“Kurban Bayramı hep birlikte vereceÄŸimiz bir sınav”

Kurban Bayramı hep birlikte vereceğimiz bir sınav
SaÄŸlık Bakanı Koca, “Kurban Bayramı hep birlikte vereceÄŸimiz bir sınav. Hayatımızda el öpmediÄŸimiz, sarılmadığımız ikinci bayram olarak yer alacak.” dedi.
Bilim Kurulu Toplantısı, Kovid-19 ile mücadele için alınan tedbirler kapsamında video konferans yöntemiyle toplanmasının ardından bugün ilk kez yüz yüze yapıldı.
SaÄŸlık Bakanı Fahrettin Koca, SaÄŸlık Bakanlığının Bilkent YerleÅŸkesi’ndeki Koronavinüs Bilim Kurulu Toplantısı’nın ardından açıklamalarda bulundu.
KonuÅŸmasına herkese selam, sevgi, hürmetlerini ileterek baÅŸlayan Koca, “Kurban Bayramınız ‘ÅŸimdiden mübarek olsun’ diyorum. Allah, nice bayramları, daha mutlu, çok daha saÄŸlıklı, birbirimize daha yakın ve esenlik içinde yaÅŸamayı bizlere nasip etsin. Gelecek yılın bayramlarında tüm gönül yakınlıkları, sarılıp kucaklaÅŸmalarla taçlansın.” diye konuÅŸtu.
Koca, geçen Ramazan Bayramı’nın istenildiÄŸi gibi idrak edilemediÄŸini ifade ederek, ÅŸu deÄŸerlendirmede bulundu:
“24, 25 ve 26 Mayıs günlerine denk gelen bayram, salgında tedbirlerin en sıkı tutulduÄŸu zamanda ve buruk geçti. Kovid-19 hastalığına karşı uygulanan sokaÄŸa çıkma kısıtlaması, akrabalarımızla arkadaÅŸlarımızla sevdiklerimizle bir araya gelmemize mani oldu. Buruk geçen Ramazan Bayramı, eski bayramları bize tam manasıyla özletti. O günden bu yana deÄŸiÅŸen ÅŸeyler var. 1 Haziran’dan itibaren normalleÅŸme sürecine geçtik. Alınan tedbirlerle sonuçlar arasındaki iliÅŸkiyi yakından tecrübe ettik. Kurban Bayramı’nı mevcut ÅŸartlarda, ruhuna en uygun ÅŸekilde yaÅŸamanın yolunu biliyoruz.
Kurban Bayramı, paylaÅŸma, yardımlaÅŸma ve dayanışmayı esas alan bir bayramdır. Gelenek ve göreneklerimizle bayramı daha da zenginleÅŸtiriyoruz. Kurban Bayramı’nın ruhuna uygun olan, bayramı sosyal dayanışma içinde geçirmemizdir. Kabul edersiniz ki bunun bir anlamı da hastalığa karşı dayanışma içinde olmaktır. Yapılan iyilikler artarken, hastalık da kontrol altında tutulmalıdır.
Kurban Bayramı sırasında, koronavirüs konusunda risk alırsak, kendimizi ve baÅŸkalarını korumak için gerekli dikkati göstermezsek, bu bizlere ağır bir vebal yükler.”
“Hayvan satış alanlarında olabildiÄŸince kısa kalınmalı”
Kurban Bayramında dikkat edilmesi gereken hususların, üç grupta toplanabileceğini anlatan Koca, ilk gruptaki tedbirlerin halen devam eden kurbanlık alımı ve kurban kesimiyle ilgili olduğunu söyledi.
Koca, alınacak tedbirleri şöyle sıraladı:
“Kurbanlık alışveriÅŸleri, belediyeler tarafından belirlenen ve denetlenen yerlerden yapılmalıdır.
Hayvan satış alanlarında olabildiğince kısa kalınmalıdır.
Müşteriler ve satıcılar arasında el sıkışma usulüyle pazarlık yapılmamalıdır.
65 yaş üstü ve kronik hastalığı olan kişiler hayvan satış ve kesim alanlarında bulunmamalıdır.
Kurbanlar, belediyelerin belirlediÄŸi kesim yerlerinde kesilmelidir.
Kesim, tercihen işin ehli tarafından, mümkün olan en az katılımla yapılmalıdır.
Maske, mesafe ve el temizliÄŸi kurallarına her aÅŸamada dikkat edilmelidir.”
“Bayram ve cuma namazına herkes kendi seccadesi ile gitmeli”
İkinci gruptaki tedbirlerin namazla ilişkin olduğunu ifade eden Koca, bayramın ilk gününün cumaya denk geldiğini dile getirdi.
Bakan Koca, bayram ve cuma namazlarının cemaatle kılınacağını anımsatarak, cemaatle kılınacak bu namazlarda uyulacak tedbirlere ilişkin şunları kaydetti:
“Abdest, namazdan hemen öncesine bırakılmamalı, cami ÅŸadırvanında alınmamalıdır. Abdest evde alınmalıdır. Aksi takdirde sosyal mesafe ve maske kuralına uymak imkansız hale gelebilir.
Bayram ve cuma namazına herkes kendi seccadesi ile gitmelidir. Secde sırasında halı veya seccadelere virüs bulaşması kolayca mümkündür. Virüs dış ortamda bir süre canlı kalmakta, başkasına bulaşabilmektedir. Bu yüzden kendi seccadenizi kullanmanızda ısrar ediyoruz.
Maske ve sosyal mesafe kuralı, bütün bayram boyunca geçerli kritik kuraldır. Saflarda yan yana gelen her iki kişi aralarında mutlaka boşluk bırakmalıdır. Saflar sıklaştırılmamalı, seyrek tutulmalıdır. Camilerin içinden çok mümkün olduğunca açık hava kullanılmalıdır.
Vaaz ve namaz süreleri, Diyanet İşleri Başkanlığımızın belirttiği üzere kısa tutulmalıdır.
Namaz sonunda, cemaat en arka saftan başlayarak düzenli şekilde dağılmalıdır.
BayramlaÅŸma amacıyla sıra oluÅŸturulmamalı, gruplaÅŸma meydana gelmemelidir.”
“Mezar ziyaretleri, arife ve bayram günleri sonrasına ertelenmeli”
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, üçüncü gruptaki tedbirlerin de bayram günlerinin nasıl geçirilmesi gerektiği ile ilgili olduğuna işaret ederek, şöyle devam etti:
“65 yaÅŸ ve üstü büyüklerimizle kronik hastalığı olanlar, saÄŸlık ÅŸartları bu vecibeyi üzerlerinden alıyorsa lütfen bayram namazına gitmesin.
Mezar ziyaretleri, kalabalık ihtimali varsa mutlaka arife ve bayram günleri sonrasına ertelenmelidir.
Bu bayramda makbul olan ziyaret, yüz yüze ziyaret değildir. Bayramlaşmalar, mümkün olduğu kadar telefonla yapılmalıdır. Eğer ziyaret, koronavirüsün hayatımıza girmediği günlerde olduğu gibi yüz yüze gerçekleşecekse kişi sayısı az, ziyaret süresi çok kısa tutulmalıdır.
Başka aile ve konukların bir araya geldiği kurban yemekleri verilmemelidir.
Yoksullara, komşulara et dağıtılacaksa çok dikkatli olunmalıdır. Bu bayramda merhamet ve iyiliğin ikinci anlamı, kendimizi ve toplumu korumaktır.
Bayram günlerinde bir araya gelmek eğer zaruri ise açık ortamlar tercih edilmelidir. Evinizin bahçesindeki buluşma, evin içindeki buluşmadan daha güvenlidir.
Eğer eve ziyaretçi alınmışsa ev havalandırılmalıdır.
Bayram boyunca hasta ziyaretinden uzak durulmalıdır.”
Bakan Koca, bütün bayram boyunca dikkat edilecek en kritik hususa iliÅŸkin de “El öpmeyi, el öptürmeyi, tokalaÅŸmayı, sarılıp öpüşmeyi gelecek bayramlara erteleyeceÄŸiz. Bugüne kadar uyduÄŸumuz bu kuralı eÄŸer terk edersek, karşılaÅŸacağımız sonuçlar tahmin edilebilir.” diye konuÅŸtu.
“Uygulanan tedbirlerin baÅŸarısı ortadadır”
“Bu Kurban Bayramı hep birlikte verilecek bir sınavdır. Bu Kurban Bayramı, hayatımızda, el öpmediÄŸimiz, birbirimize sarılmadığımız ikinci bayram olarak yer edecektir. Bu içimizde bir burukluktur ama olması gereken budur.” uyarısında bulunan Koca, “El öpme, kucaklaÅŸma, el sıkışma geleneÄŸimizi gelecek bayramlara erteleyelim. Gelenekler, hayatın devamı için vardır. Güzel geleneklerin bu bayrama mahsus terkinde maksat, saÄŸlığa hizmettir.” dedi.
Baştan itibaren yapılan değerlendirmelerde, Kurban Bayramına yönelik kısıtlamanın gündeme getirilmediğini hatırlatan Koca, sözlerine şöyle devam etti:
“Ramazan Bayramı döneminde uygulanan kısıtlamaların tamamı düşünüldüğünde, 10 gün sonraki sonuç, günlük vaka sayılarında yüzde 15 azalma olmuÅŸtur. Ayrıca, aynı tarihler dikkate alındığında, entübasyona giren günlük hasta sayısında yüzde 21, yoÄŸun bakıma giren günlük hasta sayısında yüzde 19, hastaneye yatırılan hasta sayısında ise yüzde 8 düşüş gerçekleÅŸmiÅŸtir. Vefatlar yüzde 29 azalma göstermiÅŸtir. Uygulanan tedbirlerin baÅŸarısı ortadadır.
Bunlar, kısıtlarla birlikte gönüllü katılıma dayalı sonuçlardı. Åžimdi maske mecburiyeti olmakla birlikte, sonuç veren kısıtları koyacak olan sizlersiniz. Önceki bayramda elde ettiÄŸimiz sonucu, ÅŸimdi gönüllü kısıtlarla hedefleyelim. Kurban Bayramı’nda iÅŸi öyle ciddiye alalım ki bayram sonrası gözümüz vaka tablosunda olmasın. Artık tecrübelerle biliyoruz ki tedbir sonuçtur.
Yakın günlerdeki tecrübeden ÅŸunu öğrenmiÅŸ bulunuyoruz. Gerilersek, toparlaması büyük çaba, büyük dikkat istiyor. Yeni vaka sayılarımızı, 11 Haziran’da olduÄŸu gibi, 14 Temmuz’da tekrar binin altına çekmemiz 33 günü almıştır. Aradaki fark 600 vakaydı. Size, tedbirlerde ciddiyet ile tedbirlerde ihmalin birer örneÄŸini verdim. Bu örnekleri vermekteki amacım iÅŸin kolay ve çok zor tarafını birlikte görmenizdir. Bilmeliyiz ki tedbirlere uymak, tedbirleri terk etmenin sonuçlarından çok daha kolaydır.”
‘Salgınla mücadelede daha istekli, daha kararlı olmalıyız’
Koca, hastalığın kişileri aşan etkisi üzerinde düşünülmesi gerektiğini belirterek, ülkenin herhangi bir şehrinde tehdit edici düzeydeki vaka artışının okulunu özleyen çocuk için endişe kaynağı olduğunu söyledi.
Dünya SaÄŸlık Örgütünün (DSÖ) son günlerdeki, “Eylül, ikinci dalga baÅŸlangıcı” yönündeki uyarısının ekonomiler açısından büyük risk olduÄŸunu ifade eden Koca, yatan hasta sayının artmasının ÅŸu anda hizmet verilebilen diÄŸer hastalar için arzu edilmeyen sonuç olduÄŸunu vurguladı.
Salgınla mücadelenin bir ülkenin bütün insanlarının katılımıyla gerçekleşeceğine dikkati çeken Koca, şöyle devam etti:
“Bunun bilincinde olan halkımıza minnet borçluyuz. Çünkü halkımız tedbirlere uyarak, ekonomiden eÄŸitime, üretimden hizmet sektörüne tüm alanlarda ülkemizin iyiliÄŸine katkıda bulunduÄŸunu yakınen idrak ediyor. Kovid-19 hali hazırda önümüzde duran tedbirlerle gücü kırılacak engeldir. Salgınla mücadelede daha istekli, daha kararlı olmalıyız. Güven duygusuna sahip olacağımız bir sosyal hayat baÅŸta olmak üzere mücadele sebeplerimiz gün geçtikçe artıyor.”
“Bakanlığın rutin iÅŸleyiÅŸi içinde doÄŸaldır”
Mücadelenin bir süre olduğunu ve bölgelere göre değişen tedbirlerle yürütüldüğünü belirten Koca, şehirler bazında gerekli kararları, gereken her durumda alan valilerin başkanlık ettiği il hıfzıssıhha kurulları olduğunu söyledi.
Bu kurulların gelişmelere göre radikal önlemler alma yetkisine sahip olduğuna işaret eden Koca, ciddi artışların görüldüğü illerde söz konusu radikal önlemleri bakanlık olarak son derece isabetli bulduklarını kaydetti.
DoÄŸu, GüneydoÄŸu ve İç Anadolu’daki bazı illerde kararlardan önemli sonuçlar elde ettiklerinin altını çizen Koca, bu kurullarda alınan kararların uygulamalarını denetleme yetkisine sahip İçiÅŸleri Bakanlığına çalışmaları için teÅŸekkür etti.
Son günlerde medyada ve sosyal medyada bazı ilginç iddiaların yer aldığını ifade eden Koca, şunları söyledi:
“Bunlardan biri, test kitlerimizin doÄŸru sonuç verme oranının yüzde 40 olduÄŸu ileri sürülüyor. Bu oran gerçeÄŸin yarısını bile ifade etmekten çok uzaktır. Test kitlerimizin doÄŸru sonuç verme oranı, yüzde 90’ın üzerindedir. Ayrıca bir Amerikan ilaç ÅŸirketinin ürettiÄŸi ilacın daha yaygın kullanılması amacıyla rüşvet verdiÄŸinden söz ediliyor. Bu itham ve iddialarla ilgili konu bakanlığımızca da soruÅŸturulmaktadır. Bir diÄŸer konu ise bakanlığımızda bazı yöneticilerin görevlerinden ayrılması ve görev deÄŸiÅŸiklikleridir. Bunları aslı olmayan iddialarla iliÅŸkilendirmeyi doÄŸru bulmuyorum. Bunlar Bakanlığın rutin iÅŸleyiÅŸi içinde doÄŸaldır. Bazı görev deÄŸiÅŸimlerinin bir araya gelmesinin özel bir anlamı yoktur.”
Bilim Kurulunun günlük koronavirüs tablosunda bazı veri açıklamaları için başlık ve adlandırma değişikliğine gitme konusunu ele aldığını belirten Koca, bunun amacının uluslararası karşılaştırmalarda kolaylık sağlanması olduğunu vurguladı.
Koca, “Hasta tablomuzda yoÄŸun bakımda olan ve entübe edilen hastalarımız yerine, entübe edilmiÅŸ veya henüz entübe edilmemiÅŸ de olsa kan oksijen düzeyi belli düzeyin altına düşen hastaları ağır hastalar olarak duyurmaya devam edeceÄŸiz. Ayrıca hastalarımıza kritik eÅŸik olan zatürre oranını da bundan böyle düzenli paylaÅŸacağız.” bilgisini verdi.
Bayramda “maske, mesafe, temizlik” kuralından ödün verilmemesi gerektiÄŸinin altını çizen Koca, “Eski bayramlara dönebilmek için özveride bulunalım. Åžahsım, bakanlığımda görevli arkadaÅŸlarım ve saÄŸlık çalışanlarımız adına bayramınızı kutluyorum.” dedi.
“Bu dönemin halen devam ettiÄŸini düşünelim”
Koca, bir gazetecinin, Kovid-19 salgınında 2’nci dalgaya yönelik söylem ve ifadeleri hatırlatması üzerine, dünyada 2. dalga beklentisinin olduÄŸunun görüldüğünü ifade ederek, “Dünyanın özellikle influenzanın devreye girmesiyle bunun hem koronayla karıştırılması hem de üst üste gelmesiyle farklı, daha etkili ve yoÄŸun bakım hastane yükü ve vefat edenlerin oranlarının artışıyla sonuçlanabilecek bir beklenti içinde olduÄŸunu biliyoruz.” dedi.
Giderek bazı ülkelerde vaka sayılarının daha da arttığının görüldüğünü ifade eden Koca, şunları kaydetti:
“Dünyanın beklediÄŸi bu 2’nci dalga ve influenza ile birlikte farklılaÅŸabilecek olan durum. Bizim ÅŸu günlerde bu döneme daha iyi bir geçiÅŸ yapmamız gerekiyor. O nedenle de ÅŸu dönemde bu günleri çok iyi deÄŸerlendirme, olabildiÄŸince bu salgını ve yayılımı önleme çabası gayreti içinde olmalıyız. Kontrollü sosyal hayat adını verdiÄŸimiz ve sadece mesafe, maske ve el temizliÄŸiyle orantılı kuralları olan ve bunları yerine getirdiÄŸimizde sonuç alabileceÄŸimiz bir tedbirden bahsediyoruz. O nedenle bütün vatandaÅŸlarımızdan, 83 milyondan isteÄŸimiz bu dönemin bittiÄŸine inanmayalım, bu dönemin halen devam ettiÄŸini düşünelim. Risklerin halen devam ettiÄŸinden emin olalım.
Her gün açıklanan rakamlarda yoÄŸun bakıma giren veya ağır hastaların her geçen gün arttığını görüyoruz. Her ne kadar bu dönemde vefat sayılarımız düşüyor ise de tedavinin etkinliÄŸi, özellikle saÄŸlık alt yapımızın güçlülüğü, saÄŸlık personelimizin bu noktadaki tecrübesi ve pratiÄŸiyle vefat oranlarımızın dünyaya göre düştüğünü biliyoruz. Ama hastaneye yatan, yoÄŸun bakıma giren, entübe olan hastalarımızda da bir artış olduÄŸunu görüyoruz. Onun için riskin geçmediÄŸini, kurallara mutlak uyulması gerektiÄŸini söylemek istiyoruz.”
Koca, Kurban Bayramı’nın bu anlamda son derece önemli olduÄŸunu belirterek, “Önümüzdeki günler, bu salgını daha da artıran deÄŸil, ramazanda olduÄŸu gibi gönüllü tedbirlerin devreye girdiÄŸi ve sonuç aldığı bir bayram olmasını diliyoruz.” dedi.
Türkiye’nin ÅŸu an ikinci bir dalga içinde olduÄŸunun söylenemeyeceÄŸini vurgulayan Koca, ÅŸu bilgileri verdi:
“Birinci dalganın etkisinin halen devam ettiÄŸini ve bazı illerimizde İstanbul, İzmir gibi pikini tamamladığını ama Orta Anadolu, DoÄŸu ve GüneydoÄŸu’da bazı illerimizde bu pikin hatta bazı illerde yer yer yeni baÅŸladığını ve giderek arttığını görüyoruz. O illerimizde de valilerimizin baÅŸkanı olduÄŸu hıfzıssıhha kurulları gerektiÄŸinde radikal önlemleri alma konusunda zaten yetkili. Bu anlamda da vatandaşımızla iyi iletiÅŸimde bulunarak, bölgesel tedbirleri her zaman alabilirler ve almalıyız.”
“4-6 ay içerisinde geliÅŸme olabilir”
Aşı çalışmalarına ilişkin soru üzerine Bakan Koca, şu bilgileri verdi:
“Zannediyorum önümüzdeki 4-5 ay veya 6 ay yani aralık belki erken olabilir ama ocak, ÅŸubat, mart gibi yılın ilk çeyreÄŸinde aşının geliÅŸtirilmesi mümkün olabilir gibi görünüyor. Çünkü son birkaç hafta epey mesafe kat eden ülkeler oldu. İngiltere bunlara örnek gösterilebilir. Amerika da benzer ÅŸekilde, Çin de aynı ÅŸekilde. Ama 1-2 ay sonra olacak beklentisi içinde olmamalıyız. Önümüzdeki 4-6 ay içerisinde zannediyorum bu konuda bir geliÅŸme dünyada olabilir. Ülkemizde de biliyorsunuz bu anlamda 6 çalışma devam ediyor. Daha klinik insan çalışmaları safhasına gelinmedi. Ona da zannediyorum eylül ve ekim ayında geçecek üniversitelerimiz veya merkezlerimiz olacak. Çin ve Rusya ile aşıyla ilgili ayrıca irtibat halindeyiz, bu konudaki geliÅŸmeleri de iÅŸ birliÄŸini de yakınen takip ediyoruz.”
Koca, kan grubu üzerine yapılan çalışmalara iliÅŸkin soruyu Bilim Kurulu Üyesi AteÅŸ Kara’nın cevaplamasını isteyerek, “A kan grubunda risk biraz daha yüksek gibi 0 kan grubunda biraz daha düşük gibi. Bu da o kan grubu antijenleri sunumuyla virüsün hücre içerisine giriÅŸindeki iliÅŸkiden. Ama bu risk böyle ‘Ben 0 kan grubuyum bana bir ÅŸey olmaz’ gibi deÄŸil. Sadece çok küçük bir fark yaratıyor o kadar. Ama onun dışında öyle çok ciddi ‘Ben 0 kan grubuyum bana herhangi herhangi bir sıkıntı gelmez, ben maske takmayabilirim veya ben mesafeyi dikkat etmeyebilirim’ gibi asla ve asla deÄŸil.” diye konuÅŸtu.
“10 bin kiÅŸi de 26 kiÅŸi pozitif olarak aramızda dolaşıyor demektir”
153 bin kiÅŸi üzerinde yapılan bağışıklık haritası çalışmasına iliÅŸkin Koca, “Bizim özellikle çok geniÅŸ yaptığımız, TUİK ile birlikte, saha araÅŸtırması bitti. Bu araÅŸtırmada, çalışmada pozitiflik oranı yüzde 0,26 yani 10 binde 26, 10 bin kiÅŸi de 26 kiÅŸi pozitif olarak aramızda dolaşıyor demektir, belirtisi olmuÅŸ olsa zaten o durumda müracaatı yapmış olur. Bu dediÄŸimiz belirtisi olmayan, aramızda belirtisi olmayan 10 binde 26 kiÅŸinin dolaÅŸtığını dolayısıyla mesafe ve maskenin ne kadar önemli olduÄŸunu göstermek açısından da çok önemli. Bazı illerimizde bu durum farklılık gösterebiliyor.” bilgisini paylaÅŸtı.
“Bağışık oranımız son derece düşük”
Koca, bağışıklığın ise yüzde 0,8 olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
“Yani binde 8, 10 binde 80 ÅŸeklinde. Bunun da çok yüksek olmadığını görüyoruz. Yani toplumda yüksek oranlı bu hastalığı geçirmediÄŸini gösteren bir durum. Bağışık oranımız son derece düşük. Yani ortalama bir toplumun bağışık olabilirliÄŸi yüzde 60-65 oranı ile mümkün olduÄŸu bilinir. Dolayısıyla yüzde 60-65 oranın da bu salgının bu ÅŸiddetiyle 0,8 isek gerisini siz düşünün. Yani normal geçirme ile toplum bağışıklığı ile bunun oluÅŸamayacağını görmüş oluyoruz. Aşı çıkmadan bunu elde etmenin kolay olmayacağı görülmüş oluyor. O nedenle de toplumda ÅŸurası çok önemli 10 bin kiÅŸi de 26 kiÅŸinin belirti göstermeden aramızda dolaÅŸtığını bilelim. Maske, mesafe ve el hijyenine ne kadar önem vermemiz gerektiÄŸini de gösteren önemli bir tablo.”
Kaynak: AA