Kılıçdaroğlu: Kadrolarımızla var olan sorunları çözme konusunda azimli bir duruş sergilemek zorundayız

Kılıçdaroğlu Kadrolarımızla var olan sorunları çözme konusunda azimli bir duruş sergilemek zorundayız

Kılıçdaroğlu Kadrolarımızla var olan sorunları çözme konusunda azimli bir duruş sergilemek zorundayız

CHP Genel BaÅŸkanı KılıçdaroÄŸlu, CHP’nin Türkiye’ye karşı en ağır sorumluluÄŸu üstlenmesi gereken bir parti olduÄŸunu belirterek, “Çünkü biz kadrolarımızla var olan sorunları çözme konusunda azimli bir duruÅŸ sergilemek zorundayız.” dedi.

CHP Genel BaÅŸkanı Kemal KılıçdaroÄŸlu, CHP’nin Türkiye’ye karşı en ağır sorumluluÄŸu üstlenmesi gereken bir parti olduÄŸunu belirterek, “Çünkü biz kadrolarımızla var olan sorunları çözme konusunda azimli, kararlı ve özgüveni yüksek bir duruÅŸ sergilemek zorundayız.” dedi.

Yenikapı Avrasya Gösteri ve Sanat Merkezinde gerçekleÅŸtirilen “Adım Adım Ä°ktidara Projesi Tanıtım ve Ä°lk EÄŸitim Toplantısı”nda konuÅŸan KılıçdaroÄŸlu, 6 bin 800 yol arkadaÅŸlarının 961 mahalleyi gezeceÄŸini söyledi.

KılıçdaroÄŸlu, “Amacımız ne, hedefimiz ne? Önce ÅŸunları ifade edeyim, şöyle bir soruyla karşılaşırsanız nerede olursa olsun, ülkenin iyi gitmediÄŸi belli, sorun yaÅŸadığımız da belli, genelde ÅŸu soru söylenir ya da şöyle bir eleÅŸtiri yapılır, ‘Efendim ÅŸu CHP var ya CHP’, ne olmuÅŸ CHP’ye ‘CHP hep eleÅŸtiriyor, hiç öneri getirmiyor.’ Ona ÅŸu soruyu sorun, ‘Hangi soruna çözüm getirmedi? Bana sorunu anlatın, çözümü size hemen söyleyeyim.” ifadelerini kullandı.

Siyaset tarihinde son 10 yılda en büyük deÄŸiÅŸimi yaÅŸayan partilerden birisinin CHP olduÄŸunu dile getiren KılıçdaroÄŸlu, eleÅŸtiri kültürünün tamamen ötesinde, her soruna yetkin kadrolarıyla çözüm üreten Türkiye’deki tek parti olduklarını söyledi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bu çözümleri tarihsel birikimleri, evrensel değerleri, dünyada böyle bir sorunla karşılaşıldığında o ülkelerin geliştirdikleri çözümleri özümseyerek yeni bir yol haritası belirlediklerini aktararak, şunları kaydetti:

“Biz Türkiye’ye karşı en ağır sorumluluÄŸu üstlenmesi gereken bir partiyiz. Yani Cumhuriyet Halk Partililer, Türkiye’ye karşı en ağır sorumluluÄŸu üstlenmesi gereken partiyiz. Çünkü biz kadrolarımızla var olan sorunları çözme konusunda azimli, kararlı ve özgüveni yüksek bir duruÅŸ sergilemek zorundayız. Hangi sorun oldu da CHP sorunun çözümü konusunda düşüncesini ifade etmedi? Dolayısıyla benim sizlerden ilk isteÄŸim eleÅŸtiri kütürünü ‘Efendim iktidar ÅŸunu yaptı, bunu yaptı’. DoÄŸru yaptı, zaten 83 milyon bunun tanığı, bunları söyleyeceÄŸiz doÄŸru ama siz ne yapacaksınız, öyle ya biz ne yapacağız? Asıl anlatmamız gereken bu, 2’nci Yüzyıla ÇaÄŸrı Beyannamesi. 2’nci Yüzyıla ÇaÄŸrı Beyannamesi’nin önce felsefesini çok iyi bilmek gerekiyor. EÄŸer bu felsefeyi bilirsek 2’nci Yüzyıla ÇaÄŸrı Beyannamesi’ni gayet güzel anlatırız.”

“GeçmiÅŸten ders çıkaracağız ki saÄŸlıklı bir geleceÄŸi inÅŸa edelim”

CHP’nin 37’inci OlaÄŸan Kurultayı’nda kabul edilen 2’nci Yüzyıla ÇaÄŸrı Beyannamesi’ne iliÅŸkin bilgi veren KılıçdaroÄŸlu, şöyle devam etti:

“2’nci Yüzyıla ÇaÄŸrı Beyannamesi’nin birinci özelliÄŸi ÅŸudur, bir yüz yılı geride bıraktık. Bugünü yaÅŸayan kuÅŸaklar bir yüzyılı geride bıraktılar. Geçen yüzyılda ne yaptık biz? Milli KurtuluÅŸ Savaşı verdik, Cumhuriyeti kurduk, çok partili hayata geçtik, yeri geldi ekonomik olarak iflas ettik, moratoryumlar ilan ettik, darbeler oldu, siyasi idamlar oldu, gencecik filiz gibi çocuklarımız ülkenin bağımsızlığı için hayatlarını verdiler. Bir yüzyılın etkilerinin hafızalarımızda korunması gerekiyor. Bizim böyle bir sorumlululuÄŸumuz da var. Acıları var, sevinçli günlerimiz var, baÅŸarılarımız var, üzüntülerimiz var, bütün bunları 83 milyon olarak belleklerimizde tutmak zorundayız. 2’nci Yüzyıla ÇaÄŸrı Beyannamesi hazırlanırken birinci yüzyılın unutulmaması gerektiÄŸi özellikle belirtildi.”

Birinci yüzyılın bıraktığı 5 temel sorunu da Türkiye’nin gündemine getirdiklerini aktaran KılıçdaroÄŸlu, “Birinci yüzyılın bize bıraktığı 5 temel sorun neydi? EÄŸitimde, dış politikada, demokraside, toplumsal barışta ve ekonomide sorunumuz vardı. BitirdiÄŸimiz bir yüzyıl, ikinci yüzyılın baÅŸlangıcında 5 temel sorunla 83 milyonu karşı karşıya bıraktı. Demek ki 2’nci Yüzyıla ÇaÄŸrı Beyannamesi’nin öznesi geçmiÅŸin bize bıraktığı mirası bir sefer iyi kavramamız lazım. Bunu iyi kavrayamazsak, yani geçmiÅŸten ders çıkaramazsanız saÄŸlıklı bir gelecek inÅŸa edemezsiniz. GeçmiÅŸten ders çıkaracağız ki saÄŸlıklı bir geleceÄŸi inÅŸa edelim.” diye konuÅŸtu.

“Herkesin yaÅŸam tarzına saygı duymak, her siyasetçinin temel görevidir”

Bu çaÄŸrı beyannamesinin temel bir baÅŸka özelliÄŸinin daha bulunduÄŸunu ifade eden CHP Lideri KılıçdaroÄŸlu, bu çaÄŸrı beyannamesinin Türkiye’de hiçbir toplumsal sınıfı dışlamayan bir beyanname olduÄŸunu vurgulayarak, “Hiçbir toplumsal sınıfı, kiÅŸiyi, aileyi, kimliÄŸi, yaÅŸam tarzını, inancı dışlamayan bir beyannamedir bu beyanname. Beyannamenin temel özelliÄŸi bir Cumhuriyet Halk Partisi beyannamesinin ötesinde Türkiye’yi ikinci yüzyıla güçlü bir ÅŸekilde sokacak, sorunlarını çözecek, bölgesinde ve dünyada güçlü bir Türkiye inÅŸa edecek ve birlikteliÄŸi koruyacak bir beyanname, bir söylemdir.” ÅŸeklinde koruÅŸtu.

Etnik kimlik, yaşam tarzı, inanç üzerinden siyasetin, tarihin tozlu raflarında kalmak zorunda olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Kısır çekiÅŸmelerle iktidarda kalmak için, iktidarını sürdürmek için insanların inancıyla, kültürüyle, yaÅŸam tarzıyla, kimliÄŸiyle oynarsanız Türkiye’yi geriye götürürsünüz. KutuplaÅŸan bir Türkiye bize göz diken egemen güçlerin arzu ettikleri bir Türkiye’dir. Biz bütün farklılıklarımızı zenginlik olarak kabul eden ve kendimize yol haritası çizen bir beyannameyle, yani 2’nci Yüzyıla ÇaÄŸrı Beyannamesi ile toplumun karşısına çıktık 97. yılımızda. Herkesin etnik kimliÄŸi kendi ÅŸerefidir, herkesin inancı kendi inancıdır, Allah ile kul arasına kimsenin girme hakkı ve yetkisi yoktur. Öyle bir yetki hiç kimseye verilmemiÅŸtir. Herkesin yaÅŸam tarzına saygı duymak, her siyasetçinin temel görevidir. Biz bunları, bu deÄŸerleri zenginlik olarak kabul ettiÄŸimizde kendimize yol haritasını çaÄŸdaÅŸ uygarlık olarak görüp, o çizgi üzerinde götürmek zorundayız.”

KılıçdaroÄŸlu, Ä°kinci Yüzyıla ÇaÄŸrı Beyannamesi’nin, birlikte yaÅŸama iradesini en güçlü ÅŸekilde ortaya koyan, farklılıkları zenginlik görüp bu zenginliÄŸi büyüten, ayrışma aracı deÄŸil birleÅŸme aracı olarak görme iradesini ortaya koyan bir metin olduÄŸunu söyledi.

CHP’nin “hep eleÅŸtirdiÄŸi ve çözüm üretmediÄŸi” yönündeki eleÅŸtirileri hatırlatan KılıçdaroÄŸlu, bu eleÅŸtirileri yapanlara bu beyannamenin verilmesi gerektiÄŸini söyledi.

Åžimdi bu hedefleri hayata geçirmek için çaba harcamak zorunda olduklarının altını çizen KılıçdaroÄŸlu, “CHP, Türkiye Cumhuriyeti’nde deÄŸiÅŸimin ve dönüşümün en büyük adresidir. Bunu büyük bir özgüvenle söyleyeceksiniz çünkü bir gerçeÄŸi ifade ediyorsunuz.” diye konuÅŸtu.

Parti içinde “Akıl akıldan üstündür” anlayışıyla her kararı tartıştıklarını anlatan KılıçdaroÄŸlu, sorunları da yaÅŸayanlara sorarak çözüm ürettiklerini dile getirdi.

Gençlere yönelik anket çalışmaları

CHP Lideri KılıçdaroÄŸlu, nüfusun yarısından fazlasının genç olduÄŸunu belirterek, “Taşı sıksa suyunu çıkaracak gençler ordumuz var.” dedi.

Gençlerin, Ä°kinci Yüzyıla nasıl baktığının anlaşılabilmesi için yapılan bazı anket çalışmalarını örnek gösteren KılıçdaroÄŸlu, Mayıs 2020’de gençlere, “Ä°mkanınız olsa yurt dışına yerleÅŸip orada yaÅŸamak ister misiniz?” sorusunun sorulduÄŸunu hatırlattı.

Bu soruya, gençlerin yüzde 62,5’inin “Evet” yanıtını verdiÄŸini aktaran KılıçdaroÄŸlu, şöyle devam etti:

“AK Partili gençlerin de yüzde 47,3’ü, ‘Evet imkanım olsa ben Türkiye’den ayrılır yurt dışına giderim.’ diyor. Önümüzdeki ciddi tehlikeyi görüyor musunuz? Bizleri televizyonları başında, radyolarında, sosyal medya hesaplarından dinleyen vatandaÅŸlarım acaba bu gerçeÄŸi görüyor mu? Bir ülkenin gençliÄŸi, bir yüzyılı yaÅŸamış bir gençlik, ikinci yüzyıla girerken, ‘Ben bu ülkede deÄŸil de baÅŸka bir ülkede yaÅŸamak istiyorum.’ diyor. Hani sayıları yüzde 10-20 olsa tamam da eÄŸer yüzde 62,5 ise oturup düşünmemiz gerekiyor. Bu dediÄŸim mayıs anketi.

Eylül anketi, ÅŸu soru soruluyor: ‘Size kalıcı olarak baÅŸka bir ülke vatandaÅŸlığı verilirse Türkiye’yi terkedip, o ülkeye yerleÅŸmeyi düşünür müsünüz?’ ‘Evet terk ederim, giderim.’ diyenlerin oranı yüzde 64. Gençlerin yüzde 64’ü ‘Ben vatandaÅŸlık verilirse Türkiye’yi terk ederim gider o ülkede yaÅŸarım.’ diyor. Gençlerin sadece yüzde 14’ü ‘Hayır ben kendi ülkemde kalırım.’ diyor. Yüzde 22’si ise kararsız ya da cevap vermiyor. Soru ÅŸu: Türkiye’nin gerçek anlamda beka sorunu ne? Bir ülke kendi gençliÄŸini kaybederse, bir ülkenin gençlerinin yüzde 60-70’i ‘Ben Türkiye’de deÄŸil baÅŸka bir ülkede yaÅŸamak istiyorum.’ derse Türkiye’nin beka sorunu nedir o zaman? Kaç siyasetçi bunu düşünüyor acaba? Kaç yurtsever, vatansever bunu düşünüyor acaba? Bayrak için, vatan için mangalda kül bırakmayanlar bu gerçeÄŸi görüyorlar mı acaba? Ä°kinci Yüzyıla, gençlere nasıl bir tablo bıraktıklarının farkındalar mı acaba? Emin olun farkında bile deÄŸiller. Ä°ÅŸte beka sorunu budur.”

Ä°kinci Yüzyıla ÇaÄŸrı Beyannamesi’nin “gençleri Türkiye’de tutma beyannamesi” olduÄŸunu ifade eden KılıçdaroÄŸlu, bu gençlere “Sizin arzuladığınız her demokratik kuralı Türkiye’ye getireceÄŸiz.” sözünü verdiklerini dile getirdi.

Bu beyannamenin gençlere çok iyi anlatılması gerektiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

“Bir genç düşüncesini özgürce ifade edemiyorsa bir genç baskı altındaysa ‘Şöyle konuÅŸursam beni hapse atarlar, düşüncemi ifade edersem kamuda göreve almazlar, düşüncemi açıklarsam beni derhal sürgün ederler.’ anlayışı gençleri ‘Ben Türkiye’den ayrılmak istiyorum.’ noktasına taşıyor. Ãœlkeyi yönetenler bunun farkında deÄŸil. Ãœlkeyi yönetenlerin büyük bir aymazlık içinde olduÄŸunu da belirtmemiz gerekiyor. Hayattan kopuk, gençlerden kopuk, yaÅŸamdan kopuk, sorunlardan kopuk, kendisini saraya hapsedip bütün dünyası saray olanların Türkiye’nin sorunlarını çözme kapasitesi yoktur. Olamaz da zaten. EÅŸyanın tabiatına aykırıdır.”

CHP Genel BaÅŸkanı Kemal KılıçdaroÄŸlu, beyannamenin birinci maddesinin “Yeni bir anayasa ve güçlü bir demokratik parlamenter sistem.” dediÄŸini aktardı.

Darbe hukukundan arınan bir anayasa ve hukuk sistemi istediklerini dile getiren KılıçdaroÄŸlu, “EÄŸer siz hem darbelerden ÅŸikayet edip hem darbe hukukunu tahkim ediyorsanız sizin darbeciden bir farkınız yok, aksine darbecilerden daha ağır bir suç iÅŸliyorsunuz. Parlamentonun, anayasanın askıya alındığı bir süreçten geçiyoruz. Bir ülkede yasama, yargı ve yürütme bir kiÅŸinin kontrolüne girerse o ülkede felaket olur.” dedi.

Bunun bütün kitlelere soÄŸuk kanlı, yüksek bir özgüvenle anlatılmasını isteyen KılıçdaroÄŸlu, “Düşünceyi ifade özgürlüğü… Genç twit atacak korkuyor, ‘Başıma bir bela gelir mi?’ diye. Biz ‘Delikanlı’ deriz gençlere. Gençler hata yapabilirler, yanlışlık da yapabilirler. Adı üstünde delikanlı. Onun gençliÄŸini gözardı edip de yaptığı bir hata veya eksiklik yüzünden kafasına sopayı vurursanız o devlet iflah olmaz. Bir genci yok ediyorsunuz demektir, bir düşünceyi, bir insanı yok ediyorsunuz demektir. Hatası varsa çağıracaksınız, konuÅŸacaksınız zaten farkedecektir bir süre sonra.” ifadelerini kullandı.

CHP Lideri Kılıçdaroğlu, yargı sistemiyle ilgili de şu değerlendirmede bulundu:

“Ä°flas eden bir yargı sistemiyle karşı karşıyayız. Her ÅŸey aklıma gelirdi de yargı sisteminin bu kadar köreleceÄŸi hiç aklıma gelmezdi. Çünkü yargıçlar en azından hukuk fakültesi mezunudur, hukuk kitapları okumuÅŸlardır, hukukun temel kurallarını bilirler, dolayısıyla bu kadar körelmez, bu kadar çürümez diyordum. Her ÅŸey çürüyebilir ama yargı çürümez. Çürüme olursa da süratle telafi edilir ve gereÄŸi yapılır. Yargının kendi içinde bir iç dinamiÄŸi, bir öz denetimi de var. Alt mahkeme, üst mahkeme, vesaire diye Avrupa Ä°nsan Hakları Mahkemesine kadar uzanan bir zincirimiz var. Ama alt mahkeme en üst mahkemenin, ‘Anayasa Mahkemesinin verdiÄŸi karar beni baÄŸlamaz.’ diyorsa ‘Ne demek Anayasa Mahkemesi?’ diyorsa iÅŸte çürüme oradan baÅŸlıyor, adaletsizlik oradan baÅŸlıyor, hukuksuzluk oradan baÅŸlıyor. Nasıl bir felaketle karşı karşıya olduÄŸumuzun bilinmesi lazım.”

Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

“Ä°stanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi topluma ÅŸu mesajı veriyor: Bir ‘Biz hukukun üstünlüğüne ve vicdani kanaatine göre karar veren bir mahkeme deÄŸiliz.’ diyor. ‘Hukukun üstünlüğü ve vicdani karar bizde yok, böyle bir ÅŸey beklemeyin bizden.’ diyor. Topluma verdiÄŸi birinci mesaj bu. Ä°kinci mesaj ÅŸu: ‘Böyle olmadığımız için de anayasa ve yasalar bizi baÄŸlamaz, biz gücümüzü anayasadan deÄŸil, saraydan alıyoruz.’ DoÄŸru mu? DoÄŸru. Anayasanın ilgili maddeleri çok açık. ‘Anayasa Mahkemesinin kararları yürütme, yasama, yargı, idare, herkesi baÄŸlar.’ diyor. Açık. ‘BaÄŸlayabilir.’ demiyor, ‘BaÄŸlar.’ Bitti.”

Ä°stanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinin, “Milletvekilinin yeniden dokunulmazlık kazanması da bizi baÄŸlamaz. Biz yasama organının üyesini Anayasa Mahkemesinin kararına raÄŸmen yargılayıp mahkum ederiz.” dediÄŸini savunan KılıçdaroÄŸlu, ÅŸunları ifade etti:

“Ne demek dokunulmazlık? Ben zaten anayasaya uymuyorum. Milletvekili yeniden dokunulmazlık kazanmış, ben buna uymam. Saraydan talimatı aldım, gereÄŸini yapacağım, Türkiye Büyük Millet Meclisi ne derse desin milletvekilini yargılayacağım ve mahkum edeceÄŸim’ diyor. Şöyle bir mesajı daha var örtülü: ‘Bizi Türkiye Büyük Millet Meclisi BaÅŸkanı dahi eleÅŸtiremez.’ Yasama dokunulmazlığı olan bir milletvekilinin yasalara aykırı olarak yargılanmasına itiraz etmesi gereken ilk kiÅŸi Meclis BaÅŸkanı’dır. Meclis BaÅŸkanı’nın sesi çıkıyor mu? Çıkamaz. Çıkmaz da zaten. Talimatı nereden alır? Tıpkı 14. Ağır Ceza Mahkemesi gibi o da talimatı saraydan alır. ‘Bizim anayasayı ihlal etmemiz, Anayasa Mahkemesinin kararlarına uymamamız Hakimler ve Savcılar Kurulunca sorgulanamaz.’ Çünkü Hakimler ve Savcılar Kurulu da talimatı saraydan alıyor. DoÄŸru mu? DoÄŸru. ‘Anayasa Mahkemesinin verdiÄŸi karara ben uymuyorum.’ diyor. Hakimler ve Savcılar Kurulundan bir tepki gördünüz mü? Hayır. Niçin? Onlar da talimatı saraydan alıyor.”

Bazı olaylarda Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun çok hızlı harekete geçtiÄŸini hatırlatan KılıçdaroÄŸlu, “Bir saat içinde toplanıp, karar aldıklarını da biliyorsunuz herhalde. Anayasanın askıya alındığı bir kararı görmezlikten gelen bir Hakimler ve Savcılar Kurulu var. ‘Biz hukuk devletinin deÄŸil, ÅŸahsın devletinin hakimleriyiz. Saraya yaptığımız hizmetler dolayısıyla üst makamlara atanmayı bekliyoruz.’ Büyük bir hizmet. Anayasayı gözardı ediyorsunuz, Türkiye Büyük Millet Meclisini gözardı ediyorsunuz. Hepsini bir tarafa itiyorsunuz, saraydan aldığınız talimatın gereÄŸini yapıyorsunuz ve ÅŸimdi diyorsunuz ki ‘Ben artık üst makamlara, Anayasa Mahkemesi üyeliÄŸine, Yargıtay üyeliÄŸine atanmayı hak ediyorum.’ diyorsunuz ve böyle bir beklenti içinde karar veriyorsunuz. Adaletin olmadığı yerde devlet yoktur. Devletin dini adalettir. Adaleti yok ederseniz devleti yok edersiniz, insanlığı, kainatı, ekosistemi yok edersiniz. Çünkü doÄŸanın da aÄŸacın da ormanın da kurdun, kuÅŸun da adalet hakkı vardır. Siz adaleti yok ediyorsunuz.” ÅŸeklinde konuÅŸtu.

Kılıçdaroğlu, Anayasanın ve seçim yasasının darbe hukukundan ayrılması gerektiğini ifade etti.

Toplantıya katılanlara, vatandaÅŸlara “Milletvekillerini sen mi seçiyorsun, listeyi sen mi hazırladın, listede kimlerin olacağına sen mi karar verdin?” diye sormalarını isteyen KılıçdaroÄŸlu, vatandaÅŸların hazırlanan listenin altına mührü bastığını, milletvekili seçmediÄŸini anlattı.

Kılıçdaroğlu, milletvekili seçilmediği için parlamentonun vesayet altında kaldığını, milletvekillerinin vesayetin kurtulması için de milletin vekilinin millet tarafından seçilmesi gerektiğini vurgulayarak, bu kuralın siyasi partiler yasasına açık ve net konulması gerektiğini kaydetti.

Siyasetin erkek egemen bir alan olmaktan çıkarılması gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

“Ãœlkenin nüfusunun yarısı kadın. Niye parlamentonun yarısı kadın deÄŸil? Bunu siyasi partilerin tüzüğüne konmasının bir anlamı yoktur. Siyasi partiler yasasına girdikten sonra ve bütün siyasi partiler bu zorunlulukla karşı karşıya kaldıklarında bir anlamı vardır. Bütün kadın örgütlerinden istirhamım yüzde 50 cinsiyet kotasının olmadığı bir seçim kanuna oy vermeyin, bunu savunmayan bir partiye oy vermeyin. Siz de hakkınızı arayın, sizin hakkınız yok mu? Bir erkek olarak hakkınızı savunuyorum, siz de kadın olarak kendi haklarınıza sahip çıkın. Bunu kim yaptı? Darbeciler yaptı. Kim deÄŸiÅŸtirmek istiyor? Darbe hukukuna ve darbecilere karşı olan deÄŸiÅŸtirmek istiyor, yani biz deÄŸiÅŸtirmek istiyoruz, yani Cumhuriyet Halk Partililer deÄŸiÅŸtirmek istiyor, gençlik kolları, kadın kolları, hep beraber deÄŸiÅŸtirmek istiyoruz. Neden? Darbe hukukunun bize biçtiÄŸi elbise bize dar geliyor. Nefes alamıyoruz, toplum da nefes alamıyor. Bunun deÄŸiÅŸmesi lazım.”

“Siyaset için ahlak yasası çıkarılması gerekir”

Kılıçdaroğlu, her mesleğin bir ahlakı olduğunu belirterek, şöyle konuştu:

“EÄŸer siz, siyaset için bir siyasi ahlak yasası çıkaramazsanız, rüşvet alanın büyükelçi atandığı bir gerçekle karşılaşırsınız. Hırsızlık yapanın büyükelçi olduÄŸu bir ülkeye hangi devlet saygı duyar? Hırsızlık yapan birisi bindiÄŸi arabada da Türk bayrağı taşıyor. O bayraÄŸa yapılan en büyük saygısızlık, çikolata kutusunda rüşvet alanların büyükelçi olarak atanmalarıdır. Kendisini milliyetçi, ülkücü olarak tanımlayan arkadaÅŸlarla karşılaÅŸtığınızda ÅŸunu söyleyin, ‘Siz misiniz milliyetçi, biz miyiz milliyetçi.’ Biz rüşvet alanların bindiÄŸi arabada Türk bayrağının taşınmasını doÄŸru bulmuyoruz. Peki siz, alkışlıyorsunuz. Kim bayraÄŸa, kim ülkesine, kim ahlaka, kim adalete saygı duyuyor, bunu anlatmalısınız.” ifadelerini kullandı.

Kemal Kılıçdaroğlu, toplumun önemli bir kesiminin yoksulluk çektiğini, bir yüzyılın sonunda gelinen tablonun insanlık açısından büyük bir dram olduğunu dile getirerek, bir yüzyılın sonunda on binlerce çocuk yatağa aç giriyorsa, insanlar çöp konteynerinden besleniyorsa herkesin oturup düşünmesi gerektiğini söyledi.

Sosyal devletten yardım alanların bunu devletin bir lütfu olarak görmesi ve bu anlayışın onlara nakÅŸedilmesinin de bir insanlık ayıbıyla karşı karşıya olunduÄŸunu gösterdiÄŸini belirten KılıçdaroÄŸlu, Adım Adım Ä°ktidara Çalışmasının 2. Yüzyıla ÇaÄŸrı Beyannamesi’nde aile destekleri sigortasını öngördüklerini, bunun amacının hiçbir çocuÄŸun yataÄŸa aç girmemesi, hiçbir ailenin çöp konteynerlerinden beslenmemesi, herkesin güvencesinin sosyal devlet olması, hakkın lütuf deÄŸil hak olarak verilmesi olduÄŸunu kaydetti.

KılıçdaroÄŸlu, Cumhuriyetin kuruluÅŸunun ilk yıllarında bütün komÅŸularla barış içinde olunduÄŸunu, Ä°slam dünyasının, mazlum milletlerin Türkiye’yi örnek aldığını, bir yüzyılın sonunda bütün komÅŸularla düşman olunduÄŸunu söyledi.

“Orta DoÄŸu’yu bir barış havzasına döndürebiliriz”

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, en büyük tehlikenin dış politikanın iç politika malzemesi olarak kullanılması olduğunu belirterek, şunları kaydetti:

“2. Yüzyıla ÇaÄŸrı Beyannamesi’nde, ilk kez bir siyasal parti, bir uluslararası kuruluÅŸ bir proje öneriyor. Orta DoÄŸu Barış ve Ä°ÅŸ BirliÄŸi TeÅŸkilatını kuracağız diyerek. Türkiye, Ä°ran, Irak ve Suriye. Sonra buna Ä°srail, Mısır, Lübnan ve Filistin de katılabilir. Gözlemci olarak büyük ülkeler de katılabilirler. Orta DoÄŸu’yu bir kavga alanı, kan dökülen bir alan olmaktan çıkarıp, bir barış havzasına döndürebiliriz. Kim söylüyor bunu? Cumhuriyetin ikinci yüzyılına giderken biz söylüyoruz. Çünkü biz Orta DoÄŸu’daki bütün farklılıkları zenginlik kabul edip hiçbir halkın aç, yoksul kalmasına, maÄŸdur edilmesine, katledilmesine izin vermeyecek bir projeyi hayata geçirmek istiyoruz. Bu projenin hayata geçmesinin zorluklarını biliyoruz. Egemen güçlerin orada yer altındaki petrolleri doÄŸalgazları ele geçirmek ve onları kullanmak istediklerini de biliyoruz ama biz bunu gerçekleÅŸtirebiliriz. Bu bize yakışır. Bölge halkına yakışır. Uygar bir dünya inÅŸa edeceÄŸiz.”

Proje hayata geçtiÄŸinde bu ülkelerde yaÅŸayan insanların da gidip Avrupa’nın kapılarını çalmayacağını, mülteci olarak oralara sığınmayacağını, kendi ülkelerinde özgürce yaÅŸayacağını söyleyen KılıçdaroÄŸlu, demokrasinin bütün dünyaya taşınmak zorunda olduÄŸunun altını çizdi.

KılıçdaroÄŸlu, Avrupa Parlamentosunda, “Dünyanın bütün demokratları birleÅŸin.” dediÄŸini hatırlatarak, sözlerini şöyle sürdürdü:

“21. yüzyılda dünyanın bütün demokratlarının diktatörlere karşı birleÅŸmesi lazım. Önümüzdeki seçimler bir siyasi parti seçimi deÄŸildir. Hala bunu anlayamayan ve anlamak istemeyen belli çevreler var. Önümüzdeki seçimler demokratlarla diktatörler arasındaki bir seçimdir. Önümüzdeki seçimler saÄŸ sol seçimi de deÄŸil. Kendi ülkesinde düşüncesini özgürce ifade eden, etmeyi isteyen demokratlarla ister saÄŸcı, ister solcu, ister ortacı, ‘Hayır hiç kimse düşüncesini özgürce ifade etmesin. Bir kiÅŸi konuÅŸsun herkes ona uysun.’ diyen otoriter rejim yanlılarıyla demokratlar arasındaki bir seçimdir bu seçim. Bu çerçeveden olaya bakamazsanız, o zaman otoriter rejimlerin tutsağı haline gelirsiniz. Bizim verdiÄŸimiz bütün çabalar, bütün emekler demokratların kazanmasıdır. KimliÄŸi, yaÅŸam tarzı, inancı ne olursa olsun demokrasiden yana olanların bir araya gelmesi lazım. Düşünceyi ifadeden korkan bir yönetim kendi ülkesini büyütemez, geliÅŸtiremez. Bir ülkenin büyümesi, kalkınması farklı düşüncelerden kaynaklanır. Bizim düşünmediÄŸimizi bir baÅŸkaları düşünebilir. Belki o doÄŸru düşünüyor. ‘Hayır efendim. Düşünmeyeceksin. KonuÅŸmayacaksın. Bana itaat edeceksin.’ Sen kimsin? Sen kimsin ki sana itaat edeyim? Ãœlkeyi ateÅŸe atanların ülkeye yararı olmaz. 21. yüzyılın Türkiye’sinde hepimize düşen görevler vardır.”

“Bu bir kucaklaÅŸma beyannamesidir”

2. Yüzyıla ÇaÄŸrı Beyannamesi’ni “bir umut ve demokrasi beyannamesi,” olarak tanımlayan KılıçdaroÄŸlu, konuÅŸmasını ÅŸu sözlerle tamamladı:

“Bu bir kucaklaÅŸma beyannamesidir. Bu, kutuplaÅŸma deÄŸil, birlikte hareket etme beyannamesidir. Bu bir diktatörlere övgü deÄŸil, demokrasiyi savunanların beyannamesidir. Bu beyanname 21. yüzyılın Türkiye’sini aydınlığa çıkaracak beyannamedir. O nedenle hepimize düşen görevler var. Bunları yaparken, sakın yarım ağızla deÄŸil. Sizden isteÄŸim; inançlı, kararlı, biz bunu yapacağız. Niye seçimden korkuyorlar? Gideceklerini biliyorlar. Diyorlar ki, ‘Bu seçim acaba KılıçdaroÄŸlu’nun talebi mi? Hayır efendim. Bu talep, esnafın, işçinin, emeklinin, sanayicinin, bütün demokratların talebidir. Cesursan, ülkenin sorunlarını çözemedin. 18 yılda Türkiye’yi büyük bir batağın içine soktular. Devasa bir Türkiye Cumhuriyeti devleti, Londra’daki bir avuç tefeciye hizmet eder hale geldi. Faize karşıyız diyenlerin, tefecilere hizmet eder noktaya gelmesi gerçekten ibret verici bir olaydır. Emir alıyorlar. Dilencilik yapıyorlar. Medyanın önüne çıkınca da kahramancılık yapıyorlar. Åžunu da her gittiÄŸiniz yerde anlatmanızı isterim; kahraman olarak kendilerini tanıtanlar, bir telefonla papazı serbest bıraktılar. ‘Bu can bu tende kaldığı sürece asla vermeyeceÄŸim.’ diyenler bir telefonla… Allah bilir telefonu aldığı zaman da ayaÄŸa kalkıp önünü iliklemiÅŸtir. Bu nedir? Türkiye’nin onurunu ayaklar altına almaktır. Türkiye’nin onurunu, gururunu, tarihi ayaklar altına alan bir kiÅŸiden bu memlekete hayır gelmez. Bunu her yerde anlatmamız lazım. Birbirimize kırılabiliriz, eleÅŸtirebiliriz, her ÅŸey olabilir ama ülkenin bir onuru vardır. Buna sahip çıkacağız.”

Toplantıda, CHP Ä°stanbul Ä°l BaÅŸkanı Canan KaftancıoÄŸlu da “Adım Adım Ä°ktidara” projesini tanıtan kısa bir konuÅŸma yaptı.

Programa İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile partililer de katıldı.

Kaynak: AA

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir