İsrail istihbarat servisiyle bağlantıları tespit edilen 16 sanığın 20 yıla kadar hapsi istendi

İsrail istihbarat servisiyle bağlantıları tespit edilen 16 sanığın 20 yıla kadar hapsi istendi

İsrail istihbarat servisiyle bağlantıları tespit edilen 16 sanığın 20 yıla kadar hapsi istendi

Türkiye’de İsrail devleti için önem arz eden belgelerin elde edilmesi yönünde faaliyet yürüttükleri ve İsrail istihbarat servisiyle bağlantılı oldukları gerekçesiyle tutuklanan 16 sanık hakkında yirmişer yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı.

İsrail gizli servisi adına faaliyet göstererek Türkiye’deki yabancı menşeli STK’lerin çalışmalarını ve ülkede yaşayan Filistinliler başta olmak üzere yabancı uyruklu şahısların sosyal hayatları, eğitim süreçleri, yurt dışı bağlantılarını izleyerek uluslararası casusluk suçunu işledikleri gerekçesiyle tutuklanan 16 kişi hakkında yirmişer yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, “İstihbaratın tanımı ve istihbarat çarkı” ile “Devlet sırrı” tanımlaması yapılarak, “devletin güvenliğine ilişkin bilgileri temin etme”, “siyasal veya askeri casusluk”, “devletin güvenliğine ve siyasal yararlarına ilişkin bilgileri açıklama” ve “gizli kalması gereken bilgileri açıklama” suçlarına ilişkin hukuki değerlendirmelere yer verildi.

Para karşılığında yapılan casusluk faaliyeti deşifre edildi

İddianamede MİT’in başlattığı çalışmalar kapsamında İsrail’in istihbarat birimine bağlı kişi veya kişilerin Türkiye’de istihbari faaliyetler yürüterek siyasi casusluk suçunu işlediklerinin tespit edilmesi üzerine şüphelilerle ilgili gözaltı kararı verildiği anlatıldı.

Soruşturma kapsamında tespit edilen Ahmad Zaid isimli şahsın İsrail gizli servisinin saha sorumlusu olduğu ve olay tarihinde Almanya’da bulunduğuna vurgu yapılan iddianamede, İsrail gizli servisinin Türkiye’deki Filistin uyruklu kişilerle irtibata geçerek, Filistin başta olmak üzere yabancı uyruklu şahısların, kurdukları sivil toplum kuruluşlarının faaliyetlerini, sosyal hayatlarını, eğitim süreçlerini, yurt dışı bağlantılarını izlemek, işgale karşı direnen grupların Türkiye’deki faaliyet ve yapılanmalarından haberdar olmak için bu kişileri para karşılığı casus olarak kullandığı belirtildi.

Ödemeler kuryeyle yapıldı

Maddi menfaat karşılığında casusluk yapan kişilere ödemelerin canlı kurye olarak belirlenen Abdulkadir Barakat tarafından yapıldığı aktarılan iddianamede, İsrail vatandaşı gizli servis elemanı Ahmad Zaid’in yurt dışında olması nedeniyle yakalanamadığı için dosyasının ayrıldığı kaydedildi.

İddianamede, soruşturma kapsamında tutuklanan şüpheli Abdulkadir Barakat’ın organizasyon şemasının en üstünde bulunan Ahmad Zaid ile irtibatlanıp gerçekleşen casusluk faaliyetlerinin para transferlerine yön verdiği belirtilerek, şüphelinin el koyma işlemi yapılan dijital materyallerindeki para transferlerini gösterir evrakın incelenmesi ve teşhis beyanlarından yola çıkılarak diğer şüphelilere ulaşıldığı ifade edildi.

İddianamede, şu ifadelere yer verildi:

“Türkiye’de kurulu bulunan yabancı menşeli sivil toplum kuruluşları ile yabancı uyruklu şahısların gözetim altına alınıp kişisel verilerinin, adreslerinin, iletişim kaynaklarının, içinde bulundukları sivil toplum yapılanmalarındaki görev ve sorumluluklarının, sosyal ve siyasi eğilimlerinin, eğitim hayatlarının, ikamet noktalarının, irtibatlarının, yaşam şekillerinin, yurt dışında devam eden siyasi sorunlara dair bakış açılarının inceleme altına alındığı, kurulan şemada uzun yıllardır İsrail İstihbarat servisine bağlı olarak çalışan casusların ifadeleriyle birlikte değerlendirildiğinde, şüphelilerin talimatla Türkiye’ye gelerek öğrenci ya da işçi görüntüsü altında faaliyetlerine devam ettikleri anlaşılmıştır.”

“Milli güvenliği tehdit edecek bilgiler servis edildi”

Şüphelilerin ankesörlü telefon, internet tabanlı güvenilir iletişim araçları, gizli ve şifreli mail hesapları üzerinden irtibat kurdukları saha sorumluları ile gerektiğinde yurt dışına çıkarak yüz yüze talimatlandırıldıklarına işaret edilen iddianamede, şüphelilerin menfaat karşılığında, gizli yöntemlerle gösterdikleri çaba sonucu temin ettikleri ve milli güvenliği tehdit edecek bilgileri servis ettikleri anlatıldı.

İddianamede, “Türkiye’de ikamet etmekte olan şahıs ya da toplulukların hedef alındığı, bu kişiler üzerinden devletin iç veya dış menfaatlerinin tehlikeye atıldığı, gizli yöntemlerle bilgilerin temin edildiği, temin edilen bilgilerin servis edilerek karşılığında maddi menfaat sağlandığı, şüphelilerin yurt dışı kaynaklı kurum ya da kuruluşlarca maddi menfaat karşılığında organizasyonun içine çekildiği, para transferlerinin de olağan olmayan yöntemlerle gerçekleştirildiği, temin edilen bilgilerin de gizli yöntemlerle aktarıldığı, uluslararası ilişkiler dahilinde milli menfaatlerin zarar görebileceği şekilde faaliyetlerin icra edildiği belirlenmiştir.” değerlendirmesine yer verildi.

Sanıkların 20 yıla kadar hapsi istendi

İddianamede, 16 sanığın TCK’nin “siyasal veya askeri casusluk” konusunu ele alan 328. maddesi uyarınca “Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından, niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri, siyasal veya askeri casusluk maksadıyla temin etmek” suçundan 15 yıldan yirmişer yıla kadar hapisle cezalandırılması isteniyor.

İddianamenin kabulüne karar veren İstanbul 22. Ağır Ceza Mahkemesi, dosyaya ilişkin tensip tutanağını hazırladı. Buna göre mahkeme, tüm sanıkların tutukluluk halinin devamına karar verirken, tüm sanıkların duruşma salonunda hazır edilmesini hükme bağladı.

Emniyet Genel Müdürlüğü İnterpol Europol Sirene Daire Başkanlığına müzekkere yazılarak sanıkların adli sicil kayıtlarının istenmesine karar veren mahkeme, davanın duruşmasının da 8 Şubat 2022’de yapılmasını kararlaştırdı.

İddianamede “kripto para” ve “kameralı gözlük” detayı

Öte yandan 45 sayfalık iddianamede, İsrail gizli servisinin irtibata geçtikleri Türkiye’deki Filistin ve Suriye uyruklu şahıslara ülkedeki Filistin başta olmak üzere yabancı uyruklu kişilerin, kurdukları sivil toplum kuruluşlarının faaliyetlerini takip etmek için para karşılığı casusluk yaptırdığı anlatıldı.

İddianamede, casusluk karşılığında bu şahıslara maddi menfaat sağlayarak bağlılık ve sadakatlerinin diri tutulduğuna yer verilerek, 2015 yılının son aylarında gayri resmi yollarla Türkiye’ye giren sanıklardan Abdülkadir Barakat’ın Türkiye’deki casusluk şebekesinin para transferine yön verdiği ifade edildi.

Bu transferin tam gizlilik içerisinde havale ofisleri, kripto para hesapları ve benzeri yollardan yapıldığına işaret edilen iddianamede, ödemelerin bir kısmının da kurye ile gerçekleştirildiği belirtildi.

İddianamede, ifadesine yer verilen Barakat, yurt dışında olduğu için dosyası ayrılan İsrail gizli servisi çalışanı Ahmet Zaid ile iletişim kurduğunu kabul etti. Para havalesinin ticari amaçlarla yapıldığını savunan Barakat, kendisinin de paraya ihtiyacı olduğu için ücret karşılığında bu havalelerde rol aldığını söyledi.

Barakat’ın bu transferlerden birinde Zaid’in talimatı üzerine 2021’de Düzce’ye korsan taksi ile giderek 3 seferde toplam 10 bin dolar teslim ettiğine vurgu yapılan iddianamede, karşılığında 360 dolar alan sanığın farktı tarihlerde Zeytinburnu, Fındıkzade ve Üsküdar’da bazı kişilere ödeme yaptığının belirlendiği kaydedildi.

İddianamede, sanık Barakat’ın, İsrail pasaportlu Zaid’in talimatları doğrultusunda casusluk yapılanmasında kuryelik vazifesini üstlendiğine işaret edilerek, Zaid’in bu aşamalarda kurye ile diğer tarafları yüz yüze getirmemeye özen gösterdiği vurgulandı.

İddianamede, sanıklardan Abdelrahman Abunawah’ın 2011’de İsrail gizli servisi tarafından gözaltına alındığı belirtilerek, bu kişinin 8 gün boyunca cezaevinde birlikte kaldığı şahıs aracılığıyla Ahmet Zaid ile iletişime geçtiği ve İsrail istihbarat servisine bağlı saha sorumlusu olarak görevlendirildiği kaydedildi

Kameralı gözlükle gizli çekim

Abunawah’ın, verilen talimatlar doğrultusunda gizlilik içinde bilgi temin edip servis ettiği, Türkiye’ye geldikten sonra ankesörlü telefonla iletişim kurduğu anlatılan iddianamede, sanığın düzenli olarak konumunu bildirdiği Zaid tarafından iletilen konum bilgilerini girerek keşif işlemleri gerçekleştirdiği ifade edildi.

İddianamede, sanığın kameralı gözlük vasıtasıyla istenilen yerlerde yaptığı çekimleri özel program sayesinde wifi ağlarını tarayarak ilettiği aktarıldı.

Filistinli bir din alimi olarak tanıdığı şahsın evinde keşif yapıp fotoğraflarını çeken sanığın Zaid ile yurt dışında görüşmeler gerçekleştirdiğine vurgu yapılan iddianamede, Türkiye’de ikamet eden Filistin uyruklu şahıslar hakkında kişisel bilgiler aktaran sanığın bunların karşılığında kripto para ve uluslararası havale, transfer ofislerinden para temin ettiği kaydedildi.

İddianamede, Abdelrahman Abunawah’ın tüm bu süreçleri gizlilik içerisinde yürütüp talimatlara bağlı kaldığı belirtilerek, Türkiye’de yaşayan şahıslar aleyhine mahiyeti gereği gizli bilgiler toplayarak milli güvenliğe tehdit oluşturacak şekilde servis ettiği anlatıldı.

Suriye’de çatışma bölgelerindeki bilgiler iletildi

İddianamede, sanık Abdulhakim Alzaamil’in WhatsApp gruplarından ve genel kaynaklardan edindiği bilgileri, çatışma bölgelerine ait kritik ve gizli mahiyetli verileri kendisiyle telefon yoluyla irtibat kuran bir şahsa ilettiği belirtilerek, bilgileri para karşılığında söz konusu kişiye aktaran Alzaamil’in Türkiye’nin milli güvenliğine zarar verecek bilgileri özel çaba yoluyla elde edip servis ettiğine aktarıldı.

Sanık Mohammed Salhab’ın Türkiye’de faaliyet gösteren derneklerin işleyişleri, yönetim şekilleriyle ülkedeki Filistinli çevrelerle ilişkileri ve önemli görülen kişiler hakkında araştırmalar yaparak gizli yöntemlerle raporlamalar gerçekleştirdiği anlatılan iddianamede, sanığın bunun karşılığında maddi menfaat temin ettiği ayrıca, Filistin seçimleri hakkında kapalı kaynaklar üzerinden rapor hazırlayarak sunum yaptığı, maddi menfaat sayesinde yurt dışı çıkış vizesi alması hususunda yardım aldığı vurgulandı.

Filistin menşeli yerlerde çalışanların ev adresleri servis edildi

İddianamede, sanık Salhab’ın Filistin menşeli kurum ve kuruluşların ve bünyelerinde çalışanların ev adresleri, fotoğrafları, mail adresleri, telefon numaraları ile diğer kişisel bilgileri raporladığı kaydedildi.

Bu sanık tarafından temin edilen bilgilerin Türkiye’de faaliyet gösteren kurum ve kuruluşlar aleyhine olmasının yanı sıra burada ikamet eden kişi ve toplumlar zararına da sonuç doğurabilecek mahiyette olduğuna vurgu yapılan iddianamede, sanığın gizli haberleşme yöntemiyle Hamas ve El Fetih içerisinde olduğunu bildiği kişiler hakkında bilgiler aktardığı belirtildi.

1997 yılından bu yana yaptığı casusluk faaliyetlerini kabul etti

İddianamede sanık Raed Ashour’un İsrail gizli istihbarat servisine bağlı olarak 1997 yılından itibaren casusluk faaliyeti yürüttüğünü kabul ettiği, istihbarat örgütünün talimatı doğrultusunda 1998 yılında Türkiye’ye gönderildiği, Filistin’de irtibata geçtiği yabancı istihbarat servisi görevlisinin kendisine İslami Cihat ve Hamas hakkında bilgi toplamasını, bunun karşılığında kendisine düzenli maaş alacağı taahhüdünün verildiği bildirildi.

Sanığın ayrıca İsrail’in İstanbul Konsolosluğunda görüşmeler gerçekleştirdiği anlatılan iddianamede, Hamas ve El Fetih gibi yapılanmalar hakkında bilgi temin etmeye çalışan sanığın ayrıca Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan veya Türkiye’de ikamet eden şahıslarla ilgili bilgileri toplayarak casusluk yaptığı kaydedildi.

Kaynak: AA

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir