İran’da nükleer bilimci suikastinde şüpheler İsrail üzerine yoğunlaşıyor
İran’da geçtiğimiz yıllarda benzer saldırılarla hayatını kaybeden 6 nükleer bilim insanında olduğu gibi Muhsin Fahrizade’ye yönelik saldırıda da şüpheler İsrail üzerinde yoğunlaştı.
İran‘da geçtiğimiz yıllarda benzer saldırılarla hayatını kaybeden 6 nükleer bilim insanında olduğu gibi Muhsin Fahrizade‘ye yönelik saldırıda da şüpheler İsrail üzerinde yoğunlaşıyor.
Tel Aviv yönetimi, her fırsatta Tahran yönetiminin nükleer çalışmalarının kendileri için bir tehdit olduğunu öne sürerek, İran’ın bu alandaki çalışmalarını durdurabilmek için her yolu denemekten uzak durmayacağı sinyalini vermişti.
Netanyahu tarafından hedef gösterilmişti
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, yaklaşık 2 yıl önce İran nükleer arşivini ifşa ederek Fahrizade’yi hedef göstermişti.
Netanyahu, Nisan 2018’de İsrail istihbarat servisi Mossad’ın, İran nükleer çalışmalarından ele geçirildiğini iddia ettiği çok sayıda belgeyi kamuoyuyla paylaşmıştı. Bu toplantıda Netanyahu, Fahrizade’nin Amad isimli bir projenin başında olduğunu ileri sürmüş ve “Bu ismi unutmayın” ifadesini kullanmıştı.
Son 13 yılda 7 nükleer bilimci suikasta uğradı
2007’den bu yana İran’da 7 nükleer bilimci benzer yollarla suikasta kurban gitti.
İran’ın nükleer uzmanlarına yönelik ilk suikast Erşid Hüseyinpur’a düzenlendi. Hüseyinpur, 2007’de uranyum zehirlenmesinden hayatını kaybetti. İran ölüm haberini bir süre gizledikten sonra, Hüseyinpur’un ölüm sebebini altı gün sonra gaz zehirlenmesi olarak duyurdu. İsrail’in daha önceleri Irak’ta nükleer uzmanlara yönelik suikastları olduğu belirtilerek parmaklar İsrail’i gösterdi.
Tahran yönetimi nükleer uzmanlara yönelik bu ilk suikastla ilgili ülkede güvenlik zaafı olmadığını ortaya koymak için olayda İsrail parmağının olduğu iddialarını yalanladı.
Tahran Üniversitesi’nde fizik profesörü Mesud Ali Muhammedi, 12 Ocak 2010’da evinden çıkışı esnasında uzaktan kumandalı bir bombanın patlaması sonucu öldürüldü. Bomba düzeneğini kurduğu öne sürülen Mecid Cemali Feşi yakalandı. Feşi, İran devlet televizyonundan yayınlanan konuşmasında, bomba eğitimini İsrail’de Mossad elemanlarından aldığını söyledi.
Şehid Beheşti Üniversitesi Öğretim üyesi nükleer fizik uzmanı Mecid Şehriyari, 2010 yılında otomobiliyle hareket halindeyken bir motosikletlinin aracına yapıştırdığı bombanın patlatması sonucu hayatını kaybetti. İran yönetimi olayla ilgili İsrail ve ABD yönetimini suçladı.
Bir diğer nükleer alanda uzman Feridun Abbasi de 2010 yılında Şehriyari’ye yönelik aynı metodla öldürülmek istendi. Abbasi, aracına bomba yapıştırıldığını fark eder etmez aracından atlamasıyla ölümden kurtuldu. Tahran yönetimi saldırıdan İsraili sorumlu tuttu.
İran Savunma Bakanlığı’na çalışan Daryuş Rızayinejad da 2011 yılında evinin önünde aracının içerisinde silahlı saldırı sonucu hayatını kaybetti.
Natanz Nükleer Tesisi’nde çalışan Mustafa Ahmedi Ruşen de benzer bir saldırıyla ortadan kaldırıldı. 11 ocak 2012 tarihinde motosikletli bir saldırgan, Ruşen’in aracına manyetik bombayı yapıştırarak, hızla uzaklaşmış, bombanın patlaması sonucunda Ruşen ve şoförü hayatını kaybetmişti.
İran yönetimi Ruşen’e yönelik suikastın nükleer uzmanlara düzenlenen önceki saldırılara benzerliğine işaret ederek, olaydan rejim muhalifi Halkın Mücahitleri örgütünü ve İsrail’i sorumlu tutmuştu.
Ruşen’in ölümü üzerine İran’ın Birleşmiş Milletler Büyükelçisi Muhammed Hazai bir açıklama yaparak, ülkesi bilim adamlarına karşı yapılan saldırıları zalimce ve insanlık dışı “terör eylemleri” olarak nitelendirmişti.
Hazai, “İran güvenlik yetkilileri tarafından toplanan mevcut kanıtlara dayanarak, önceki olaylara benzer şekilde, failler İranlı nükleer bilim adamlarına suikast yapmak için aynı terörist yöntemi kullandılar. Yani bilim adamlarını taşıyan araca yapışkan bir manyetik bomba iliştirip patlattılar.” ifadelerini kullanmıştı.
Dönemin İran Meclisi Milletvekili Kazem Celali, Birleşmiş Milletler’in saldırıdan ABD ve İsrail istihbarat teşkilatlarını sorumlu tutmuştu.
İsrail Ordusu Sözcüsü Yoav Poli Mordechai, Ruşen’in ölümüyle ilgili sosyal medya sayfasından yaptığı açıklamada, “İranlı bilim adamını kimin hedef aldığı hakkında hiçbir fikrim yok. Ama kesinlikle gözyaşı dökmüyorum.” açıklamasında bulunmuştu.
Olağan şüpheli İsrail
İran’ın nükleer çalışmalarında kilit rol oynayan isimleri hedef alan suikast saldırılarında İsrail her defasında olağan şüpheli olarak öne çıkıyor.
Nitekim bugün daha önce öldürülen 7 nükleer bilimci gibi suikasta uğrayan Muhsin Fahrizade’nin ölümünün ardından da ilk işaret edilen adres yine İsrail oldu.
İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif, olayın ardından Twitter hesabından yaptığı açıklamada, Fahrizade’ye yönelik suikastla ilgili İsrail’i suçladı.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu da olayla ilgili yaptığı ilk açıklamada, “Size Orta Doğu’da bir hareketlenme olduğunu söylemek istiyorum. Gergin günler bizi bekliyor.” demişti.
Suikaste uğrayan Fahrizade, İran’ın nükleer programının mimarlarındandı
Tahran’da suikaste uğrayan İran’ın nükleer programının kilit isimlerinden bilim insanı Muhsin Fahrizade, İsrail’in hedefindeki kişi olarak ön plandaydı.
Bugün Tahran’da suikaste uğrayan İran’ın nükleer programının kilit isimlerinden bilim insanı Muhsin Fahrizade, İsrail’in hedefindeki kişi olarak öne çıkıyordu.
Aynı zamanda Savunma Bakanlığı Araştırma ve İnovasyon Kurumu Başkanı ve askeri bir kurum olan İmam Hüseyin Üniversitesi’nde fizik profesörü olarak görev alan Fahrizade, askeri alandaki faaliyetleriyle de bilinen bir isim.
Başkent Tahran’a yakın Kum kentinde 1957 yılında dünyaya gelen Fahrizade, 1979 yılındaki İran İslam Devrimi’nin ardından kurulan Devrim Muhafızları Ordusu’nda görev aldı.
İran Savunma Bakanlığı ile Silahlı Kuvvetler Başdanışmanı ve İran Fizik Araştırma Merkezi (PHRC) Başkanı olması nedeniyle 24 Mart 2007’de Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) 1747 sayılı kararla yaptırım listesine aldığı İranlı yetkililerden biriydi.
Fahrizade, Batılı gazetecilerin en çok röportaj yapmak istedikleri kişiler arasında yer alıyordu ancak Tahran Yönetimi, önceki yıllarda söz konusu bilim insanıyla ilgili bilgilerin yayınlanmaması için çaba gösteriyor ve Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) denetçilerinin onunla görüşmesine izin vermiyordu.
“İran’ın askeri nükleer programının babası”
Batılı istihbarat örgütlerinin “İran’ın askeri nükleer programının babası” olarak nitelendirdikleri Fahrizade’nin faaliyet alanı, İran’ın bilimsel nükleer programını bu ülke için nükleer bir potansiyele dönüştürmekti.
Fahrizade’nin bir fizik profesörü olarak, nükleer bomba geliştirmek için 1989 yılında kurulduğu iddia edilen gizli program “Amad” projesini yönettiği söyleniyor. UAEA’ya göre program 2003 yılında sonlandırıldı.
Fahrizade, ABD’nin Foreign Policy Dergisi tarafından yayınlanan dünyanın en güçlü 500 kişisi listesinde yer alan beş İranlı figürden birisiydi.
İran’ın nükleer programının arkasındaki figür olarak kabul edilen Fahrizade’nin nükleer anlaşmanın imzalanmasında da etkin bir rol oynadığı belirtiliyor.
Netanyahu tarafından hedef gösterilmişti
İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu’nun Mayıs 2018’de İran nükleer programı hakkında yaptığı sunumda zikrettiği tek İranlı bilim insanıydı.
İsrailli kaynaklar, MOSSAD’ın 2018 yılında Tahran’daki atom reaktörlerden sorumlu Muhsin Fahrizade Mehabadi’ye suikast girişiminde bulunduğunu ancak başarılı olamadığını duyurmuştu.
İran’ın Fars Haber Ajansı’na göre, Fahrizade’nin adı Birleşmiş Milletler’deki (BM) listelerden MOSSAD’ın eline geçmişti.
Fahrizade, 1940’larda ABD’de atom bombasının geliştirilmesinde önemli bir rol oynayın Amerikalı fizikçi olan Robert Oppenheimer ile karşılaştırılıyordu.
Kaynak: AA