Adalet Bakanı Gül: Ä°nsan Hakları Eylem Planı’nın iki yıllık uygulama süreci var
Adalet Bakanı Gül, Ä°nsan Hakları Eylem Planı’nın iki yıllık bir uygulama süreci olduÄŸunu belirterek, “CumhurbaÅŸkanımızın açıkladığı buradaki tüm faaliyetler, iki yıl içerisinde tamamlanmış olacak ama 6 ay içerisinde, ama bir yıl.” dedi.
Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, AA Editör Masası’nda, Ä°nsan Hakları Eylem Planı’nın detaylarını paylaÅŸtı.
AA Yönetim Kurulu BaÅŸkanı ve Genel Müdürü Åženol Kazancı, programın başında, Adalet Bakanı Gül’e “Ben sizi burada birkaç defa ağırladım ama sanki ilk defa böyle bir baÅŸarılı sınav geçirmiÅŸ, rahatlamış bir psikolojiyle buradasınız.” dedi.
Bakan Gül de “Güzel bir süreç yaÅŸadık. Dün Eylem Planı’nı, Sayın CumhurbaÅŸkanımız kamuoyuyla paylaÅŸtı. Önemli bir yargı reformu süreci çerçevesinde önemli bir kilometre taşıydı, onun bir rahatlığı olabilir tabii.” diye konuÅŸtu.
Yargı Reformu Strateji Belgesi’nin hedeflerinden Ä°nsan Hakları Eylem Planı’nın CumhurbaÅŸkanı Recep Tayyip ErdoÄŸan tarafından açıklandığı anımsatılarak, “Böyle bir plana neden ihtiyaç duyuldu? Bu planın amacı nedir, plan Türkiye için yeni bir milat sayılabilir mi?” soruları üzerine Gül, Yargı Reformu Strateji Belgesi’nin uygulanması çerçevesindeki bir adımın hayata geçtiÄŸini dile getirdi.
CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan’ın, 2019 Mayıs ayında Yargı Reformu Strateji Belgesi’ni açıkladığını ve “Güven veren eriÅŸilebilir bir adalet için yol haritamız budur.” dediÄŸini aktaran Gül, bu belgedeki hedeflerden birinin de Ä°nsan Hakları Eylem Planı’nın hazırlanması olduÄŸunu anlattı.
Gül, “Buradaki motto, buradaki amaç ne? Özgür birey, güçlü toplum, daha demokratik bir Türkiye. Yani güven veren eriÅŸilebilir bir adalet olacak. Bunu 2019’da açıkladık, yüzde 50’si hayata geçti, devam ediyor hayata geçme çalışmaları ve buradaki hedeflerden biri de özgür birey, güçlü toplum, daha demokratik Türkiye. Yani Türkiye’de yaÅŸayan herkesin daha özgür olduÄŸu ve daha güçlü bir toplumu dolayısıyla meydana getirecek ve daha da demokratik bir Türkiye olacak.” deÄŸerlendirmesinde bulundu.
Tüm bu amaçları gerçekleÅŸtirmek üzere “nerelerde eksiklik var” ÅŸeklinde bir düşünce ortaya çıktığını ve toplumun her kesimiyle yaklaşık 1,5 yıldır bu çalışmaların yapıldığını dile getiren Gül, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Burada bir partiliden bahsetmiyoruz, siyasetten bahsetmiyoruz, insandan bahsediyoruz. Ä°nsan vardır ve hakkı vardır. Yani ÅŸu bölgenin hakkı, ÅŸu düşüncenin, ÅŸu inancın hakkı demiyoruz. Türkiye’de yaÅŸayan kim olursa olsun hakkıyla beraber doÄŸmuÅŸtur, hakkıyla beraber yaÅŸayacaktır ve bu hakları geliÅŸtirmeye yönelik devletin, kamunun ortaya koyduÄŸu bir taahhüttür. ‘Ben ÅŸu, ÅŸu ilkelere göre vatandaşıma hakları en geniÅŸ anlamda vereceÄŸim.’ Bu bir lütuf da deÄŸildir. Bu devletin bir görevidir. Devletin görevlerini tekrar hatırlatan vatandaÅŸa da ‘Bunlar senin hakkındır, doÄŸduÄŸun andan itibaren Türkiye demokratik bir hukuk devletidir, bu hakları sen isteme hakkına sahipsin.’ Bunu hatırlatan bir belge. Dolayısıyla Türkiye’de reformcu bir parti olan AK Parti’nin, kurulduÄŸu günden beri sürekli ve kesintisiz sürdürdüğü reform yolculuÄŸunun bir adımı. Yani pedalı sürekli çeviriyoruz, eÄŸer çevirmezsek düşeriz. Merdiven çıkan bir süreç gibi düşünelim, reformlar, merdiveni çıkarsınız Türkiye’nin sorunlarını çözersiniz ve daha yukarı bir merdivenden çıkarsınız. EÄŸer geriye baksanız, aÅŸağıya baksanız düşersiniz ama biz ileriye bakıyoruz daha çıkılacak çünkü birkaç merdiven daha var. Ondan sonra 2023 ve yeni yüzyıla daha güçlü bir Türkiye ile daha müreffeh bir ülke olarak girmiÅŸ olacağız, hedefimiz bu.”
Bu çalışmaya yönelik bazı eleÅŸtiriler de getirildiÄŸi, salgın kaynaklı saÄŸlık sorunları ve ekonomik sıkıntılar yaÅŸanırken yeni anayasaya odaklanmanın asıl derdi ıskalamak anlamına geldiÄŸi yönünde eleÅŸtiriler yapıldığı ifade edilerek, “Anayasanın ekonomiyle, kalkınmayla bir ilgisi, alakası var mı?” sorusu üzerine Gül, “Esas itibarıyla ÅŸunu söylemek lazım, bunların hepsi, toplumsal hayat, deÄŸiÅŸime tabi olan bir organizma. Hayat sürekli deÄŸiÅŸim içinde ve hayatın bu deÄŸiÅŸimini, vatandaÅŸların beklentilerini ıskalamamanız gerekiyor.” yanıtını verdi.
“Bir ülkede demokrasi açığı varsa o ülkede bütçe açığı var demektir”
Ekonominin hukukla iç içe olduğunun altını çizen Gül, şöyle devam etti:
“Bir ülkede demokrasi açığı varsa o ülkede bütçe açığı var demektir. EÄŸer demokrasi artarsa sofradaki ekmek artar. Özgürlükler artarsa sofradaki ekmek, iÅŸimiz, aşımız artar. Bunların hepsi bu iklimin bir sonucudur. Dünyada çok güzel ülkeler var, ‘bedava yatırım yapın’ diye, üstüne hatta para verip ‘gelin burada yatırım yapın’ diye yatırımcıları teÅŸvik ettiÄŸi ülkeler var ama o ülkede demokrasi eksik olduÄŸu için anayasası güçlü olmadığı için özgürlükler, insan hakları eksik olduÄŸu için o ülkeye yatırımcı gitmiyor. Yatırımcı nereye gider? Yatırımcı hukuk güvenliÄŸinin olduÄŸu yere gider. Hukuk güvenliÄŸi varsa ekonomik sonuçlar orada alınır. EÄŸer hukuk istikrarı varsa ekonomik istikrar vardır. Dolayısıyla bunlar böyle hukuk dediÄŸimiz, anayasa dediÄŸimiz, su gibi, ekmek gibi, hava gibi oksijen gibi hissetmeyiz aldığımızı, eksikliÄŸini ancak olmayınca hissederiz. Dolayısıyla bunlar hepsi hukuk da ekonomi de diÄŸer tüm alanlar da iÅŸte geçmiÅŸtir. Demokrasi de zaten bunların hepsi, vatandaÅŸ bunu, neticelerini hissederek, meyvelerini alır.”
“Ä°nsan Hakları Eylem Planı’nda en önemli baÅŸlık hukuk güvenliÄŸi”
Bir ülkede hukuk ve ekonomi güvenliği varsa geleceğe daha emin adımlarla bakılacağını vurgulayan Gül, şunları kaydetti:
“Bir sözleÅŸme yapmışsın ama sözleÅŸme ne kadar geçerli olacak ya da yarın tüm mülkiyet hakkına el konacaksa oraya yatırım yapmaz ki. Yatırım olmayınca oradaki çalışan işçiye de temas ediyor, eÅŸine, çocuÄŸuna da temas ediyor. Hukuk güvenliÄŸi bu anlamda en temel unsurdur. Yani Ä°nsan Hakları Eylem Planı’nda ne var, en önemli baÅŸlık sizin için derseniz, ben ‘hukuk güvenliÄŸi’ derim. Hukuk güvenliÄŸi olunca insanların özgürlükleri, güvenlikleri, ekonomik yatırımlar, iÅŸi, aşı güvence altındadır. Bu konuda yok mu, yeni mi keÅŸfettik? Hayır, yaptık, önemli adımlar atıldı 19 yılda CumhurbaÅŸkanımızın liderliÄŸinde. Onu bütün dünya biliyor, sessiz devrimler yapıldı ama bu konuda daha fazlasını yapma irademiz var. Milletimizin de buna hakkı var. Bunu da yine biz yapacağız, gerçekleÅŸtireceÄŸiz.”
Dünyada her ülkenin anayasası olduğunu ama anayasalı devlet ile anayasal devletin birbirinden ayrıldığını anımsatan Gül, devletin, anayasal bir nitelik taşımasının esas olduğunu belirtti.
Bakan Gül, “Biz de bu anlamda, çalışmamızı bu çerçevede yapıyoruz. Anayasa ile ilgili konularda irtibatı bu çerçevede. Anayasanın, hukukun, toplumun ekonomik, toplumsal, bir arada yaÅŸama, birlikte ortak geleceÄŸe emin adımlarla yürüme anlamında çok önemli bir etkisi, katkısı var. Dolayısıyla bu uygulandıkça, Ä°stiklal Caddesi’nde de Kızılay Meydanı’nda da Diyarbakır Sur’da da Ä°zmir Konak’ta da bunun meyveleri, vatandaÅŸlarımız tarafından elbette hissedilmeye devam edecek.” ifadesini kullandı.
“Türkiye darbecilerin yaptığı bir anayasayla yönetilmeye mecbur mu, hala mahkum mu?”
Gül, AK Parti iktidarının Cumhuriyet tarihinin seçilmiÅŸ en uzun iktidarı olduÄŸu hatırlatılarak “Åžimdi mi böyle bir düzenlemeye ihtiyaç duydu?” ÅŸeklindeki eleÅŸtirilere iliÅŸkin deÄŸerlendirmelerinin sorulması üzerine, anayasanın normal bir kanun gibi olmadığını, yapımının daha büyük uzlaÅŸma gerektiren hukuki bir metin olduÄŸunu ifade etti.
Anayasayla ilgili 19 deÄŸiÅŸiklik yapıldığını hatırlatan Gül, “Bir aracınız var, 90 model bir aracınız, her gün ÅžaÅŸmaz’a tamire gidiyorsunuz. Bir orayı deÄŸiÅŸtirdiniz, burayı deÄŸiÅŸtirdiniz tamam ama son tahlilde 90 model bir aracınız var. Ne yaparsanız yapın bu ancak o kadar, kapasitesi bu. Bu deÄŸiÅŸiklikler de önemli deÄŸiÅŸiklikler, biz diyoruz ki artık 2023’e gidiyoruz, 2023 model bir araba, yol deÄŸiÅŸmiÅŸ, yani AK Parti de bu anlamda bugüne kadar çok önemli demokrasi anlamında adımlar attı, CumhurbaÅŸkanımızın öncülüğünde yapılan anayasa deÄŸiÅŸiklikleri, çok önemli hamleler yapıldı. Yani yol da müsait ama aracın o yolda gidebilecek bir imkanı yok.” diye konuÅŸtu.
Gençlerin, Türkiye’nin geleceÄŸinin bu anlamda anayasanın daha ilerisinde olduÄŸunu belirten ve “O yüzden bir ihtiyaç. Niye ÅŸimdi?” ifadesini kullanan Bakan Gül, “AK Parti geldiÄŸi günden beri vesayetle mücadele etti. Kendisine yönelik tehditler bile, parti kapatma, bir oyla kapatılmaktan kurtuldu, yani böyle bir demokrasi mücadelesinde vesayetçilerle mücadele, sokak üzerinden vesayet devÅŸirmek isteyenlerle mücadele, 15 Temmuz, yani yetmedi tankla, top tüfekle geldiler, bu mücadeleleri yaptı, Türkiye’nin demokrasisini ayakta tuttuk.” ÅŸeklinde konuÅŸtu.
Bundan sonraki sürecin inşa, demokrasiyi, özgürlükleri artırma ve 2023 hedeflerine ulaşma süreci olduğunu dile getiren Bakan Gül, şunları söyledi:
“Dolayısıyla bunu yapacak ortak irade de yeni bir anayasadır. Yani bu anayasayı da biz ‘Ya böyle bir anayasa düşünüyoruz, iÅŸte anayasa bu olsun.’ deÄŸil, ‘Nasıl bir anayasa yapalım?’ diye müzakereci, katılımcı bir ÅŸekilde düşünüyoruz. Dolayısıyla Türkiye’de düşüncesi, inancı, etnik aidiyeti ne olursa olsun herkesin bir arada yaÅŸama iradesinin temel belgesi anayasadır ve bu anayasada toplumun büyük kesimi anayasayı ruhuyla hatta metniyle kabul etmiyor. Biz diyoruz ki Türkiye daha yüzlerce yıldır anayasasını elbette ihtiyaç olur deÄŸiÅŸtirebilir ama ruhuyla beraber sivillerin, demokratik unsurların bir araya gelerek yaptığı bir anayasa olsun. Yani 83 milyon desin ki ‘benim bu çorbada tuzum var, benim orada bir fikrim var’ diye sahipleneceÄŸi, herkesin anayasası olacak bir süreci, katılımcı bir ÅŸekilde yapalım istiyoruz.
Dikkat ederseniz ‘Åžu anayasayı gelin kabul edin.’ demiyoruz, ‘Bir anayasaya ihtiyaç var, gelin bunu tüm siyasi partiler olarak önerilerinizi getirin, Türkiye bu demokrasi ayıbından kurtulsun ve darbecilerin yaptığı bir anayasa deÄŸil de seçilmiÅŸ siyasi partilerin, Mecliste milletin seçtiÄŸi siyasi partiler beraber, milletle beraber bu anayasayı yapalım.’ Türkiye darbecilerin yaptığı bir anayasayla yönetilmeye mecbur mu, hala mahkum mu? Siviller, siyasi partiler, bugün Mecliste temsil edilen partiler anayasa yapmaktan aciz mi? Elbette deÄŸil. Türkiye buna layık ve bu anayasayı da önümüzdeki dönemde yapacağına inanıyorum. Demokrasimiz için ülkemiz için bir arada geleceÄŸe emin adımlarla yürüme, birliÄŸimizi, beraberliÄŸimizi daha da koruma iradesi bakımdan anayasanın bir toplumsal sözleÅŸme olarak çok önemli bir metin olduÄŸunu ve bu toplumsal sözleÅŸmeyi toplumun her kesimiyle beraber kucaklayarak gerçekleÅŸtireceÄŸimize inanıyorum.”
“1500’ün üzerinde katılımcının görüşü alındı”
Ä°nsan Hakları Eylem Planı’na yönelik eleÅŸtirilerden birinin de hazırlık sürecinde katılımcı davranılmadığı yönünde olduÄŸunun hatırlatılması üzerine Gül, şöyle devam etti:
“Bu yaklaşık 1,5 yıl sürdü, yani bu belge hazırlanırken 1500’ün üzerinde katılımcının görüşü alındı, belgeler deÄŸerlendirildi, AÄ°HM’nin verdiÄŸi kararlardan tutun, Anayasa Mahkemesinin verdiÄŸi kararlara varıncaya kadar, uluslararası sözleÅŸmelere varıncaya kadar tüm belgeler incelendi, Mecliste ilgili komisyonlarda görüşler alındı. Yani toplumun her kesimiyle, insan hakları dernekleriyle, barolarla, üniversitelerle, uygulayıcılarla görüşler alındı, çok önemli bir katılım süreci, müzakere süreci izlendi. Yani burada toplumun her kesiminin görüşü alındı. Bu konudaki eleÅŸtiri çok kabul edilir deÄŸil. Oldukça katılımcı, Avrupa Konseyi, Avrupa BirliÄŸi temsilcileri dahil olmak üzere, olabildiÄŸince toplumun her kesiminin görüşü ortaya kondu. Çünkü dediÄŸim gibi yargı bir partinin hükümetin deÄŸil, adalet herkesin ihtiyaç duyduÄŸu temel su gibi, hava gibidir. Dolayısıyla bir ‘insan’ diyoruz. Yani sadece ÅŸu partiler için çıkan bir metin deÄŸil. Bütün insanlar için vatandaÅŸlarımız için dolayısıyla tüm vatandaÅŸlarımızı ilgilendiren konuyu da toplumun her kesimiyle beraber çalıştık, beraber hayata geçirdik, uygulamayı da herkes için inÅŸallah baÅŸarıyla yerine getireceÄŸiz.”
Ä°nsan Hakları Eylem Planı’na yönelik, “Neden böyle bir iÅŸe ihtiyaç duyuldu, mevcut uygulansa daha iyi” gibi eleÅŸtirilerin bulunduÄŸunun hatırlatılması üzerine Bakan Gül, eleÅŸtirilerin demokraside çok deÄŸerli olduÄŸuna deÄŸindi. Gül, “EleÅŸtiriler demokraside çok deÄŸerlidir, eleÅŸtirilerin hepsini biz bu belge açıklandıktan sonra da dile getirilen hususları saygıyla ve büyük bir titizlikle inceleyeceÄŸiz ve orada gerçekten yapıcı, ciddi eleÅŸtirilerin hepsini de dikkate alacağız.” dedi.
“Çok iyi öneriler elbette deÄŸerlendirilebilir”
Haklı buldukları eleÅŸtiriler üzerine deÄŸiÅŸikliÄŸe gidip gitmeyecekleri yönündeki soru üzerine Bakan Gül, “Elbette, bu bir kanun metni deÄŸil, bu bir iyi niyet belgesi. Biz Türkiye’de insan hakları anlamındaki tespitlerimiz budur, bu konuda kanun gereken hususlar var, yarısına yakını kanun gerekiyor, idari faaliyet gerekiyor, mevzuat gerekiyor, bir de farkındalık çalışmaları, eksik bir ÅŸey ya da ifade yapmışız ama kanun düzenlemesi çerçevesinde çok iyi öneriler elbette deÄŸerlendirilebilir. Bu anlamda eleÅŸtiriler, yani bir buyurgan bir demokrasi anlayışı olmaz, müzakereci bir demokrasi anlayışı. Dolayısıyla bu anlamdaki her türlü daha iyiye yönelik önerileri dikkate alırız.” diye konuÅŸtu.
Bütün iş ve işlemlerde hukuk devleti olarak insan haklarına dayalı bir şekilde işlem yapılması gerektiğine vurgu yapan Gül, şunları kaydetti:
“Bu anlamda felsefesi, ruhu da bu bilinçli bir tercihtir, insan haklarına dayalı olması. Bu anlamda mevcut ÅŸeylerle ilgili toplum deÄŸiÅŸiyor, hukuk da deÄŸiÅŸecek, yaÅŸayan hukuk yaklaşımıyla toplumun sorunlarını çözmek zorunda. Yapılan tüm iyi uygulamalarla beraber ilave hangi husus var bunun hukuk toplumunun gerisinde kalmaması lazım, toplumu zorlaÅŸtırmaması lazım, iÅŸlemleri kolaylaÅŸtırması lazım. Bu anlamda bir misyonla insan hakları eylem planı ortaya kondu.”
“Tüm faaliyetler iki yıl içerisinde tamamlanmış olacak”
Planın iki yıllık bir uygulama süreci olduÄŸuna deÄŸinen Gül, Ä°nsan Hakları Eylem Planı’nda 393 faaliyet bulunduÄŸunu, bunların ilgili sorumlu kurumları için hedef sürelerinin olacağını ifade etti. Gül, “CumhurbaÅŸkanımızın açıkladığı buradaki tüm faaliyetler, iki yıl içerisinde tamamlanmış olacak ama 6 ay içerisinde, ama bir yıl.” dedi.
Vatandaşların, tüm bu hususları, ilgili makul bir sürede takip edebileceğini ve millete bu şekilde hesap vereceklerini belirten Gül, şöyle konuştu:
“Çünkü biz milletimize ne söz verdiysek yapan bir partiyiz, hükümetiz. Dolayısıyla ne aldatan ne aldanan olacağız. Bu konudaki hedeflerimizi koyacağız, milletimizin denetimine açacağız. 6 ayda biz, bakanlık olarak tüm bunları deÄŸerlendireceÄŸiz. Neler yapıldı? CumhurbaÅŸkanımız ya da cumhurbaÅŸkanlığı makamınca kamuoyuna da anlatılacak. ‘Biz bunu açıklamıştık, ÅŸunları yaptık ey milletim.’ diye milletimizin denetimine de açacağız.”
Kaç yargı paketi düşündüklerinin sorulması üzerine Gül, hem yargı hem de diÄŸer alanlarla ilgili belli bir paket sayısı söylemenin doÄŸru olmayacağını, bunu son tahlilde Meclisin takdir edeceÄŸini kaydetti. Gül, ihtiyaç neyi gerektiriyorsa o kadar yargı paketi çıkacağını vurgulayarak “Ama CumhurbaÅŸkanımızın da bu konuda beklentisi ve bu konudaki grubumuza yapmış olduÄŸu çaÄŸrısı, bu hususlarla ilgili vatandaşımızı doÄŸrudan ilgilendiren konuların gecikmeksizin kanunlaÅŸması. Biz, bunların çok gecikmeksizin yine kanunlaÅŸacağını düşünüyoruz.” dedi.
Gül, konunun sadece yargı paketi ve yargı adaleti olmadığını, sadece mahkemelerden çıkan kararla adaletin tecelli edemeyeceğini belirterek, şunları kaydetti:
“Bir belediyenin yaptığı iÅŸten, kamu kurumunun yaptığı iÅŸten… Yani sen üniversiteye karını, kızını, bütün aileni doldur, ondan sonra adalet… Yani adalet, sadece yargıda, mahkemelerde dağıtılan bir ÅŸey deÄŸil. Adalet, bir mefkuredir, bir düşüncedir. Toplumun her kesimi, kamunun her paydaşı, temsilcisi buna uymak zorundadır. İşçi-iÅŸveren iliÅŸkisinde, toplumsal iliÅŸkilerde, kamu istihdamında adalet olacak. Dolayısıyla bütün buralara yönelik bir perspektif var. Sadece mahkemelere, hakim savcılara deÄŸil. Her alanla ilgili gerek kanun düzenlemesi, gerekse uygulama, farkındalık anlamında dün açıklanan belgeyle kamuya verilen bir hatırlatma söz konusu.”
Tüm bu sürecin Meclisin de takdiriyle, orada da müzakere ederek süreceğine işaret eden Gül, Yargı Reformu çerçevesinde geçen sene çıkan üç paket için de yine muhalefet partilerinin görüşlerinin alındığını hatırlattı. Bakan Gül, kişinin partisine bakmadıklarını, o kişiyi insan olarak değerlendirdiklerini vurgulayarak, ancak bu şekilde ülkeye katkıları olacağını, dolayısıyla her parti ve her kesimle yapım ve denetim sürecinde çoğulculuğu ve katılımcılığı sağlayacaklarını söyledi.
“Reform dediÄŸimiz, sihirli deÄŸnek deÄŸildir”
“Yeter ki adalet olsun, kıyamet kopsun” sözü hatırlatılarak “Aslında hazırlanan bu belge içerisinde bu açıklamanın ruhunu görüyoruz. Bu, mevcut devam eden davaları nasıl etkileyecek?” sorusunun yöneltilmesi üzerine Gül, şöyle konuÅŸtu:
“Bu reform dediÄŸimiz, bir sihirli deÄŸnek deÄŸildir. Bir belge açıkladık, bir anda her ÅŸey artık güllük güneÅŸlik oldu deÄŸil. Reform dediÄŸimiz, bir iklimdir, reform dediÄŸimiz bir zihniyettir, bu konuda bu zihniyete sahip çıkma iradesidir. Dolayısıyla bunu bizim Hakkari’nin en ücra köşesindeki bir hakim savcıdan da bu anlamda bu temel ilkelere uyulmasını bekleriz. Ä°stanbul’da milyarlarca liralık davaya bakan ticaret mahkemesinde de Ä°zmir’deki sulh ceza hakiminden de beklediÄŸimiz gibi üniversitede adil bir ÅŸekilde istihdam yapmak üzere bir rektörden de bu anlamda bekleriz, işçi-iÅŸveren iliÅŸkisinde de bu adalet duygusuna bir ÅŸekilde tecelli etmesini bekleriz.”
DoÄŸrudan vatandaÅŸla, hayatla ilgili adımların atılacağına iÅŸaret eden Gül, “Bunların tabii bir kısmı zaman alacak, bir kısmı kanunun yürürlüğe giriÅŸi, birkaç sene içerisinde olanlar da var ama vatandaşımızın her alanda olumlu etkisini hissedeceÄŸi bir süreç ama bu sürecin baÅŸarılı olmasında kanunlar çıkacak, uygulamalar çıkacak ama en önemlisi uygulamanın sahip çıkması.” diye konuÅŸtu.
“Hakim ve savcılarımızdan da gelen önerileri dinledik”
Bakan Gül, “Bu noktadan hareketle bunu bir öz eleÅŸtiri gibi deÄŸerlendirelim mi? Bu, nihayetinde sizin, katılımcılardan bir kısmının da uygulayıcı olduÄŸunu varsayıyoruz, müzakereleri yürütürken onlar, ‘Bizim ÅŸu konularda bir eksiÄŸimiz var’ demiÅŸ mi oldular?” sorusuna, ÅŸu yanıtı verdi:
“Evet hakim ve savcılarımızdan da gelen önerileri biz dinledik. Yargıtay, Danıştay, Anayasa Mahkemesi yine bu çerçevede eksiklikleri onların da adliyede yaÅŸadığı, onların önerilerini de burada yine koyduk, istifade ettik. Çünkü, bir savcı karar alıyor, mahkemedeki diÄŸer uygulayıcı ‘Ya bu nasıl karar’ ya da mahkeme bir karar veriyor adliyede bunu herkes görüyor. Dolayısıyla kanundan kaynaklıysa kanun düzenlemesi diye öneriler var. Uygulama ise eÄŸitim ve farkındalık diye yine burada birtakım öneriler söz konusu.”
Siyasi partiler ve seçim mevzuatında değişiklik
Gül, “Siyasi Partiler Kanunu deÄŸiÅŸtirilmeli mi? DeÄŸiÅŸiklik yapılacaksa ne tür deÄŸiÅŸiklikler, yenilikler olabilir?” sorusu üzerine, ÅŸunları kaydetti:
“Bir ülkenin demokratik seviyesini görmek için bakılan temel metinler vardır. Anayasa’ya bakılır, Siyasi Partiler Kanunu’na bakılır, seçim mevzuatına bakılır, Meclis İçtüzüğüne bakılır. Nereye bakılır, milletin iradesi nasıl yansıyor, katılımcılık ne kadar var ve bu anlamda iradesinin ne kadar demokratik süreçlere katılımı mümkün, siyasal katılım hakkı ne kadar verilmiÅŸ. Bu anlamda muhalefet Mecliste, muhalefet bu anlamda diÄŸer siyasal alanlarda ne kadar söz sahibi, demokrasi anlamında o çıtayı o belgeye bakarak ortaya konur. Bizim Siyasi Partiler, Seçim Kanunu da temel itibarıyla 1980 ihtilali sonrasında ortaya konmuÅŸ bir metin. Elbette hükümetimiz, partimiz döneminde çok önemli deÄŸiÅŸiklikler yaptık. DemokratikleÅŸtirdik, aynı Anayasa ile ilgili söylediÄŸim ÅŸeylerin benzeri burada da söz konusu.
Bu hususta da CumhurbaÅŸkanımızın yaklaşımı, 2013’te, önceki, sonraki süreçlerde, siyasi partilerle ilgili yine ortak bir ÅŸekilde yapma çaÄŸrısı oldu hep. Bu konuda muhalefetin çok yoÄŸun bir ÅŸekilde müzakereci bir yaklaşımı olmadı bu çaÄŸrıya ama biz özellikle, hükümet sisteminin de yönetimde istikrar diye bir ilkeyi artık hayata geçirdiÄŸini görüyoruz. Yani CumhurbaÅŸkanlığı Sistemi öncesinde hükümetlerin ömrü 6 ay, 25 gün, 1 yıl gibi hükümetler vardı. Yönetimde istikrar yoktu ama ÅŸimdi yönetimde istikrar geldi. Dolayısıyla, bundan sonra da uyum anlamında da bir deÄŸiÅŸikliÄŸe ihtiyaç olduÄŸunu düşünüyorum. Bir, 12 Eylül’den sonra çıktı, deÄŸiÅŸiklik olmakla birlikte daha siyasal katılımı öngören, katılımcı bir Siyasi Partiler Kanunu’na, Seçim Kanunu’na ihtiyaç var. Ä°ki, Anayasa deÄŸiÅŸti, buna uyum yapma anlamında, artık ÅŸu anda baraja ihtiyaç var mı? Yani istikrar saÄŸlanıyor. Bu konuda baraj olacak mı ya da ne kadar olacak? Bunlar, elbette Meclisin takdiri ama yönetimde istikrar, Anayasal güvenceye tabi olduÄŸu için ben barajın da artık bir anlamının olmadığını düşünüyorum.”
“Demokrasimiz daha da güçlendirilecek”
Seçim sistemi ve bu hususlarda atılacak diğer adımların, bir partinin katılımı anlamında değil, demokratik toplumun, demokrasinin güçlenmesine yönelik, ortak konsensüste, müzakere ve uzlaşmayla atılacağını belirten Gül, partideki hazırlıkların da devam ettiğini söyledi.
Gül, bu konunun yine belgedeki ana baÅŸlıklarından biri olduÄŸunu, çünkü seçme ve seçilme hakkının temel bir insan hakkı olduÄŸunu vurgulayarak, “Umuyorum ki demokrasimizi, siyasi partileri daha da güçlendiren, Hakkari’nin bir köyündeki vatandaşımızın oyunun dahi zayi olmadığı, Edirne KeÅŸan’ın bir mahallesindeki gencimizin oyunun bile ülke yönetimine daha etkin katılımıyla ilgili ne gerekiyorsa o adımlar atılacak, demokrasimiz daha da güçlendirilecek.” dedi.
Yapılacak deÄŸiÅŸikliklerin ittifakları etkileyip etkilemeyeceÄŸine dair soru üzerine ise Gül, “Önce yapılacak deÄŸiÅŸiklik burada önemli. Nasıl bir deÄŸiÅŸiklik olacak, ittifaklara nasıl yansır, o siyasi partilerin bir ÅŸekilde kendi verecekleri bir karar. Ä°ttifaklarla ilgili o biraz, siyasal katılımdır, tercihtir. Burada daha çok seçim sistemi, barajlar ve diÄŸer katılımla ilgili baÅŸlıklar olacak.” diye konuÅŸtu.
Adalet Bakanı Gül, “AB’nin yaklaşımı ne olursa olsun, ‘vatandaşımız en iyisine layık’ yaklaşımıyla tüm reformlarımızı sürdüreceÄŸiz.” dedi.
Bakan Gül, vize muafiyetine iliÅŸkin, “Türkiye önemli hazırlıklar yapmıştır. AB, samimi ÅŸekilde sürece katkı saÄŸlarsa olumlu neticeler alabileceÄŸimizi düşünüyoruz.” ifadelerini kullandı.
Adalet Bakanı Gül, “Ä°ki yılın altındaki cezalarda tutuklama yasakları tamamen kaldırılabilir, hakime takdir verilebilir, bu konunun muhatabı Meclis.” dedi.
Gül, “Toplumu rencide eden, kamu düzenini tehdit eden, ‘bu da olur mu’ denilecek konulardaki soruÅŸturmalarda biraz daha titizlik gerekiyor.” ifadelerini kullandı.
“Ä°nsan onurunu hep beraber koruyalım”
Bakan Gül, “(Haksız isnatlar) Ä°nsanları lekeleyen bu tür arsızlara, iftiracılara karşı da adliyeleri, CÄ°MER’i, kolluÄŸu yol geçen hanına çevirmeyin, insan onurunu hep beraber koruyalım.” diye konuÅŸtu.
Adalet Bakanı Gül, “TCK’da ‘sahipli sahipsiz’ hayvan ayrımı var, hayvanlar mal deÄŸil, sahipli sahipsiz de olsa suç olmalı.” dedi.
Kaynak: AA