgın sonrası toparlanmaya katkı yapacağı bir görünümü esas aldıklarını vurgulayan Uysal, yönetilen/yönlendirilen fiyat ve vergi ayarlamalarının, enflasyondaki düşüş patikasıyla büyük ölçüde uyumlu şekilde belirleneceğini varsaydıklarını kaydetti.

“Aldığımız parasal tedbirler, bu dönemin en az hasarla atlatılmasını amaçlıyor”

Murat Uysal, içinden geçilen sıra dışı döneme ve bu dönemde aldıkları parasal tedbirlere ilişkin de şu değerlendirmelerde bulundu:

“Salgın hastalığa baÄŸlı olarak arz ve talebin küresel ölçekte olumsuz etkilendiÄŸi bir dönem yaşıyoruz. Bu süreçte tüm dünyada olaÄŸanüstü politika tedbirleri uygulanıyor. Hayata geçirilen parasal ve mali tedbirler salgın süresince farklı kesimler üzerinde oluÅŸacak maliyetleri en aza indirmenin yanı sıra normalleÅŸme döneminde hızlı bir toparlanma saÄŸlanabilmesi açısından kritik önem taşıyor. TCMB olarak bu dönemde uyguladığımız politikaları da bu çerçevede deÄŸerlendirmek gerekiyor. Son dönemde aldığımız parasal tedbirler, ekonominin üretim potansiyelini ve finansal istikrarı destekleyerek bu dönemin en az hasarla atlatılmasını amaçlıyor. Bu çerçevede, sistemin artan likidite ihtiyacını karşılamaya ve reel sektöre kredi akışının kesintisiz devamını saÄŸlamaya yönelik zamanlı, hedefe odaklı ve öngörülebilir adımlar attık.”

DÄ°BS piyasasındaki likiditeyi desteklemek amacıyla yaptıkları DÄ°BS alımlarını açık bir iletiÅŸimle, belirledikleri limitler dahilinde gerçekleÅŸtirdiklerini aktaran Uysal, “Varlığa Dayalı Menkul Kıymet ile Ä°potek veya Varlık Teminatlı Menkul Kıymetlerin teminat setine dahil edilmesiyle benzer nitelikteki ihraçların likiditesinin artmasını hedefliyoruz. Ä°hracatçı firmaları KOBÄ° odaklı yaklaşımla desteklemeye yönelik olarak saÄŸladığımız reeskont kredilerini de belli limitler dahilinde ve teminat karşılığında kullanıma sunuyoruz. Söz konusu parasal tedbirlerin yanı sıra alınan mali tedbirler ve büyük ölçüde kamu bankalarınca geniÅŸletilen kredi arzı, kredi büyümesine iliÅŸkin aÅŸağı yönlü riskleri sınırlayarak reel sektör ve finansal sektör arasındaki etkileÅŸimin saÄŸlıklı bir ÅŸekilde devam etmesine katkı saÄŸlıyor.” diye konuÅŸtu.

Uysal, salgın öncesi dönemde cari işlemler dengesinde sağlanan belirgin iyileşme ve şirketler kesiminin yabancı para borçluluğunda süregelen düşüş eğilimi ile bankacılık sektörünün likidite ve sermaye tamponlarının güçlenmiş olması ve kamu borçluluğunun düşük seyretmeye devam etmesinin, bu dönemde Türkiye ekonomisinin direncini artıran başlıca unsurlar arasında yer aldığını vurguladı.

Enflasyon görünümündeki iyileÅŸmeye paralel faiz indirimlerinin de katkısıyla yurt içi finansal koÅŸulların destekleyici konuma gelmiÅŸ olmasının kredi kanalının ve firmaların nakit akışının saÄŸlıklı iÅŸleyiÅŸi açısından önemli katkı sunduÄŸunu belirten Uysal, “Bu çerçevede, önümüzdeki dönemde de parasal duruÅŸumuzu enflasyondaki düşüşün sürekliliÄŸini saÄŸlayacak ÅŸekilde belirlemeye ve elimizdeki bütün araçları veri odaklı bir yaklaşımla fiyat istikrarı ve finansal istikrar amaçları doÄŸrultusunda kullanmaya devam edeceÄŸiz.” dedi.

Uysal, koronavirüs salgınında hayatını kaybeden vatandaÅŸlara Allah’tan rahmet, yakınlarına baÅŸsaÄŸlığı ve sabır, tedavi gören hastalara da acil ÅŸifalar diledi.

“Rezervlerdeki dalgalanmanın geçici olduÄŸunu söyleyebilirim”

“(Swap) Ä°liÅŸkilerimizin güçlü olduÄŸu merkez bankalarıyla bu görüşmeleri sürdürüyoruz. Somut neticeler ortaya çıktıkça paylaÅŸacağız” diye konuÅŸan Uysal, rezervlerdeki dalgalanmanın geçici olduÄŸunu söyleyebileceÄŸini belirtti.

Uysal, istihdam tarafında kısa çalışma ödeneği gibi alınan tedbirlerin işsizliğin çok hızlı düzeyde artmasını önleyici katkılar yapacağını düşündüklerini söyledi.

“IMF ile kaynak ya da swap giriÅŸimimiz yok”

TCMB Başkanı Uysal, IMF ile kaynak ya da swap girişimlerinin olmadığını bildirdi.

Kaynak: AA

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir