Türkiye tarihindeki en büyük doÄŸal gaz keÅŸfini Karadeniz’de yaptı

Türkiye tarihindeki en büyük doğal gaz keşfini Karadeniz'de yaptı
Türkiye, Karadeniz’de gerçekleÅŸtirdiÄŸi ilk milli sondajında 320 milyar metreküp doÄŸal gaz keÅŸfetti.
Türkiye’nin Karadeniz‘deki ilk milli derin deniz sondajını gerçekleÅŸtiren Fatih sondaj gemisi, Sakarya Gaz Sahası’nda 320 milyar metreküp doÄŸal gaz rezervi keÅŸfetti. Bu rakam, Türkiye’nin yıllık tutarı yaklaşık 12 milyar dolar seviyesine gerileyen doÄŸal gaz ithalatını ciddi miktarda önleyebilecek seviyede bulunuyor.
CumhurbaÅŸkanı Recep Tayyip ErdoÄŸan‘ın “müjde” olarak açıkladığı Fatih sondaj gemisinin Türkiye tarihindeki en büyük doÄŸal gaz keÅŸfi, ülkenin son dönemde denizlerde yoÄŸun bir ÅŸekilde yürüttüğü sismik arama ve sondaj faaliyetlerinin ilk somut meyvesi oldu.
Türkiye’nin Karadeniz’deki münhasır ekonomik bölgesinde, yaklaşık 170 kilometre açıkta gerçekleÅŸtirdiÄŸi ve ülkenin doÄŸal gaz ithalatının önemli bir kısmını karşılayabilecek bu keÅŸif, bundan sonra denizlerde yürütülecek arama ve üretim faaliyetleri açısından yeni bir dönemin kapısını aralıyor.
Türkiye’nin bu keÅŸfinin uluslararası ÅŸirketlerin Karadeniz’e olan ilgisini artırması beklenirken, bölgedeki dengeleri deÄŸiÅŸtirebilecek bir geliÅŸme olarak deÄŸerlendiriliyor.
Bugüne kadar Türkiye’de 16,6 milyar metreküp gaz üretildi
Türkiye’nin kara ve deniz sahalarından doÄŸal gaz üretimi 2019 sonu itibarıyla 473,8 milyon metreküp seviyesine yükselirken, bugüne kadar ülke içinde üretilen toplam gaz miktarı ise 16 milyar 615 milyon metreküp oldu. Bu üretimin bir kısmı TPAO, bir kısmı ise yerli ve yabancı ÅŸirketler tarafından gerçekleÅŸtiriliyor.
Türkiye’nin yıllık mevcut üretimi ise 45 milyar metreküp seviyesindeki toplam gaz ihtiyacının ancak yüzde 1’ini karşılıyor. DoÄŸal gaz ihtiyacının yüzde 99’u Rusya, Azerbaycan, İran’dan boru hatlarıyla, ABD, Norveç, Katar, Cezayir ve çeÅŸitli ülkelerden de sıvılaÅŸtırılmış doÄŸal gaz (LNG) ithalatıyla gerçekleÅŸtiriliyor.
Türkiye’nin doÄŸal gaz ithalat faturası petrol fiyatlarına baÄŸlı olarak deÄŸiÅŸiklik gösteriyor. Petrol fiyatlarının 120 dolar seviyesinde olduÄŸu 2014’te doÄŸal gaz ithalatına ödenen miktar 20 milyar doların üzerine çıkarken, petrol fiyatlarının 30-60 dolar bandında seyrettiÄŸi 2015 ve sonrasında Türkiye’nin doÄŸal gaz ithalat faturası 10-15 milyar dolar arasında deÄŸiÅŸiklik gösterdi.
Türkiye’nin kanıtlanmış ve ekonomik olarak üretilebilir kalan doÄŸal gaz rezervinin ise kara sahaları ağırlıklı olmak üzere 3,3 milyar metreküp seviyesinde olduÄŸu hesaplanıyor.
Bu kapsamda, Karadeniz’de yapılan 320 milyar metreküplük gaz rezervinin keÅŸfi Türkiye’nin bugüne kadar ürettiÄŸi toplam doÄŸal gaz miktarının da neredeyse 20 katı seviyesinde bulunuyor.
Sakarya Gaz Sahası’ndan yılda 10 milyar metreküp doÄŸal gaz üretimi gerçekleÅŸtirilmesi durumunda, Türkiye’nin 32 yıllık doÄŸal gaz ihtiyacının 5’te biri sadece bu noktadan saÄŸlanabilir. DiÄŸer yandan, bu keÅŸif bölgede yeni rezervlerin habercisi olurken, bu miktarın yeni sondajlarla artması bekleniyor.
Türkiye’nin deniz sondaj stratejisi
Türkiye’nin deniz sondajları Akdeniz ve Karadeniz olmak üzere 1970’te baÅŸladı. Karadeniz-1 kuyusundaki ilk sondajın ardından iki ve üç boyutlu sismik aramalara da hız verildi. Bu kapsamda TPAO’nun Karadeniz’de yürüttüğü hidrokarbon arama faaliyetleri 2004 yılından itibaren yoÄŸunlaÅŸtı.
Karadeniz’de 2004-2019 yılları arasında ruhsatlandırılan bloklarda eleÅŸtirilere raÄŸmen istikrarlı bir sismik arama stratejisi yürütülerek 142 bin kilometre iki boyutlu ve 37 bin 610 kilometre üç boyutlu sismik veri toplandı. Toplanan verilerin yorumlanmasının ardından, toplamda 6 derin deniz ve 10 sığ deniz arama kuyusu kazıldı. TPAO’nun Akçakoca-3 ve Akçakoca-4 kuyularındaki gaz keÅŸfinin ardından Akçakoca üretim sahasında da 24 kuyu kazıldı ve bu sahadaki üretim faaliyetleri devam ediyor.
Ayrıca, TPAO Karadeniz’de BP, Petrobras, Exxon Mobil ve Shell ile ortaklık yaparak çeÅŸitli sismik arama faaliyetleri gerçekleÅŸtirdi.
Milli sismik arama gemileri denizleri taradı
TPAO’nun envanterindeki Barbaros Hayrettin PaÅŸa ve Maden Tetkik Arama Genel Müdürlüğü (MTA) envanterinde olan MTA Oruç Reis sismik arama gemileriyle Türkiye, kendi imkanlarıyla denizlerde sismik arama çalışmalarına 2013’te baÅŸladı.
Söz konusu gemiler Karadeniz, Akdeniz ve Marmara denizini tarayarak Türkiye’nin hidrokarbon kaynaklarının fotoÄŸrafını çekerken, gemilerin denizlerden topladığı veriler deÄŸerlendirilerek Yavuz ve Fatih gemileriyle sondaj çalışmaları da yoÄŸunlaÅŸtı.
Bu kapsamda 2017’de TPAO envanterine katılan ve Türkiye’nin ilk milli sondaj gemisi olan Fatih, İstanbul’un fethinin 567. yıl dönümü 29 Mayıs’ta Karadeniz’deki ilk milli sondajı gerçekleÅŸtirmek üzere HaydarpaÅŸa Limanı’ndan uÄŸurlandı. Fatih sondaj gemisinin 103 metre uzunluÄŸundaki kuleleri İstanbul BoÄŸazı’ndan geçebilmesi için söküldü. Gemi, kuleleri yeniden monte edilmek üzere 6 Haziran’da Trabzon Limanı’na demir attı.
Buradaki hazırlık sürecinin ardından tekrar yola çıkan Fatih, 20 Temmuz’da Zonguldak açıklarındaki ilk olarak Tuna-1 olarak isimlendirilen lokasyonda 3 bin 500 – 4 bin metre derinlik hedefiyle Karadeniz’deki ilk milli derin deniz sondajına baÅŸladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sahanın Sakarya gaz sahası olarak adlandırıldığını açıkladı.
Yatırım miktarını birçok etken belirleyecek
Güney Kore’de 2011’de inÅŸa edilmesinin ardından Türkiye’de millileÅŸtirme çalışmaları tamamlanan ve 6. nesil teknolojiye sahip Fatih, 12 bin 200 metre derinlikte ve çok yüksek basınç altında dahi deniz sondajı yapabiliyor.
Yüksek teknolojiye sahip dünyadaki ilk 5 gemi arasında yer alan Fatih, açık derin deniz (offshore deep gas) sondajı gerçekleştiriyor.
TPAO’nun bir kamu ÅŸirketi olmasına baÄŸlı olarak sahanın geliÅŸtirilmesi ve üretime geçmesine yönelik nihai yatırım kararının daha kısa sürebileceÄŸi ve ticari kaygılarla hareket eden uluslararası ÅŸirketlere kıyasla daha hızlı sonlandırılması planlanıyor. CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan, Karadeniz gazının 2023’te üretime geçmiÅŸ olmasının hedeflendiÄŸini açıkladı.
DiÄŸer yandan, sahanın üretilmesi için yapılacak yatırım miktarı da kullanılan teknolojiye, açılacak kuyuların sayısı ve bölgenin jeolojik yapısına göre deÄŸiÅŸiklik gösteriyor. Açık deniz gaz üretimi yatırımlarında kuyu başı maliyetler 25 ila 75 dolar arasında seyrediyor. Bu açıdan, Türkiye’nin Karadeniz’de yapacağı yatırım hacminin açılacak kuyu sayısı ve rezerv miktarına göre ortaya çıkabileceÄŸi ifade ediliyor.
Tuna-1 lokasyonunda üretime geçilebilmesi için öncelikle sahadaki kanıtlanmış rezervin hesaplanması ve üretim planlamasının yapılması, gerekli üretim tesisleri ve platformların kurulması gerekiyor. Bu sırada, yeni sondajlar da yapılarak gaz keşfi çalışmaları sürdürülürken, sahada üretime geçildikten sonra çıkarılan gazın karaya ulaştırılması için bir boru hattının döşenmesine de ihtiyaç bulunuyor.
Karadeniz’de en büyük rezervi Romanya keÅŸfetti
Öte yandan, Karadeniz açıklarında Romanya, Bulgaristan ve Ukrayna da arama ve sondaj faaliyetleri yürütüyor.
Romanya’nın 170 kilometre açığındaki Neptün bloÄŸundaki 42 ila 84 milyar metreküp potansiyel üretilebilir rezerv ise Karadeniz’de bugüne kadar gerçekleÅŸtirilen en büyük keÅŸif olarak kayıtlarda yer alıyor.
DoÄŸu Akdeniz ‘tam gaz’
Türkiye’nin yeni sahalar keÅŸfederek gaz üretimini artırması ithalatın önlenmesi ve dışa bağımlılığın azaltılması açısından kritik önem arz ediyor.
Bu kapsamda, arama ve sondaj çalışmalarını Akdeniz’de de yoÄŸunlaÅŸtıran Türkiye, Yavuz ve Fatih gemileriyle denizlerde 9 derin deniz sondajı gerçekleÅŸtirdi.
Türkiye’nin bu yıl başında envanterine kattığı üçüncü sondaj gemisi Kanuni’nin ise Mersin’de bakım ve oranım çalışmaları sürüyor. Bu çalışmaların tamamlanmasının ardından Kanuni’nin de sondaj çalışmalarına katılarak DoÄŸu Akdeniz’de göreve baÅŸlaması planlanıyor.
Doğal gaz ihracatı imkanı doğabilir
Türkiye DoÄŸal Gaz Dağıtıcıları BirliÄŸi (GAZBİR) BaÅŸkanı YaÅŸar Arslan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye’nin geçen yıl 45,3 milyar metreküp doÄŸal gaz ithalatı gerçekleÅŸtirdiÄŸini anımsatarak, “Yıllık doÄŸal gaz maliyetimizin 12 milyar dolar olduÄŸu düşünüldüğünde, keÅŸfedilen doÄŸal gaz kuyusundan yıllık 10 milyar metreküp üretim yapılması durumunda doÄŸal gaz ithalat faturamız her yıl yaklaşık olarak 2,6 milyar dolar azalacaktır.” bilgisini paylaÅŸtı.
Arslan, Türkiye’nin ithalat bağımlılığı göz önüne alındığında yerli kaynaklarla üretim yapmanın birçok açıdan önemi olduÄŸunu ifade ederek, ÅŸunları kaydetti:
“Türkiye doÄŸal gaz ithalatını uzun dönemli kontratlarla saÄŸlıyor. Önümüzdeki 5 yıllık süreçte 30 milyar metreküp civarında kontratın süresi sona erecek. KeÅŸfedilen doÄŸal gaz sahasındaki üretim kapasitesi, sona erecek kontratlardaki miktarın bir bölümünün yerli doÄŸal gaz kaynağı ile karşılanabilmesi imkanını saÄŸlayacak. Önümüzdeki yıllarda artacağını tahmin ettiÄŸimiz doÄŸal gaz talebi ile kademeli olarak bitecek doÄŸal gaz ithalat kontratları bir arada deÄŸerlendirildiÄŸinde ülkemizin yerli üretim imkanlarına sahip olabilmesi fiyat oluÅŸumu ve arz çeÅŸitliliÄŸi anlamında büyük bir fırsat yaratacaktır. DiÄŸer taraftan orta ve uzun vadede üretilen doÄŸal gazın ihraç edilmesi gibi seçeneklerin de gündeme gelebileceÄŸini düşünüyorum.”
Türkiye’nin müzakere gücünü artıracak
Uluslararası vergi, denetim ve danışmanlık ÅŸirketi Deloitte Türkiye Enerji ve DoÄŸal Kaynaklar Sektör Lideri Elif Düşmez Tek ise gaz keÅŸfinin Türkiye için son derece önemli bir geliÅŸme olduÄŸunu belirterek, “Elbette projenin geliÅŸtirilmesi için atılması gereken çok sayıda adım ve bunlara iliÅŸkin belirsizlikler mevcut. Ancak dönüşen enerji dünyasında doÄŸal gaz güvenilir bir enerji kaynağı olarak varlığını ve önemini sürdürmeye devam edecek.” diye konuÅŸtu.
DiÄŸer taraftan, düşen petrol ve doÄŸal gaz fiyatlarıyla daralan talebin yeni keÅŸiflerin fizibilitesini olumsuz yönde etkileyebildiÄŸini kaydeden Tek, “Fakat ithalata bu denli bağımlı ülkemiz için bu rezervlerin varlığı arz güvenliÄŸi ve müzakere gücü açılarından stratejik öneme sahip. KeÅŸfedilen bu rezerv, önümüzdeki yıllarda sona erecek uzun dönemli doÄŸal gaz sözleÅŸmelerinin yeniden ÅŸekillendirilmesinde, hali hazırda yaÅŸanan fiyat düşüşleriyle birlikte ülke olarak elimizi kuvvetlendiren bir geliÅŸme olarak deÄŸerlendirilmeli.” dedi.
Kaynak: AA