“Saldırıların devamı halinde diÄŸer bölgelere yönelik adım atmaktan çekinmeyiz”
CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan, terörle mücadeleye iliÅŸkin, “Nasıl gerektiÄŸinde kimseye bakmadan terör yuvalarını imha etmiÅŸsek, saldırıların devam etmesi halinde diÄŸer bölgelere yönelik de gereken adımları atmaktan çekinmeyiz.” deÄŸerlendirmesinde bulundu.
CumhurbaÅŸkanı Recep Tayyip ErdoÄŸan, Sabancı Kültür Merkezi’nde düzenlenen “Dokuz Eylül Ãœniversitesi Uluslararası Konferansı Göç: Önümüzdeki Yirmi Yılın Projeksiyonu ve Ötesi” programında konuÅŸtu.
Konuşmasına, kendisini dinleyenleri selamlayarak başlayan Erdoğan, konferansın başarılı geçmesi temennisinde bulundu.
Göç alanında uzman, seçkin isimleri bir araya getiren Dokuz Eylül Ãœniversitesini ve üniversite yönetimini tebrik eden ErdoÄŸan, konferansın, mültecilerin statüsü hakkında Cenevre SözleÅŸmesi’nin 70. yıl dönümünde tertiplenmesinin bu buluÅŸmaya ayrı bir anlam kattığına iÅŸaret etti.
Erdoğan, burada dillendirilecek görüşlerin, göçün sebepleri ile sosyal, kültürel, siyasi, ekonomik etkileri üzerinde düşünmeye sevk edeceğine inandığını belirterek, konferansa yurt içinden ve yurt dışından iştirak eden tüm akademisyenlere ve uzmanlara katkıları için şükranlarını sundu.
Göç konusunun özellikle son yıllarda küresel bir mesele olarak dünyanın gündemini iÅŸgal ettiÄŸine dikkati çeken ErdoÄŸan, günümüzde Ä°kinci Dünya Savaşı’ndan sonraki en büyük insan hareketliliÄŸinin yaÅŸandığını vurguladı.
Erdoğan, her sene milyonlarca insanın savaşlar, iç çatışmalar, istikrarsızlık, kıtlık, terör ve yoksulluk gibi sebeplerle evlerini terk ettiğini dile getirerek, şöyle konuştu:
“Dünya genelinde göçmenlerin sayısı 272 milyona, yerlerinden edilen kiÅŸilerin sayısı 80 milyona, mültecilerin sayısı ise 26 milyona yaklaÅŸmıştır. Yani dünya nüfusunun yüzde 3’ü göçmen olarak hayatını sürdürmektedir. Bu insan hareketliliÄŸinde zaman zaman içimizi acıtan pek çok manzarayla da karşılaşıyoruz. Zulümden, baskıdan, açlıktan kaçarak güvenli bir gelecek kurma ümidiyle çıkılan yolculuklar kimi zaman felaketle neticeleniyor. Geride bıraktığımız dönemde, içinde çoÄŸu kadın ve çocuk olmak üzere 30 bine yakın göçmen Akdeniz’de hayatını kaybetti. Sahra Çölü’nün kızgın kumları binlerce umut yolcusunun mezarı oldu.”
Aylan bebek baÅŸta olmak üzere Ege’de yaÅŸanan insani dramların hiçbirinin unutulmadığını vurgulayan ErdoÄŸan, “Büyük hayallerle çıktıkları yolculuklarında azgın dalgalara meydan okuyan bu mazlumların özellikle botlarının nasıl kasten batırıldığını gayet iyi hatırlıyoruz. Ä°nsanlık sadece Akdeniz’de deÄŸil, Ege’de ve Meriç’te de sınıfta kalmıştır. Göçmenlerin güvenli yaÅŸam hayalleri, kendilerini ölüme itenler tarafından Ege’nin sularına gömülmüştür.” dedi.
“Mültecilere sırtlarını döndüler”
CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan, sadece 2020’de Ege’de 9 bine yakın geri itme vakasının yaÅŸandığına dikkati çekerek, ÅŸunları kaydetti:
“Avrupa’ya sığınan on binlerce Suriyeli çocuÄŸun ise nerede olduÄŸu, kimler tarafından kaçırıldığı bilinmiyor. Göç konusunda Batılı devletler sürekli ÅŸikayet etse de bu meselede asıl yükü taşıyan geliÅŸmekte olan ülkelerdir. Dünyadaki mülteci nüfusunun yaklaşık yüzde 85’ine zengin devletler deÄŸil, imkanları çok daha kısıtlı olan ülkeler ev sahipliÄŸi yapıyor. Kabul ettikleri birkaç 100 mülteciyi reklam malzemesi olarak kullananlar, doÄŸrudan insan hayatı ile ilgili bu kriz karşısında sorumluluk üstlenmiyor. BirleÅŸmiÅŸ Milletler Mülteciler Yüksek KomiserliÄŸinin verileri bu gerçeÄŸi çok yalın bir ÅŸekilde ortaya koyuyor. Mülteciler Yüksek KomiserliÄŸi rakamlarına göre 2020 yılında dünyada 3. ülkelere yerleÅŸtirilmeyi bekleyen 1 milyon 440 bin mülteciden sadece 39 bin 500’ü 25 Batı ülkesine yerleÅŸtirilebilmiÅŸtir. Halbuki Türkiye sayıları 4 milyonu bulan sığınmacıya tek başına ev sahipliÄŸi yapmıştır, yapmaktadır. Türkiye’ye sınırlarını açması konusunda tavsiye verenler, bu süreçte sınırlarını kapatmış, mültecilere sırtını dönmüştür.”
Erdoğan, Türkiye ile Yunanistan sınırında mültecilere Yunan güvenlik güçleri tarafından açıkça zulüm edildiğini, utanç verici sahnelerin yaşadığını anımsattı.
Avrupa BirliÄŸi Ajansı Frontex’in de bu hak ihlallerine ortak olduÄŸunu belirten ErdoÄŸan, “Türkiye, kıtaların ve kültürlerin kavÅŸağında bulunan bir ülke olarak göç olgusuna asla yabancı deÄŸildir. Asırlardır doÄŸudan batıya, kuzeyden güneye kıtalar ve bölgeler arasındaki insan hareketliliÄŸinin merkezinde biz yer alıyoruz.” diye konuÅŸtu.
“Biz kapılarımızı açtık”
“Engizisyondan kaçan Museviler baÅŸta olmak üzere son 500 yılda zulme uÄŸrayan, baskı gören, inancı, rengi, kültürü dolayısıyla ayrımcılığa maruz kalan milyonlarca insana biz kapılarımızı açtık.” diyen ErdoÄŸan, ‘tahtımı veririm, tacımı veririm ama devletime sığınan mazlumları asla vermem’ diyen bir devlet geleneÄŸine sahip olduklarına dikkati çekti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Kafkasya’daki kardeÅŸlerimiz de Balkanlar’daki soydaÅŸlarımız da baÅŸları dara düşünce hep bizim topraklarımıza sığındılar. Nazilerin gadrine uÄŸrayan yüzlerce bilim insanına 1930’larda bizim üniversitelerimiz sahip çıktı. Ä°kinci Dünya Savaşı sırasında Avrupa’daki Türk diplomatlar her türlü riski göze alarak Türk pasaportu ile yüzlerce mazlumu soykırımdan kurtardı. Hem Halepçe katliamından sonra hem de 1. Körfez Savaşı sırasında Irak’tan kaçan yüz binlerce Kürt kardeÅŸlerimize biz kapımızı açtık. Kırım’dan, Ahıska’dan, Türkistan’dan, Bulgaristan’dan göç etmek zorunda kalan soydaÅŸlarımızı yine biz baÄŸrımıza bastık. Tarih boyunca başı dara düşen, zulme ve katliama uÄŸrayan herkese güvenli bir liman, ÅŸefkatli bir yuva olduk. Sınırlarımıza gelen hiç kimseyi etnik kimliÄŸi, dini, kültürü, meÅŸrep ve mezhebi sebebiyle geri çevirmedik.”
ErdoÄŸan, Suriye’deki çatışmalar baÅŸladığından bu yana, bu tarihi sorumluluÄŸu milyonlarca muhacire ensarlık yaparak bir kez daha yerine getirdiklerini vurgulayarak, “Maddi imkanları bizden kat ve kat fazla olan ülkeler, mültecileri toplama kamplarına mahkum ederken, biz bu insanlarla ekmeÄŸimizi paylaÅŸtık.” ifadelerini kullandı.
Eski ABD BaÅŸkanı Barack Obama’nın görevde olduÄŸu dönemde kendisini arayarak ve Kobani’deki Kürtlerin zor durumda olduÄŸunu belirterek, kapıları açma noktasında destek istediÄŸini anlatan ErdoÄŸan, “Dedim ki ÅŸu anda bunlar nasıl olacak? Bana verdiÄŸi cevap ÅŸu: ‘Bu insanlar ölümle ÅŸu anda karşı karşıya.’ Peki ne yapacaksınız? Aldığım cevap ÅŸu: ‘Biz gerekirse uçaklarla buraya artık her türlü mühimmatı indireceÄŸiz.’ Yapacağınız bu operasyona ben katılamam dedim. Çünkü o operasyonun ötesini görüyordum. O operasyonun ötesinde ciddi bir savaÅŸ söz konusuydu. Nitekim de öyle oldu ve o olayla birlikte binlerce, on binlerce Kürt kardeÅŸimiz operasyonda öldü.” diye konuÅŸtu.
Türkiye’nin kapılarını açtığını ve on binlerce Kobanili Kürt’ün hala Türkiye’de olduÄŸunu anımsatan ErdoÄŸan, “Biz onlara kapımızı kapamadık. Halep’teki Arap kardeÅŸlerimize de biz sahip çıktık.” dedi.
ErdoÄŸan, Türkiye’nin Müslümanların yanında Hristiyanlara, Ezidilere, Süryanilere ve daha birçok farklı inançtan insana da kapılarını açtığına dikkati çekerek, şöyle konuÅŸtu:
“Ä°ÅŸte bakın ÅŸu anda yeni geliÅŸmeler… Suriye’nin kuzeyinde, bakıyorsunuz Amerikalı bir general, çok ilginç, diyor ki ‘Biz ÅŸu anda PKK, YPG, PYD bunlarla beraberiz.’ Bu nasıl bir NATO’da ittifak iki ülke? Bunların mültecilere sahip çıkmak gibi bir dertleri yok, dert baÅŸka. Hala bunlar terörle beraberler, teröristlerle beraberler. Tabii biz de terörle ve teröristlerle mücadelemizi her yerde sürdürüyoruz, bundan sonra da sürdüreceÄŸiz. Dostlar, eÄŸer dostluÄŸunu icra ederse ettiÄŸi müddetçe biz de gönlümüzü açarız ama etmezlerse bugüne kadar ne yaptıysak bundan sonra da onu yaparız.”
“Büyük bir göç krizini biz engelledik”
MaÄŸdur durumdaki bu insanlara kendi vatandaÅŸlarına verdikleri hizmetin aynısını hiçbir karşılık beklemeden sunduklarını söyleyen ErdoÄŸan, “Suriye’nin kuzeyinde terörden arındırdığımız bölgelerde de büyük bir göç krizini biz engelledik. Bütün bunları da çıkar hesabı veya reklam olsun diye deÄŸil, inancımızın, imanımızın, kültürümüzün bir gereÄŸi olarak yaptık.” dedi.
ErdoÄŸan, bu süreçte Türkiye’ye verilen sözlerin çoÄŸunun tutulmadığını gördüklerini belirterek, “Ä°sim vermeyeceÄŸim, hepinizin çok iyi tanıdığı, bildiÄŸi liderler bunlar ve bu liderlere ÅŸurada, yani Ä°dlib’de, Suriye’nin kuzeyinde briket konutlar yapalım dedik. Bir adım atalım. Bu briket konutlardan ne kadar yaparsınız diye sorduÄŸumuzda ‘Ne kadar yapalım?’ filan dediler. Dedik biz iÅŸte burada şöyle bir 50 bin, 100 bin konut yapalım istiyoruz, bunun bir kısmını da siz üstlenin. Ä°nanır mısınız verdikleri sözü yerine getirmediler, bize elli dereden elli türlü su taşıdılar.” diye konuÅŸtu.
Türkiye’nin bölgede 52 bin briket konut yaptığını söyleyen ErdoÄŸan, şöyle devam etti:
“Ä°stedik ki artık bu insanları çadırlarda yaÅŸatmayalım, buralarda en azından insanca, bir mülteci olarak, ÅŸimdi aramızdaki dostlar, onlar da notlarına bunları alırlarsa herhalde bizi dinliyorlar ve bu 50 bin briket konutta, çadırda deÄŸil, bu insanlar yaÅŸasın istedik. Bu arada tabii örneÄŸin ÅŸu depremde bile burada iÅŸte konteynırlarla 500-600 konteynırda yine depremzedeleri misafir ediyoruz. Avrupa BirliÄŸi Yunanistan’a 100 bin sığınmacı için bakın bu çok önemli, bunlar belgeli, 3 milyar avro destek verirken, Türkiye’deki 4 milyon sığınmacı için elini taşın altına koymadı. Bir araya gelip konuÅŸtuÄŸumuzda kesinlikle hep yalan, yalan, yalan. ‘Åžu kadar verdik, bu kadar verdik’. Nereye verdiniz? DoÄŸru konuÅŸmuyorsunuz.”
ErdoÄŸan, 18 Mart mutabakatıyla Türkiye’ye taahhüt edilen 6 milyar avronun aradan geçen süreye raÄŸmen halen tam olarak gönderilmediÄŸini belirterek, şöyle konuÅŸtu:
“Uluslararası basın kuruluÅŸları bile bu gerçeÄŸi görmeye, yeni yeni teslim etmeye baÅŸladılar. GeçtiÄŸimiz günlerde uluslararası medyada yayınlanan bir habere göre Suriyeli mültecilere sahip çıkan tek devlet Türkiye’dir. Muhtemel katliamların önündeki yegane engel de Türkiye’nin bu bölgedeki askeri varlığıdır. Bizim askerimiz olmasa zaten bunların yapacağı ÅŸeyler hiç belli deÄŸil. Çünkü biz paylaÅŸmanın bereketine, dayanışmanın gücüne inanan, dünyayı iyiliÄŸin deÄŸiÅŸtireceÄŸine, dünyanın iyilikle ayakta kaldığına iman eden insanlarız. Bizim böyle bir farkımız var.”
“420 bin sığınmacı geri döndü”
Suriye’nin kuzeyindeki güvenlik ortamı iyileÅŸtikçe Türkiye’deki Suriyelilerin güvenli ve gönüllü olarak ülkelerine geri dönüşlerinin de hızlandığına iÅŸaret eden ErdoÄŸan, “Terörden temizlediÄŸimiz bölgelere ÅŸimdiye kadar sadece ülkemizden 420 bin sığınmacı geri döndü. Suriye’de siyasi çözüm çabalarında mesafe kat edildikçe, istikrar ve huzur ortamı tekrar güçlendikçe bu geri dönüşler daha da artacaktır.” dedi.
Suriye’de istikrarsızlıktan beslenen bölücü terör örgütünün özellikle son günlerde güvenli bölgelere yönelik terör eylemlerini artırdığını gördüklerini dile getiren ErdoÄŸan, “PKK/YPG’nin kalleÅŸ saldırıları sebebiyle bir ay içinde onlarca masum sivil ve çocuk hayatını kaybetti. Teröristlerin ülkemizce tesis edilen huzur ve güven ortamını bozmasına kesinlikle izin vermeyeceÄŸiz. Nasıl daha önce gerektiÄŸinde kimseye bakmadan terör yuvalarını imha etmiÅŸsek, saldırıların devam etmesi halinde diÄŸer bölgelere yönelik de gereken adımları atmaktan çekinmeyiz.” deÄŸerlendirmesinde bulundu.
ErdoÄŸan, göçle kurulan, ataları göçmen olan toplumların göç meselesine salt güvenlik odaklı bir anlayışla yaklaÅŸmalarının büyük bir çeliÅŸki olduÄŸuna vurgu yaparak, “Tarih boyunca var olan, bundan sonra da var olmayı sürdürecek olan göç olgusuna geniÅŸ bir perspektifle bakılması gerekiyor. Suriye baÄŸlamında yaÅŸananlar bize duvarları yükseltmenin, sınırları dikenli tel örgülerle çevirmenin, hatta göçmenlerin botlarını batırmanın çare olmadığını göstermiÅŸtir. Özellikle az geliÅŸmiÅŸ ülkelerin kıt kaynaklarıyla yetiÅŸtirdiÄŸi nitelikli insanlarını beyin göçünü teÅŸvik ederek alıp ihtiyaç sahiplerine kapıyı kapatmak ahlaki bir tavır deÄŸildir. Bu tür politikalar göçe kaynaklık eden sorunların derinleÅŸmesine, yeni göç dalgalarının oluÅŸmasına sebep olacaktır.” diye konuÅŸtu.
Göç meselesinin üstesinden yabancı düşmanlığı ve İslam karşıtlığının körüklenmesiyle gelineceğini düşünmenin büyük bir yanılgı olduğunu vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:
“Gelir adaletsizliÄŸinin bu derece keskinleÅŸtiÄŸi bir ekonomik düzende, göçü tamamen bitirmek mümkün deÄŸildir. Koronavirüs salgını ise göçmenlerin sıkıntılarını artırmış, zaten kırılgan bir iklimde yaÅŸayan bu insanların durumlarını daha da zorlaÅŸtırmıştır. Asıl yüzleÅŸilmesi gereken göçü besleyen sorunlardır, her yıl milyonlarca insanı evlerini, yurtlarını terk etmeye zorlayan sebeplerdir. Bu yüzleÅŸmeye, göç meselesinin elbette güvenlik boyutu da olan ama asıl insani, siyasi ve sosyal bir mesele olduÄŸunu kabul ederek baÅŸlayabiliriz. Daha önce ifade ettiÄŸim gibi her göç aynı zamanda yeni bir buluÅŸmadır. Etnik kimliÄŸi, dini, dili, kültürü farklı insanların kucaklaÅŸmasıdır.”
Göçle ilgili önyargıların bir tarafa bırakılıp, göçmenlerin gittikleri ülkelere ve toplumlara katkılarının da görülmesi gerektiğine dikkati çeken Erdoğan, şöyle konuştu:
“Ãœlkemizden göç ederek, baÅŸka yerlerde hayatını sürdüren kardeÅŸlerimiz arasında bilimden sanata, teknolojiden iÅŸ dünyasına kadar her alanda yaÅŸadıkları topluma ve insanlığa çok büyük katkı veren isimler bulunuyor. Aynı ÅŸekilde ülkemize yerleÅŸen sığınmacılardan da gayretleri ve birikimleriyle bize çok önemli katkılar sunanlar var. Bunların içerisinde mühendisler, hukukçular, ebeler, doktorlar, mimarlar var. Biz bunlardan birçok yerde istifade ediyoruz. Asırlardır göç alan ve 1960’tan beri de göç veren bir ülke olarak meselenin her iki boyutunu da dikkate alarak adımlarımızı atıyoruz.”
“Ãœlkeye katkı sunmak isteyenlere gereken kolaylığı göstereceÄŸiz”
Erdoğan, güvenlikten taviz vermedikleri gibi göç olgusuna yalnızca güvenlikçi bir pencereden de bakmadıklarını ifade ederek, şöyle devam etti:
“Bir tarafta göç konusunda faaliyet gösteren kurumlarımızın kapasitesini güçlendirirken, diÄŸer taraftan da dünyadaki iyi ve baÅŸarılı örneklerden istifade etmeye çalışıyoruz. Yarının büyük ve güçlü Türkiye’sini içe kapanarak deÄŸil, dışa açılarak inÅŸa edebileceÄŸimizin farkındayız. Türkiye’ye yatırım yapmak isteyen yabancılara nasıl her türlü imkanı seferber ediyorsak, eÄŸitimde, akademide, bilimde, sanatta, ticarette bu ülkeye katkı sunmak isteyenlere de gereken kolaylığı göstereceÄŸiz. Bilhassa ülkemizde eÄŸitim görmüş, milletimizle ünsiyet geliÅŸtirmiÅŸ, Türkiye ile gönül bağı olan insanlara yönelik farklı adımlar atacağız. DeÄŸiÅŸen ÅŸartlara ve ülkemizin ihtiyaçlarına göre göç ve göçmenlerle ilgili politikalarımızı olumlu yönde yenilemeye devam edeceÄŸiz. Konferansın bize bu doÄŸrultuda yeni ufuklar sunacağına inanıyorum.
Özellikle botları ÅŸiÅŸleyenleri biliyorsunuz. KomÅŸu Yunanistan’ın polis ve sahil güvenliÄŸiyle o botları nasıl ÅŸiÅŸleyerek batırdığını ve o savunmasız insanların denizde nasıl öldüğünü biliyorsunuz. Bu gerçekleri tüm dünyaya biz anlattık, anlatıyoruz. Görüntülü de anlattık. Ne anlatırsan anlat bir kulaktan giriyor öbür kulaktan çıkıyor. Biz yine de anlatmaya devam edeceÄŸiz.”
Kaynak: AA