‘Vampir kelebek’ ile mücadele için yerli ilaç geliÅŸtirildi

Türkiye’de özellikle Karadeniz sahil ÅŸeridindeki illerde yoÄŸun görülen bitki zararlısı “ricania japonica” ile mücadele için yerel iki mantar türünden ilaç hazırlandı.

Türkiye’de özellikle Karadeniz sahil ÅŸeridindeki illerde son yıllarda yoÄŸun görülen, halk arasında “yalancı kelebek” ya da “vampir kelebek” olarak adlandırılan bitki zararlısıyla mücüdele için yerli ilaç geliÅŸtirildi.

Tarım ve Orman Bakanlığı Tarımsal AraÅŸtırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü (TAGEM), hemiptera takımından ricaniidae familyasına ait 450 türden biri olan “ricania japonica” ile mücadele noktasında çözüm geliÅŸtirmek amacıyla yaklaşık 2 yıl önce proje çaÄŸrısına çıktı.

Karadeniz Teknik Ãœniversitesi (KTÃœ) Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Ãœyesi Prof. Dr. Ä°smail Demir ve ekibi, TAGEM ve KTÃœ Bilimsel AraÅŸtırma Projeleri Biriminin desteÄŸiyle “Ricania Japonica (Hemiptera: Ricaniidae) ile Mücadelede Prototip Mikoinsektisit Ãœretilmesi” baÅŸlıklı projeyle baÅŸvuru yaptı.

Ekip, bölgeden izole edilmiş, tarım zararlıları üzerinde etkili yerel iki mantarı (fungus) kullanarak, özellikle ülkenin önemli ihraç ürünleri çay ve fındıkta zarara yol açan türe karşı prototip mikoinsektisit geliştirdi.

Zararlı, bitkilerde verim kaybına neden oluyor

Proje Koordinatörü Prof. Dr. Ä°smail Demir, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ricania japonicanın, halk arasında bu ÅŸekilde adlandırılmasına karşın “ne vampir ne de kelebek” olduÄŸunu ancak çok etkili bir zararlı durumunda bulunduÄŸunu söyledi.

Zararlının Artvin ve Rize’nin kuzey, Trabzon’un da doÄŸu ilçelerinde çok yoÄŸun popülasyona ulaÅŸtığını bildiren Demir, Giresun, Ordu, Düzce ve Ä°stanbul’da da görülen zararlının hemen hemen tüm Karadeniz sahil ÅŸeridine yayıldığını anlattı.

Demir, fasulyeden salatalığa, kabaktan mısıra, karayemişten böğürtlene, ısırgandan eğrelti otuna kadar bölgede yetişen hemen hemen tüm sebze, meyve ve bitki türleriyle beslenebilen ricania japonicanın, ürünlere zarar verdiğini dile getirdi.

Tarım ve Orman Bakanlığınca zararlıyla mücadele noktasında başta çeşitli kültürel yöntemler kullanılarak bazı çalışmalar yapıldığına işaret eden Demir, sonrasında da çeşitli bitki ekstraktları ve mikroorganizmaların zararlı üzerinde denendiğini bildirdi.

Demir, TAGEM’in çaÄŸrıya çıkmasının ardından yaptıkları incelemede, bu coÄŸrafyadan izole edilmiÅŸ yerli bir mikroorganizmanın zararlı üzerinde henüz test edilmediÄŸini gördüklerini anlattı.

Buradan hareketle çalışmaya baÅŸladıklarını dile getiren Demir, “Öncelikle kültür koleksiyonumuzda yer alan öldürücü etkisi yüksek 8 fungusu, zararlı üzerinde laboratuvar koÅŸullarında test ettik. Bunun sonucunda beauveria ve metarhizium cinslerine ait birer tür daha yüksek öldürücü etki gösterdiÄŸi için yolumuza bunlarla devam ettik. Bilim camiasında çok bilinen bu iki cins, biyolojik mücadele çalışmalarında yoÄŸun kullanılan funguslardan.” dedi.

Bu funguslardan spor üretimi yaptıklarını belirten Demir, şöyle devam etti:

“Daha sonra bunlara doÄŸada koruyucu, yapıştırıcı, sıvı ortamlarda daha rahat çözülmelerini saÄŸlayıcı çeÅŸitli maddeler ilave ettik. Böylece her iki karışımın da kullanım formülasyonlarını geliÅŸtirdik. ‘Ãœrünlerimiz zararlı üzerinde etkili olacak mı’ noktasındaki çalışmalarımızı çay bitkisi üzerinde yaptık çünkü zararlının çayda çok ciddi bulaşıklığı söz konusuydu. Bu ürünlerimizin zararlı üzerinde, laboratuvar ve özellikle alan koÅŸullarında yüzde 90-95 etkili olduÄŸunu tespit ettik.”

“Çiftçilerin kullanımına sunulması için gerekli ihtiyaçları ilettik”

Yaklaşık 200 bin lira maliyetli projenin geçen temmuzda tamamlandığını ve sonuçlarının iki hafta önce TAGEM yetkilileriyle paylaşıldığını ifade eden Demir, şunları kaydetti:

“Ãœrünlerimize ‘MetTR61’ ve ‘BbasTR61’ adlarını verdik. Projeye bir ürün diye baÅŸladık, proje sonunda iki ürün geliÅŸtirdik. Böylece dünyada ilk kez bu zararlıya karşı fungus orijinli biyopreparatlar geliÅŸtirmiÅŸ olduk. Prototip ölçüde bunu ürettik, etkisini de gördük. Åžimdi mutlaka bunun orta ölçekte üretilmesi gerekir. Bunun ticarileÅŸtirilmesi için önce ruhsatlandırılması lazım. Ekotoksikoloji ve memeli toksikoloji testlerinin de yapılması için yeni desteklere, projelere ihtiyaç var. Ãœrünün ticarileÅŸtirilmesi ve devamında çiftçilerin kullanımına sunulması için gerekli ihtiyaçları hem Bakanlığımızın yetkililerine hem de üniversitemizin gerekli birimlerine ilettik.”

Kaynak: AA

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir