ErdoÄŸan: Kaos hesapları yapanlar dışında hiç kimse Türkiye’nin Körfez’deki mevcudiyetinden rahatsız olmamalıdır

Erdoğan Kaos hesapları yapanlar dışında hiç kimse Türkiye'nin Körfez'deki mevcudiyetinden rahatsız olmamalıdır

Erdoğan Kaos hesapları yapanlar dışında hiç kimse Türkiye'nin Körfez'deki mevcudiyetinden rahatsız olmamalıdır

CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan, “Kaos hesapları yapanlar dışında hiç kimse, Türkiye’nin ve Türk askerinin Körfez’deki mevcudiyetinden rahatsız olmamalıdır.” dedi.

CumhurbaÅŸkanı Recep Tayyip ErdoÄŸan, Katar‘da yayımlanan “The Peninsula” gazetesine verdiÄŸi mülakatta, Türkiye-Katar iliÅŸkileri, Türkiye’nin DoÄŸu Akdeniz, Libya, Suriye ve terörle mücadele politikası ile bölgesel geliÅŸmeleri deÄŸerlendirdi.

Türkiye ve Katar’ın köklü tarihi, kültürel ve beÅŸeri münasebetlere sahip iki kardeÅŸ ülke olduÄŸunu belirten ErdoÄŸan, iki ülkenin ekonomi, endüstri, savunma, güvenlik, yatırım ve enerjiye uzanan geniÅŸ bir alanda stratejik iliÅŸkileri bulunduÄŸunu hatırlattı.

Katar ile 2014’te kurulan Yüksek Stratejik Komite mekanizması kapsamında, ÅŸimdiye kadar 50’nin üzerinde anlaÅŸma imzaladıklarını aktaran CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan, ÅŸunları kaydetti:

“Türkiye, Katarlı yatırımcılar için emlak, finans, teknoloji, savunma ve iletiÅŸim gibi birçok alanda cazip fırsatlar sunuyor. 2019 senesinde Katar’a ihracatımızda önceki seneye göre yüzde 10 civarında artış yaÅŸandı. Halihazırda Katar’da 500 Türk ÅŸirketi faaliyet gösteriyor. Sadece müteahhitlik firmalarımızca üstlenilen projelerin toplam deÄŸeri 18,5 milyar doları buluyor. Türkiye ve Katar olarak kazan-kazan temelli iÅŸ birliÄŸinin en güzel örneklerini sunduÄŸumuza inanıyorum.”

ErdoÄŸan, özellikle 2022’de Katar’da düzenlenecek Dünya Kupası öncesinde ortak projelerle iÅŸ birliÄŸini daha da derinleÅŸtireceklerini vurgulayarak, “2022 Dünya Kupası, sadece altyapı yatırımları bakımından deÄŸil, güvenlikten organizasyona kadar çok geniÅŸ bir alanda ciddi hazırlık çalışmaları gerektiriyor. Katarlı dostlarımızın bu organizasyonun altından baÅŸarıyla kalkacaklarına eminiz.” ifadelerini kullandı.

Türkiye’nin geçmiÅŸte çeÅŸitli spor etkinliklerine ev sahipliÄŸi yaptığını, ciddi bir tecrübeye sahip olduÄŸunu anımsatan ErdoÄŸan, bu birikimi Katarlıların istifadesine sunmak üzere farklı projelerinin olduÄŸunu belirtti.

Erdoğan, özellikle güvenlik ve altyapı noktasında Katar Hükümetiyle çalışacaklarını ifade ederek, bu önemli spor organizasyonun başarısı için her türlü desteği vereceklerinin altını çizdi.

“Katar’ın sergilediÄŸi dayanışmayı unutamayız”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye ile Katar arasındaki askeri, güvenlik ve savunma sanayii alanındaki ortak projelerin, ikili münasebetlerin omurgasını oluşturduğuna dikkati çekerek, Türk-Katar Birleşik Müşterek Kuvvet Komutanlığının iki ülke arasındaki kardeşlik, dostluk, dayanışma ve samimiyetin timsali olduğunu vurguladı.

“Ãœssümüzle ilgili menfi propaganda yayanlar kesinlikle iyi niyetli deÄŸildir.” ifadelerini kullanan ErdoÄŸan, ÅŸunları kaydetti:

“Türkiye askeri varlığıyla sadece kardeÅŸ Katar’ın deÄŸil, bütün Körfez bölgesinin istikrarına ve barışına hizmet etmektedir. Kaos hesapları yapanlar dışında hiç kimse, Türkiye’nin ve Türk askerinin Körfez bölgesindeki mevcudiyetinden rahatsız olmamalıdır. Türkiye ve Türk milleti olarak 15 Temmuz darbe teÅŸebbüsünden sonra Katar’ın ülkemizle sergilediÄŸi dayanışmayı asla unutamayız. Bizler de Katarlı kardeÅŸlerimize yönelik haksız abluka ve yaptırımların boÅŸa çıkarılması için her türlü çabayı gösterdik, gösteriyoruz. Üç yıldır devam eden krizin bir an evvel çözülmesini temenni ediyoruz. Her türlü haksızlığa raÄŸmen Katar’ın ablukadan, güçlenerek çıktığını görmekten de büyük bir memnuniyet duyuyoruz.”

“DEAÅž’la göğüs göğüse çarpışan tek ülkeyiz”

CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan, Türkiye’nin Suriye politikası ve terörle mücadele harekatlarına yönelik ise ÅŸu deÄŸerlendirmede bulundu:

“Türkiye’nin Suriye ile yaklaşık 911 kilometre uzunluÄŸunda sınırı bulunuyor. Suriye’de 2011 yılında baÅŸlayan çatışmalardan en fazla etkilenen ülkelerin başında geliyoruz. 1 milyon insanın hayatını kaybettiÄŸi, 12 milyon insanın yerlerinden edildiÄŸi bir krize biz bigane kalamazdık. Suriye kaynaklı saldırılarda ÅŸimdiye kadar yüzlerce vatandaşımız ÅŸehit oldu. Türkiye hem insani hem sosyal hem de maddi olarak ağır bir yük üstlendi. Halihazırda 3,7 milyon Suriyeli sığınmacıya ev sahipliÄŸi yapıyoruz. Hiçbir devlet sınırlarının dibinde bir terör örgütünün palazlanmasına müsaade etmez. Biz de gerek DEAÅž gerekse PKK-YPG terör örgütlerine karşı kararlı bir mücadele yürüttük. Fırat Kalkanı Harekatıyla DEAÅž’lı teröristleri Cerablus, Azez ve El Bab’tan çıkardık.”

Türkiye’nin DEAÅž’la göğüs göğüse çarpışan ve bu uÄŸurda ÅŸehitler veren tek ülke olduÄŸuna dikkati çeken ErdoÄŸan, aynı ÅŸekilde Zeytin Dalı ve Barış Pınarı Harekatlarıyla, PKK’nın Suriye uzantısı YPG-PYD terör örgütünün de Türkiye’nin sınır hattından uzaklaÅŸtırıldığını hatırlattı.

ErdoÄŸan, DEAÅž ve PKK-YPG’nin iÅŸgali altında bulunan 8 bin 300 kilometrekarelik alanı terörden arındırılarak, bu toprakların gerçek sahiplerine teslim edildiÄŸini belirtti.

“Kimsenin toprağında gözümüz yok”

Türkiye’nin ve Özgür Suriye Ordusu’nun çabaları sayesinde bir dönem terörle, zulümle, baskıyla anılan bölgelerin istikrara ve huzura kavuÅŸtuÄŸunu ifade eden ErdoÄŸan, ÅŸunları kaydetti:

“Åžimdiye kadar bu bölgelere 411 bin Suriyeli sığınmacı geri döndü. Türkiye, Suriye topraklarında asla kalıcı deÄŸildir. Bizim kimsenin toprağında gözümüz yok. Kriz kalıcı olarak çözüldüğünde, bizim de Suriye’deki varlığımız sona erecektir. Ancak bu aÅŸamaya kadar, meÅŸru müdafaa hakkımız ve Adana Mutabakatı çerçevesinde terörle ve ülkemize yönelik saldırılara karşı mücadele etmeyi sürdüreceÄŸiz. Ne Ä°dlib’in ne de geri kalan Suriye topraklarının ülkemizin güvenliÄŸini tehdit eden bir boyut kazanmasına müsaade etmeyeceÄŸiz.”

CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan, Türkiye-ABD iliÅŸkilerine iliÅŸkin ise “ABD ile köklü, çok boyutlu ve stratejik iÅŸ birliÄŸimiz mevcut. Farklı çıkarları olan ülkelerin her konuda aynı düşünmesi, aynı ÅŸekilde hareket etmesi uluslararası iliÅŸkilerin tabiatına aykırıdır. Burada asıl mesele görüş ayrılıklarına raÄŸmen, ikili menfaatler temelinde münasebetleri devam ettirebilmektir.” deÄŸerlendirmesinde bulundu.

Zaman zaman çeÅŸitli meselelerde Amerika ile ayrı konumlarda yer alınsa da aradaki stratejik ortaklığın zedelenmemesine büyük önem verdiklerinin altını çizen ErdoÄŸan, ancak son yıllarda 15 Temmuz kanlı darbe giriÅŸiminin faili FETÖ elebaşının Türkiye’ye iadesi ile Suriye’de PKK-YPG terör örgütünün desteklenmesi konusunda Amerikan yönetimi ile bazı sıkıntılar yaÅŸandığını belirtti.

“Ortak çıkarlarımıza odaklanıyoruz”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmede bulundu:

“Sadece ABD de deÄŸil, bazı NATO müttefiklerinin de terör örgütü PKK/PYD/YPG ile iÅŸ birliÄŸini sürdürmesinin ve FETÖ mensuplarını himaye etmesinin ittifak dayanışmasını zehirlediÄŸi ortadadır. Her iki meselede de bir müttefik olarak bizim beklentimiz ülkemizle güçlü bir dayanışmanın sergilenmesiydi, maalesef beklentimiz karşılanmadı. Hatta terör örgütü PKK-YPG Amerikan yönetimindeki bazı çevreler tarafından Suriye’de bir ortak gibi görüldü, desteklendi, himaye edildi. Özellikle eski yönetim bakiyesi kimi askeri ve güvenlik bürokrasisi bu konularda uzlaÅŸmaz bir tutum sergiledi. Öte yandan Sayın Trump’ın göreve gelmesiyle ikili iliÅŸkilerimizde müspet bir hava yakaladık. Hem bölgesel konularda hem de ticaretten yatırımlara kadar pek çok meselede tutumlarımız giderek daha fazla örtüşüyor. Ayrılıklardan ziyade ortak çıkarlarımıza odaklanıyoruz.”

ABD BaÅŸknı Trump ile ikili ticareti 100 milyar dolara çıkarma hedefi belirlediklerini anımsatan ErdoÄŸan, “Bu hedefi tutturmakta da kararlıyız. NATO dahil her platformda ABD ile terörle mücadele, demokrasi, istikrarsızlık ve çatışmaların sonlandırılması gibi baÅŸlıklarda beraber çalışmaya devam edeceÄŸiz.” ifadelerini kullandı.

Türkiye’nin Libya politikası

Türkiye’nin Libya politikasına yönelik bir soru üzerine, ErdoÄŸan, Fayiz es-Serrac’ın baÅŸkanlığını yürüttüğü Milli Mutabakat Hükümeti’nin, Libya’da uluslararası toplum tarafından tanınan tek meÅŸru yapı olduÄŸunu hatırlattı.

Akdeniz’de en uzun kıyı ÅŸeridine sahip olan Türkiye ile Libya’nın, deniz yetki alanlarının belirlenmesi ve askeri iÅŸ birliÄŸi konularında iki mutabakat imzalandığını belirten ErdoÄŸan, “Bu muhtıranın BM tarafından tescil edilmesi de attığımız adımın uluslararası hukuk ve yerleÅŸik teamüller açısından hiçbir sorun teÅŸkil etmediÄŸinin bir kanıtı olmuÅŸtur.” deÄŸerlendirmesinde bulundu.

MeÅŸru hükümetin talebi doÄŸrultusunda, Türk Silahlı Kuvvetlerinin Libya’da eÄŸitim ve destek faaliyetleri gerçekleÅŸtirdiÄŸini anımsatan ErdoÄŸan, şöyle devam etti:

“Darbeci Hafter’in ise ne bir meÅŸruiyeti ne de uluslararası tanınırlığı var. Lejyonerler ve yabancı milislerle Libya meÅŸru hükümetine karşı kirli ve kanlı bir savaÅŸ yürütüyor. Bu zatın kendisi de zaten paralı askerdir. Gerek Moskova’daki gerekse Berlin Konferansı’ndaki uzlaÅŸmaz tavrıyla ateÅŸkes ve çözüm gibi niyetinin olmadığını tüm dünyaya göstermiÅŸtir. Libya’da meÅŸruiyet kazanacak, darbeciler kaybedecektir. Gelinen noktada, Türkiye’nin giriÅŸimleriyle sahada saÄŸlanan sükunet sayesinde ortaya bir fırsat çıktı. Hem Libya hem de bölge barışını ve istikrarını koruyacak bu fırsatın heba edilmemesi gerekiyor.”

“Türkiye’nin asla geri adım atmayacağı bir mesele”

DoÄŸu Akdeniz’de meydana gelen geliÅŸmeler ve Türkiye’nin “Mavi Vatan” yaklaşımı konularında da deÄŸerlendirmelerde bulunan CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan, “Türkiye’nin, her zaman DoÄŸu Akdeniz’in zenginliklerinin kıyı ülkelerince hakkaniyetli ÅŸekilde paylaşımından yana olduÄŸunu ifade etti.

Erdoğan, bunu tüm diplomatik girişimlerinde vurguladıklarını belirterek, şunları kaydetti:

“Ancak baÅŸta Yunanistan olmak üzere Türkiye’nin varlığından rahatsız devletler tek taraflı adımlarla gerginlik çıkarıcı tutum içerisine girdiler. SömürgeciliÄŸiyle ünlü Fransa’nın Yunanistan, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ve ÅŸimdi de Ermenistan’ı kışkırtan tavrının altında Türkiye’nin bölgede etkin rol alması bulunuyor. Ege ve Akdeniz meselesi Türkiye’nin asla geri adım atmayacağı bir meseledir. Türkiye’nin ve KKTC’nin yok sayıldığı, kıyılarına hapsedildiÄŸi hiçbir çözümü kabul etmediÄŸimizi tüm platformlarda yüksek sesle dile getirdik, getirmeye devam edeceÄŸiz. Hak ve menfaatlerimizi her zaman ve her ÅŸartta korumaya, savunmaya kararlılıkla devam edeceÄŸiz.

DoÄŸu Akdeniz’deki kararlılığımızı görenler ve ülkemize içi boÅŸ tehditlerle, ÅŸantajlarla geri adım attıramayacağını anlayanlar nihayet diyalog çaÄŸrılarımıza kulak vermek zorunda kaldı. Oysa biz en başından beri diplomasi kanallarını açık tuttuk. Türkiye, DoÄŸu Akdeniz meselesinde gerginliÄŸin düşürülmesinden ve diyalogdan yana olduÄŸunu sadece söylemleriyle deÄŸil, eylemleriyle de açık ve net biçimde ortaya koydu. Biz, uluslararası hukuk açısından haklı olmanın rahatlığı içindeyiz. Bu doÄŸrultuda Akdeniz meselesinde tüm adımlarımızı kendi çıkarlarımızı korumak baÅŸta olmak üzere barışa, huzura hizmet edecek ve Akdeniz ülkelerinin hepsinin çıkarına olacak ÅŸekilde kazan-kazan prensibi çerçevesinde atıyoruz.”

“YaÅŸadığı sıkışmışlığın ve çaresizliÄŸin ispatı”

CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan, Azerbaycan’ın Ermenistan tarafından iÅŸgal edilen topraklarını kurtarmak için verdiÄŸi mücadeleye iliÅŸkin soru üzerine, Ermenistan’ın katliam gerçekleÅŸtirdiÄŸi KarabaÄŸ baÅŸta olmak üzere Azerbaycan’ın topraklarının bir bölümünü iÅŸgalinin yaklaşık 30 yıldır devam ettiÄŸini anımsattı.

Uluslararası toplumun bu katliam ve iÅŸgallere yıllardır sessiz kalmasından cesaret bulan Ermenistan’ın, mütecaviz adımlarını sivillere yönelik yeni saldırılarla sürdürdüğünü belirten ErdoÄŸan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Azerbaycan da bunun üzerine iÅŸgal altındaki topraklarını kurtarmak için harekete geçti ve ÅŸimdi Ermenistan’ın haydutlukla elde tuttuÄŸu bölgeleri bir bir geri alıyor. Türkiye bugüne kadar olduÄŸu gibi bundan sonra da ‘tek millet, iki devlet’ düsturu içinde haklı davasında Azerbaycan’ın, devletinin, halkının yanındadır. Azerbaycanlı kardeÅŸlerimize desteÄŸimizi bütün imkanlarımızla sürdüreceÄŸiz. Bu bölgesel sorunun çözümü için sözde inisiyatif aldığını öne süren devletler, uluslararası yapılar ne yazık ki bugüne kadar sorunu çözümsüzlüğe mahkum ettiler. Bu devletlerin ve kurumların tutumu Ermenistan’ın şımarmasına, yeni iÅŸgal faaliyetlerine giriÅŸmesine neden oldu.”

KarabaÄŸ meselesinin Kafkasya’nın son 30 yıldır en önemli kriz konusu olduÄŸuna iÅŸaret eden CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan, şöyle devam etti:

“Azerbaycan’ın, yıllardır sonuçsuz bırakılan ve Ermenistan’ın artan saldırılarıyla katlanılamaz hale gelen bu sorunu, fiili bir mücadeleyle çözme yoluna gitmesi hem tarihin hem hukukun hem de coÄŸrafyanın gerçeklerinin gereÄŸidir. Bu sorunu kalıcı bir ÅŸekilde çözmek için BM kararlarının uygulanması ve uluslararası hukukun gereÄŸinin yerine getirilmesi gerekiyor.

Türk milletine karşı her fırsatta saldırgan ve düşman tutum sergilemekten geri kalmayan Ermenistan, bölgede barışın, istikrarın, huzurun önündeki en büyük engeldir. Ermenistan’ın son iÅŸgal teÅŸebbüsünde aldığı ağır hezimetin ardından türlü tezviratlarla Türkiye’yi de çatışmanın içinde gösterme gayretine girmesi, yaÅŸadığı sıkışmışlığın ve çaresizliÄŸin ispatı olmuÅŸtur. Ermenistan’ın bu tavrı bile bölgede geniÅŸ çaplı bir çatışma alanı yaratmak istediÄŸinin göstergesidir. YaÅŸanan son süreç de kimin gerçekten barıştan yana olduÄŸunu gözler önüne sermiÅŸtir. Uluslararası toplumun bu gerçeÄŸi görerek, yıllardır uyguladığı çifte standarttan vazgeçmesi ve Ermenistan’ın Azerbaycan topraklarındaki iÅŸgalini sonlandırma yönünde adım atması çaÄŸrımı yineliyorum.”

“Dünyaya örnek olan uygulamaları hayata geçirdik”

CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan, dünyanın ve Türkiye’nin Kovid-19 salgınına karşı verdiÄŸi mücadeleye iliÅŸkin deÄŸerlendirmesinde ise koronavirüs salgınının, küresel bir saÄŸlık sorunu olmasının yanında tüm dünya için siyasi, ekonomik ve sosyal boyutları olan bir mesele haline geldiÄŸini bildirdi.

Sınır tanımadan bütün ülkeleri etkileyen bu salgını, insanlığın maruz kaldığı büyük bir imtihan olarak gördüklerini belirten ErdoÄŸan, “Tüm dünyanın kaderinin ortak olduÄŸunu hatırlatan bu imtihanın da hep birlikte omuz omuza vererek atlatılabileceÄŸine inanıyoruz.” ifadesini kullandı.

Bu anlayışla Türkiye’nin sadece vatandaÅŸlarının saÄŸlığını düşünmekle kalmadığını, hiçbir ayrım gözetmeksizin 150’den fazla ülkeye tıbbi malzeme desteÄŸinde bulunduÄŸunu anımsatan ErdoÄŸan, ÅŸunları kaydetti:

“Ãœlkemizde üretilen yerli solunum cihazları ve maskeler baÅŸta olmak üzere ihtiyaç duyulan kritik saÄŸlık malzemelerini dostlarımızla paylaÅŸmaktan geri durmadık. Salgın döneminde hem saÄŸlık altyapısı hem saÄŸlık sistemi hem de geliÅŸtirilen teÅŸhis ve tedavi protokolleriyle takdir edilen bir farklılık ortaya koyduk. Türkiye, son 18 yılda güçlendirdiÄŸimiz saÄŸlık sistemi, 40 bin yoÄŸun bakım yatağı, 246 bin yatak kapasitesi, 4 bini aÅŸan tedavi kurumu ve 1 milyon 100 binin üzerindeki saÄŸlık çalışanıyla salgını en rahat karşılayan ülkelerden biri oldu. Bu süreçte hızla yapımı tamamlanan dev saÄŸlık tesisleri ve ülke genelinde faaliyete geçen 16 ÅŸehir hastanesiyle vatandaÅŸlarımıza hem moral hem de saÄŸlıklarını koruyacağımıza dair güvence verdik. Salgına karşı aldığımız saÄŸlık tedbirlerinin yanında her kesimden vatandaşımızı bu süreçte ekonomik ve sosyal açıdan da güvence altına alan ve dünyaya örnek olan uygulamaları hayata geçirdik.

Ä°mkanlarımızla beraber ülkemizin virüsle mücadeledeki tecrübelerini de dostlarımızla paylaÅŸtık. Türk bilim insanlarının teÅŸhis, tedavi ve aşı geliÅŸtirilmesi yönündeki azimli ve yoÄŸun çalışmaları devam ediyor. Bu kapsamda da 26 Mart 2020 tarihinde kabul ettiÄŸimiz G-20 Bildirgesi ile aşının hızlıca geliÅŸtirilmesi için kaynak saÄŸlama taahhüdünde bulunduk. ‘Koronavirüs Küresel Mukabele’ taahhüt etkinliÄŸinin parçası olarak üzerimize düşeni yerine getirme gayretindeyiz.”

“AK Parti ilk günkü heyecanını korumaktadır”

CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan, birçok Arap ve Ä°slam ülkesinin takip ettiÄŸi AK Parti’nin sergilediÄŸi yönetimle Türkiye’ye saÄŸladığı kazanımlara iliÅŸkin soru üzerine, AK Parti’nin milletin umudu olarak 2001’de kurulduÄŸunu ve kuruluÅŸundan 15 ay sonra iktidara geldiÄŸini anımsattı.

AK Parti’nin baÅŸarılar, reform ve hizmetlerle dolu bir geçmiÅŸe sahip olduÄŸuna iÅŸaret eden ErdoÄŸan, “18 yılı aÅŸan parti tarihimizle iktidarımızın her dönemi, sadece iÅŸ yapmakla, icraat üretmekle deÄŸil, aynı zamanda terörden vesayete farklı güçlere karşı mücadeleyle geçmiÅŸtir. Allah’a hamdolsun tüm bu süreçlerden alnımızın akıyla çıkmayı baÅŸardık. Bunun yanında son 18 yılda girdiÄŸimiz tüm seçimlerden zaferle çıktık. 31 Mart 2019 Mahalli Ä°dareler seçimlerinde de AK Parti ve Cumhur Ä°ttifakı olarak yine açık ara birinci olduk. Bugün AK Parti 11 milyona yaklaÅŸan üye sayısı, dinamizmi, vizyonu ve millete hizmet aÅŸkıyla ilk günkü heyecanını korumaktadır. Partimizin kadrolarında ve ufkunda herhangi bir atalet ve zayıflama yoktur. Milletle bağımızı güçlü tuttuÄŸumuz sürece de Türkiye’ye daha uzun yıllar hizmet etmeyi sürdüreceÄŸimize inanıyoruz.” deÄŸerlendirmesinde bulundu.

“Ä°slam dünyası olarak potansiyelimizin çok altındayız”

CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan, Ä°slam ülkeleri arasındaki iliÅŸkiler ve Ä°slam Ä°ÅŸbirliÄŸi TeÅŸkilatı’nın fonksiyonu hakkındaki deÄŸerlendirmesinde ise “Ticaretten siyasete, dış politikadan savunma sanayi ve teknolojiye kadar hemen her alanda Ä°slam dünyası olarak potansiyelimizin çok altında rakamlarla karşı karşıyayız. Ä°slam ülkelerinin dünya ekonomisindeki toplam payı yüzde 10’u dahi bulmuyor.” ifadelerini kullandı.

En zengin İslam ülkesi ile en yoksulu arasındaki gelir farkının 200 kattan daha fazla olduğunu belirten Erdoğan, şöyle devam etti:

“Bugün 350 milyon kardeÅŸimiz aşırı yoksulluk ÅŸartlarında hayatta kalma mücadelesi veriyor. Ä°nsanlığın bugünkü geliÅŸmiÅŸlik seviyesinin temelleri Ä°slam coÄŸrafyasında atılmış olmasına raÄŸmen Müslümanların günümüzde yaÅŸadığı sıkıntıların sebeplerini iyi düşünmeli, analiz etmeli ve çözüm yolları üretmeliyiz. Sadece oturup konuÅŸmakla problemler çözülemeyeceÄŸinden, haksızlıkları giderecek mekanizmalara ve iradeye ihtiyacımız olduÄŸu açıktır. Ä°slam Ä°ÅŸbirliÄŸi TeÅŸkilatı, nüfusları Müslümanlardan oluÅŸan tüm ülkeleri bir araya getiren bir yapı olması sebebiyle, bu konuda elimizdeki en önemli araçtır. Åžayet Ä°slam Ä°ÅŸbirliÄŸi TeÅŸkilatı’nı tüm kurumları ve faaliyetleriyle, hayal ettiÄŸimiz düzeye çıkartabilirsek, hep birlikte sıkıntılarımızın üstesinden gelebileceÄŸimize inanıyorum.”

ErdoÄŸan, 3 yıllık Zirve Dönem BaÅŸkanlıklarında, Ä°slam Ä°ÅŸbirliÄŸi TeÅŸkilatı’nın ortak sorunlara çözüm üretmesi noktasında yoÄŸun çaba harcadıklarına dikkati çekerek, ÅŸunları kaydetti:

“Özellikle Ä°slam ülkeleri arasındaki karşılıklı ticaret ve yatırım imkanlarının artırılması ile yasal prosedürlerin sebep olduÄŸu engellerin ve tıkanıklıkların aşılması için gayret sarf ettik. Aralarında Ä°slam Ä°ÅŸbirliÄŸi TeÅŸkilatı üyelerinin de bulunduÄŸu birçok ülkeyle, Yüksek Düzeyli Stratejik Ä°ÅŸbirliÄŸi Konseyleri, Karma Ekonomik Komisyonları ve Yüksek Stratejik Komiteler gibi mekanizmalar tesis ettik. Ä°SEDAK 34’üncü Toplantısı’nda ‘Ticaretin KolaylaÅŸtırılması ve Gümrüklerde Risk Yönetimi’, 35’inci Toplantısı’nda ise ‘Gıda GüvenliÄŸi’ temaları üzerine kapsamlı oturumlar düzenledik. Ä°stanbul Tahkim Merkezi’nin kuruluÅŸ prosedürlerini tamamladık. Ä°slam Ticaret Sanayi ve Tarım Odalarını yeniden yapılandırma sürecinin de kısa sürede baÅŸarıyla sonuçlanmasını arzuluyoruz. Tercihli Ticaret Sistemi AnlaÅŸması’nın hayata geçmesi de son derece önemlidir. Aldığımız kararları uygulamaya koyduÄŸumuzda, hiçbir komplekse kapılmadan sorunlarımızı konuÅŸup, çözüm yolları ürettiÄŸimiz teÅŸkilatın etkinliÄŸinin de artacağına inanıyorum.”

CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan, Filistin-Ä°srail meselesine çözüm bulmak iddiasıyla hazırlanan ve “Yüzyılın AnlaÅŸması” olarak sunulan plana iliÅŸkin de, “Bu plan açıklandığında Türkiye olarak en güçlü tepkiyi veren ülkelerden biri olduk. Filistinli kardeÅŸlerimizin onay vermediÄŸi bir planı, hangi ambalajla pazarlanırsa pazarlansın bizim kabul etmemiz mümkün deÄŸildir. Filistinlilerin kazanılmış haklarını yok sayan, 1967 sınırları temelinde iki devletli çözümü reddeden, iÅŸgal ve ilhak politikalarını meÅŸrulaÅŸtıran bir planın baÅŸarı ÅŸansı da zaten yoktur. Nitekim plan açıklandığı andan itibaren ölü doÄŸmuÅŸ bir plandır. Böylesi bir planın uygulanma ihtimalini biz görmüyoruz.” deÄŸerlendirmesinde bulundu.

Kaynak: AA

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir