TCMB BaÅŸkanı KavcıoÄŸlu: 2022 yıl sonu enflasyon tahminini yüzde 60,4’e yükselttik

TCMB Başkanı Kavcıoğlu 2022 yıl sonu enflasyon tahminini yüzde 60,4'e yükselttik
TCMB BaÅŸkanı KavcıoÄŸlu, 2022 yıl sonu enflasyon tahminini 17,6 puanlık güncellemeyle yüzde 42,8’den yüzde 60,4’e yükselttiklerini söyledi.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) BaÅŸkanı Åžahap KavcıoÄŸlu, yılın üçüncü enflasyon raporunun tanıtımı amacıyla Merkez Bankası Ä°dare Merkezi’nde düzenlediÄŸi bilgilendirme toplantısında, orta vadeli tahminler üretilirken, baÅŸlangıç noktası olarak iktisadi görünümü esas aldıklarını söyledi.
Ä°thalat fiyatları, gıda fiyatları, küresel büyüme ve maliye politikası gibi dışsal unsurlar için varsayımları gözden geçirdiklerini ve güncellediklerini belirten KavcıoÄŸlu, “Rusya-Ukrayna arasındaki gerilimin sıcak çatışma ortamına dönüşmesiyle tarihi yüksek seviyelere ulaÅŸan emtia fiyatlarında son dönemde düşüşler gözlendi. Ayrıca Çin’deki salgın tedbirlerinin gevÅŸetilmesi ve navlun kapasitelerinin artırılması da emtia fiyatlarındaki düşüşü destekledi. Böylece mevcut rapor döneminin başında oluÅŸan yukarı yönlü tahmin sapması son dönemdeki olumlu geliÅŸmelerle bir miktar telafi edildi. Petrol fiyatları üzerinde ise küresel talebe yönelik endiÅŸeler ile birlikte Rusya’ya yönelik yaptırım taahhütlerinin sürmesi, bazı enerji tesislerinin bakım ve onarımları gibi arz yönlü unsurların azalarak da olsa sürdüğü bir görünüm mevcut. Bu çerçevede, ham petrol fiyatlarına ve emtia fiyatlarının genel seviyesine iliÅŸkin yıl ortalaması varsayımlarımızı 2022 yılı için büyük oranda korurken 2023 yılı için aÅŸağı yönlü güncelledik. Jeopolitik riskleri, tarımsal emtia ve enerji fiyatlarındaki yüksek seviyeleri, ticaret kısıtlamalarını ve arz kısıtlarını dikkate alarak gıda fiyatlarına yönelik varsayımlarımızı 2022 ve 2023 yılları için yukarı yönlü güncelledik.” deÄŸerlendirmesinde bulundu.
KavcıoÄŸlu, küresel iktisadi faaliyet üzerinde, jeopolitik riskler, artan enerji maliyetleri ve olası arz sıkıntılarına dair belirsizliklerin artmasına baÄŸlı olarak dış talebe iliÅŸkin varsayımları geçen rapor dönemine göre aÅŸağı yönlü revize ettiklerinin altını çizerek, “Ayrıca, küresel enflasyondaki artışa baÄŸlı 14 olarak önümüzdeki dönemde finansal koÅŸulların bir önceki rapor döneminde öngörülenden daha sıkı olacağını varsaydık. Tahminler üretilirken, makroekonomik politikaların orta vadeli bir perspektifle enflasyonu düşürmeye odaklı, liralaÅŸma adımları kapsamında koordineli bir ÅŸekilde belirlendiÄŸi bir görünüm esas aldık.” ifadelerini kullandı.
Enflasyon tahminlerini paylaşan Kavcıoğlu, şunları kaydetti:
“Temel varsayımlarımız ve kısa vadeli öngörülerimiz çerçevesinde, para politikası duruÅŸunun sürdürülebilir fiyat istikrarı hedefi doÄŸrultusunda belirleneceÄŸi bir görünüm altında, küresel barış ortamının yeniden tesis edilmesi ve negatif arz ÅŸoklarının sona ererek enerji dahil emtia fiyatlarının normalleÅŸmesiyle enflasyonun kademeli olarak azalacağını ve hedeflere yakınsayacağını öngörüyoruz.
Tahminlerimize iliÅŸkin belirtmek istediÄŸim önemli bir unsur da tahmin aralıklarımıza iliÅŸkindir. Enflasyon yükseldikçe enflasyon beklentilerindeki dağılım açılmakta, dolayısıyla enflasyonun tahmin edilebileceÄŸi aralık geniÅŸlemektedir. Bu durum tahmin patikamıza yansıtılmıştır. Bu çerçevede, enflasyon tahmin aralığımızın orta noktaları 2022 yılı sonunda yüzde 60,4, 2023 yıl sonunda yüzde 19,2 ve 2024 yıl sonunda ise yüzde 8,8 seviyelerine tekabül etmektedir. Böylece 2022 yıl sonu enflasyon tahminini 17,6 puanlık güncellemeyle yüzde 42,8’den yüzde 60,4’e, 2023 yıl sonu tahminimizi ise 6,3 puanlık bir güncelleme ile yüzde 12,9’dan yüzde 19,2’e yükselttik. Her iki yıl için baÅŸlangıç koÅŸullarındaki güncelleme tahminler üzerinde sırasıyla 4,1 ve 4,4 puan kadar etkili oldu. Türk lirası cinsinden ithalat fiyatları ve gıda fiyatları varsayımlarındaki güncellemeler 2022 yılı enflasyon 15 tahminlerini sırası ile 7,4 ve 3,0 puan kadar yukarı çekerken, 2023 yılı enflasyon tahminlerini 0,1 ve 1 puan yükseltti. Yönetilen yönlendirilen fiyatlardaki ayarlamalar ve reel birim ücretlerdeki artışın 2022 yıl sonu enflasyon tahminini toplamda 2,8 puan artırıcı etkisi oldu. Bu kalemlerdeki güncellemenin 2023 yıl sonu enflasyon tahminine katkısı ise 0,9 puan ile daha düşük kaldı. Öte yandan, 2022 ve 2023 yılları için çıktı açığındaki güncellemenin tahminlere etkisinin oldukça sınırlı kalacağını hesaplıyoruz.”
“Küresel enflasyondaki güçlü seyir devam etmekte”
Kavcıoğlu, yılın ikinci çeyreğinde gerçekleşen jeopolitik riskler ve etkileri halen devam eden salgından kaynaklanan enerji, arz kısıtları ve tedarik zinciri aksamalarının, küresel iktisadi faaliyeti olumsuz etkilediğin belirtti.
Rusya-Ukrayna çatışmasının Avro bölgesi başta olmak üzere enerji, emtia tedarikiyle fiyat ve ticaret kanalları üzerinde olumsuz etkisinin artarak sürmesinin küresel büyüme görünümü için risk teşkil ettiğine dikkati çeken Kavcıoğlu, enflasyondaki yükselişin beklenenden uzun süreceği düşüncesiyle alınan ve ülkeler arasında önemli farklılıklar gösteren para politikası kararlarının belirsizliğe yol açarak, küresel ekonomide belirgin yavaşlama olasılığını güçlendirdiğini söyledi.
Enerji ve emtia fiyatları, arz koşulları ve tedarik sürelerinde son dönemde göreli iyileşme olduğunu dile getiren Kavcıoğlu, bir taraftan Rusya-Ukrayna çatışması ve salgın nedeniyle tarihi yüksek seviyelere ulaşan enerji, endüstriyel metal ve tarımsal emtia fiyat endekslerinde sınırlı düşüşler görülürken, diğer taraftan gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde tedarik sürelerindeki gecikmelerin azalmaya başladığını ifade etti.
Özellikle geliÅŸmekte olan ülkelerde tedarik süreleri son aylarda normal seviyelere yakınsarken, geliÅŸmiÅŸ ülkelerdeki gecikme sürelerinin, iyileÅŸmeye raÄŸmen halen yüksek seviyesini koruduÄŸunu belirten KavcıoÄŸlu, “Bununla birlikte enerji fiyatlarındaki yüksek seviyeler ve oynaklık, fiyatlar üzerinde baskı oluÅŸturmaya devam etmektedir. Küresel enflasyondaki güçlü seyir devam etmektedir. GeliÅŸmiÅŸ ve geliÅŸmekte olan ülkelerdeki enflasyon oranları son 25 yılın en yüksek düzeyine ulaÅŸtı. Söz konusu ülkelerdeki yıl sonu enflasyon tahminleri, arz kısıtları, enerji fiyatlarındaki belirsizlik ve enerji tedarik sürecindeki aksamalar gibi sebeplerle yukarı yönlü güncellenmiÅŸtir. Bu geliÅŸmeler, küresel enflasyonun kalıcılığı konusundaki endiÅŸeleri de güçlendirmektedir.” diye konuÅŸtu.
KavcıoÄŸlu, yaÅŸanan büyük arz ÅŸoklarına raÄŸmen yurt içi iktisadi faaliyetin, sürdürülebilir yapıda ve kesintisiz ÅŸekilde devam ettiÄŸini dile getirerek, salgın sonrasında hızla normalleÅŸen ve imalat sanayinin öncülüğünde dış ticaret yapısında dönüşüm geçiren Türkiye ekonomisinin, 2022’nin birinci çeyreÄŸinde yıllık bazda yüzde 7,3 büyüdüğünü anımsattı.
Yıllık büyümeye net ihracatın son 5 çeyrek boyunca pozitif yönde katkı sağlamaya devam ettiğine dikkati çeken Kavcıoğlu, üretim tarafında ise hizmet ve sanayi sektörlerinin büyümeye katkı vermeyi sürdürdüğünü söyledi.
Türkiye ekonomisinin, üretim, ihracat ve istihdamı artırmayı merkeze alan yapısal dönüşüm sürecinde olduğunu vurgulayan Kavcıoğlu, şöyle devam etti:
“Bu sürecin yansıması olarak çevrimsel etkilerden arındırılmış cari dengemizdeki iyileÅŸme eÄŸilimi devam etmektedir. Fiyat ve iÅŸ çevrimi etkilerinden arındırıldığında Türkiye ekonomisi bu analizin yapılmaya baÅŸlandığı 2004’ten bu yana ilk defa ve üst üste iki çeyrek cari fazla vermiÅŸtir. BaÅŸka bir ifadeyle, küresel emtia fiyatları normalleÅŸme eÄŸilimine girdiÄŸinde ekonomimiz cari fazla verme kapasitesine ulaÅŸmış olacak. Bu durum, Türkiye ekonomisi için yeni bir dönemin baÅŸlangıcına, enerji ve emtia fiyatları normalleÅŸtiÄŸinde kısa vadeli finansman ihtiyacının asgariye indiÄŸi ihracata dayalı büyümeye iÅŸaret etmektedir. Uygulamakta olduÄŸumuz politikalarla, fiyat istikrarının temel unsurlarından birisi olarak gördüğümüz bu dönüşümün kalıcı olması için destek vermeye devam edeceÄŸiz.”
Kavcıoğlu, bu dönüşüm sürecinin sonucu olarak yatırım harcamalarının sağlıklı ve sürdürülebilir bir çerçevede devam ettiğine vurgu yaparak, üretim kapasitesini destekleyen yatırımların, özellikle sanayi üretiminin öncüsü olan makine-teçhizat yatırımlarının istikrarlı ve güçlü bir büyümeye işaret ettiğini söyledi.
Bu yılın ilk çeyreÄŸinde makine-teçhizat yatırımlarının yıllık bazda yüzde 10,5 büyüdüğünü belirten KavcıoÄŸlu, sürdürülebilir büyüme ve fiyat istikrarına arz yönlü desteÄŸin devamı için gerekli olan yatırım ihtiyacının ulaşılabilir, uzun vadeli ve düşük maliyetli Türk lirası finansmanla karşılanmasının önem arz ettiÄŸini vurguladı. KavcıoÄŸlu, “Türkiye ekonomisinin üretim, ihracat ve istihdamı artırmaya odaklı güçlü ve sürdürülebilir büyüme performansının destekleyici bileÅŸenleri olan makine-teçhizat yatırımlarının ve net ihracatın milli gelirden aldığı pay istikrarlı bir ÅŸekilde yükselmektedir.” ifadesini kullandı.
“Ãœretimin yapısında sürdürülebilir bileÅŸenlerin payının artması istihdama olumlu yansıdı”
Makine-teçhizat yatırımlarının istikrarlı artmasının, ekonominin arz kapasitesini büyüterek kalıcı fiyat istikrarına da katkı sağlayacağının altını çizen Kavcıoğlu, yılın ikinci çeyreğinde iç talep yataya yakın seyrederken, sanayi üretiminin dış talebin de katkısıyla gücünü koruduğunu söyledi.
Üretimde gözlenen artışın, imalat sanayinin geneline yayılırken ihracatçı sektörlerde sanayi üretiminin daha da güçlü seyrettiğini belirten Kavcıoğlu, sanayi ciro endekslerinin de yurt dışı talebin sanayi üretimini olumlu etkilediğini gösterdiğini bildirdi.
Güçlü ekonomik büyümenin kapasite kullanım oranlarına da yansıdığını, kapasite kullanım oranları tüm sektörlerde yükselirken, bazı alt sektörlerde tarihsel ortalamaların da üzerine çıktığını anlatan Kavcıoğlu, şöyle konuştu:
“Bu durum, ilave kapasite ihtiyacına iÅŸaret etmekte ve yatırım talebini desteklemektedir. GeçmiÅŸ dönem ortalamalarının üzerinde seyreden imalat sanayi kapasite kullanım oranları, firmaları kapasite geniÅŸletmeye teÅŸvik etmek suretiyle, yatırımlardaki kuvvetli eÄŸilimin devam edeceÄŸine iÅŸaret etmektedir. Kapasite artışları son dönemde yatırım iÅŸtahı yüksek olan firmaların bulunduÄŸu sektörlerde daha belirgindir. Nitekim, anket verileri de temmuz itibarıyla firmaların yatırım harcamalarının gelecek dönemlerde artmaya devam edeceÄŸini göstermektedir. Bu eÄŸilimin yatırım malı üreten ve ihracatçı sektörler baÅŸta olmak üzere tüm sektörlere yayılarak güçlendiÄŸini gözlüyoruz. Ocak-mayıs ayları ortalamasıyla bakıldığında yatırım malları ithalat miktarında ve sermaye malları baÅŸta olmak üzere sanayi üretiminde görülen artışlar, sabit sermaye malları talebinin güçlü seyrettiÄŸini teyit etmektedir.”
Kavcıoğlu, üretimin yapısında yatırım ve ihracat gibi sürdürülebilir bileşenlerin payının artmasının istihdam üzerinde de olumlu yansımaları olduğunu dile getirerek, iş gücü piyasasında istihdama katılım oranı artmaya devam ederken işsiz sayısındaki gerileme eğiliminin de sürdürdüğünü ifade etti.
Mayıs ayı itibarıyla toplam istihdam edilen kişi sayısının mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış olarak 30,8 milyon kişiyle tarihsel yüksek seviyeye ulaştığını belirten Kavcıoğlu, işsizlik oranının yüzde 10,9 olmasının istihdam açığının halen yüksek seviyelerde seyrettiğini gösterdiğini kaydetti.
Türkiye ekonomisindeki son dönem istihdam gelişmelerinin umut verici olduğunu vurgulayan Kavcıoğlu, 2020 yılı ikinci çeyrekten itibaren hızla artan sanayi üretiminin yanı sıra yatırım harcamaları ve ihracatın da etkisiyle istihdam edilen kişi sayısının 2022 yılının ilk çeyreği itibarıyla 1,3 milyonu hizmet sektöründe, 900 binden fazlası sanayi sektöründe olmak üzere yaklaşık 2,7 milyon kişi arttığını söyledi.
KavcıoÄŸlu, istihdamdaki artışın emsal ülkelere kıyasla oldukça yüksek olduÄŸuna iÅŸaret ederek, “Yıl başından itibaren ise istihdamımız yaklaşık 846 bin kiÅŸi arttı. Katılım ve istihdam göstergelerinin salgın öncesi seviyelerin üzerine çıkmış olması, salgın sonrası iÅŸ gücü piyasalarının saÄŸlığını göstermesi açısından önemli geliÅŸmelerdir.” dedi.
Salgın öncesi istikrarlı büyüme eğilimine sahip ihracatın, salgın sonrası keskin artış göstererek 2022 yılının ilk yarısında yıllık bazda yaklaşık yüzde 20 artışla 126 milyar dolar seviyesine ulaştığını anlatan Kavcıoğlu, bu miktarın, ihracat için ilk 6 ayda ulaşılan tarihsel en yüksek seviye olduğunu ifade etti.
Kritik dönemeçte ihracatçılara sağlanan uygun koşullar
Önemli ticari ortaklar arasındaki sıcak çatışmaya raÄŸmen rekorlar kıran ihracat performansının üç temel sebebi olduÄŸunu belirten KavcıoÄŸlu, “Birincisi, salgın sonrası küresel ticaretin yeniden ÅŸekilleniÅŸinde Türkiye’nin sahip olduÄŸu avantajlar. Ä°kincisi, ihracatçılarımızın dayanıklı ve esnek yapısı sayesinde deÄŸiÅŸen koÅŸullara uyum saÄŸlama kapasiteleri. Üçüncü sebebin ise baÅŸta Merkez Bankası olmak üzere finansal sistemimizin ülke ekonomimiz için kritik dönemeçte ihracatçımıza saÄŸladığı uygun koÅŸullar olduÄŸunu deÄŸerlendiriyoruz. Mayıs itibarıyla yatırım ve ihracat kredilerinin ticari krediler içindeki payı yüzde 28’e yaklaÅŸarak son 20 yılın en yüksek seviyesine ulaÅŸtı.” deÄŸerlendirmesinde bulundu.
Kavcıoğlu, yerli üretim ve ihracattaki artışın önem arz ettiğini dile getirerek, bu doğrultudaki ekonomik politikaların da katkısıyla fiyat etkilerinden arındırılmış ihracat miktar endeksinde güçlü bir artış ve ithalat miktar endeksinde ise kısmi azalış gerçekleştiğini söyledi. Kavcıoğlu, küresel enerji ve emtia fiyatları kaynaklı rekor seviyedeki fiyat artışlarının ithalat miktar endeksindeki düşüşün üzerinde olmasının dış ticaret açığındaki iyileşmeyi sınırlandırdığını bildirdi.
Ä°hracatın ürün ve pazar çeÅŸitliliÄŸinin son dönemde hızlanmak suretiyle istikrarlı arttığını belirten KavcıoÄŸlu, 2022’de ihracatın ülke ve ürün çeÅŸitliliÄŸinin 2006’ya göre iki kat arttığını, 2015-2022 yıllarında ihracattaki artışın yaklaşık yüzde 29’unun yeni pazar giriÅŸleriyle gerçekleÅŸtiÄŸini, ihracatçı firmalarının esnek ve dinamik yapısının ekonomiyi dışsal ÅŸoklara karşı koruduÄŸunu kaydetti.
Firmaların yeni ürünler sunmak ve yeni pazarlar bulmak suretiyle sergilediği esnekliğin, son dönemde yaşanan sıcak çatışma da dahil olumsuz koşullarda muhtemel kayıpların telafi edilmesine imkan sağladığını anlatan Kavcıoğlu, dış dengenin önemli unsur olmasının yanı sıra geniş istihdam ve gelir kaynağı da olan turizm sektörünün ilk 5 aydaki performansının memnuniyet verici olduğunun altını çizdi.
Ziyaretçi sayılarının 2021’e göre aylık bazda artış kaydettiÄŸinin ve 2019 rakamlarına yaklaÅŸtığının görüldüğünü belirten KavcıoÄŸlu, seyahat gelirlerinde ulaşılan seviyenin ise 2019 yılını geçtiÄŸini söyledi.
Kavcıoğlu, kredilerin kapasite artırıcı ve ihracatı destekleyen yatırımlara dönüşmesini sağlayacak şekilde hedefli alanlarda kullanımının mevcut politikalar için büyük önem arz ettiğini dile getirerek, yatırımları ve üretim kapasitesini artıracak hedefli kredi kullanımının hem sürdürülebilir büyümenin sağlanmasına hem de cari işlemler dengesine olumlu katkı vereceğini belirtti. Kavcıoğlu, şunları kaydetti:
“Yılın ilk altı ayında gerçekleÅŸen ticari kredi artış miktarı önceki altı ayda gerçekleÅŸen artışın 3,9 katına, 2021 yılı tamamındaki artışın ise 2,5 katına çıkmıştır. Yılın ilk çeyreÄŸinde kredilerde gözlenen bu ivmelenme sonrasında paydaÅŸlarımızla koordineli ve hedefli kredi politikamızla uyumlu olarak, KOBÄ°, ihracat, yatırım, tarım gibi bazı seçili kredi türleri hariç olmak üzere makro ihtiyati tedbirler aldık. Bu tedbirler sonucunda, son dönemde ticari ve bireysel kredilerin büyüme hızlarında bir yavaÅŸlama gözlenmiÅŸtir. Yine bu doÄŸrultuda, 2021 yılının ikinci yarısından itibaren atılan adımlarla tüketici kredilerinin tüm krediler içindeki payı önemli ölçüde gerilemiÅŸtir.”
“Uluslararası enerji fiyatları, yılın ikinci çeyreÄŸinde yüzde 11,4 artarak tüketici fiyatları üzerinde önemli bir baskı oluÅŸturdu”
KavcıoÄŸlu, yılın üçüncü enflasyon raporunun tanıtımı amacıyla Merkez Bankası Ä°dare Merkezi’nde düzenlediÄŸi bilgilendirme toplantısında, yılın ikinci çeyreÄŸinde, enerji ile gıda baÅŸta olmak üzere küresel emtia fiyatlarındaki güçlü artışların, küresel tedarik zincirinde süregelen aksaklıkların neden olduÄŸu arz kısıtları ve döviz kuru geliÅŸmelerinin, tüketici fiyatları üzerinde baskı oluÅŸturmayı sürdürdüğünü ve bunların enflasyondaki artışın temel belirleyicileri olduÄŸunu söyledi.
Tüketici enflasyonunun, haziranda yıllık bazda yüzde 78,6 gerçekleÅŸerek Nisan Enflasyon Raporu’nda öngördükleri patikanın üzerinde kaldığını belirten KavcıoÄŸlu, “Haziran ayı yıllık tüketici enflasyonun yüzde 81,5’inin dışsal ÅŸoklardan en çok etkilenen gıda, enerji ve temel mal grupları kaynaklı olduÄŸunu görmekteyiz. DiÄŸer taraftan, çekirdek enflasyon göstergeleri daha olumlu bir görünüm sergilemektedir.” diye konuÅŸtu.
Kavcıoğlu, yılın ikinci çeyreğinde ithalat birim değer endeksinin, özellikle enerji fiyatlarındaki artışa bağlı yükseldiğini ve enflasyonu yukarıya çeken ana unsurlardan biri olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti:
“Söz konusu dönemde tarım ve endüstriyel metal fiyatlarında bir miktar düşüş gözlenmekle birlikte uluslararası emtia fiyatlarındaki göreli yüksek seviyeler korunmuÅŸtur. Küresel enerji piyasalarında, Rusya ve Ukrayna arasındaki çatışma nedeniyle daha belirgin hale gelen arz ve talep dengesizliklerinin yılın ikinci çeyreÄŸinde de sürmesi, enerji fiyatlarındaki yüksek artışların devam etmesine neden olmuÅŸtur. Uluslararası enerji fiyatları, yılın ikinci çeyreÄŸinde yüzde 11,4 artarak tüketici fiyatları üzerinde önemli bir baskı oluÅŸturmuÅŸtur.”
“Araçlarımızı geçtiÄŸimiz çeyrekte etkin olarak kullandık ve kullanmaya devam edeceÄŸiz”
Kavcıoğlu, son üç aylık dönemde, küresel arz zincirlerindeki aksaklıkların, süregelen jeopolitik sorunların, taşımacılık maliyetlerinin tarihsel ortalamasının üzerindeki yüksek seviyelerinin sürmesine ve yurt içi tedarik süresindeki olumsuz görünümün kısmen iyileşmekle birlikte devam etmesine neden olduğuna dikkati çekti.
Yılın ikinci çeyreÄŸinde çıktı açığı göstergelerinde bir önceki çeyreÄŸe göre yavaÅŸlama gözlendiÄŸine iÅŸaret eden KavcıoÄŸlu, “Ayrıca küresel büyüme beklentilerinin de aÅŸağı yönlü güncellemesiyle yılın ikinci yarısında çıktı açığının tedricen azalarak talep koÅŸullarının enflasyona verdiÄŸi katkının daha da gerileyeceÄŸini öngörüyoruz. Ãœretim bazlı çıktı açığı göstergeleri ikinci çeyrekte yavaÅŸlama kaydederken, kredi etkisinin dahil edildiÄŸi gösterge ilk çeyrekteki güçlü seyrini korumuÅŸtur.” deÄŸerlendirmesinde bulundu.
KavcıoÄŸlu, Nisan Enflasyon Raporu’ndan sonraki süreçteki para politikası uygulamalarına da deÄŸinerek, “Almakta olduÄŸumuz kararlarla en kısa zamanda enflasyonda kalıcı bir düşüşü saÄŸlamayı amaçlamaktayız. Bu kapsamda faiz politikasıyla birlikte, likidite, teminat, zorunlu karşılık ve uluslararası rezervlerin yönetimine iliÅŸkin politika bileÅŸenini etkin bir ÅŸekilde kullanmaktayız. BütünleÅŸik politika çerçevemizde liralaÅŸma perspektifiyle araçlarımızı geçtiÄŸimiz çeyrekte etkin olarak kullandık ve kullanmaya devam edeceÄŸiz.” ifadesini kullandı.
LiralaÅŸma stratejileri
Arz sürekliliği ve cari fazla kapasitelerini destekleyecek finansal koşulları oluşturmak amacıyla mayıs-temmuz döneminde politika faizinin sabit tutulmasına karar verdiklerini anımsatan Kavcıoğlu, kredilerin artış hızını ve kompozisyonunu, reel ekonomik faaliyetle uyumlu hale getirecek önlemleri kararlılıkla aldıklarını vurguladı.
Ticari kredilerde gözledikleri ve parasal istikrarı tehdit eden hızlı artış karşısında son dönemde makro ihtiyati politikalarını güçlendirdiklerini aktaran Kavcıoğlu, bu anlamda devreye aldıkları zorunlu karşılık oranı uygulamasını anlattı.
Kavcıoğlu, son dönemde, liralaşma stratejileri doğrultusunda attıkları adımların önemli bir parçasını da teminat yönetiminde yaptıkları değişikliklerin oluşturduğuna dikkati çekti.
Bu değişikliklerle temel amaçlarının, piyasaya sağladıkları fonlama karşılığı aldıkları teminatlarda Türk lirası cinsi varlıkların payını artırmak olduğuna işaret eden Kavcıoğlu, finansal mimarilerini liralaşma ekseninde yeniden ve sağlam temeller üzerinde şekillendirmek üzere devreye aldıkları uygulamalardan bahsetti.
KavcıoÄŸlu, düzenlemeler sonrasında, uzun vadeli Türk lirası faizlerinin politika faizine yakınsadığını ve getiri eÄŸrisinin para politikasının etkinliÄŸini artıracak ÅŸekilde bütün vadelerde aÅŸağı geldiÄŸini gözlemlediklerini belirterek, “Ekonominin potansiyeliyle uyumlu bir parasal büyümeyi gözeterek para piyasaları, kamu borçlanması ve krediler dahil olmak üzere Türk lirası tüm faizlerin politika faizimize yakınsaması ve parasal aktarımın korunması için gereken adımları atmaya devam edeceÄŸiz.” dedi.
Gerçekleşen olumsuz jeopolitik risklerin ve küresel finansal koşullarda artan oynaklıkların arka arkaya gelen arz şoklarıyla tarihi yüksek seviyelere ulaşmış enflasyonu ve aynı anda ekonomilerin yavaşlamasını beraberinde getirdiğini söyleyen Kavcıoğlu, gelişmiş ekonomiler dahil olmak üzere bazı ürünlerin erişilebilirliğinin kesildiği bir dönem yaşandığını dile getirdi. Kavcıoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Enflasyonun ekonomimizde de belirgin olarak hissedilmekle birlikte arzın sürekliliÄŸi açısından ülkemiz en iyi durumdaki ekonomilerden biridir. Ä°ÅŸ gücüne katılım ve istihdam dahil iÅŸ gücü piyasamız saÄŸlıklı iÅŸlemekte, aynı zamanda imalat ve ihracat odaklı geliÅŸen üretim yapımız güçlü bir seyir izlemektedir. YaÅŸadığımız yüksek enflasyonun temel belirleyicileri güçlü ve sürekli arz ÅŸokları, döviz kuru geliÅŸmeleri ve bunların etkisiyle bozulan fiyatlama davranışlarıdır. Para politikası kararlarımızda, üretim ve yatırımların sürekliliÄŸini saÄŸlayacak ve sürdürülebilir cari denge hedefini destekleyecek finansal koÅŸulların oluÅŸumunu gözetiyoruz. Bu durumu, ayrıca, sektöre de öncülük edecek ihracat ve yatırım hedefli kredi programlarıyla ve makro ihtiyati politikalarımızla destekliyoruz. Nitekim, ihracatımız, firmalarımızın performansının yanında, saÄŸlanan finansman koÅŸullarının da etkisiyle güçlü seyrini sürdürmektedir.”
“Kredilerin hızı ve iktisadi faaliyetle uyumlu kullanımını hedefleyen tedbirlerimizi kararlılıkla devreye aldık”
Kavcıoğlu, ihracat ve yatırım odaklı hedefli kredilerin cari dengeye olumlu katkısını destekleyen düzenlemelerle, ekonominin cari fazla verme kapasitesinin artırılmasının, kalıcı fiyat istikrarı için kritik önem arz ettiğini söyledi.
Yılın ikinci çeyreğinde, özellikle bölgesel çatışmanın tırmanmasından sonra kredilerin artış hızında önemli bir yükseliş gözlemlediklerini vurgulayan Kavcıoğlu, şunları kaydetti:
“Jeopolitik riskler karşısında, bir kısmı yükselen iÅŸletme sermayesi ve yatırım ihtiyacından olsa da saÄŸlanan finansman kaynaklarının bir kısmının artan küresel belirsizlik algısıyla kur istikrarını tehdit edecek ÅŸekilde kullanıldığını tespit ettik. Dolayısıyla, kredilerin hızı ve iktisadi faaliyetle uyumlu kullanımını hedefleyen tedbirlerimizi kararlılıkla devreye aldık. PaydaÅŸlarımızla da yüksek bir koordinasyon halinde tamamlayıcı tedbirlerle uyguladığımız politikalar sonucunda kredi geliÅŸiminde normalleÅŸmenin baÅŸladığını görüyoruz. Alınan kararların etkileri yakından izlenerek, ticari ve bireysel kredilerde olaÄŸan dışı geliÅŸmelere karşı gerektiÄŸinde ilave tedbirler alınmaya devam edilecektir. Türk lirasının iktisadi faaliyetle uyumlu geliÅŸimi hem kaynakların doÄŸru alanlara yönlendirilerek daha verimli kullanılması hem de döviz kuru üzerinde suni baskıların oluÅŸmaması açısından kritik önemdedir.”
KavcıoÄŸlu, parasal aktarımın etkinliÄŸinin artması ve korunması amacıyla, tahvil, kredi ve mevduat faizlerinin politika faizimize yakınsamasını ve likiditenin liralaÅŸma ekseninde saÄŸlanmasını bir arada mümkün kılacak bir yaklaşımla hareket etiklerini vurgulayarak, “Merkez Bankası, Türk lirasının temel saÄŸlayıcısı olarak elindeki tüm araçlarla liraya olan talebi yapısal ve kalıcı olarak artıracak, bu amaçla çeliÅŸen tüm mekanizmalardan tedricen çıkacaktır. Aldığımız güçlü teminat ve likidite önlemlerini bu ilke doÄŸrultusunda uyguluyoruz. Türk lirasının deÄŸerinin finansal sistemde istikrarlı bir ÅŸekilde oluÅŸtuÄŸunu ve likiditenin verimli dağıldığını görene kadar etkilerini ölçerek ve kademeli bir yaklaşımla adımlarımızı atmaya devam edeceÄŸiz.” deÄŸerlendirmesinde bulundu.
Dış politikanın enflasyonu doğrudan etkileyebildiği zorlu bir dönemden geçtiklerini belirten Kavcıoğlu, bu çerçevede küresel jeopolitik risklere karşı uygulanan etkin politikaların gerek arz güvenliği gerekse cari denge üzerindeki olumlu katkılarını, ekonomik parametrelerle ölçülebilir şekilde gördüklerini söyledi.
KavcıoÄŸlu, liralaÅŸmada da bu bütüncül perspektifin desteÄŸini aldıklarının ve almaya devam edeceklerinin altını çizerek, “Alınan tedbirler ve koÅŸulların normalleÅŸmesiyle, mali dengeye ek olarak, cari dengenin de sürdürülebilir seviyelere ulaÅŸması ve bu süreçte liralaÅŸma ekseninde güçlü bir finansal mimarinin oluÅŸturulmasını takiben enflasyonun hızla tahminlerimizle uyumlu seviyelere düşmesi saÄŸlanacaktır.” dedi.
“Dünyada resesyonun konuÅŸulmadığı tek ülke Türkiye”
KavcıoÄŸlu, Enflasyon Raporu Bilgilendirme Toplantısı’nın ardından ekonomistlerin ve basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
Türkiye ekonomisinin, üretim, ihracat ve istihdamı merkeze alan bir yapısal dönüşüm sürecinde olduğunu dile getiren Kavcıoğlu, bu sürecin yansıması olarak cari dengeyi sağlayacak çalışmalar ve söz konusu süreci destekleyecek kararlar alınmasına devam edildiğini söyledi. Kavcıoğlu, uluslararası küresel fiyat artışları normale döndüğünde Türkiye ekonomisinin cari fazla verdiğinin görüleceğini ifade etti.
KavcıoÄŸlu, enflasyonda atalete düşülmemesi için tüm tedbirlerin alındığına dikkati çekerek, “Åžu anki gelen veriler ve alınan kararlarla, enflasyonun atalete dönüşmemesi için çok yoÄŸun ve sert tedbirlerle bu süreci terse çevirme gayretlerimiz hızlı ÅŸekilde sürüyor ve kararlar almaya devam ediyoruz.” diye konuÅŸtu.
Tüm dünyada resesyonun konuÅŸulduÄŸuna iÅŸaret eden KavcıoÄŸlu, “IMF son olarak ülkelerin büyümesini aÅŸağı doÄŸru güncelledi. Herhalde Türkiye, yukarı doÄŸru güncellenen ülkelerin başında geliyor. Böyle baktığımız zaman dünyada bütün ülkeler resesyon konuÅŸurken, dünyada resesyonun konuÅŸulmadığı tek ülke Türkiye. MüthiÅŸ bir potansiyel, üretim ve ihracat var.” ifadelerini kullandı.
KavcıoÄŸlu, Türkiye’nin dünyadaki geliÅŸmelerden etkilenmemesinin söz konusu olmadığını ancak Türkiye’nin çeÅŸitli avantajları bulunduÄŸunu belirterek, ihracattaki artışla özellikle son dönemde Suudi Arabistan, BirleÅŸik Arap Emirlikleri, Ä°ran ve Rusya ile artan ticari iliÅŸkilere dikkati çekti.
Bir resesyon durumunda Avrupa tarafında da Türkiye’nin en az etkilenen ülkelerden olacağını dile getiren KavcıoÄŸlu, Türkiye’nin, dezavantajlarını kısa sürede olumluya çevireceÄŸini söyledi. KavcıoÄŸlu, “Tüm dünya resesyondan etkilenecekti ama buna en az tepki verecek olan ülke Türkiye’dir.” dedi.
Kavcıoğlu, reel sektörle çok yakın çalıştıklarını ve o kesimden gelen bilgilere göre fiyatlardaki oynaklığın bir miktar düzeldiğini belirterek, son bir hafta hariç önceki bir aylık süreçte en az değer kaybeden para biriminin Türk lirası olduğunu söyledi.
Ä°thalat baskısının son 1-2 haftada Türk lirasındaki baskıyı da biraz artırdığını bildiren KavcıoÄŸlu, “Onu dengelemeye çalışıyoruz. Süreç içinde ‘kur korumalı’nın katkısı, ihracatın, turizm gelirlerinin artışıyla dengeye gelecektir.” diye konuÅŸtu.
Rusya ile ticaret yapan iş adamlarının rubleyle ödeme konusunda yaşadığı sıkıntılara değinilmesi üzerine Kavcıoğlu, şunları ifade etti:
“Önemli geliÅŸmeler var, ticaret yoÄŸun ÅŸekilde devam ediyor. Rusya tarafında da görüşmeler prensip olarak sürüyor. Sadece Rusya ile deÄŸil çok uzun süredir diÄŸer ülkelerle swap anlaÅŸmalarımız yerel parayla ticaret noktasında devam ediyor. Çin ve Güney Kore ile de yapıyoruz. Rusya ile swap anlaÅŸmamız yoktu ama bu geliÅŸmelerden sonra karşılıklı Türk lirası-ruble ticaretinin yaygınlaÅŸmasında önemli mesafe katettik. Ä°hracatçılarla da görüşüyoruz. O sıkıntı yakın zamanda giderilecek diye düşünüyorum.”
“Enflasyonu yıl sonu hedefimizin altında bekliyoruz”
BaÅŸkan KavcıoÄŸlu, Türkiye’nin ihracat, üretim ve ihracat potansiyeline dikkati çekerek, tüm dünyada yaÅŸanan enflasyon sorunu konusunda tüm paydaÅŸlar ve bakanlıklarla çalışma içinde olduklarını söyledi.
Dünyadaki gelişmelerin etkilerini en aza indirmeye çalıştıklarını vurgulayan Kavcıoğlu, şöyle devam etti:
“Aldığımız kararlarla, Yeni Ekonomi Modeli’miz ile inÅŸallah bu dalgalanma veya artışı da kısa sürede aÅŸağı doÄŸru ivmelenecek ÅŸekilde göreceÄŸiz diye düşünüyorum. Bu aydan sonra en azından artış eÄŸilimi çok olmaz diye görmemiz lazım. Kurun enflasyona, fiyatlara etkisi daha az geçmiÅŸ döneme göre. Tarımda, gıdada iyi hasat dönemi geliyor, turizm çok iyi. Dolayısıyla yıl sonu enflasyon hedefimizi verdik, onun altında bir noktada bekliyoruz. Tarihsel geçmiÅŸ dönemdeki noktalarda hareket ettiÄŸinde bunun çok altında bir enflasyonla yılı kapatma ÅŸansımız var.”
Enflasyonda “zirve” beklentisine yönelik soru üzerine KavcıoÄŸlu, bu konuda yüzde 80-90’lar gibi bir tespitleri olmadığını ifade etti. KavcıoÄŸlu, “Zirveden ziyade yıl sonuna kadarki süreçte, önceki dönemdeki artış oranlarını yakaladığımızda, daha altında bir yerde kapatacağımızı düşünüyoruz. Göstergeler, veriler bunu gösteriyor.” dedi.
“LiralaÅŸmayı daha etkin kılmak için bazı tedbirler alabiliriz”
Kavcıoğlu, liralaşma konusundaki çalışmalara ilişkin ise şunları söyledi:
“Türk lirasını her yerde herkesin kullanacağı ÅŸekilde kararlar alıyoruz. Bunun önceliÄŸi Merkez Bankasında. Merkez Bankası kendi yönettiÄŸi, aldığı kararlarda ağırlıklı liralaÅŸmayı öncelikliyor. Bunun yanında piyasada da geçmiÅŸ dönemde aldığımız kararlarda hem ihracat bedellerinin bozulması, ödemelerde Türk lirası kullanılması, döviz kullanılmaması noktasında ve diÄŸer birçok kararımızı aldık. GeldiÄŸimiz nokta itibarıyla önemli mesafe katettiÄŸimizi düşünüyorum.”
Kredilerin daha çok dövize gitme eÄŸilimi bulunduÄŸunu da dile getiren KavcıoÄŸlu, bu yöndeki kararları sözlü, olmazsa makro ihtiyati diÄŸer kararlarla uygulanabilir hale getireceklerini ifade etti. Åžu an için liralaÅŸma tarafının iyi gittiÄŸini düşündüklerini belirten KavcıoÄŸlu, “Süreç içinde daha hızlandırmak ve etkin kılmak için bazı tedbirler alabiliriz.” dedi.
Kavcıoğlu, enflasyon tahminlerine, petrol ve gıda fiyatlarında aşağı doğru ivmelenme gibi beklentileri yansıttıklarını bildirdi. Enflasyonla ilgili ciddi tedbirler aldıklarını ve almaya devam edeceklerini, ataletin önüne geçmeye çalıştıklarını vurgulayan Kavcıoğlu, aldıkları ve alacakları kararlarla yıl sonundan sonra enflasyonun hızlı şekilde aşağı doğru gelmesini beklediklerini söyledi.
“Swap anlaÅŸmalarıyla ilgili yoÄŸun çalışmalar devam ediyor”
Başkan Kavcıoğlu, swap anlaşmalarına ilişkin soruya ise şu yanıtı verdi:
“Swap anlaÅŸmalarıyla ilgili Merkez Bankasının yoÄŸun çalışmaları devam ediyor. Son dönemde swap anlaÅŸmasını daha etkin kullanma yönünde, sadece rezerve etki eden unsur deÄŸil, aynı zamanda ticarette de aktif olarak kullanmak istiyoruz. Buna Çin’de, Güney Kore’de baÅŸlıyoruz. DiÄŸer ülkelerle de yaptığımız görüşmelerde bunun etkin ÅŸekilde kullanılmasını öncelikliyoruz. Yerel paralarla ticareti önemsiyoruz. Bu anlamda görüştüğümüz ülkeler var, çalışmaları belli noktaya getirdiÄŸimiz ülkeler var. BittiÄŸinde açıklarız.”
Dünyada tüm ülkelerde enflasyonun hızla yükseldiÄŸine dikkati çeken KavcıoÄŸlu, Türkiye’de bu anlamda yaÅŸanan sıkıntı ve zorluÄŸun farkında olduklarını söyledi. KavcıoÄŸlu, bu konuda daha yoÄŸun ve sıkı ÅŸekilde mücadele verdiklerini belirterek, “Enflasyonu aÅŸağı getirme noktasında hem hükümet hem Merkez Bankası olarak çok yoÄŸun gayret içindeyiz.” diye konuÅŸtu.
Kavcıoğlu, enflasyonun olumsuz etkisinin vatandaşa daha fazla yansımaması için çalıştıklarını vurgulayarak şunları kaydetti:
“Resesyonun konuÅŸulmadığı tek ülkeyiz. Enflasyon bütün dünyanın sorunu, bizim de çok büyük sorunumuz. Merkez Bankasının, hükümetimizle, paydaÅŸlarla yoÄŸun çalışma içinde olduÄŸu bir konu. Kısa süre içinde, atalet haline getirmeden inÅŸallah çözerek vatandaÅŸa yansımasını minimum seviyeye indirmiÅŸ olacağız.”
Kaynak: AA