TCMB Başkanı Uysal: Enflasyonun yıl sonunda yüzde 8,9 olarak gerçekleşeceği tahmin edilmektedir

TCMB Başkanı Uysal Enflasyonun yıl sonunda yüzde 8,9 olarak gerçekleşeceği tahmin edilmektedir
TCMB BaÅŸkanı Uysal, “Enflasyonun yıl sonunda yüzde 8,9 olarak gerçekleÅŸeceÄŸi, 2021 sonunda yüzde 6,2 olacağı tahmin edilmektedir.” dedi.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası BaÅŸkanı Murat Uysal, Ankara’da “Enflasyon Raporu 2020-3” bilgilendirme toplantısında sunum yaptı.
Uysal, konuşmasının başında küresel ve yurt içi makroekonomik gelişmelere değindi.
Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının etkisiyle küresel büyümede yılın ilk çeyreğinde görülen zayıflamanın ikinci çeyrekte derinleştiğine işaret eden Uysal, salgını sınırlamaya yönelik tedbirlerin hafiflemesi ve kademeli normalleşme adımlarıyla birlikte üçüncü çeyrekte küresel ekonomik aktivitede kısmı toparlanma sinyalleri görüldüğünü söyledi.
Uysal, küresel büyümedeki toparlanmanın gücüne ve sürekliliğine ilişkin belirsizlikler olduğuna işaret ederek, enflasyonda ise salgın döneminde artan gıda fiyatlarına rağmen küresel büyüme görünümündeki zayıflama ve ham petrol fiyatlarındaki düşüşe bağlı olarak, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde ikinci çeyrekte aşağı yönlü bir seyir izlendiğini anımsattı.
GeliÅŸmiÅŸ ülke merkez bankalarının aldığı önlemler ve salgın sonrası normalleÅŸme süreciyle temmuzda portföy akımlarının görece daha olumlu seyrettiÄŸini belirten Uysal, “Para ve maliye politikalarında devam eden geniÅŸletici adımların da etkisiyle geliÅŸmekte olan ülkelere yönelik sermaye akımlarının 2020 yılının ikinci yarısında bir miktar toparlanması bekleniyor.” diye konuÅŸtu.
“Seyahat kısıtlamalarının hafifletilmesiyle turizm gelirlerinde iyileÅŸme bekliyoruz”
Uysal, normalleşme adımlarını takiben küresel risk iştahındaki artışın etkisiyle, gelişmekte olan ülkelerin para birimleri üzerindeki baskının kısmen azaldığına dikkati çekerek, şunları kaydetti:
“Böylelikle küresel geliÅŸmelerin Türkiye’nin risk primi ve kur oynaklığı üzerindeki olumsuz etkileri de bir miktar hafifledi. Salgın öncesi dönemde enflasyondaki düşüşe ve faiz indirimlerine baÄŸlı olarak finansal koÅŸullarda saÄŸlanan belirgin iyileÅŸme kredi büyümesini destekledi. Salgın döneminde ise kredi kanalının ve firmaların nakit akışının saÄŸlıklı iÅŸleyiÅŸinin devamına yönelik olarak açıklanan parasal ve mali tedbirler kapsamında kredi büyümesi ivmelendi. Kredi türlerine baktığımızda, ticari kredilerdeki artışın son dönemde bir miktar ivme kaybetmekle birlikte güçlü seyrettiÄŸini görüyoruz. Konut ve taşıt kredileri için kamu bankalarınca sunulan kredi paketlerinin ve ertelenmiÅŸ talebin etkisiyle tüketici kredileri mayıs sonrası dönemde belirgin bir ivme kazandı.”
Mayısta başlayan toparlanmanın haziran ve temmuz aylarında güç kazandığını anlatan Uysal, ihracatta daha belirgin olmak üzere dış ticaret hacminde toparlanma gözlendiğini ve dış ticaret açığının bir miktar daraldığını dile getirdi.
Uysal, seyahat kısıtlamalarının hafifletilmesiyle gelecek dönemde turizm gelirlerinde kısmi iyileşme beklediklerini, mal ihracatındaki toparlanmanın ve emtia fiyatlarındaki düşük seviyelerin cari işlemler dengesini destekleyeceğini tahmin ettiklerini ifade etti.
İş gücü piyasasında ekonomideki yavaşlamanın yansımalarının hissedildiğini belirten Uysal, işsizlik oranlarının arttığını ancak katılım oranındaki düşüşün bu artışı sınırladığını kaydetti.
Uysal, yılın ikinci çeyreÄŸinde tüketici enflasyonunun 0,76 puan artarak yüzde 12,62’ye yükseldiÄŸini ve tahmin aralığının üzerinde gerçekleÅŸtiÄŸini belirterek, ÅŸu deÄŸerlendirmelerde bulundu:
“İlk çeyreÄŸe kıyasla enflasyondaki artış temel mal ve gıda gruplarından kaynaklandı. Salgına baÄŸlı birim maliyet artışları, birikimli döviz kuru geliÅŸmeleri, uluslararası petrol fiyatlarındaki toparlanmayla dönemsel ve salgına baÄŸlı etkilerle artan gıda fiyatları tüketici enflasyonundaki yükseliÅŸte etkili oldu.”
Salgına bağlı tedbirlerle kısa vadede etkili olan arz yönlü unsurların, normalleşme sürecinin devamıyla kademeli olarak ortadan kalkacağını öngördüklerini anlatan Uysal, yılın ikinci yarısında talep yönlü dezenflasyonist etkilerin daha belirgin hale gelmesini beklediklerini vurguladı.
Uysal, mayıs ve haziran aylarında enflasyonda görülen artışa bağlı olarak yıl sonu enflasyonuna ilişkin beklentilerin yükseldiğini, orta vadeli enflasyon beklentilerinin nispeten yatay seyrettiğini söyledi.
TCMB’nin tedbir setleri
TCMB olarak Kovid-19 salgınının Türkiye ekonomisine olumsuz etkilerini sınırlandırmaya yönelik olarak geçici, hedefli ve kapsamlı bir tedbir seti uygulamaya koyduklarını hatırlatan Uysal, şöyle konuştu:
“Finansal piyasaların, kredi kanalının ve firmaların nakit akışının kesintisiz ve saÄŸlıklı bir ÅŸekilde iÅŸlemeye devamını teminen aldığımız parasal tedbirlerin yanı sıra mart, nisan, mayıs aylarında politika faizini toplamda 250 baz puan aÅŸağı çektik. Haziran ve temmuzda ise enflasyon görünümünü etkileyen tüm unsurlar ışığında politika faizini yüzde 8,25 düzeyinde sabit tuttuk. Mevcut rapor döneminde, sistemin fonlama ihtiyacının önemli bir kısmı TCMB ve BİST bünyesinde gerçekleÅŸtirilen döviz karşılığı Türk lirası swap iÅŸlemleriyle karşılandı. Salgın sonrası devreye alınan yeni imkanlar nedeniyle açık piyasa iÅŸlemleri (APİ) aracılığıyla saÄŸlanan fonlamanın kompozisyonunda deÄŸiÅŸiklik gözlendi. Bu kapsamda hedefli ilave likidite imkanları çerçevesinde 3 aylık repo ihaleleriyle saÄŸlanan fonlamayla piyasa yapıcı bankalara saÄŸlanan fonlamanın APİ fonlaması içindeki payları arttı.”
“Tahminlerde makro görünüm esas alındı”
Uysal, orta vadeli tahminler üretilirken makro görünümün esas alındığını ve ithalat fiyatları, gıda fiyatları ve maliye politikası gibi dışsal unsurlar için varsayımlar oluşturduklarını belirterek, OPEC+ ülkelerinin üretimi azaltma konusunda anlaşmaları ve küresel talep görünümündeki kısmi toparlanmaya bağlı olarak petrol fiyatları varsayımını, bir önceki rapora kıyasla, 2020 için ortalama 32,6 ABD dolarından 41,6 ABD dolarına, 2021 için ise 36,8 ABD dolarından 43,8 ABD dolarına yükselttiklerini bildirdi.
ABD doları cinsinden ithalat fiyatları varsayımında alüminyum ve tarımsal ürünler gibi petrol dışındaki diğer emtia fiyatlarındaki zayıf seyre bağlı olarak 2020 ve 2021 yıllarına ilişkin aşağı yönlü güncelleme yaptıklarını belirten Uysal, bir önceki raporda yüzde 9,5 olarak alınan 2020 yılı gıda enflasyonu tahminini, işlenmemiş gıdadaki son dönem eğilimleri dikkate alarak yüzde 10,5 olarak güncellediklerini kaydetti.
Gıda enflasyonu tahmini
Uysal, gelecek yıla iliÅŸkin gıda enflasyonu tahminini de yüzde 7’den yüzde 8’e çektiklerini ifade ederek, “Orta vadeli tahminler oluÅŸturulurken maliye politikası tedbirlerinin alınan diÄŸer parasal ve finansal tedbirlerle birlikte salgın sürecinde ekonominin üretim potansiyelini destekleyeceÄŸi ve salgın sonrası toparlanmaya katkı yapacağı bir görünüm esas aldık. Ayrıca yönetilen-yönlendirilen fiyat ve vergi ayarlamalarının, enflasyondaki düşüş patikasıyla büyük ölçüde uyumlu ÅŸekilde belirleneceÄŸini varsaydık.” diye konuÅŸtu.
Mevcut para politikası duruşu ve güçlü politika koordinasyonu altında, enflasyonun kademeli olarak hedeflere yakınsayacağını öngördüklerine dikkati çeken Uysal, şöyle devam etti:
“Bu çerçevede, enflasyonun 2020 yılı sonunda yüzde 8,9 olarak gerçekleÅŸeceÄŸini, 2021 yıl sonunda ise yüzde 6,2’ye geriledikten sonra orta vadede yüzde 5 düzeyinde istikrar kazanacağını tahmin ediyoruz. Enflasyonun yüzde 70 olasılıkla, 2020 sonunda orta noktası yüzde 8,9 olmak üzere yüzde 6,9 ile yüzde 10,9 aralığında, 2021 yılı sonunda ise orta noktası yüzde 6,2 olmak üzere yüzde 3,9 ile yüzde 8,5 aralığında gerçekleÅŸeceÄŸini öngörüyoruz.”
“Çıktı açığı tahminleri bir miktar yukarı yönlü güncellendi”
Uysal, Enflasyon Raporu 2020-III Bilgilendirme Toplantısı’nda yaptığı konuÅŸmada, normalleÅŸmenin kademeli gerçekleÅŸmesiyle bazı sektörlerde kapasite kısıtlarının devam etmesine baÄŸlı arz yönlü etkilerin yanı sıra kredilerdeki ivmelenme de yılın ikinci çeyreÄŸinde talep koÅŸullarının enflasyonu düşürücü etkisinin, “Nisan Enflasyon Raporu” döneminde sınırlı kalmasına neden olduÄŸunu bildirdi.
Bu doÄŸrultuda, arz ve talep yönlü etkiler nedeniyle çıktı açığı tahminlerinin 2020’nin ikinci çeyreÄŸinden itibaren bir miktar yukarı yönlü güncellendiÄŸini vurgulayan Uysal, “Salgına baÄŸlı tedbirlerle kısa vadede etkili olan arz yönlü unsurların, normalleÅŸme sürecinin devamıyla kademeli olarak ortadan kalkacağını ve negatif çıktı açığı tahminlerinin iÅŸaret ettiÄŸi üzere yılın ikinci yarısında talep yönlü dezenflasyonist etkilerin daha belirgin hale geleceÄŸini öngörüyoruz.” diye konuÅŸtu.
“Yukarı yönlü güncelledik”
Uysal, enflasyon gerçekleÅŸmeleri ve enflasyon görünümünü etkileyen tüm unsurlar ışığında 2020 ve 2021 sonu enflasyon tahminlerini yukarı yönlü güncellediklerine iÅŸaret ederek “Enflasyonun yıl sonunda yüzde 8,9 olarak gerçekleÅŸeceÄŸi, 2021 sonunda yüzde 6,2 olacağı tahmin edilmektedir. Nisan Enflasyon Raporuna göre 0,8 puanlık yukarı yönlü güncellemeye petrol fiyatlarına baÄŸlı olarak Türk lirası cinsi ithalat fiyatları varsayımında yapılan artış 0,1 puan katkıda bulunurken gıda enflasyonu varsayımının yüzde 7’den yüzde 8’e çıkarılması 0,2 puan etki yaptı.” deÄŸerlendirmesinde bulundu.
Talep koşullarında öngörülen toparlanmanın güçlenmesiyle çıktı açığının yukarı yönlü güncellenmesinin 2021 yıl sonu tahminlerini 0,2 puan yükselttiğini dile getiren Uysal, yakın dönemdeki gerçekleşmelerin etkisiyle enflasyonun ana eğilimindeki artışın, 2021 yıl sonu tahminini 0,3 puan yukarı çektiğini vurguladı.
Uysal, tahminlerin salgında hareketliliÄŸi yeniden kısıtlamayı gerektirecek ikinci bir dalga olmayacağı varsayımı altında küresel ekonominin yılın ikinci yarısında toparlanmaya devam edeceÄŸi bir çerçevede elde edildiÄŸinin altını çizerek, “Tahminleri oluÅŸtururken geliÅŸmiÅŸ ve geliÅŸmekte olan ülkelerin atmakta olduÄŸu geniÅŸletici parasal ve mali adımlara karşın, bu politikaların etkinliÄŸine ve toparlanmaya iliÅŸkin belirsizliklerin sürmesi nedeniyle ülke risk primindeki iyileÅŸmenin kademeli gerçekleÅŸeceÄŸini varsayıyoruz.” dedi.
Salgının ve ekonomik etkilerinin tahminlere dair belirsizliği artırdığına işaret eden Uysal, normalleşme adımlarının kapsamının genişletilmesiyle iktisadi faaliyetteki toparlanmanın güç kazandığını söyledi.
Enflasyonda temmuzdan itibaren düşüş beklentisi
Uysal, salgında ikinci bir dalga olmayacağı varsayımı altında, ekonomideki toparlanmanın yılın ikinci yarısında devam edeceğini belirterek şunları kaydetti:
“Toparlanma hızı, normalleÅŸme sürecinin yurt içindeki ve dışındaki seyrine baÄŸlı olacak. Parasal duruÅŸun ana eÄŸilime dair göstergeler dikkate alınarak, enflasyondaki düşüşün sürekliliÄŸini ve orta vadeli enflasyon hedefiyle uyumunu saÄŸlayacak ÅŸekilde oluÅŸturulacağı çerçeve altında, salgına baÄŸlı tedbirlerle kısa vadede etkili olan arz yönlü unsurların, normalleÅŸme sürecinin devamıyla kademeli olarak ortadan kalkacağını ve enflasyonun temmuzdan baÅŸlayarak düşüş eÄŸilimine gireceÄŸini öngörüyoruz.”
Uysal, salgın sonrasında firmaların ve hanehalklarının nakit akışı sorunlarının azaltılması, finansal istikrarın ve üretim potansiyelinin desteklenmesinin en önemli politika önceliklerinden olduğuna dikkati çekerek TCMB olarak sistemin artan likidite ihtiyacını karşılamaya ve reel sektöre kredi akışının kesintisiz devamını sağlamaya yönelik zamanlı, geçici, hedefe odaklı ve öngörülebilir adımlar attıklarını bildirdi.
DİBS piyasasındaki likiditeyi desteklemek amacıyla açık bir iletişimle, belirlediğimiz limitler dahilinde DİBS alımlarına devam ettiklerini anlatan Uysal, şöyle devam etti:
“İhracatı desteklemeye yönelik reeskont kredilerini belirli limitler dahilinde ve teminat karşılığında kullanıma sunduk. Alınan parasal ve mali tedbirler, likidite ve kredi ihtiyacının etkin karşılanmasına ve iktisadi faaliyetteki toparlanma sürecine önemli katkı yapıyor.
Bu çerçevede, normalleÅŸme adımlarının da etkisiyle firmaların nakit akışına baÄŸlı kredi ihtiyacının önemli ölçüde azaldığını ve öngörülerimizle uyumlu ticari kredi talebinin belli bir doygunluÄŸa ulaÅŸarak yavaÅŸlamaya baÅŸladığını görüyoruz. Son dönemde bireysel kredilerdeki artışta kredi paketleri ve ertelenmiÅŸ talep önemli rol oynuyor. Salgının seyrine ve etkilerine iliÅŸkin belirsizlikler halen yüksek seyretmekle birlikte, kredi büyümesi ve kompozisyonunun iç ve dış dengeye yansımalarının takip edilmesi gerekiyor.”
Uysal, ekonominin toparlanma sürecinde makro politika bileşiminin enflasyondaki düşüşün devamını sağlayacak ve cari dengeyi destekleyecek şekilde belirlenmesinin büyümenin sağlıklı ve istikrarlı sürdürülebilmesi açısından kritik önem arz ettiğinin altını çizdi.
Marttan itibaren uygulamaya aldıkları destekleyici likidite adımlarının normalleşme sürecinin gelişimine bağlı aşamalı olarak gözden geçirebileceklerini belirten Uysal, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Enflasyondaki düşüş sürecinin devamlılığının, ülke risk priminin gerilemesi, uzun vadeli faizlerin aÅŸağı gelmesi ve ekonomideki toparlanmanın güç kazanması için önem taşıyor. Önümüzdeki dönemde de parasal duruÅŸumuzu enflasyondaki düşüşün sürekliliÄŸini saÄŸlayacak ÅŸekilde belirlemeye ve elimizdeki bütün araçları veri odaklı yaklaşımla finansal ve fiyat istikrarı amaçları doÄŸrultusunda kullanmaya devam edeceÄŸiz.”
“Yılın ikinci yarısında arz yönlü etkilerin giderek azalmasını öngörüyoruz”
Uysal, Enflasyon Raporu 2020-III Bilgilendirme Toplantısı’nda, ekonomistlerin ve gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Enflasyonun mayıs ve haziranda beklentilerin üzerinde gerçekleştiğini belirten Uysal, bunda maliyetlerdeki artışlar ile arz yönlü yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını kaynaklı etkilerin öne çıktığını söyledi. Uysal, bunların geçici olduğunu ve temmuz itibarıyla hizmetler kaynaklı fiyat ayarlamalarının yavaş yavaş azaldığını gözlemlediklerini ifade ederek, şöyle konuştu:
“Yılın ikinci yarısında arz yönlü etkilerin giderek azalmasını öngörüyoruz. Kısmen talep yönlü etkiler de enflasyonun, beklentilerin hafif üzerine çıkmasında etkili oldu. Yılın ikinci yarısında arz yönlü etkiler yavaÅŸ yavaÅŸ geride kalınca, talep yönlü dezenflasyonist etkilerin ön plana çıkacağını düşünüyoruz. Her ne kadar iktisadi faaliyette toparlanma gözükse de halen belirsizlikler yüksek. Bununla birlikte istihdam piyasasına yönelik henüz zayıf seyir devam ediyor. Bütün bunları bir arada deÄŸerlendirince, talep yönlü dezenflasyonist etkiler yani çıktı açığının halen negatif düzeyde bulunması, toparlanma olmakla birlikte fiyat deÄŸiÅŸimleri üzerinde daha etkili olacak. Yıl sonu enflasyonu tahminimizin de bu çerçevede yüzde 8,9’a doÄŸru gerileyeceÄŸini tahmin ediyoruz.”
Uysal, salgında ikinci dalgaya yönelik senaryolarının sorulması üzerine, tüm varsayımlarını ikinci dalga olmayacağı varsayımı altında yaptıklarını söyledi. Dünyada da ikinci dalga olsa dahi ekonomilerin kapanmaması yönünde yaklaşım bulunduÄŸuna iÅŸaret eden Uysal, “Bizim tarafta zaten geliÅŸmeler olumlu. NormalleÅŸme süreci baÅŸlamış bulunuyor. Bunun da devam etmesini bekliyoruz. Bütün varsayımlarımızı bu çerçevede yapmış bulunuyoruz.” ifadelerini kullandı.
“Bütün araç setimizle tedbir alırız”
Ülkenin yılın ilk yarısında olağanüstü dönemden geçtiğini, halen de salgına yönelik belirsizliklerin yüksek olduğunu vurgulayan Uysal, şu değerlendirmede bulundu:
“Enflasyon Raporu’nda da yer verilen, haftalık ekonomik koÅŸullar endeksi, geliÅŸmeleri önceden görmeyi saÄŸlıyor. Oradaki gidiÅŸat, nisanda belirgin daralma, mayıs ayı ortalarından itibaren iktisadi faaliyette dip yapma, haziran ve temmuzda güçlenen toparlanma görünümüne iÅŸaret ediyor. Bizim tahminden bir miktar daha olumlu görünümü gösteriyor. Önümüzdeki yılın ikinci yarısına iliÅŸkin geliÅŸmeye baktığımızda, parasal ve likidite koÅŸullarının elveriÅŸli olması, büyümenin kompozisyonu, ihracattaki toplarlanmanın hızlı gerçekleÅŸiyor olması, turizme yönelik önlemler, seyahat kısıtlamalarının kaldırılması, yılın ikinci yarısına iliÅŸkin beklentileri bir miktar daha olumluya çeviriyor. İkinci dalga konusu daha önce yaÅŸanan kadar ciddi bir belirsizlik, ekonomiler üzerinde kısıtlamacı çok ciddi oranda etki yaratmayacak gibi görünüyor. En azından iktisadi faaliyette böyle etki yaratmayacak gibi.”
Uysal, gidiÅŸata göre geliÅŸmeleri ve büyümenin kompozisyonunu yakından takip ettiklerine dikkati çekerek, “GerektiÄŸinde mevcut likidite imkanlarını gözden geçirme noktasında ve bütün araç setimizle gerekli tedbirleri alabilecek konumdayız.” dedi.
“Rezervlerdeki artış politikamızı devam ettireceÄŸiz”
Başkan Uysal, Merkez Bankası rezervlerinin gelişimine ilişkin soru üzerine, her zaman ifade ettikleri gibi rezervleri altın ve brüt döviz rezervleri olmak üzere, toplam rezervler üzerinden takip etmek gerektiğini dile getirdi.
Mevcut durum itibarıyla salgın sonrası dönemde tüm gelişmekte olan ülkelerde olduğu gibi küresel koşulların etkisiyle ciddi sermaye hareketleri, gelişmekte olan ülkelerden sermaye çıkışları yaşandığını belirten Uysal, şunları kaydetti:
“Bununla birlikte bize özel olarak bakarsak, biz de bu durumdan etkilendik. Portföy yatırımlarında ciddi çıkışlar oldu. Aynı zamanda salgının etkileri ilk etapta bizim ihracatımızı ithalata göre daha hızlı etkiledi. Dolayısıyla ilk 6 ay itibarıyla yaklaşık 20 milyar dolara yakın cari açık vermiÅŸ bulunuyoruz. Yılın ikinci yarısı böyle devam etmeyecek. Hem cari açığın toparlanması hem turizmin kısmen toparlanmasıyla cari açıkta ikinci yarıda daha ılımlı bir seyir öngörüyoruz. Hem cari açıktaki geliÅŸmeler hem sermaye akımları ve portföy çıkışları, bununla birlikte swap iÅŸlemlerine yönelik bazı düzenlemelerin etkisiyle bir miktar rezervlerimizde dalgalanma olması bu tür dönemlerde olaÄŸandır. Sadece bize özgü de bir durum deÄŸil. Toplam rezervlerimizin seviyesine baktığımızda, rezerv kriterleriyle birlikte de deÄŸerlendirdiÄŸimizde, rezervlerimizin kısa vadeli yükümlülükler açısından ÅŸu an için yeterli olduÄŸunu gözlemliyoruz. Merkez Bankası olarak her fırsatta dile getiriyoruz, piyasa koÅŸulları elverdiÄŸi sürece rezervlerdeki artış politikamızı devam ettireceÄŸiz. Hem cari denge geliÅŸmeleri hem ödemeler dengesi ve dış koÅŸulları da dikkate aldığımızda yılın ikinci yarısında bu noktada olumlu bir döneme girmiÅŸ olduÄŸumuzu düşünüyoruz.”
“Bireysel kredilerde ciddi ivmelenme görülüyor”
Ticari ve tüketici kredi gelişmelerine ilişkin soru üzerine Uysal, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının başladığı dönemden itibaren alınan tedbirler sayesinde firmaların nakit akışındaki olumsuz etkilenmeyi önlemek ve hane halkındaki sıkıntıyı gidermek amaçlı ciddi bir kredi ivmelenmesi yaşandığını söyledi.
Uysal, bunun ilk etapta ticari kredilerde yaşandığını, yılın üçüncü çeyreği itibarıyla özellikle ticari kredilerde bir miktar doygunluğa ulaştığının görüldüğünü ve bir miktar yavaşlama sinyalleri olduğunu ifade etti.
Salgınla birlikte ikinci çeyrekte ertelenmiÅŸ talep ve aynı zamanda kamu bankaları kaynaklı kampanyalar dikkate alındığında bireysel kredilerde ciddi ivmelenme görüldüğünü vurgulayan Uysal, “Bunun belli bir süre sonra normalleÅŸeceÄŸini öngörüyoruz. Kredi geliÅŸmelerini ve kompozisyonunun hem iç denge hem de dış denge açısından etkilerinin de yakından takip edilmesi gerektiÄŸini düşünüyoruz.” diye konuÅŸtu.
Uysal, “Likidite adımların yeniden gözden geçirilmesini parasal sıkılaÅŸtırma sinyali olarak mı deÄŸerlendirmek gerekiyor?” sorusu üzerine ÅŸu cevabı verdi:
“Salgının baÅŸladığı dönemde çok hızlı ve koordineli bir tepki verdik. Bunu yaparken bir taraftan likidite adımlarımızı geniÅŸlettik, aynı zamanda maliyetleri ucuzlattık. DİBS piyasasının saÄŸlıklı iÅŸlemesi için tahvil alımlarımızı bir miktar hızlandırmıştık. Tüm bunlar finansal piyasaların saÄŸlıklı iÅŸleyiÅŸine destek vermek, firmalara kredi mekanizmasının kesintisiz devamını saÄŸlamak amaçlı adımlardı. NormalleÅŸme sürecinin seyrine baÄŸlı olarak bu adımlar kademeli olarak gözden geçirilebilir. Bu adımlar baÅŸlangıçta hedefli, ölçülü ve geçici adımlar olarak belirlenmiÅŸti. Åžu an için henüz net bir zamanlama söylemek doÄŸru olmaz. Åžu an için çok hızlı hareket etmeyi gerektirecek bir durum yok. Tüm geliÅŸmeleri yakından takip ediyoruz. Ekonominin ve finansal piyasaların ihtiyacı ölçüsünde adımlarımızı ve imkanlarımızı saÄŸlayacağız. Buna bir örnek olarak zorunlu karşılıklarda salgın döneminde 500 baz puana yakın bir indirim yapmıştık. Bununla birlikte 5 milyar dolarlık likidite vermiÅŸtik. Daha sonra kredi koÅŸullarını saÄŸlayan bankalar zaman içinde bu kanaldan yine 9 milyar dolarlık ek likidite imkanına kavuÅŸtular. Biz yakın geçmiÅŸte aldığımız kararlarla hem normalleÅŸme süreci hem de finansal istikrar çerçevesinde zorunlu karşılıklarda 300 baz puanlık artışa gittik. Kısmen burada saÄŸladığımız imkanın bir kısmını geri çekmiÅŸ olduk. GeliÅŸmelere göre hareket edeceÄŸiz.”
“Talep koÅŸulları ikinci yarıda daha önemli olacak”
Murat Uysal, kredi büyümesinin enflasyon gelişmelerine etkisinin nasıl olacağına ilişkin soru üzerine, haziran enflasyonu olan yüzde 12,62 incelendiğinde bunun daha çok arz yönlü etkilerden kaynaklandığını hatırlattı.
Talep yönlü etkilerin de göz ardı edilemeyeceğini anlatan Uysal, kısmen talep yönlü gelen etkilerin de olduğunu ifade etti.
Uysal, talep açısından yılın ikinci yarısı itibarıyla sürecin daha önemli olacağını vurgulayarak, “Çıktı açığının hala negatif seviyelerde olması bizi ÅŸu an mevcut açıkladığımız enflasyon tahmini noktasında rahatsız etmiyor. Kredi geliÅŸmelerinin ve kompozisyonun yakından takip edilmesi gerekiyor. NormalleÅŸme süreci ilerledikçe kredi tarafında da normalleÅŸmeye doÄŸru gideceÄŸimize inanıyoruz. Enflasyon üzerindeki etkisini de bu kapsamda sınırlı kalacağını düşünüyoruz.” diye konuÅŸtu.
“Mevcut durumumuzu deÄŸiÅŸtirme imkanına sahibiz”
Uysal, para politikası duruşuna yönelik soruyu yanıtlarken yılın ilk yarısında enflasyonda arz yönlü unsurların etkisi bulunduğunu belirterek, bunların da para politikasıyla çok fazla etkili olunamayacak unsurlar olduğunu söyledi.
Bunların da büyük ölçüde geçici olduğunu değerlendirdiklerini belirten Uysal, şunları kaydetti:
“Bu geliÅŸmelerin enflasyon, fiyatlama davranışlarında bundan sonraki dönemde nasıl etki yaratacağını yakından takip ediyor olacağız ama ÅŸu an itibarıyla son iki toplantıda para politikası faizimizi sabit seviyede bıraktık, mevcut duruÅŸumuzun enflasyon görünümüyle uyumlu olduÄŸunu deÄŸerlendiriyoruz. Özellikle de 2021 yılına yönelik beklentimizi dikkate aldığımızda, küresel koÅŸullar nedeniyle ithalat fiyatlarının ılımlı seyredeceÄŸini, gıda fiyatları ve toplam talep koÅŸullarını dikkate aldığımızda mevcut para politikası duruÅŸumuzun uyumlu olduÄŸunu deÄŸerlendiriyoruz. Tabi veri odaklı yaklaşım içindeyiz. Tüm geliÅŸmeler ve deÄŸiÅŸen koÅŸullara göre mevcut durumumuzu deÄŸiÅŸtirme imkanına sahibiz.”
Kaynak: AA