Gazze’de, ABD’nin sözde barış planına tepki olarak greve gidilecek

Gazze’deki Filistinli gruplar, ABD’nin sözde barış planına tepki amacıyla bugün greve gidileceğini duyurdu.

Tüm Filistinli grupları bünyesinde barındıran Ulusal ve İslami Güçler Komitesi tarafından yapılan yazılı açıklamada, Gazze‘de bugün Sağlık Bakanlığı hariç tüm kamu kurum ve kuruluşlarında greve gidileceği belirtildi.

Açıklamada, grevle ABD ve İsrail’e, “Yüzyılın Anlaşması” olarak adlandırılan sözde barış planının uygulanmayacağı ve Filistin halkının var gücüyle bu planın başarısız olmasına çalışacağı mesajı verileceği kaydedildi.

“Yüzyılın Anlaşması” sözde barış planının, ABD’nin, Filistin meselesini tasfiye etmeyi amaçlayan hedefinin bir parçası olduğunun vurgulandığı açıklamada, halkın öfkesinin bir göstergesi olarak resmi kurumların binalarına siyah bayrak asılması çağrısı yapıldı.

Netanyahu: Kudüs’ün İsrail’in başkenti olması için ABD’den onay aldık

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Kudüs’ün İsrail’in başkenti olması konusunda ABD’den onay aldıklarını söyledi.

Netanyahu: Kudüs'ün İsrail'in başkenti olması için ABD'den onay aldık

İsrail Kamu Yayın Kuruluşuna (Makan) göre, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ABD Başkanı Donald Trump ile başkent Washington’da düzenlediği ortak basın toplantısının ardından gazetecilerin söz konusu barış planıyla ilgili sorularını yanıtladı.

“Filistin Devletinin başkenti Doğu Kudüs’teki Ebu Dis beldesi olacak. İsrail ise Batı Şeria’daki tüm Yahudi yerleşim birimlerinde egemen olacak.” diyen Netanyahu, “Kudüs’ün İsrail’in başkenti olması için ABD’den onay aldıklarını” vurguladı.

“ABD Filistinlilerden bazı isteklerde bulundu”

ABD’nin, müzakerelere başlanması için İsraillilerden değil Filistinlilerden talepleri olduğuna işaret eden Netanyahu, “Bu talepler arasında Gazze‘nin silahsızlandırılması, teröristlere (Filistinli tutuklu ve şehit aileleri) maaş ödemesinin durdurulması, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde (UCM) şikayette bulunmaya son verilmesi, İsrail’e karşı provokasyonun durdurulması ve İsrail’in onayı olmadan uluslararası kuruluşlara üye olunmaması yer alıyor.” değerlendirmesinde bulundu.

Netanyahu, ABD‘nin, müzakerelere başlanması için “ilhak edilecek yerleşim birimlerini de kapsayacak şekilde Yahudi devletini tanımak, İsrail‘in Kudüs’teki egemenliğini tanımak ve geri dönüş hakkından mutlak surette feragat etmek” gibi bazı şartlar öne sürdüğünü bildirdi.

Netanyahu, bu şartlar yerine getirilmeden, Ürdün Vadisi, Yehuda ve Samira bölgelerindeki yerleşim birimlerinin ilhakı hariç Batı Şeria‘daki “C bölgesi”nde değişim olmayacağını, şartlar yerine getirilse dahi İsrail’in söz konusu bölgede güvenlik alanında egemenliğini devam ettireceğini vurguladı.

Netanyahu, “C bölgesi”nde 4 yıl boyunca yeni yerleşim birimi inşa etmeme ya da inşaat faaliyetini genişletmeme sözü verdiklerini kaydetti.

“İsrail 15 yerleşimi egemenlik altına alacak”

İsrail’in büyük yerleşim birimleriyle bağlantısı olmayan 15 yerleşim birimini de egemenliği altına alacağına ve bu bölgelerin genişletilebileceğine değinen Netanyahu, hükümetin pazar günkü toplantısında Ürdün Vadisi ve tüm Yahudi yerleşim birimlerinin ilhakı lehine oy kullanacağını umduğunu söyledi.

İsrail’in sonuç olarak Filistinlilere “sınırlı ve şartlı” bir egemenlik vereceğini vurgulayan Netanyahu, ABD’nin sözde barış planını “Yüzyılda bir gelen ve değerlendirilmesi gereken” bir plan olarak nitelendirdi.

Trump’ın sözde barış planı

ABD Başkanı Trump, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile Beyaz Saray’da düzenlediği ortak basın toplantısında tek taraflı sözde Orta Doğu barış planını kamuoyuna açıklamıştı.

Sözde barış planı kapsamında Kudüs’ün, İsrail’in “bölünmez” başkenti olarak kabul edileceğini ifade eden Trump, planın bağımsız bir Filistin devleti ve Filistinliler için “son şans” olduğunu iddia etmişti.

Netanyahu ise planı “İsrail için çok büyük ve tarihi bir kazanım” şeklinde nitelendirmişti.

C bölgesi

Filistin ile İsrail yönetimi arasında 1995’te imzalanan “İkinci Oslo Anlaşması” çerçevesinde işgal altındaki Batı Şeria A, B ve C bölgelerine ayrılmıştı.

Batı Şeria’nın yüzde 18’ini kapsayan “A bölgesi”nin idaresi ve güvenlik işleri Filistin’e, yüzde 21’lik “B bölgesi”nin yönetimi Filistin’e, güvenliği ise İsrail’e devredilirken, yüzde 61’ini kapsayan “C bölgesi”nin idare ve güvenliği İsrail’e bırakılmıştı.

Yerel kaynaklar, İsrail güçlerinin sadece geçen yıl Doğu Kudüs ve Batı Şeria’da Filistinlilere ait 521 evi “ruhsatsız” olduğu veya “C bölgesi”nde inşa edildiği gerekçesiyle yıktığını belirtiyor.

İngiliz muhalefet lideri, Trump’ın ‘rezalet’ barış planına tepki gösterdi

İngiltere’de ana muhalafetteki İşçi Partisi’nin lideri Corbyn, ABD Başkanı Trump’ın sözde Orta Doğu barış planının aslında “barış için bir tehdit olduğunu” belirterek, İngiliz hükümetinden “bu rezalete” karşı çıkmasını istedi.

İngiliz muhalefet lideri, Trump'ın 'rezalet' barış planına tepki gösterdi

İngiltere‘de ana muhalafetteki İşçi Partisi’nin lideri Jeremy Corbyn, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, ABD Başkanı Donald Trump‘ın Orta Doğu anlaşmasının bir barış planı olmadığını kaydederek, “Bu, İsrail‘in yasadışı sömürgeciliğini garanti altına alma ve Filistin’in haklarını reddetme planıdır. Barış için bir tehdittir.” ifadelerini kullandı.

İşçi Partisi lideri, İngiliz hükümetinin “bu rezalete karşı çıkması, gerçek bir barış anlaşması ve hakiki bir ‘iki devletli çözüm’ için baskı yapması gerektiğini” vurguladı.

Trump’ın sözde barış planı

ABD Başkanı Trump, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile Beyaz Saray’da düzenlediği ortak basın toplantısında tek taraflı sözde Orta Doğu barış planını kamuoyuna açıklamıştı.

Sözde barış planı kapsamında Kudüs’ün, İsrail’in “bölünmez” başkenti olarak kabul edileceğini ifade eden Trump, planın bağımsız bir Filistin devleti ve Filistinliler için “son şans” olduğunu iddia etmişti.

Netanyahu ise planı “İsrail için çok büyük ve tarihi bir kazanım” şeklinde tanımlamıştı.

İngiltere Dışişleri Bakanı Dominic Raab da Trump’ın sözde barış planını “ciddi bir teklif” olarak niteleyerek, Filistin ve İsrail liderlerini metni “gerçek ve adil bir şekilde değerlendirmeye” çağırmıştı.

İsveç Dışişleri Bakanı Linde’den ABD’nin sözde Orta Doğu barış planına tepki

İsveç Dışişleri Bakanı Ann Linde, “BM’nin İsrail-Filistin sorununa iki devletli çözümü konusundaki pozisyonunu destekliyoruz.” dedi.

İsveç Dışişleri Bakanı Ann Linde, ABD’nin sözde Orta Doğu barış planına ilişkin, Birleşmiş Milletlerin (BM) İsrail-Filistin sorununa iki devletli çözümü konusundaki pozisyonunu desteklediklerini bildirdi.

Linde, ABD’nin, Filistin-İsrail meselesine “çözüm bulmak” iddiasıyla hazırladığı sözde barış planı hakkında açıklamalarda bulundu.

ABD’nin planının İsveç ve AB’yi bağlamadığını belirten Linde, ”İsveç ve AB’nin İsrail-Filistin sorunu konusundaki konumu açık. İsrail ve Filistinliler her iki devletin başkenti Kudüs’te barış ve güvenlik içinde yaşarken, uluslararası hukuka sıkıca bağlı müzakere edilen iki devletli çözümü destekliyoruz.” ifadesini kullandı.

Uluslararası hukuk ve Birleşmiş Milletler kararlarını desteklediklerini hatırlatan Linde, ”Barışın sürdürülebilir ve adil olması için hem İsrail’in hem de Filistin’in ihtiyaçları göz önünde bulundurulmalıdır. BM’nin İsrail-Filistin sorununa iki devletli çözümü konusundaki pozisyonunu destekliyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.

Almanya Dışişleri Bakanından, Trump’ın sözde Orta Doğu barış planına eleştiri

Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas, ABD Başkanı Donald Trump’ın sözde Orta Doğu barış planına ilişkin önerinin sorulara yol açtığını belirtti.

Almanya Dışişleri Bakanından, Trump'ın sözde Orta Doğu barış planına eleştiri

Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas, yaptığı yazılı açıklamada, ABD‘nin bu önerisini titiz bir şekilde inceleyeceklerini, tüm partnerlerin de bunu yapacaklarını varsaydıklarını ifade etti.

Yalnızca her iki taraf için kabul edilebilir, müzakere edilen iki devletli çözümün İsrailliler ile Filistinliler arasında kalıcı barışı getirebileceğini vurgulayan Maas, bu temelde çok uzun süre durmuş olan Orta Doğu barış sürecine yeni bir ivme kazandırmayı amaçlayan her bir atılımın memnuniyetle karşılanması gerektiğini dile getirdi.

“ABD’nin önerisi sorulara yol açıyor.” ifadesini kullanan Maas, bu soruları şimdi Avrupa Birliği’ndeki (AB) partnerlerle görüşeceklerini vurguladı.

Maas, bu soruların, ihtilaftaki tarafların bir müzakere sürecine katılmalarını ve önerinin uluslararası kabul edilen parametrelerle nasıl ilişkili olduğunu içerdiğini kaydetti.

ABD’nin sözde Orta Doğu barış planı

Trump, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile Beyaz Saray’da bugün düzenlediği ortak basın toplantısında tek taraflı Orta Doğu barış planını kamuoyuna açıklamıştı.

Sözde barış planı kapsamında Kudüs’ün, İsrail’in “bölünmez” başkenti olarak kabul edileceğini söyleyen Trump, planın bağımsız bir Filistin devleti ve Filistinliler için “son şans” olduğunu iddia etmişti.

Netanyahu ise planı “İsrail için çok büyük ve tarihi bir kazanım” şeklinde nitelendirmişti.

Mısır’dan taraflara, ‘sözde Orta Doğu barış planını dikkatli inceleyin’ çağrısı

Mısır Dışişleri Bakanlığının açıklamasında, “Başkenti Doğu Kudüs olan Filistin devleti” ifadesinin kullanılmaması dikkat çekti.

Mısır yönetimi, Filistin ve İsrailli taraflara, “ABD Başkanı Trump’ın ‘Yüzyılın Anlaşması’ diye adlandırdığı sözde barış planı”nı dikkatlice inceleme ve barış müzakerelerini tekrar başlatma çağrısında bulundu.

Mısır Dışişleri Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, Mısır yönetiminin, ABD’nin Orta Doğu’da barış ve istikrara katkıda bulunacak olan Filistin meselesine adil ve kapsayıcı bir çözüm bulma girişimlerini takdirle karşıladığı ifade edildi.

Filistin ve İsrail tarafına ABD’nin söz konusu girişimini iyi bir şekilde inceleme çağrısında bulunulan açıklamada, “Mısır, Filistin halkının uluslararası prensipler çerçevesinde Filistin topraklarında bağımsız bir devlet kurması ve barış içinde yaşaması noktasından hareketle ABD’nin çözüm önerisini incelemesinden yanadır.” ifadelerine yer verildi.

Açıklamada, Filistin ve İsrail yönetiminden ABD gözetiminde barış görüşmelerinin başlatılabilmesi için diyalog kapılarını açmaları da istendi.

“Başkenti Doğu Kudüs olan Filistin devleti” ifadesi kullanılmadı

Mısır yönetimi Filistin ile ilgili alışılagelen klasik açıklamanın dışına çıktı. Bu zamana kadar yapılmakta olan bütün açıklamalarda kullanılan “Başkenti Doğu Kudüs olan Filistin devleti” ifadesinin metinde yer almaması dikkat çekti.

Söz konusu ifadelerin açıklama metninden çıkarılması, “Sisi yönetiminin, ABD’nin sözde barış planına zımni desteği” olarak değerlendirildi.

Arap Birliğinden ABD’nin sözde barış planına karşı olağanüstü toplantı kararı

Filistin, Arap Birliğinden Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ın katılımıyla bakanlar düzeyinde olağanüstü toplantı düzenlenmesini talep etti.

Arap Birliğinden ABD'nin sözde barış planına karşı olağanüstü toplantı kararı

Arap BirliğiABD Başkanı Donald Trump‘ın sözde Orta Doğu barış planını görüşmek üzere cumartesi günü bakanlar düzeyinde olağanüstü toplanma kararı aldı.

Filistin resmi haber ajansı WAFA’nın haberine göre, Filistin’in Kahire Büyükelçisi ve Filistin’in Arap Birliğindeki Daimi Temsilcisi Diyab el-Luh, Birlikten, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ın katılımıyla bakanlar düzeyinde olağanüstü oturum düzenlenmesini resmi şekilde talep ettiklerini söyledi.

Cumartesi günü düzenlenecek olağanüstü toplantının çok önemli bir zamanda gerçekleştirileceğini ifade eden Luh, bu zamanda Filistin meselesini yok sayan ve iki devletli çözüm meselesini ortadan kaldıran planların tamamı karşısında Arap ülkelerinin birlik içinde duruş sergilemesi gerektiğini kaydetti.

Luh, bu planların, 1967’de işgal edilen Filistin devletine ait toprakların üzerinde uluslararası sözleşmeler, tüzükler ve kararlarla onaylanmış başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız Filistin devletinin kurulması fırsatını yok etmeye çalıştığını aktardı.

Trump’ın sözde barış planı

ABD Başkanı Trump, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile Beyaz Saray’da düzenlediği ortak basın toplantısında tek taraflı Orta Doğu barış planını kamuoyuna açıklamıştı.

Sözde barış planı kapsamında Kudüs’ün, İsrail’in “bölünmez” başkenti olarak kabul edileceğini ifade eden Trump, planın bağımsız bir Filistin devleti ve Filistinliler için “son şans” olduğunu iddia etmişti.

Netanyahu ise planı “İsrail için çok büyük ve tarihi bir kazanım” şeklinde nitelendirmişti.

Kaynak: AA

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir