Filistin sansürleri sebebiyle sosyal medya platformlarının “tarafsızlığı” yeniden gündemde

Filistin sansürleri sebebiyle sosyal medya platformlarının "tarafsızlığı" yeniden gündemde
Prof. Dr. Büyükaslan, “Medya güç iliÅŸkisi her zaman sorgulanan bir iliÅŸki olmuÅŸtur ancak bu iliÅŸki tarihin hiçbir döneminde İsrail söz konusu olduÄŸu zamanlardaki kadar küresel bir kuÅŸatıcılıkta ve ağırlıkta olduÄŸu kadar tek yönlü olmamıştır.” dedi.
İstanbul Medipol Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ali Büyükaslan, AA muhabirine, sosyal medya platformlarında Filistin destekçisi paylaşımlara uygulanan sansüre ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
DijitalleÅŸme ve sosyal aÄŸlarla mobil iletiÅŸimin etkisinin insanlar üzerinde geleneksel medyanın etkisinden daha fazla olduÄŸuna deÄŸinen Büyükaslan, “Mobil iletiÅŸim sadece iletiÅŸim olarak deÄŸil, aslında mobil etkileÅŸim hatta çoÄŸu zaman interaktivite olsa dahi adeta tek yönlü bir etkileÅŸimin olduÄŸu ortam olarak karşımıza çıkmakta ve algılarımızı yönetmeye, üzerimizde bir tür ‘yeni idrak mekanizmaları’ oluÅŸturarak yeni bir insan tipi inÅŸa etmeye çalışmaktadır.” dedi.
“‘Nehirden Denize Özgür Filistin’ ifadesine dahi yasak getirildiÄŸi unutulmamalıdır”
Büyükaslan, sosyal medya mecralarının kendi “Topluluk Kuralları”nı bütün kullanıcılar için bir dayatma olarak ortaya koyduÄŸunu belirterek, şöyle devam etti:
“Sosyal medya platformları yeri geldiÄŸinde kendilerini ya da ittifak halinde olduklarını rahatsız edecek bütün içerikleri, paylaşımları ‘Topluluk Kuralları’na sığınarak kaldırabilmektedir. Bu nedenle ‘siyonist Yahudi’ sermayesinin medyada hakimiyetinin inkar edilemez bir gerçek olduÄŸu ortadadır. 7 Ekim’de baÅŸlayan Aksa Tufanı’nın ilk günlerinde görece özgür bir paylaşım ortamı sunan X’in 1,5-2 ay sonrasına kadar Elon Musk’ın Tel Aviv’e götürülüp bebek ve beÅŸik mizanseniyle siyonist baskıya boyun eÄŸmesiyle ‘Nehirden Denize Özgür Filistin’ ifadesine dahi yasak getirdiÄŸi unutulmamalıdır.”
Netflix’in sadece İsrail yanlısı içerikler üretmekle kalmadığını dile getiren Büyükaslan, aksine Filistin ve Gazze’nin özgürlük mücadelesini “terörizm” olarak nitelendirdiÄŸini söyledi.
Büyükaslan, platformun bütün dünyanın terörist olarak gördüğü PKK ve benzeri terör örgütlerini de adeta “özgürlük savaşçısı” olarak lanse ettiÄŸinin altını çizdi.
Instagram’dan Facebook’a kadar İsrail yanlısı sermayenin medya güç iliÅŸkisiyle etkisinde bulunan birçok medya platformunun, ürettikleri algoritmalarla Filistin ve Gazze’nin direniÅŸini sergileyen içerikleri ciddi anlamda kısıtladığını aktaran Büyükaslan, İsrail yanlısı birçok içeriÄŸin aynı mecralarda serbestçe ve istenilen etkiyi üretecek ÅŸekilde paylaşımına onay verildiÄŸini dile getirdi.
Büyükaslan, medya güç ilişkisinin her zaman sorgulanan bir ilişki olduğunu ifade ederek, şunları kaydetti:
“Ancak bu iliÅŸki tarihin hiçbir döneminde İsrail söz konusu olduÄŸu zamanlardaki kadar küresel bir kuÅŸatıcılıkta ve ağırlıkta olduÄŸu kadar tek yönlü olmamıştır. Sosyal medyanın küresel etkisinin özellikle içerik üretilen konulara derinlemesine vakıf olmayan kitleler üzerinde istenilen algıyı oluÅŸturmasındaki önemi düşünüldüğünde günümüzün sosyal medya mecralarının artık sadece güç medya iliÅŸkisini bir iletiÅŸim etkinliÄŸi olarak ortaya koyduÄŸunu düşünmek oldukça masumane, hatta safça bir deÄŸerlendirme olacaktır.
Medyanın, onu elinde bulunduran gücün istediÄŸi etkiyi üretecek dijital bir ‘silah’, ‘bir etki ajanı’ rolü üstlendiÄŸi ve etkisinin son derece yüksek olduÄŸu göz ardı edilmemelidir. Bu gerçeÄŸi bir an dahi göz ardı etmek medya içeriklerine mahkum olmuÅŸ ve kiÅŸilikleri, kimlikleri medya üzerinden inÅŸa edilmiÅŸ genç kuÅŸakların sahip oldukları deÄŸerlerin hangi deÄŸerler olduÄŸu konusunu tartışmalı hale getirecektir.”
Kaynak: AA