Radyofrekans ve ozon tedavisiyle fıtık ağrılarının yüzde 80’i kayboluyor

Radyofrekans ve ozon tedavisiyle fıtık ağrılarının yüzde 80'i kayboluyor

Radyofrekans ve ozon tedavisiyle fıtık ağrılarının yüzde 80'i kayboluyor

Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi Girişimsel Radyoloji Bölümü Sorumlusu Prof. Dr. Özgür Kılıçkesmez, “Tedavi yöntemiyle hastaların yüzde 80’ında fıtık ağrıları kayboluyor.” dedi.

Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi Girişimsel Radyoloji Bölümünde uygulanan radyofrekans ve ozon tedavi yöntemiyle uygun vakalarda fıtık ağrıları yüzde 80 oranında gideriliyor.

Günümüzün en yaygın rahatsızlıkları arasında yer alan bel ve boyun fıtığı ağrılarını dindirebilmek için birçok hasta farklı tedavi yöntemlerine başvuruyor. Radyofrekans ve ozon tedavi yöntemi de fıtık tedavisinde uygulanmaya başlanan yeni yöntemler arasında yer alıyor.

Yakın dönemde hizmet vermeye başlayan Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi Girişimsel Radyoloji Bölümünde hastalara radyofrekans ve ozon tedavi yöntemi 1 yıldır başarıyla uygulandı ve fıtık rahatsızlıklarının giderilmesinde yüzde 80 başarı yakalandı.

Ayrıca fıtıklar çok eski ve sertleşmiş değilse ve ileri derecede patlayıp uyuşukluk ve güç kaybı yapmadıysa yüzde 60-70 oranında küçültülüyor.

Hasta, radyofrekans ve ozon tedavi yöntemiyle fıtık bölgesine yapılan yarım saatlik müdahalenin ardından 2 saat içerisinde taburcu ediliyor.

“Bu tedavi yöntemiyle daha ince ve en uç noktalara ulaşabiliyoruz”

Girişimsel Radyoloji Bölümü Sorumlusu Prof. Dr. Özgür Kılıçkesmez, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Girişimsel Radyolojinin ameliyatla yapılan işlemlerin ameliyatsız olarak bir iğne deliğinden damardan ve vücut boşluklarına direkt girerek gerçekleştirilen bir bölüm olduğunu söyledi.

Tedavi yönteminin bazı avantajları olduğunu belirten Kılıçkesmez, “Tedavi yöntemiyle daha az ağrı duyuluyor daha kısa sürede, anestezisiz müdahale yapılabiliyor. Ayrıca bu tedavi yöntemiyle daha ince ve en uç noktalara ulaşabiliyoruz. Aynı gün içerisinde hastalar taburcu olabiliyorlar. Bu yöntemi sadece fıtıkta değil, diz ağrısı, prostat büyümesi, miyom, anevrizma gibi birçok farklı hastalıklara da uyguluyoruz.” diye konuştu.

Kılıçkesmez, bel ve boyun fıtığında rahatsızlığın bir kısmının kendiliğinden geçtiğini, bazılarının ise ilaç tedavisiyle iyileştiğini anlatarak, şöyle devam etti:

“Ancak bazıları bu rahatsızlıktan kurtulamıyor, ağrıları şiddetleniyor. Uyuşukluk veya kuvvet kaybı gelişmeden önce hastada tedavi gerekiyor. Son yıllarda dünyayla birlikte ülkemizde ameliyat öncesi kurtarılabilir fıtıkların minimal invazif yöntemlerle yapılması var. Yüksek teknoloji cihazlar, yeni jenerasyon iğneler, muayene ve detaylı MR bilgisi başarının temel unsurları. Bize gelen hastanın önce şikayetlerini dinliyoruz, arkasından muayene ve MR bulgularıyla o fıtığı karşılaştırıyoruz. Yani oradaki lezyon, o anatomik lokalizasyondaki lezyon bu şikayetlere yol açabilir mi ona bakıyoruz. Uyumlu ise o noktaya ulaşarak radyofrekans ve ozon tedavi yöntemini uyguluyoruz. Sıkıntıyı tespit ettiğimiz noktaya farklı bölgelerden iğneyle giriyoruz veya farklı noktalarda problem olduğu için bunların etrafına girerek ödem giderici ilaçlar yapıyoruz. Radyofrekans veya ozonla bu lezyonun yani fıtığın gerilemesini sağlıyoruz.”

“Hastaların yüzde 80’inde fıtık ağrıları kayboluyor”

Radyofrekans ve ozon tedavi yönteminin yarım saat kadar sürdüğünü vurgulayan Kılıçkesmez, “Sakinleştirici ilaçlar ve ağrı kesici ilaçlar eşliğinde sadece aç karnına yapılan tedaviden sonra hasta yürüyerek hastaneden 2 saat sonra gidiyor.” dedi.

Prof. Dr. Kılıçkesmez, radyofrekans ve ozon tedavi yönteminin başarı oranının yüksek olduğunun altını çizerek, “Fıtık ağrısı konusunda da ciddi bir başarı var. Tedavi yöntemiyle hastaların yüzde 80’inde fıtık ağrıları kayboluyor ancak bu hastaların yüzde 40 ile 50’sinde daha küçük bir enjeksiyon gerekiyor.” ifadelerini kullandı.

Tedavide hastaların aşırı kilolarından kurtulması gerektiğine dikkati çeken Kılıçkesmez, eğer zayıflama olmazsa, hastanın bel ve boyun sağlığına dikkat etmemesi halinde başarı şansının azaldığını ve tekrarlama riskinin yüksek olduğunu sözlerine ekledi.

Kaynak: AA

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir