Kalın: Rejimin ay sonuna kadar geri çekilmesi öncelikli konularımızdan
CumhurbaÅŸkanlığı Sözcüsü Kalın, Ä°dlib’de yaÅŸanan geliÅŸmelere iliÅŸkin, “Rejimin bu ay sonuna kadar girdiÄŸi yerlerden çekilerek çatışmasızlık bölgesi sınırlarına geri çekilmesi konusu, öncelikli konularımızdan bir tanesidir.” dedi.
CumhurbaÅŸkanlığı Sözcüsü Ä°brahim Kalın, Türkiye CumhurbaÅŸkanı Recep Tayyip ErdoÄŸan baÅŸkanlığında CumhurbaÅŸkanlığı Külliyesi’nde yapılan kabine toplantısı devam ederken açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.
CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan’ın takdim konuÅŸması ile baÅŸlayan toplantıda gündemlerindeki önemli konu baÅŸlıklarının ele alındığını söyleyen Kalın, ErdoÄŸan’ın yakın dönemde üst üste yaÅŸanılan üzücü hadiseler, alınan tedbirler ve sahadaki uygulamalara iliÅŸkin deÄŸerlendirmelerde bulunduÄŸunu bildirdi.
Kalın, “Bu hadiseler hepimizi derinden üzmüş ve yaralamıştır ama aynı zamanda millet olarak, devlet olarak kenetlenmemize de vesile olmuÅŸtur. Daha önce Elazığ ve Malatya’da yaÅŸanan deprem hadisesi ardından Ä°dlib’de kaybettiÄŸimiz askerlerimiz, hemen ardından gelen çığ felaketi aynı gün dün yaÅŸadığımız uçak kazası. Bunlara karşı devletimizin ve milletimizin bütün imkanları seferber edilmiÅŸ, yaraların acilen sarılması için de gerekli adımlar hızlı bir ÅŸekilde atılmış ve atılmaya da devam etmektedir.” diye konuÅŸtu.
CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan’ın da toplantıdaki konuÅŸmasında ifade ettiÄŸi gibi bu hadiselerle ilgili gerekli dersler, etütler ve çalışmaların yapılmakta olduÄŸunu vurgulayan Kalın, “Bunlarla ilgili gerekli tedbirler de bundan sonra alınmaya devam edecek ve bu tür hadiseler karşısında daha az zaiyatın yaÅŸanması, ön tedbirlerin alınması, ön alıcı tedbirlerin hayata geçirilmesi için de gerekli çalışmalar ilgili kurumlarımız ve bakanlıklarımız tarafından yapılacaktır.” dedi.
İçişleri Bakanlığı ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığının sunum yaptığını anlatan Kalın, iki bakanın da uzun süre sahada olduğunu, diğer bakanlıkların da konularına bağlı olarak bütün imkanlarını orada seferber ettiklerini söyledi.
Elazığ ve Malatya’daki depremle ilgili deprem sonrası yapılan çalışmalar anlamında çok ciddi mesafeler alındığına iÅŸaret eden Kalın, bakanlıkların sunumlarına iliÅŸkin bilgi verdi. Kalın, “Ağır hasarlı binaların yıkım çalışmalarının tamamlandığını ifade ettiler.” diye konuÅŸtu.
“Aç veya açıkta olan bir vatandaşımız yok”
Kalın, orta hasarlı binaların yıkımı, az hasarlı binaların takviye edilmesiyle ilgili çalışmaların da hızlı bir şekilde yürüdüğünü belirterek şöyle devam etti:
“Orada ÅŸu anda aç veya açıkta olan bir vatandaşımız yok. MaÄŸdur olan, evleri yıkılan vatandaÅŸlarımız uygun yerlere yerleÅŸtirilmiÅŸ durumdalar baÅŸka konutlara. Çok az sayıda çadırlarda bulunanlar var, sosyal donatı alanlarında kalan vatandaÅŸlarımız var. Bunlarla ilgili de yardım çalışmaları devam ediyor. Hatta ÅŸu an itibarıyla günde yaklaşık 65 bin kiÅŸiye de günlük yemek servisi yapılıyor. Bu tabii ciddi bir kapasiteyi de gösteriyor. Yaraların acilen sarılması noktasında atılan adımlar bu anlamda tabii ki memnuniyet verici.”
Yıkım çalışmalarının da hızlı bir ÅŸekilde devam ettiÄŸini, bunlarla ilgili bazı görsel, bilgi ve belgeleri de yakın zamanda paylaÅŸacaklarını bildiren Kalın, “Zemin etüt çalışmaları da tamamlanır tamamlanmaz Sayın CumhurbaÅŸkanımız buradaki temel atma törenlerine de bizzat kendileri katılacaklar. Böylece vatandaÅŸlarımızın ihtiyaçlarının acilen karşılanması için yapılan çalışmaların sürekliliÄŸini de bir defa daha göstermiÅŸ olacaklar. Bu önümüzdeki birkaç hafta içinde bu çalışmaların tamamlanmasını bekliyoruz.” dedi.
Süreç içerisinde devlet, millet, kurumlar, STK’ler, belediyeler, vatandaÅŸlar ve yardım kuruluÅŸlarının büyük bir özveriyle herkese örnek olacak ÅŸekilde bir çabayı ortaya koyduklarının altını çizen Ä°brahim Kalın, “Elbette gidenleri geri getirmek mümkün deÄŸil ama kalanların acısını hafifletmek noktasında bu çalışmaların öneminin büyük olduÄŸunu bir kez daha ifade etmek istiyorum. DediÄŸim gibi bu yaÅŸanan felaketlerle ilgili de gerekli tedbirler alınacak, bundan sonra neler yapılabilir, ilave tedbirler neler olabilir bunlarla ilgili çalışmalarda sürdürülecek.” diye konuÅŸtu.
Ä°dlib konusu
Gündemlerindeki bir diÄŸer önemli konunun Ä°dlib’de son dönemde yaÅŸanan hadiseler olduÄŸunu aktaran Kalın, sözlerini şöyle sürdürdü:
“BildiÄŸiniz gibi biz Astana sürecinin garantör ülkelerinden birisi olarak Suriye’de siyasi sürecin ilerletilmesi, çatışmaların sona erdirilmesi, Anayasa Komisyonunun çalışmalarını tamamlaması için Rusya ve Ä°ran’la birlikte bir çalışma yürütüyoruz. Yaklaşık iki yıldır devam eden bu çalışmanın aslında sahada önemli neticelerini de geçtiÄŸimiz 2 yıl içerisinde gördük. Türkiye aynı zamanda Cenevre’de devam eden sürecin de bir aktörü olarak BM çatısı altında yapılan çalışmalara da fiilen destek vermektedir.”
Ä°dlib’de rejimin devam eden saldırıları sonrasında yeni bir döneme girildiÄŸini söyleyen Kalın, “Bu yeni dönemin parametrelerini de dün Sayın CumhurbaÅŸkanımız açık ve net bir ÅŸekilde ortaya koydular. Bu çerçevede de hem Rus makamlarıyla hem Ä°ran makamlarıyla yoÄŸun temaslarımız devam ediyor. Dünden beri ilgili arkadaÅŸlarımız mevkidaÅŸlarıyla bu konuları görüşüyorlar. Åžimdi Sayın CumhurbaÅŸkanımızın Sayın Putin’le evvelsi gün yaptığı telefon görüşmesinde mutabık kalındığı üzere de Rusya’dan bir askeri heyetin Türkiye’ye gelmesini bekliyoruz. Burada askerlerimiz, istihbarat birimlerimiz ve ilgili diÄŸer kurumlarımız Ä°dlib sahasındaki geliÅŸmeleri detaylı bir ÅŸekilde ele alacaklar.” ifadelerini kullandı.
Kalın, yeni dönemin ana parametrelerini tekrar ifade etmek istediÄŸini belirterek, “Öncelikle orada askerlerimizin korunması için gerekli ne varsa her ÅŸey bila tereddüt yapılacaktır, bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın. Askeri gözlem noktalarımız yerlerinde durmaya devam edecektir. Onların bir baÅŸka noktaya kaydırılması söz konusu deÄŸildir. Soçi mutabakatı ve Ä°dlib mutabakatı çerçevesinde çatışmasızlık bölgesi olarak belirlenen sınırlar bizim esas aldığımız sınırlardır, burada bir deÄŸiÅŸikliÄŸin öngörülmesini ÅŸu anda kabul etmemiz mümkün deÄŸil.” dedi.
Burada hem sivillerin hem askerlerin can güvenliÄŸinin saÄŸlanması için gerekli tahkimat, sevkiyat, destek ne ise bunların yapılacağını vurgulayan Kalın, “Yeni bir mülteci akımına mahal vermemek için oradaki sivillerin yerlerinde kalmalarını saÄŸlayabilmek için de çalışmalarımız yine diÄŸer kurumlarımız tarafından tarafından AFAD gibi, Kızılay gibi diÄŸer STK’lerimiz tarafından da aynen devam edecektir. Rejimin bu ay sonuna kadar girdiÄŸi yerlerden çekilerek çatışmasızlık bölgesi sınırlarına geri çekilmesi konusu da bizim öncelikli konularımızdan bir tanesidir. Burada da en ufak bir tereddüde mahal bırakmamak adına bu hususun altını bir kez daha çizmek istiyoruz.” diye konuÅŸtu.
“Ãœzerimize düşen sorumluluÄŸu yerine getirmeye devam edeceÄŸiz”
Rejimin bugüne kadar yüzlerce defa İdlib mutabakatını ihlal ettiğine dikkati çeken Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, şunları söyledi:
“Terörizmle, terörist gruplarla mücadele bahanesiyle bundan sonra yapacağı her bir hatanın çok ağır sonuçları olacaktır. Bu mesajı Rus mevkidaÅŸlarımızı da net bir ÅŸekilde ifade ettik. Bu vesileyle buradan tekrar bunun altını çizmek istiyorum. Rejimin niyetinin barış, siyasi çözümün ya da sürecin ilerletilmesi deÄŸil savaÅŸ olduÄŸu, insanları ayrım yapmaksızın bombalamak suretiyle katletmek ya da yerlerinden etmek ve de böylece buraları ele geçirmek olduÄŸu açık ve seçik anlaşılmaktadır. Buna karşı biz Türkiye olarak üzerimize düşen sorumluluÄŸu yerine getirmeye devam edeceÄŸiz. Özellikle askerlerimizin can güvenliÄŸi konusunda ilave tedbirler ne ise bunların hepsinin ÅŸu anda da alınmakta olduÄŸunu ifade etmek isterim.”
Kalın, bu konuda uluslararası topluma da önemli sorumlulukların düştüğünü vurgulayarak, “Ä°dlib’in güvenliÄŸinin saÄŸlanması, sivillerin korunması, göç dalgasının önlenmesi, insani yardımların ulaÅŸtırılması gibi konularda bunu sadece Türkiye’nin bir sorumluluÄŸu olarak ifade etmek, Türkiye’ye teÅŸekkür etmek, Türkiye’ye takdirlerini ifade etmek ama sahada hiçbir ÅŸey yapmamak uluslararası toplumun sorumluluklarını ortadan kaldırmıyor. Tam tersine burada her yönden insani, siyasi, diplomatik yönden ve diÄŸer alanlarda uluslararası toplumun da bir sorumluluk alması gerekiyor.” deÄŸerlendirmesini yaptı.
Türkiye olarak kendilerinin üzerine düşeni fazlasıyla yerine getirdiklerini ve getirmeye de devam edeceklerini belirten Kalın, şunları kaydetti:
“Orada özellikle yerlerinden edilmiÅŸ kiÅŸilerle ilgili Sayın CumhurbaÅŸkanımızın önerisi ile kısa sürede yapılabilecek briket evler meselesi var. Özellikle Ä°dliblilerin orada kalmalarını saÄŸlamak için bununla ilgili çalışmalar devam ediyor. Almanya’nın bir katkısı oldu, önümüzdeki günlerde bunun sonuçlandırılmasını bekliyoruz. Bunun diÄŸer ülkelere de örnek teÅŸkil etmesini ya da edeceÄŸini de umut ettiÄŸimizi ifade etmek istiyorum. Suriye konusuyla ilgili tabi diÄŸer baÅŸlıklar da önümüzdeki günlerde ilgili aktörlerle görüşülmeye devam edecek. Belki mart ayı içerisinde bir Astana süreci toplantısı daha yapılabilir. Bunun üzerinde de arkadaÅŸlarımız çalışıyorlar. Liderler düzeyinde tekrar görüşmeler olabilir ama ilk planda biz ÅŸu anda Rusya’dan gelecek askeri heyeti burada bekliyoruz. Ä°lgili arkadaÅŸlarımız bu konuyla ilgili detaylı çalışmaları Rus mevkidaÅŸlarıyla yaptıktan sonra yeni bir yol haritasının belirleneceÄŸini öngörüyoruz.”
Toplantıda, CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan’ın Libya konusunu da gündeme getirdiÄŸini belirten Kalın, şöyle konuÅŸtu:
“Berlin Konferansı sonrasında bir ateÅŸkes saÄŸlanması için bir takım adımlar atıldı ve bunun somut neticelerinden birisi olarak Cenevre’de yapılan Askeri Komite toplantısı. Berlin’de varılan mutabakat çerçevesinde hem Serrac hem de Hafter tarafından bu komiteye 5’er askerin gönderilmesi ve ateÅŸkesin parametrelerini, çerçevesini, mekanizmalarını ortaya koyacak bir çalışmanın yapılması öngörülmekteydi. Hafter tarafı günlerce ayak diredikten sonra nihayet bu komiteye asker göndermeyi kabul etti.”
Bugün Cenevre’de Askeri Komite toplantılarının sonuncusunun gerçekleÅŸtirildiÄŸini anımsatan Kalın, oradaki deÄŸerlendirmeleri, sonuçları, varılan kararları ve mutabakatları aldıktan sonra deÄŸerlendirmede bulunacaklarını söyledi.
Türkiye’nin sürece katılmasının, Libya krizine bir denge getirdiÄŸini belirten Ä°brahim Kalın, “Bunu artık bütün müttefiklerimiz de açıkça ifade ediyorlar. Bize ilk günlerde ‘Türkiye’nin Libya’da ne iÅŸi var, Türkiye neden bu iÅŸe karışıyor?’ gibi itirazlarda bulunan, eleÅŸtiride bulunan tarafların da dahi bugün Türkiye’nin bu müdahalesi sayesinde Libya’daki sürece bir denge geldiÄŸini artık kendileri kabul ediyorlar.” dedi.
Hafter’in güvenilir bir aktör olmadığının da açık bir ÅŸekilde ortaya çıktığını belirten Kalın, şöyle devam etti:
“Her ne kadar uluslararası toplum Hafter’e baskı yapıyormuÅŸ gibi görünse de Hafter’in halen savaÅŸtan yana olduÄŸu, Trablus’u ele geçireceÄŸine dair planlar yaptığını, güçlerini tahkim ettiÄŸini biliyoruz. Hafter tarafında yer alan 10 bine yakın silahlı askerin, Sudan’da Cancavit militanlarından, Nijer’den, Çat’dan, Rusya’dan Wagner ÅŸirket üzerinden getirildiÄŸini biliyoruz. Bunlar da tabii siyasi sürecin iletilmesinde ciddi birer engel.
Hafter’in Libyalılara zarar veren bir diÄŸer uygulaması da petrol yataklarının bloke edilmesi. Bu konu Berlin Konferansı’nda da gündeme gelmiÅŸti. Ãœzerinden neredeyse 3 hafta geçmesine raÄŸmen halen bu konuda bir adım atılmış olması da uluslararası toplumun ya da Hafter’e destek verenlerin bu konuda ne kadar büyük bir gaflet içinde olduklarını gösteriyor.”
“Plan, iki devletli çözüm formülü ortadan kaldırmaktadır”
Kalın, Birleşmiş Milletler çatısı altında siyasi sürecin ilerletilmesi içinde meşhur Saraç Hükümetine desteklerinin bundan sonra da devam edeceğini söyledi.
Bu çerçevede Libya’nın meÅŸru hükümeti ile yapılan anlaÅŸma çerçevesinde hem DoÄŸa Akdeniz’de hem de Türkiye-Libya arasında sismik araÅŸtırmaların ve sondaj çalışmaların aralık vermeden devam edeceÄŸini belirten Kalın, Türkiye’nin bu konuda kararlılığının tam olduÄŸunu bir kez daha ifade etti.
Toplantıdaki bir diğer önemli gündemin de Filistin meselesi olduğunu aktaran İbrahim Kalın, şunları kaydetti:
“Bir barış planı olarak ortaya atılan planın, bir barış ve çözüm planı olmadığı artık açık bir ÅŸekilde görülmekte. Zira bu plan, iki devletli çözüm formülü tamamen ortadan kaldırmaktadır. Ortada Filistin Devleti diye tanımlanan bir entite dahi yoktur. Ä°srail’in içerisinde eritilmiÅŸ, parçalanmış, bölük bölük, parça parça, oralara buralara dağıtılmış birtakım toprak parçalarından bahsediliyor. Bu bir devlet deÄŸildir.”
Planda, Filistin Devletinin herhangi bir güvenlik gücünün olmamasının öngörüldüğünü belirten Kalın, “Hava eriÅŸiminin tamamen Ä°srail tarafından kontrol edilmesi, denize ulaşımının aynı ÅŸekilde Ä°srail tarafından kontrol edilmesi gibi bir formül ortaya atılmıştır. Bunun bir devletin en temel vasfı olan egemenlik hakları ile çeliÅŸkili olduÄŸu açıkça ortadadır.” dedi.
Özellikle Netanyahu Hükümetinin ve Netanyahu’nun kendisinin iki devletli çözüme hiçbir zaman inanmadığını söyleyen Kalın, “Ä°ster iktidarda olsun ister muhalefet olsun her dönemde iki devletli çözüme ortadan kaldırmak için adımlar attığını söylemler geliÅŸtirdiÄŸini açıkça biliyoruz. Dolayısıyla bu planı yıllardır uluslararası toplumun kabul ettiÄŸi iki devletli çözüme bir katkı ya da destek olarak kabul etmek mümkün deÄŸildir.” diye konuÅŸtu.
CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan’ın bir çok kez “Kudüs bizim kırmızı çizgimizdir” dediÄŸini hatırlatan Kalın, şöyle devam etti:
“Tarihi olarak, insani olarak, dini olarak, vicdani olarak, siyasi olarak Kudüs’ün el deÄŸiÅŸtirmesi, tarihi ve dini kimliÄŸinin dönüştürülmesi ve benzeri adımların kabul edilmesi elbette mümkün deÄŸildir. Dahası bu planda Kudüs’ün ve bırakın Filistin Devleti’nin baÅŸkenti olması yahut DoÄŸu Kudüs’ün baÅŸkent olarak tanımlanması, DoÄŸu Kudüs’ün daha da doÄŸusunda bir küçük mahallenin, bir küçük semtin adeta bu ‘devlet’ denen yapının baÅŸkenti olarak takdim edildiÄŸini görüyoruz. Bunun tabii ki gene iki devletli çözümle ve Kudüs konusundaki hassasiyetlerle uzaktan yakından bir ilgisinin olmadığı aÅŸikar.”
“Bu plan, Ariel Åžaron’un planıdır”
Mültecilerin geri dönüş hakkı meselesinin söz konusu planın en önemli hatalarından biri olduğunu vurgulayan İbrahim Kalın, şunları kaydetti:
“7 milyona yakın Filistinli mültecinin tarihi topraklarına, ecdadının yaÅŸadığı topraklara dönüş hakkının ellerinden alınması bir barış planı deÄŸil adeta bir mahrumiyet, bir yok etme planıdır. Çok açık bir ÅŸekilde görülmektedir bu plan yeni bir plan deÄŸildir. Bu plan, Ariel Åžaron’un planıdır. Åžaron zamanında ortaya konan, agresif, saldırgan, yok edici, Filistin halkını yok sayan perspektifin ortaya koyduÄŸu bir plandır.
Yeni bir plan deÄŸildir, barış ve istikrarı getirecek, çözümü saÄŸlayacak bir plan deÄŸildir. Açıkçası bu plan ve bunu destekleyenler insansız, topraksız, tarihsiz, devletsiz bir Filistin hayal etmektedirler. Bunu aklı ve vicdanı olan hiç kimsenin kabul etmesi elbette mümkün deÄŸildir.”
“Haklı davasında Filistin halkının yanında olmaya devam edeceÄŸiz”
Arap dünyasının mevcut durumunun, Ä°srail’i bu konularda cesaretlendirdiÄŸini ifade eden Kalın, “Bazı Arap ülkelerinin bu plana destek vermesi, planın açıklandığı toplantıda büyükelçilerini bulundurması tarihi gerçeklerle, siyasi hakikatlerle taban tabana zıt bir tabloyu ortaya koymaktadır. Tabii bunun hesabını kendi kamu oylarına, dünyada aklı ve vicdanı olan insanlara nasıl vereceklerini de kendileri hesaplamak durumundadırlar.” dedi.
Türkiye’nin haklı davasında Filistin halkının yanında olmaya devam edeceÄŸini vurgulayan Kalın, bu konuyu uluslararası platformlarda da gündeme getirmeye devam edeceÄŸini söyledi.
Son birkaç hafta içinde memnuniyet verici birtakım geliÅŸmelerin de olduÄŸunu dile getiren Kalın, “CumhurbaÅŸkanımızın bayraktarlığını yaptığı söylemin, Arap Ligi’nde, Ä°slam Ä°ÅŸbirliÄŸi TeÅŸkilatı Bakanlar Zirvesinde, Avrupa BirliÄŸi’nde planı reddedildiÄŸini görmek memnuniyet verici. Önümüzdeki günlerde Mahmut Abbas, New York’a gidecek, BirleÅŸmiÅŸ Milletler’de bir özel oturum yapılacak oradaki çalışmalarına da bütün Filistin halkına destek olacağımızı ifade etmek isterim.” diye konuÅŸtu.
“Bunlara en güçlü cevabı da Kürtler verecektir”
Avrupa Parlamentosunda yapılan toplantının vehametini vurgulayan İbrahim Kalın, şunları kaydetti:
“Avrupa Parlamentosunda Kürtlerin geleceÄŸini ele almak bahanesiyle bu baÅŸlık altında yapılan toplantı, teröristlerin açıkça propaganda yaptığı, kendilerini meÅŸrulaÅŸtırmaya çalıştığı bir platforma dönüşmüştür. Avrupa Parlamentosundaki bu toplantıya teröristlerle birlikte katılanlar, terörizme açıkça destek vermektedirler.
Bu Avrupa Parlamentosunun teröre destek verdiÄŸinin ve suç iÅŸlediÄŸinin açık bir delilidir. Burada Kürtleri korumak istediÄŸini, onlara yol göstermek istediÄŸini iddia edenlerin, Kürtleri kendi bölgesel dizaynlarına bir payanda yapmaktan baÅŸka bir niyetleri yoktur. Kürtleri kullanarak kendi siyasi planlarını, programlarını hayata geçirmek isteyenler eninde sonunda sükutu hayale uÄŸrayacaklardır. Bunlara en güçlü cevabı da Kürtler verecektir.”
“KaderdaÅŸlık algısıyla bir ilgisinin olmadığını biliyoruz”
Kalın, bu oyuna gelen Kürtlerin de hangi zihniyetle hareket ettiğini, hangi terör örgütleri çatısı altında yürüdüğü bildiklerini, bunların Kürtleri temsil etmediğini ve edemeyeceğini söyledi.
Türkiye’de bazı çevrelerin, terör örgütünün gündemini Kürtlerin gündemiymiÅŸ gibi empoze etmeye çalıştığını belirten Kalın, “Bunun Kürtlerin gerçek gündemiyle tarih algısıyla, mekan algısıyla, coÄŸrafya algısıyla, vatandaÅŸlık ve kaderdaÅŸlık algısıyla uzaktan yakından bir ilgisinin olmadığını biliyoruz.” dedi.
Bu örgütleri ve uzantılarını Suriye’de, Irak’ta kimlerin hangi amaçla desteklediÄŸini de bütün dünyanın gördüğünü ifade eden Ä°brahim Kalın, “Türkiye’de bir baÅŸka ironiye, belki Avrupa’daki uzantılarıyla birlikte iÅŸaret etmek gerekir. Suriye’de veya baÅŸka yerlerde Amerika’nın lejyonerliÄŸini yaparak solculuk yaptığını zannedenler de baÅŸka bir hayal dünyasında, baÅŸka bir skandalın içinde yaÅŸadıklarını hatırlamalıdırlar.” diye konuÅŸtu.
Bir gazetecinin, “CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan infaz düzenlemesinin ocak ayında Meclis’e geleceÄŸini söylemiÅŸti. Çalışmaya iliÅŸkin durum nedir, bir tarih verebilir misiniz?” sorusu üzerine Kalın, çalışmanın Adalet Bakanlığı tarafından devam ettirildiÄŸini söyledi. Hem siyasi paydaÅŸlar hem de uzmanlarla detaylı bir çalışma yapıldığını anlatan Kalın, “Meclis’te belli bir oydaÅŸma saÄŸlamak suretiyle bu konunun Meclis’in gündemine gelmesiyle ilgili çalışma devam ediyor. Bu tamamlandığında CumhurbaÅŸkanımıza arz edilecek. Burada tabii ki hem Cumhur Ä°ttifakı’nın bir üyesi olarak MHP ile hem de diÄŸer partilerle paylaşımları yapıldıktan sonra da bunun Meclis gündemine gelmesini, burada tartışılmasını öngörüyoruz. Çalışmanın ciddi bir noktaya geldiÄŸini ifade edebilirim.” diye konuÅŸtu.
ABD ile istihbarat paylaşımı
“ABD’nin Türkiye ile istihbarat paylaşımının devam etmediÄŸine iliÅŸkin haberler çıktı. Ä°stihbarat paylaşımı devam ediyor mu?” sorusu üzerine Kalın, Amerika ile istihbarat paylaşımı konusundaki çalışmaların devam ettiÄŸini belirtti.
İstihbarat iş birliğinin çok boyutlu bir konu olduğunu anlatan Kalın, şöyle devam etti:
“BahsettiÄŸiniz haberin detaylarıyla ilgili bizim elimizde bir bilgi yok. Åžu anda devam eden, Irak sahasında, Suriye sahasında ve diÄŸer alanlarda istihbarat paylaşımı ve iÅŸ birliÄŸi devam ediyor. Yeterli mi, bizim ihtiyaçlarımızı karşılayacak düzeyde bir istihbarat paylaşımı yapılıyor mu? Buna ‘evet’ demem mümkün deÄŸil. Çünkü Türkiye aynı anda hem DEAÅž’a hem PKK’ya hem FETÖ terör örgütüne karşı mücadele ederken ABD baÅŸta olmak üzere diÄŸer müttefiklerimizden yeteri kadar askeri, istihbari, siyasi destek görmediÄŸimizi ifade etmek istiyorum. Buna raÄŸmen bizim istihbarat teÅŸkilatımız dünyanın neresinde olursa olsun Türkiye’nin milli menfaatleri için çalışmalarına hiç ara vermeden devam ediyor. Birileri iÅŸ birliÄŸi yapsa da yapmasa da kendi imkan ve kabiliyetlerini kullanmak suretiyle bu çalışmalarına bundan sonra da devam edecektir.”
F-35’ler
“Türkiye ile ABD arasında F-35’lere iliÅŸkin bir komisyon kurulacağı duyurulmuÅŸtu. F-35 ile ilgili son geliÅŸmeler nelerdir?” sorusu üzerine Kalın, bu konuda ortak bir komisyon kurulması fikrinin CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan’ın kasım ayında Washington’a yaptığı ziyarette gündeme geldiÄŸini ifade etti.
Kendisi dahil, ilgili kişilerin bu konuda görevlendirildiğini anlatan Kalın, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Amerikan mevkidaÅŸlarımızla yaptığımız görüşmelerde maalesef bugüne kadar bir netice alamadık. Çünkü Amerikan tarafı bu konuda çok maksimalist bir taleple yaklaşımla, F-35’lerin S-400’ler Türkiye’de olduÄŸu müddetçe verilmeyeceÄŸine dair keskin bir pozisyon içerisindeler. Biz ise bu komisyonun teknik düzeyde yapacağı çalışmaların bu meseleye ışık tutacağını söyledik, söylemeye de devam ediyoruz. Bizim teklifimiz hala masada. Burada bir deÄŸiÅŸiklik söz konusu deÄŸil. Çünkü kongrede gündeme gelen ‘F-35’ler Türkiye’ye giderse S-400’ler hassas bilgileri çalacaklar, bunlar da bizim aleyhimize kullanılacak’ ÅŸeklinde dolandırılan bir ÅŸehir efsanesi var. Bu ne kadar gerçek, ne kadar olgulara dayanıyor, ne kadar teknik uzmanlar tarafından teyit ediliyor, yahut edilmiyor bunları incelemek üzere bir komisyon kurulmasının hala doÄŸru bir fikir olduÄŸu kanaatindeyiz. Bununla ilgili Amerikan mevkidaÅŸlarımızla yaptığımız görüşmelerde teklifimizi yeniledik, bundan sonra da yenilemeye devam edeceÄŸiz.”
Bu konunun Türkiye’ye karşı bir ÅŸantaj unsuru olarak kullanılmasının kabul edilemez olduÄŸuna dikkati çeken Kalın, müttefiklik iliÅŸkisinde ÅŸantaj ve yaptırım dilinin kullanılmaması gerektiÄŸini, bunun yapıcı olmadığını, sonuç vermeyeceÄŸini görmelerinin gerektiÄŸini vurguladı.
Trump’ın azil süreci
Ä°brahim Kalın, ABD BaÅŸkanı Donald Trump’ın azil sürecinin ardından Türkiye-ABD iliÅŸkilerinde yeni bir dönemin baÅŸlayıp baÅŸlamayacağına iliÅŸkin soruya karşılık, şöyle konuÅŸtu:
“Bu konu, Amerikan iç siyasetinin bir konusu ama tabii ki bütün dünyanın takip ettiÄŸi bir mesele. Dün neticelendi. BaÅŸkan Trump aklandı, artık dosya kapanacak. Bu Amerikan siyasetine nasıl etki yapar bunu izleyeceÄŸiz. Sayın Trump Türkiye ile iyi iliÅŸkiler geliÅŸtirmek isteyen bir siyasi lider. Bunu pek çok defa ifade etti kendisi. Kendi sistemi içindeki muhalefete raÄŸmen bunu ifade ettiler. Biz de bu yapıcı yaklaşımı elbette karşılıksız bırakmayacağız. Sayın CumhurbaÅŸkanımızın Sayın Trump ile iyi bir iliÅŸkisi var ama temel meselelerde çözmemiz gereken konular olduÄŸunu hatırlatmamız gerekiyor. Yani PYD meselesi olsun, Suriye konusu olsun, PKK ile mücadele, FETÖ, Halkbank konusu olsun diÄŸer konularda daha hızlı daha yapıcı bir yaklaşımda mesafe almamızın mümkün olduÄŸuna inanıyoruz. Bunun için de biz çalışmalarımızı mevkidaÅŸlarımızla bundan sonra da devam ettireceÄŸiz.”
Ä°dlib’deki gerginlik
“Ä°dlib’de süren gerilim konusunda Rusya ile nasıl bir koordinasyon içindeyiz. Yeni bir Soçi söz konusu mu?” sorusu üzerine Kalın, daha önce varılan Soçi Mutabakatı çerçevesinde varılan Ä°dlib Mutabakatı’nın hala masanın üzerinde olduÄŸunu vurguladı.
Çatışmasızlık bölgesinin sınırlarını bu mutabakata göre belirlediklerini anımsatan Kalın, şunları söyledi:
“12 askeri gözlem noktamızı da yine bu mutabakatın belirlediÄŸi sınırlar içerisine yerleÅŸtirmiÅŸtik. Haritayı zihninizde canlandıracak olursanız o çatışmasızlık bölgesinin iç kısmında Türk askeri gözlem noktalarında bulunmakta, dış kısmında da Rus askerleri bulunmakta. Haritanın yine bu olduÄŸunu kabul ediyoruz ve bu harita üzerinden müzakere yürüteceÄŸimizi de Rus tarafına ifade ettik. Burada bir deÄŸiÅŸiklik olması mutabakata da aykırıdır, Ä°dlib anlaÅŸmasına da aykırıdır. Oradaki demografik yapıya da aykırıdır, üreteceÄŸi sonuçlar açısından da son derece tehlikeli bir geliÅŸme olacaktır. Özellikle oradaki askeri gözlem noktalarımız ve askerlerimizin korunması noktasında sadece bu konuları konuÅŸmayacağız. Yani, harita, Ä°dlib Mutabakatı, çatışmasızlık bölgesi deÄŸil. Askerlerimize yönelik herhangi bir tehdit söz konusu olduÄŸunda nasıl karşılık vereceÄŸimizi gördüler. Bundan sonra da bu konuyu çok açık ve net bir ÅŸekilde ifade ediyorum, karşılıksız bırakmayacağımızı rejimin de gayet net bir ÅŸekilde bilmesi gerekiyor.”
“Yarın herkesin Kızılaya ihtiyacı olabilir”
Kızılaya yapılan ÅŸartlı bağış ve sonrasında yaÅŸanan tartışmalar ile muhalefetin “vergi kaçırıldığı”na yönelik iddiaların sorulması üzerine Ä°brahim Kalın, bu konuda Kızılayın hem kurum olarak hem de Kızılay baÅŸkanının detaylı açıklamalar yaptığını hatırlattı.
Bu konuda daha önce de benzer örnekler bulunduÄŸuna iÅŸaret eden Kalın, “2015 ile 2019 arasında, 4 yıllık dönemde buna mümasil olabilecek yaklaşık 16 ÅŸartlı bağışın yapıldığını, bunların farklı hayır iÅŸlerinde kullanıldığını biz biliyoruz. Belgeleri ile bu ortada.” dedi.
Sadece Kızılaya deÄŸil, baÅŸka kurumlara ya da baÅŸka belediyelere de yine “ÅŸartlı bağış” ÅŸeklinde bağışlar yapıldığının bilindiÄŸini aktaran Ä°brahim Kalın, ÅŸunları kaydetti:
“Dolayısıyla burada süreci baÅŸlatan bağış sahibidir. Yani bağışı ÅŸartlı hale getiren, ‘ÅŸuraya verilmek üzere biz bu başı yapıyoruz’ diyen, bağış sahibidir. Burada bir vergi kaçırılması yahut bir usulsüzlük söz konusu deÄŸil. Kızılay kurumumuz bu ÅŸartlı bağış alırken de bunun ÅŸartlarını açık ve net bir ÅŸekilde görüşüyor, konuÅŸuyor ve bunun gereÄŸi olarak da o parayı, o bağışı baÅŸka bir hayır kurumuna aktarıyor. Bunun dediÄŸim gibi çok farklı örnekleri var. Burada Kızılay bizim güçlü bir kurumumuzdur, onu yıpratmaya dönük bir siyasi polemiÄŸin baÅŸlatılması gerçekten üzücüdür. Bakın bugün iÅŸte Elazığ’daki, Malatya’daki depremden, Van’daki çığ felaketine Ä°dlib’deki masum Ä°nsanların korunmasından, ihtiyaçlarının karşılanmasından, dünyanın birçok yerindeki ihtiyaç sahibi insanların yardımına koÅŸulmasına kadar Kızılay sahada canla baÅŸla çalışmakta. Burada bu kurumlarımızı yıpratarak kimsenin eline bir ÅŸey geçmez. Yarın herkesin Kızılaya ihtiyacı olabilir bu hassasiyetle bu konuların deÄŸerlendirilmesinin daha isabetli olacağını düşünüyoruz.”
Kaynak: AA