Kovid-19 ile mücadele stratejisi farklı 3 ülke: Çin, Singapur, Güney Kore

Kovid-19 ile mücadele stratejisi farklı 3 ülke Çin, Singapur, Güney Kore

Kovid-19 ile mücadele stratejisi farklı 3 ülke Çin, Singapur, Güney Kore

Çin, yeni tip koronavirüsle (Kovid-19) etkin izolasyon stratejileriyle mücadele ederken, Singapur’da erken tanı yöntemi, Güney Kore’de ise yaygın tanı testi uygulamaları öne çıktı.

Son yılların en önemli pandemilerinden biri olarak gösterilen yeni tip koronavirüs (Kovid-19) ile mücadelede, uyguladıkları farklı stratejilerle vaka sayılarını düşüren ve yayılım hızını azaltan Çin, Singapur ve Güney Kore’nin baÅŸarısı, bilim dünyasının dikkatini çekiyor.

Çin, etkin izolasyon stratejileriyle ilerlerken, Singapur’da erken tanı yöntemi, Güney Kore’de ise yaygın tanı testi uygulamasıyla sürecin yönetildiÄŸi görülüyor.

Hacettepe Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Akova, Kovid-19 salgınının başladığı ülke olan ve yayılma hızının neredeyse günde bir vakaya kadar indiği bildirilen Çin başta olmak üzere, bu mücadelede uyguladıkları farklı stratejilerle başarılı örnekler arasında gösterilen Singapur ve Güney Kore modellerini AA muhabirine değerlendirdi.

Hızla yayılan bir hastalığın neden olduÄŸu küresel bir acil durumla karşı karşıya olunduÄŸunu, hastalıktan etkilenen ülkelerin en başında Çin’in geldiÄŸini vurgulayan Akova, Çin’deki hasta sayısının dünyadaki tüm hastaların yaklaşık yüzde 36’sını, ölümlerin ise yüzde 35’ini kapsadığını söyledi.

Prof. Dr. Akova, Çin’in aldığı, bazılarınca “abartılı” olarak nitelenen önlemler sonucunda hastalığın yayılımının kontrol altına alındığını belirterek, ÅŸunları kaydetti:

“Kovid-19 hastalığı ÅŸu anda kesin kanıtlanmış bir tedavisi olmayan, henüz koruyucu aşısı geliÅŸtirilmemiÅŸ ve insandan insana kolay bulaÅŸan bir enfeksiyon hastalığı durumunda. Ayrıca hastaların yaklaşık yüzde 80’inde hastalık hafif belirtilerle seyrediyor. Åžu anda tam olarak oranını bilmediÄŸimiz ancak hiçbir belirti göstermeden virüsü taşıyan ve baÅŸkalarına bulaÅŸtırma potansiyeli olan bir grubun da olması olası. Kovid-19 hastalarındaki belirtilerin üst solunum yolu enfeksiyonu (grip, nezle gibi) geçiren diÄŸer hastalardan sadece sorgulama ve muayeneyle ayırt edilmesi de mümkün deÄŸil. Bir kiÅŸide Kovid-19 varlığını ya da önceden geçirip geçirmediÄŸini anlamanın tek yolu bu kiÅŸide test yapmaktan geçiyor. Öte yandan bu hastalığın yayılmasını önlemek için önerilen en önemli iki yöntemden birisi, mümkün olduÄŸunca çok sayıda hasta olan kiÅŸilerin test edilerek saptanıp, bu kiÅŸilerin diÄŸer insanlardan izole edilmesi. DiÄŸer yöntem ise hastalığa yakalanmış olma olasılığı olan insanların dışarıdan toplum içine karışmalarının engellenmesi. Bir baÅŸka deyiÅŸle ülke dışından gelmesi muhtemel yeni vakaların önlenmesi.”

Çin: Etkin izolasyon

Akova, hastalığın görüldüğü ülkelerinin ÅŸimdiye kadar deÄŸiÅŸik önlemler uygulayarak bu pandemiyle savaÅŸmaya çalıştıklarını anlatarak, “Hastalığın baÅŸladığı ve hastalıktan en fazla etkilenen Çin, aldığı önlemlerle yeni vaka sayısını neredeyse sıfıra indirdi. Benzer ÅŸekilde ölüm vakaları da ortadan kalkmaya baÅŸladı. Bu nedenle Çin’in hastalığın baÅŸlangıcı sonrası aldığı önlemleri ve yansımalarını incelemek baÅŸka ülkeler için örnek oluÅŸturabilir.” diye konuÅŸtu.

Ocak ayı ortasından itibaren Çinli yetkililerin salgının merkezi olan Vuhan da dahil toplam 16 şehirde tam bir izolasyon uygulamaya başladığını hatırlatan Akova, eyalete tüm kara ve hava ulaşımı durdurulurken, insanların evlerinden çıkarılmadığını anlattı.

İnsanların sadece gıda malzemesi satın almak veya tıbbi yardım dışında evlerinden çıkmasının yasaklandığını ifade eden Akova, şöyle devam etti:

“Bu önlemlerin yaklaşık 760 milyon Çinliyi kapsadığı hesaplanıyor. Aradan geçen yaklaşık iki aylık süre sonrasında yeni ortaya çıkan vaka sayısı binlerden onlu rakamlara düştü. Dünya SaÄŸlık Örgütü bu baÅŸarıdan ötürü Çinli yetkilileri kutladı. Buradaki kritik soru, bu önlemlerin ne ÅŸekilde etkili olduÄŸudur. Sadece insanların toplu yerlerde bir araya gelmesinin engellenmesi yeterli olur mu, yoksa mutlak bir sokaÄŸa çıkma yasağı mı gerekli? 18 Mart’ta dünyanın en ciddi bilim dergilerinden biri olan Nature’da yayınlanan bir makalede bu soru çok sayıda bilim insanına sorularak alınan yanıtlar özetlenmiÅŸ.

Görüşü sorulan bilim insanlarının çoÄŸu insanları evde tutmanın iÅŸe yaradığı konusunda hemfikir gözüküyor. Vuhan’daki sokaÄŸa çıkma yasağının ilk haftası sonunda hasta bir kiÅŸinin hastalığı bulaÅŸtırabileceÄŸi insan sayısı 1,05’e düşmüş. Bu normalde kovidli bir hasta için 2,5 civarında olan bir rakamın yarısından da düşük. EÄŸer bu rakam 1’in altına inerse salgının ortadan kalkmış olacağı kabul ediliyor. Ancak Çin’i eleÅŸtirenler, önlemelerin gecikmiÅŸ olarak alındığını, salgının baÅŸladığı saptandığında bu önlemler alınsaydı hastalığın tüm dünyaya yayılmasının engellenmiÅŸ olabileceÄŸinden söz ediyor. Yapılan epidemiyolojik modellemelerden birisine göre bu önlemler bir hafta önce alınmış olsa tüm vakaların yüzde 67’sinin engellenmiÅŸ olabileceÄŸi yönünde. EÄŸer önlemler 3 hafta öncesinde alınsa toplam vakaların yüzde 95’nin engellenmiÅŸ olacağı varsayılıyor.”

Akova, “Hesaplamalar Çin’in aldığı önlemler sayesinde hasta sayısının belirgin azaldığına, eÄŸer bu önlemler alınmamış olsa ÅŸubat sonu hasta sayısının 8 milyonu bulmuÅŸ olabileceÄŸine iÅŸaret ediyor. Ancak epidemiyologlar hastaların test yapılarak erken tanınmasının ve izole edilmelerinin en önemli önleyici unsur olduÄŸunda hemfikirler. EÄŸer bu testler yaygın olarak uygulanmamış olsa Çin’de ÅŸubat sonu görülen vakaların sayısının en az 5 kat fazla olmuÅŸ olacağını öngörmekteler.” diye konuÅŸtu.

Hala yanıt bekleyen sorular olduÄŸunu, bunlardan birinin de “Çin’in aldığı önlemleri hafifletmesi veya kaldırması durumunda ne olacak?” sorusu olduÄŸunu belirtenr Akoca, “Bu sorunun yanıtının ÅŸu aÅŸamada verilmesi zor olmakla birlikte, ikinci bir dalga enfeksiyonun ortaya çıkabileceÄŸinden endiÅŸe ediliyor. Bu nedenle insanların sosyal uzaklaÅŸma ve kiÅŸisel hijyen önlemlerine dikkat etmeleri gerektiÄŸi vurgulanıyor.” ifadelerini kullandı.

Singapur: En erken dönemde tanı

Erken tanının Singapur’da çok iÅŸe yaramış gözüktüğünü belirten Akova, “Daha salgının Çin’de baÅŸladığı en erken dönemde (şüpheli zatürresi olan) hastaların saptanıp izole edilmesi, Singapur’da Çin’dekine benzer çok katı seyahat ve sokaÄŸa çıkma yasağı önlemlerinin alınmasına gerek kalmaksızın hastalığın sınırlanmasını saÄŸlamış. Halen 19 Mart itibarıyla Singapur’da toplam vaka sayısı 313 ancak yaÅŸam normale yakın düzeyde devam etmekte.” ÅŸeklinde konuÅŸtu.

Güney Kore: Yaygın tanı testi uygulaması

Prof. Dr. Akova, hastalığın kontrol altına alınmasına iliÅŸkin baÅŸarılı sayılan ülkelerden birisinin de Güney Kore olduÄŸunu dile getirerek, “50 milyon nüfuslu ülkede salgının belirgin biçimde yavaÅŸladığı ve ÅŸubat sonu günde ortaya çıkan yeni vaka sayısı 909 iken, bu rakamın 17 Mart’ta 74’e düştüğü gözleniyor. Ancak bu ülkede alınan önlemler Çin’dekinden oldukça farklı.” dedi.

Bu ülkenin hastalığı kontroldeki başarısının temel öğesinin çok yaygın tanı testi uygulaması olduğuna dikkati çeken Akova, şunları söyledi:

“Ãœlkede 270 binden fazla insan Kovid-19 etkeni için test edilmiÅŸ. Bu rakam bir milyon kiÅŸi başına 5 bin 400 test anlamına geliyor. KarşılaÅŸtırma için ABD’de bu rakamın bir milyonda 74 olduÄŸu bilindiÄŸinde aradaki farkın muazzam ölçüde büyük olduÄŸu ortaya çıkıyor. Dolayısıyla Güney Kore’nin test kapasitesinin bu denli yüksek olması, bir yandan hastaların saptanıp ve bu hastalarla teması olanların da hemen belirlenip hastalar gibi izolasyona alınmasını saÄŸlarken, öte yandan sokaÄŸa çıkma yasağı gibi rahatsız edici önlemlerin alınmasını da gereksiz hale getirmiÅŸ gözüküyor. Ancak Güney Kore’de salgının ana kaynağı olan bir dini toplulukta hastalığın yayılmasını engelleyici önlemlerin alınmasının rolünün önemli olduÄŸu da bir gerçek. Buna karşın ülkenin diÄŸer kesimlerinde salgının görülmeye baÅŸlaması farklı önlemlere gerek duyulmasına yol açabilir.”

Güney Kore’de hastalığa karşı uygulanan stratejiye iliÅŸkin bilgi veren Akova, “Yüksek riskli hastalara (yaÅŸlılar, hipertansiyon, ÅŸeker hastası, kronik akciÄŸer-kalp hastalığı olanlar, kanser tedavisi görenler gibi) hastaneye yatmada öncelik tanınıyor. Orta ÅŸiddette belirti gösterenler, hastane dışında oluÅŸturulan merkezlerde izlenip, destek tedavisi veriliyor. Ä°yileÅŸenler ve iki defa testi negatif bulunanlar taburcu ediliyor.” ifadelerini kullandı.

Hastayla yakın temas etmiş olanlar veya hastalık belirtisi hafif olup da aile bireyleri içinde kronik hastalığı olmayanların evde 2 hafta süreyle kendilerini karantinaya almalarının istendiğini vurgulayan Akova, sözlerini şöyle tamamladı:

“Evde karantinada olanlar günde iki kez yetkililer tarafından telefonla aranıp, evde oldukları kontrol edilip, belirtilerinde deÄŸiÅŸiklik olup olmadığı sorgulanıyor. Karantina önlemlerini ihlal edenlere ise 2 bin 500 Amerikan doları ceza uygulanıyor. Bu cezanın 3 katına artırılması veya 1 yıllık hapis cezası verilmesi de gündemde. Ancak halen hastaların gözlem altında tutulduÄŸu merkezlerde yatak sayısında ciddi sıkıntı olduÄŸu da bildiriliyor. Güney Kore günde 15 bin kiÅŸiyi test etme kapasitesine sahip. Testlerin çoÄŸunluÄŸu mobil istasyonlarda yapılmakta. Bu yöntem ÅŸu sıralar ABD, Kanada ve Ä°ngiltere’de de uygulanmaya baÅŸlandı. Bütün bu önlemlerle Güney Kore’nin hastalıktan ölüm oranını ciddi biçimde önlediÄŸi ve ÅŸimdiye dek sadece 75 ölüm vakasının görüldüğü de belirtiliyor.”

Kaynak: AA

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir