İletiÅŸim BaÅŸkanı Altun: Var gücümüzle İsrail’in zulmüne son vermek için çalışacağız

İletişim Başkanı Altun Var gücümüzle İsrail'in zulmüne son vermek için çalışacağız
CumhurbaÅŸkanlığı İletiÅŸim BaÅŸkanı Fahrettin Altun, “İsrail bir soykırımcıdır, İsrail bir katildir ve biz var gücümüzle İsrail’in bu zulmüne son vermek için çalışacağız.” dedi.
TRT World Citizen tarafından Atatürk Kültür Merkezi’nde bu yıl 6’ncısı düzenlenen “Humanitarian Film Festival” (İnsani Film Festivali) ödül töreninde konuÅŸan Altun, TRT’nin “Özü Sözü İnsan” diyerek kararlılıkla sürdürdüğü yayın politikasının tezahürlerinden biri haline gelen festivalin hayırlara vesile olmasını temenni etti.
Festivalin odağında insan ve insana dair meseleler olduÄŸuna dikkati çeken Altun, “Bu festival, insan haklarının korunmasının önemini, sosyal adaleti, barışı, çevre sorunlarının insan hayatına etkisini öne çıkarıyor. Bu festival bize insan hayatının ne denli önemli, merkezi hakikat olduÄŸunu hatırlatıyor. İnsanlık bugün ne yazık ki büyük bir kıyımın odağında.” diye konuÅŸtu.
Son bir yılda, dünyanın yaralarından çok daha fazla kan sızmaya baÅŸladığını vurgulayan Altun, Gazze, Batı Åžeria, El-Halil, Refah ve Cenin’e iÅŸaret etti.
Son sığınaklarında, üzerlerine her gün tonlarca bomba yaÄŸan insanların ÅŸehirlerinden bahseden Altun, “Dahası kadim Beyrut ÅŸehrinden bahsediyorum. Zulmün taşınmaya çalışıldığı İslam ÅŸehirlerinden bahsediyorum. Bugün bu kürsüden sesimizin ulaÅŸtığı herkese, ismini tarihe ‘katil devlet’ olarak yazdıran İsrail’in iÅŸlediÄŸi affedilmez insanlık suçlarını bir kez daha yüksek sesle haykırıyorum. İsrail bir soykırımcıdır, İsrail bir katildir ve biz var gücümüzle İsrail’in bu zulmüne son vermek, İsrail’in bu zulmünü durdurmak ve bu süreçte de İsrail’in zulümlerini, bütün cürümlerini, tüm dünyaya elimizdeki bütün imkanlarla, tüm iletiÅŸim, sanat imkanlarıyla göstermek için var gücümüzle çalışacağız.” ifadelerini kullandı.
Festivalin odağında insan olduğunu yineleyen Altun, odağında insan olan bir dizi acı gerçeğin altını çizdi.
“Onlar birer sayı deÄŸil”
2023’ün 7 Ekim’inden bu yana güneÅŸin tam 393 kez doÄŸduÄŸunu, o günden bu yana, daha 1 yaşını bile görmemiÅŸ 786 bebeÄŸin öldüğünü, son 393 kara günde, toplamda 17 bin 210 çocuÄŸun Gazze’de hayatını kaybettiÄŸini anımsatan Altun, o günden bu yana, gökten ölüm olup yaÄŸan bombaların altında tam 11 bin 742 kadının da can verdiÄŸini söyledi.
Gazze’de, toplamda 42 bin 885 insanın artık nefes almadığını, 183 gazeteci, 1047 saÄŸlık çalışanı ve 85 sivil savunma görevlisinin de görevleri başında katledildiÄŸini dile getiren Altun, “İçinizden, ‘Onlar sayı deÄŸil, onlar insan.’ dediÄŸinizi duyabiliyorum. Onlar birer sayı deÄŸil, insan. Her biri birer anne, baba, çocuk, eÅŸ, abi, kardeş… Aradan geçen bu 393 günde üzerlerine toplam 85 bin 500 ton patlayıcı yaÄŸan insanlar. Evsiz, barksız, camisiz, kilisesiz kalan ve vahÅŸice katledilen insanlar.” ifadelerini kullandı.
Bu zulmün tüm bölgeye yayıldığını kaydeden Altun, Gazze’de baÅŸlayan katliamın bugün Türkiye’nin yakın coÄŸrafyasında bir kelebek etkisi ile büyüdüğünü belirtti.
Sanatın birleştirici gücü altında insani değerleri savunmak için bir araya geldiklerini vurgulayan Altun, şunları kaydetti:
“Bizler tam da bu süreçte ÅŸu hakikati var gücümüzle, yüksek sesle haykırmak durumundayız. Bütün bunlar açık ve net insanlık suçudur. Bu suçları gizlemeye çalışanlar bu insanlık suçunun ortaklarıdır. Suçlu İsrail’dir ve bir o kadar da İsrail’e destek olan, İsrail’in cürümlerini görünmez kılmak için çaba sarf eden, bir yandan da o cürümlere malzeme saÄŸlayan, o cürümleri iÅŸlesin diye İsrail’i cesaretlendiren Batılı müesses nizamdır. Batılı müesses nizamın öncü aktörleridir. Onlar suçludur ve biz haktan, hakikatten yana olan insanlar bu apaçık gerçeÄŸi her ne olursa olsun haykırmak durumundayız.”
“Küresel çözüm mekanizmaları üretilemiyor”
Bugün gerçeÄŸi haykıran sanatçıların, bilim insanlarının ne yazık ki yoÄŸun mahalle baskısına maruz kaldığını, iÅŸlerinden kovulduÄŸunu ve toplumsal anlamda izole edilmeye çalışıldığını anlatan Altun, “Ne olursa olsun, hakikatin gür sesi her daim bu türden zulüm düzenlerini bastırmıştır, tarih bunun örnekleriyle doludur. Bizler, insanlık var oldukça, insan onuru var oldukça, vicdan var oldukça, küresel vicdan toplumu var oldukça yine bu zalimlerin ne yaparlarsa yapsınlar, tarihin çöp sepetine gönderileceÄŸine inanıyoruz ve bunun için mücadele ediyoruz.” diye konuÅŸtu.
Altun, mücadelelerini sürdürürken, sanatçıların duygularıyla, emekleriyle ortaya koyduğu ürünlerin çok hayati olduğunu düşündüğünü dile getirdi.
Sadece yakın coğrafyada sınırlı kalmayan bir insani trajedinin tam ortasında olunduğuna dikkati çeken Altun, dünyanın iki bin yılın ilk çeyreğini geride bırakırken, insanlık ailesinin maalesef tarih boyu görülmemiş ölçekte bir küresel kaos ortamında yaşadığını vurguladı.
Her gün binlerce insanın öldüğünü, en iyi ihtimalle doğup doyduğu toprakları terk etmek zorunda kaldığını belirten Altun, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği verilerine göre bugün dünyada neredeyse 120 milyona yakın kişinin zorla yerinden edildiğini anımsattı.
BirleÅŸmiÅŸ Milletler verilerine göre, dünya üzerindeki mültecilerin 4’te 3’ünden fazlasının düşük ya da orta gelirli ülkeler tarafından misafir edildiÄŸi bilgisini veren Altun, “Türkiye’nin de çok iyi deneyimlediÄŸi üzere, refah seviyesi yüksek geliÅŸmiÅŸ ülkeler ise bu insani trajediye duyarsız yaklaşıyor, sarkastik bir tavırla ‘Görmedim, duymadım, konuÅŸamam.’ diyor. Üç maymun tavrını sergiliyor. Ancak ne var ki büyük kısmını Filistinli, Suriyeli, Iraklı, Ukraynalı, Afganistanlı, Güney Sudanlı ve Myanmarlı göçmenlerin oluÅŸturduÄŸu bu zorlu atmosfer, insanlığın içinde bulunduÄŸu acıların sadece bir kısmını gözler önüne seriyor.” deÄŸerlendirmesinde bulundu.
Bir yandan zorunlu göçler devam ederken, diğer yandan milyonlarca insanın açlık ve kıtlıkla karşı karşıya olduğunu, suya erişmekten ve en temel sağlık hizmetlerini dahi almaktan mahrum bulunduğunu vurgulayan Altun, savaşlar, çatışmalar, iklim krizi ve küresel ekonomik krizler gibi sebeplerle dünyanın, modern tarihin belki de en büyük gıda krizini yaşadığına işaret etti.
Bugün itibarıyla 200 milyondan fazla insanın gıdasızlık salgını yüzünden ölüme sürüklendiğine dikkati çeken Altun, öte yandan dünyanın en gelişmiş ülkelerinde dahi yüz binlerce kişinin sokaklarda, evsiz-barksız yaşama tutunmaya çalıştığını belirtti.
Bunlara baÄŸlı olarak da suç oranlarının birçok yerde tırmandıkça tırmandığını dile getiren Altun, “İşin ilginci, kaosa neden olabilecek boyuttaki toplumsal kırılmaların fitilini ateÅŸleyen bu kriz bir türlü engellenemiyor, engellenmek istenmiyor. Ne yazık ki küresel çözüm mekanizmaları üretilemiyor. Demokrasinin beÅŸiÄŸi olarak görülen, ifade özgürlüğü ve yaÅŸam tarzlarına hiçbir müdahalenin olmadığı ileri sürülen birtakım Batı ülkelerinde giderek İslam karşıtlığının, ırkçılığın, yabancı karşıtlığının yükseldiÄŸini görüyoruz.” dedi.
Bir diğer trajedinin ise çocuklar cephesinde yaşandığını söyleyen Altun, dünya üzerinde terör örgütlerinin zoruyla cepheye sürülen çocuklar olduğu gibi, mega şirketlerin kar güdüsüyle işçi olarak çalıştırmaya zorladığı çocukların da günümüzdeki insani durumun ne denli iç karartıcı olduğunun birer somut göstergesi olduğunu kaydetti.
“Batının hegemonyası da düzen kurma arayışları da geçerliliÄŸini yitirmiÅŸtir”
Ayrımcılığa ve hatta ÅŸiddete maruz kalan kadınların durumunun da 21’inci yüzyılın görülmek istenmeyen gerçeklerinden biri olduÄŸuna dikkati çeken Altun, sıraladığı verilerin ve istatistiklerin kendilerine çok ÅŸey anlattığını söyledi.
Acıların merkezindeki insanlığın haletiruhiyesini sayılar üzerinden hissedemediklerini kaydeden Altun, bunları hissedebilmek ve özümseyebilmek için sayılardan fazlasına ihtiyaç olduğunu ifade etti.
Sanatçıların sözünün, gözünün, felsefesinin tam da bu aşamada devreye girdiğini vurgulayan Altun, sayıların ruhlarına işleyemediği duyguyu, bu festivalde yarışan 301 filmde, sanatın kalbe dokunan yönü sayesinde hissedebildiklerini kaydetti.
Altun, sözlerine şöyle devam etti:
“Odağında insan olan meselelere karşı bizi harekete geçirecek esas unsur sayılara indirgenmiÅŸ trajediler deÄŸildir. Aslolan yaÅŸayanı anlayabilmek, onunla gerçek anlamda duygudaÅŸlık kurabilmektir. Acıyı hissetmek, o acının yaktığı ruhla gerçekten estetik eserler ortaya koymak. Bu da ancak sanatla ve siz deÄŸerli sanatçılarımızın gayretleriyle mümkündür.”
Küresel alandaki kültürel hegemonyaya ve sinema denildiÄŸinde dünyada akla gelen Hollywood endüstrisine de deÄŸinen Altun, özellikle savaÅŸ dönemlerine etki eden Hollywood’un İkinci Dünya Savaşı, Vietnam, Afganistan, Irak iÅŸgalleri ile ilgili birer kült haline gelmiÅŸ propagandist yapımlarının herkesin aklında olduÄŸunu belirtti.
Altun, bu türden bir kültür hegemonyasının sürdürülmesinin bir anda mümkün olmadığını, bugün Batılı dijital platformların tam da Hollywood’un açtığı bu yolda ilerlediÄŸini anlattı.
Eskiden Batı’nın, batı dışı toplumları zorlayarak da olsa sistem içinde tuttuÄŸu bir yapı olduÄŸunu ve o yapı içerisinde buna uygun kültürel hegemonya zemini üreten yapımlar bulunduÄŸunu anımsatan Altun, şöyle devam etti:
“Bugün itibarıyla içinde olduÄŸumuz küresel kaos ortamında, küresel istikrarsızlık çağında Batı’nın hegemonyası da düzen kurma arayışları da geçerliliÄŸini yitirmiÅŸtir. Batı’nın, batı dışı toplumlar için dayattığı batılılaÅŸma politikaları, modernleÅŸme politikaları, artık sosyopolitik meÅŸruiyet zeminini kaybetmiÅŸtir. Bunlardan beslenen kültürel hegemonya araçları da zemin kaybetmiÅŸtir. Bugün Batı dışından yükselen sesler, ortaya çıkan otantik kültürel varoluÅŸ çaÄŸrıları, alternatif sesler, gerçek anlamda küresel vicdan toplumunun en önemli unsurları arasındadır. Ben başından itibaren tabii platformunu da bu alanda deÄŸerlendiriyorum. tabii platformu Türkiye’den yükselen ve küresel alanda hakça, adaletten yana bir kültürel gerçekliÄŸin uluslararasılaÅŸması için çaba sarf eden samimi insanların ürettiÄŸi bir üründür. Bu dijital platformda gerçekten güçlü içeriklerle biz Batılı kültürel hegemonyanın adaletsizliklerine, hakikat karşıtı giriÅŸimlerine dur diyeceÄŸimize inanıyoruz.”
“Bu dünyanın kalkınması, sömürü düzeninden kurtulması için iddia sahibiyiz”
tabii platformu gibi bu festivalin de Batı dışı dünyadan, Türkiye’den yükselen güçlü bir kültürel varoluÅŸ çığlığı olduÄŸunu kaydeden Altun, “Biz, dünyanın ötekileÅŸtirilen toplumları, insanları, sesleri bastırılan insanları buradayız, varız, sesimiz, varlığımız gerçek. Bu dünyada var olduÄŸumuz gibi bu dünyanın geleceÄŸi için de fikrimiz var. Bu dünyanın geleceÄŸi için bütün gücümüzle çalışıyoruz. Bu dünyanın mukadderatı için Batılılar kadar söz sahibiyiz. Bu dünyanın kalkınması, sömürü düzeninden kurtulması için iddia sahibiyiz. Bu çaÄŸrıyı da yine bütün dünyaya bu kültürel araçlarla yapıyoruz. Bu gayretin bir ürünü.” diye konuÅŸtu.
TRT World Citizen Humanitarian Festival’in insani temelde içeriklere odaklanarak önemli bir sorumluluÄŸu yerine getirmeye çalıştığını, bunu da dünyanın dört bir yanındaki mazlumların anlaşılmasını saÄŸlayacak eserler veren sanatçıları bir araya getirerek yaptığını söyleyen Altun, bu festivali çok kıymetli bulduÄŸunu ifade etti.
Altun, “Bu tür etkinlikler bizlere, günlük telaÅŸlarımız arasında dikkatimizden kaçan nice insan hikayesini görme ve anlama imkanı sunuyor. Bir diÄŸer deyiÅŸle, bizlere en temelde insan olduÄŸumuzu ve insan olmaktan doÄŸan hem haklarımız hem de ahlaki vazifemiz olduÄŸunu tekrar hatırlatıyor.” dedi.
Türkiye Cumhuriyeti’nin sahip olduÄŸu binlerce yılın birikiminden oluÅŸan manevi mirasın kendilerine, hayata dair her ÅŸeye vicdan penceresinden bakmak gerektiÄŸini öğütlediÄŸini ifade eden Altun, “Türkiye’nin, CumhurbaÅŸkanımız Sayın Recep Tayyip ErdoÄŸan tarafından da sıklıkla dile getirilen ‘İnsanı yaÅŸat ki devlet yaÅŸasın.’ felsefesi tam da bu nedenle, sadece sınırlarımızla ilgili deÄŸildir. Biz o nedenle sıklıkla ‘Türkiye Türkiye’den büyüktür.’ diyoruz. İnsanı yaÅŸat ki devlet yaÅŸasın felsefesi, Türkiye’den neÅŸet eden ancak dünyaya hitap eden bir felsefedir. Ülkemizin yakın ya da uzak gözetmeksizin çeÅŸitli coÄŸrafyalarda ortaya koyduÄŸu, barış, adalet, istikrar ve güvenliÄŸin tesis edilmesine yönelik giriÅŸimlerin ÅŸimdiden tarihe geçtiÄŸini vurgulamamız gerekir.” diye konuÅŸtu.
Anadolu’nun, nerede bir mazlum, nerede bir muhtaç görse yardıma ilk koÅŸan, elindekini paylaÅŸmayı en büyük erdem bilen ve haksızlık karşısında susmanın en büyük kötülük olduÄŸuna inanan sahici insanların yurdu olduÄŸunu vurgulayan Altun, “Türkiye, bugün Sayın CumhurbaÅŸkanımızın liderliÄŸinde küresel adalet anlayışına tam da bu felsefeyle öncülük etmektedir. Bu felsefeyle ‘Dünya 5’ten büyüktür.’ demektedir, ‘Daha adil bir dünya mümkündür.’ çaÄŸrısı yapmaktadır.” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin küresel barış ve istikrar için sorumluluk almaktan asla kaçınmayan anlayışını ve bu konudaki hassasiyetlerini TRT’nin kendi faaliyet alanında baÅŸarıyla taşımasının kendileri için son derece gurur verici olduÄŸunu ifade eden Altun, “TRT World Citizen Humanitarian Film Festival de Türkiye’nin bu konudaki hassasiyetlerinin kurumsal tezahürlerinden bir tanesidir. Bu yıl, dünyanın 63 farklı ülkesinden 301 filmin bu festivale baÅŸvurmuÅŸ olması da son derece önemlidir ve küresel vicdan toplumunun inÅŸası açısından oldukça hayatidir. Bizler, artık gelenekselleÅŸen bu festivalin, ürettikleri eserler ile insanlığa da hizmeti dokunan deÄŸerli yapımcı ve yönetmenleri bir araya getirmesini güçlü bir ÅŸekilde destekliyoruz.” dedi.
TRT Genel Müdürü Mehmet Zahid Sobacı ve uluslararası organizasyonlara imza atarak “insanı ve insana ait deÄŸerler bütünü”nü gündemde tutan tüm TRT çalışanlarını, festivale destek verenleri ve jüri üyelerini tebrik eden Altun, festivalin kalıcı olmasını ve insanlık ailesine barış, refah, adalet, istikrar temin etme yolunda büyük katkılar sunmasını temenni etti.
Kaynak: AA