TÜBİTAK destekli “depremde iletiÅŸim” projesi

TÜBİTAK destekli depremde iletişim projesi

TÜBİTAK destekli depremde iletişim projesi

İÜ İletiÅŸim Fakültesi öğretim üyelerinin “İstanbul Örnekleminde Depreme İliÅŸkin Risk İletiÅŸimi Modeli GeliÅŸtirme Projesi”, TÜBİTAK’ın “Deprem AraÅŸtırmaları” çaÄŸrısı kapsamında desteklenmeye deÄŸer bulundu.

İstanbul Üniversitesi (İÜ) İletiÅŸim Fakültesinde öğretim üyeliÄŸi yapan akademisyenlerin geliÅŸtirdiÄŸi, Türkiye Bilimsel ve Teknolojik AraÅŸtırma Kurumu (TÜBİTAK) tarafından da desteklenen “İstanbul Örnekleminde Depreme İliÅŸkin Risk İletiÅŸimi Modeli GeliÅŸtirme Projesi” ile afet sonrasında iletiÅŸim problemleriyle oluÅŸabilecek hasarın en aza indirilmesi hedefleniyor.

İstanbul’da, 26 Eylül 2019’da Silivri açıklarında meydana gelen 5,8 büyüklüğündeki deprem sonrasında sadece kentte deÄŸil Türkiye’nin birçok ilinde iletiÅŸim kesintisi yaÅŸandı. VatandaÅŸlar cep telefonları üzerinden bir süre yakınlarına ulaÅŸamadı. Bu durum, afet öncesinde, esnasında ve sonrasında doÄŸru iletiÅŸim stratejilerinin benimsenmesi yoluyla risklerin azaltılmasının önemini tekrar gündeme getirdi.

İÜ İletişim Fakültesinden bazı akademisyenler de bu soruna çözüm bulmak için harekete geçti.

Fakültenin Gazetecilik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Murat Vural’ın yürütücüsü olduÄŸu proje, TÜBİTAK’ın “Deprem AraÅŸtırmaları” çaÄŸrısı kapsamında, ARDEB-1001 Bilimsel ve Teknolojik AraÅŸtırma Projelerini Destekleme Programı’nda deÄŸerlendirmeye alınan projeler arasından baÅŸarılı bulunarak, kabul edildi.

Beklenen İstanbul depremine yönelik risk iletişimi modeli oluşturmayı hedefleyen proje ekibinde, araştırmacı olarak Doç. Dr. Hatun Boztepe Taşkıran, Öğretim Üyesi Dr. Süleyman Türkoğlu, araştırma görevlileri Mehmet Sarı, Kutluay Keskin, Betül Yüncüoğlu ve Mehmet Gülnar ile bursiyer olarak doktora öğrencileri Hülya Şahin, Taylan Maral ve Mahmut Enes Ağca yer alıyor.

“Deprem riskine yönelik bir stratejik iletiÅŸim planına ihtiyaç var”

AA muhabirinin sorularını yanıtlayan proje yürütücüsü Prof. Dr. Vural, İstanbul için çok yüksek bir deprem riski ihtimalinden hareketle bu projeyi çerçevelendirdiklerini, bu ihtimale karşı bir hazırlık yapılması gerektiğini söyledi.

Deprem sırasında ve sonrasında çok ciddi iletiÅŸim kazalarının ortaya çıktığını belirten Vural, 2 yıl önce İstanbul’da meydana gelen depremde yaÅŸananları anımsattı.

Daha çok depremin hasarı ve sonraki olası afetin ÅŸiddetinin konuÅŸulduÄŸunu dile getiren Vural, “ÖrneÄŸin, Kaliforniya’da, San Bernardino Fay Hattı kırılmadan önce sanayi tesislerinin depreme hazırlık amaçlı riski bertaraf etme ve o yönde yapılan iletiÅŸim çalışmaları için harcadıkları her bir dolara karşılık 320 dolar karşılığı yarar elde ettikleri görüldü. Çünkü deprem sadece yarattığı bina hasarıyla ya da binanın altında kalan vatandaÅŸlarımızla bitmiyor. Ondan sonra ortaya çıkan sigorta ve saÄŸlık giderleri, sakatlıklar, yaralanmalar, vefatlardan ortaya çıkan büyük bir zarar oluÅŸuyor. Bu zararı da göz ardı etmemek gerekiyor.” diye konuÅŸtu.

Vural, tüm kamu kurumlarının, medyanın, vatandaşların ve sivil toplum örgütlerinin, deprem öncesinde riske yönelik bir stratejik iletişim planına ihtiyaçları olduğuna dikkati çekti.

Deprem anında herkesin ilk aklına geleninin telefon etmek olduÄŸunu, vatandaÅŸların birbiriyle iletiÅŸim kurmaya çalıştığını dile getiren Vural, “Oysa bunun yapılmaması gerekiyor çünkü kilitlenme yaÅŸanıyor. Hiçbir sistem ve GSM kuruluÅŸu bunu kaldıramaz. Bunun yerine iletiÅŸimi internet üzerinden gerçekleÅŸtiren bir sistemle saÄŸlamak en azından depreme müdahale etmekle görevli kamu kurumlarının hayatını kolaylaÅŸtıracaktır. Deprem anında bir an önce yollara dökülmek yerine yolları boÅŸaltıp bir kenarda beklemek, yolların depreme müdahale edecek araçlara ve görevlilere açılması çok önemli.” deÄŸerlendirmesini yaptı.

İstanbul’da olası depreme karşı risk iletiÅŸimi planı hazırlanıyor

Prof. Dr. Vural, İstanbul örneklemindeki proje modelinin Türkiye genelinde kullanılabilir olması için çalıştıklarını bildirdi.

Vural, söz konusu iletiÅŸim sürecinde kültürel ve sosyal yapı, ekonomik güç ile kullanılabilecek kaynağı göz önüne almak gerektiÄŸini kaydederek, “Kamu kurumlarının, medyanın, STK’ların ve vatandaÅŸların önce bir farkındalık ve bilinç kazanması gerekiyor. Daha sonra nasıl iletiÅŸim kuracağına iliÅŸkin planın bilinmesi ve uygulanması gerekiyor. Amacımız bu yönde.” dedi.

Yakın zamanda kamu kurumlarının yetkilileriyle bir araya geleceklerini ifade eden Vural, araştırma projesinin yaklaşık 30 ay sürmesini beklediklerini belirtti.

Vural, model ve öneri geliştirilmesinin 1 yılda tamamlanması planlanan projede uygulamanın önem arz ettiğini, işe yararlılığını gösterdikten sonra bunu devletin ilgili kurumlarına teslim edeceklerini söyledi.

Projenin içeriğinde de bahseden Vural, şöyle devam etti:

“Amacımız deprem anı ve sonrasına iliÅŸkin aÅŸamada kurulacak bütün iletiÅŸim araçları, yöntemleri, o iletiÅŸime iliÅŸkin yığılmaları belirli bir disipline kavuÅŸturmak, belirli bilgi ve farkındalık içerisine sokarak hiç deÄŸilse kurumlarımızın, kuruluÅŸlarımızın, devletin iÅŸini rahatlıkla yapabilmesi, sürdürebilmesi ve iÅŸ yapamamazlıktan kaynaklanan ikinci bir yıkımın yaÅŸanmaması… Bunu kazandırmak istiyoruz. Bu modeli eÄŸer bir parça olsun kurumlarımızın envanterine koyarsak, onların kendi iç eÄŸitim süreçlerine sokarsak ve çalışan bütün kurumlarda görev alacak kiÅŸilerin bu farkındalıkla nasıl, hangi araçla, hangi aralıklarla neler yapılması ve nasıl iletiÅŸim kurulması gerektiÄŸine iliÅŸkin bir bilgi, farkındalık olursa biz hedefimize ulaÅŸmış olacağız.”

“Kaos yaratmaya yönelik manipülatif bilgi akışı zarar veriyor”

Prof. Dr. Vural, deprem riskine ilişkin İstanbul Valiliğinin, belediyelerin ve diğer kamu kurumlarının ciddi bir hazırlık içerisinde olduklarını, burada büyük oranda işin vatandaşlarda bittiğini belirtti.

Deprem sırasında ve sonrasında ortaya çıkan iletiÅŸim kazalarının pek konuÅŸulmadığını ifade eden Vural, “Gereksiz kaos yaratmaya yönelik mesajı, sosyal medya bombardımanını ya da manipülatif bilgi akışını hiç konuÅŸmuyoruz. Kesinlikle ve somut olarak söyleyebiliriz ki bunların hepsi zarar veriyor.” deÄŸerlendirmesini yaptı.

Bu konunun geleneksel ile sosyal medyada nasıl anlatılması ve gösterilmesi gerektiğini kaydeden Vural, sadece kriz durumuna odaklanılmaması gerektiğini belirtti.

Vural, iletiÅŸim kaosunun bütün algıları ve tutumları deÄŸiÅŸtirdiÄŸini ifade ederek, “SaÄŸlıklı bir iletiÅŸim kurmak bugün sadece iletiÅŸimcileri ilgilendiren bir alan deÄŸil, herkesi ilgilendiriyor.” ÅŸeklinde konuÅŸtu.

Kaynak: AA

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir