İran’da ekonomik sorunlar endişe verici boyutlara ulaştı

İran'da ekonomik sorunlar endişe verici boyutlara ulaştı

İran'da ekonomik sorunlar endişe verici boyutlara ulaştı

İran’da yerel para biriminin değer kaybetmesi, ABD’nin yaptırımları ve yüksek enflasyon, geniş katılımlı protestoların tekrarlanması ihtimalini arttırırken, Tahran yönetimini ülkenin geleceğiyle ilgili endişeye sevk ediyor.

Tahran yönetimi söz konusu durum karşısında olası toplumsal tepkilerin önüne geçmeye çalışıyor. Bu yönden, Merkez Bankası, birkaç gün önce, Tümen’in değerinin korunması ve ekonomik kalkınmaya destek olmak amacıyla, mevduat faiz oranını 2 puan arttırarak yüzde 12’ye çıkardı.

İranlı ekonomi uzmanları, Merkez Bankası‘nın aldığı bu kararı AA muhabirine değerlendirdi.

Paris Üniversitesi İktisadi Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Cemşid Esedi, “Merkez Bankası, neredeyse iflas etmek üzere olan devlet şirketlerinin nakit para ihtiyacını gidermek için faizleri yükselterek borsaya ilgiyi arttırmaya çalışıyor.” dedi.

İran ekonomisinin bütçe açığı etkisi altında olduğunu dile getiren Esedi, “Hükümet yeni tip koronavirüs öncesi yüzde 50 oranında bütçe açığı sorunuyla karşı karşıyaydı. Bu kriz ve ABD’nin yaptırımlarının artmasıyla bütçe açığının büyümesi bekleniyor.” ifadelerini kullandı.

Devletin parasının bitmesinin ülkede iktisadi, sosyal ve siyasal durumu bütünüyle etkilediğini belirten Esedi, “Korkunç senaryo, insanların 2017 ve 2019 da olduğu gibi sokağa çıkmalarıdır. Asıl sorun paranın bitmesidir. Mevduat faiz oranlarının arttırılmasının nedeni devletin iflas durumudur.” şeklinde konuştu.

Halkın sokağa dökülmesinin nedenleri

Bir diğer İranlı ekonomi uzmanı Said Bülentnazar, İran’da likidite sorununun enflasyonu tetiklediğini söyledi.

Bülentnazar, şöyle devam etti:

“Her ülkede enflasyonun sebeplerinden biri likidite sorunudur. Faizlerin artmasıyla insanlar, değerlendirmek için paralarını bankalara yatırıyorlar. Bu durum devletin likidite kontrolüyle mümkün olur. Eğer bir banka veya mali bir kurum, kaynaklarını doğru belirlemez ve yatırımını doğru yapamazsa ileride problemle karşılaşması kesindir. Son yıllarda bazı resmi izni bulunmayan kurumlar, halkın paralarını doğru kullanmayıp geri veremediler. Bu da halkın sokaklara dökülmesine yol açtı.”

Tümen’in değer kaybetmesi

Diğer taraftan geçen hafta, İran’ın Venezuela’ya benzin ihracatı sonrası ABD’nin bu ülkenin kaptanlarına yönelik yaptırımı ve Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın (UAEA) İran aleyhine aldığı karar, Tümen’in yabancı para birimleri karşısında düşüşe geçmesine ve 1 doların 20 bin Tümen’e yükselmesine neden oldu.

Tümen’in dolar karşısında tarihi gerilemesinde ABD-Irak arasındaki son görüşmelerin de etkisinin olduğu söylenebilir. İran’ın İslam İşbirliği Teşkilatı’ındaki eski Temsilcisi Sabbah Zengene, Dışişleri Bakanlığı Siyasi ve Uluslararası Araştırmalar Merkezi’ne ait “ipis.ir” internet sitesinde yayınlanan makalesinde, “Görüşmenin konusu İran’ı yok etme olmalıdır. Eğer Irak, ABD’yle bu minvalde görüşmezse ekonomik yaptırımlarla karşı karşıya kalacaktır.” ifadelerini kullandı.

Irak, İran’ın dolar temin ettiği ve Çin’den sonra ürünlerini en çok ihraç ettiği ülke konumunda.

İran Petrol Ürünleri İhracatçıları Birliği Sözcüsü Hamid Hüseyni, ocak ayında yaptığı açıklamada, “Irak’a son 10 ayda 8 milyar dolar ihracat yapıldı. İran’ın, Irak’a gaz ve petrol ihracat parası bu ülkenin merkez bankasının hesabına yatıyor. ABD’nin yaptırımları paranın çekilmesine mani. Bu nedenle Irak Merkez Bankası’nda 5 milyar dolar bloke edildi.” şeklinde konuştu.

Petrol gelirinin düşmesinin yanı sıra Kovid-19’un piyasaya olumsuz etkisi, Tümen’in değer kaybının nedenleri arasında yer alıyor.

İran Cumhurbaşkanı Birinci Yardımcısı İshak Cihangiri, son günlerde yaptığı bir açıklamasında, petrol gelirinin 100 milyar dolardan 8 milyar dolara gerilemesi ve Kovid-19’un piyasalara olumsuz etkisinin, işsizliği arttırdığını, ekonomik krizin derinleşmesine ve enflasyonun yükselmesine neden olduğunu söyledi.

Bu minvalde İranlı reformist siyasetçi Mustafa Taczade, şu ifadeleri kullandı:

“Asıl sorun ‘Savaşa ve Müzakereye Hayır’ stratejisinde ekonomik yaptırımlar konusunu görmezden gelmektir. ‘Savaşa ve Müzakereye Hayır’ stratejisi, İran halkına aşırı baskıların uygulanmasıyla sonuçlanan zarara yol açmıştır. Bunu eleştirmemek ve Velayeti Fakih karşıtı olarak tanımlamamak elde mi?”

Aydınların uyarısı

Tahran Üniversitesi Siyasi Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Abbas Ahundi ve Hüccetulislam Seyyid Musevi Hoiniha, ekonomik sıkıntılar nedeniyle toplumdaki genel rahatsızlık ve bunun özellikle işsizler ve alt sınıflarda ayaklanmaya dönüşme ihtimaline karşı yöneticilerini uyardı.

Hasan Ruhani hükümetinin birinci döneminde Ulaştırma ve Şehircilik Bakanı olarak kabinede yer alan Ahundi Telegram sayfasından, “Bölgenin siyasi coğrafyası ve tarihi ele alındığında İran’ın ‘ulusal güvenliğini’ tehdit eden etkenlerin en önünde, ‘ekonomik zafiyet ve kamu hoşnutsuzluğu’ geliyor.” ifadelerini kullandı.

Bu güne kadar, ülkesiyle ilgili sorunların kaynağını ABD’nin baskılarında arayan, İmam Humeyni’ye Bağlı Öğrenciler Komitesi Başkanı ve kapatılan Selam Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hoiniha ise, İran Lideri Ali Hamaney’e hitaben yazdığı mektubunda, ülke sorunlarının kaynağının başta ekonomik sıkıntılara yol açanlar olmak üzere Tahran yönetiminin yanlış siyasi kararlarından kaynaklandığını savundu.

Kaynak: AA

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir