Almanya Müslümanlar Merkez Konseyi Başkanı Mazyek, İslamofobik saldırılara sessiz kalanları eleştirdi
Aiman Mazyek, “Birkaç gün önce Kanada’daki saldırıyı hatırlatmak istiyorum. Ä°spanya’da da bir olay vardı. Medya ve kamuoyunda neredeyse hiç haber olmadı. Bu çok korkunç. Belki medya bunu çok iyi algılamadı ancak siyasetçiler de öyle.” dedi.
Almanya Müslümanlar Merkez Konseyi (ZMD) Başkanı Aiman Mazyek, Müslümanlara yönelik ırkçı saldırılara sessiz kalan Alman siyasetçilere tepki gösterdi.
Mazyek, 12 yıl önce Almanya’nın Dresden Eyalet Mahkemesinde ırkçı bir saldırgan tarafından duruÅŸma esnasında öldürülen Mısırlı Marwa El-Sherbini’nin vefat yıl dönümü sebebiyle 1 Temmuz’da düzenlenen Müslüman Karşıtı Irkçılıkla Mücadele Günü vesilesiyle AA muhabirine açıklamalarda bulundu.
1 Temmuz’un Müslüman Karşıtı Irkçılıkla Mücadele Günü ilan edilmesinin resmi makamlarda da kaydedildiğini belirten Mazyek, böylelikle bu korkunç olayın belirli bir yansımasının görüldüğünü ifade etti.
Bu olaydan sonra her ÅŸeyin kalıcı bir ÅŸekilde iyileÅŸtiÄŸinin veya olaydan dersler çıkarıldığının söylenemeyeceÄŸini aktaran Mazyek, “Bir dönüm noktası olarak deÄŸerlendirdiÄŸim bu olaydan sonra da ülkede artan ırkçılığı görüyorum.” dedi.
Mazyek, Marwa El-Sherbini’ye yönelik ırkçı ve Müslüman düşmanı cinayetin ardından da ırkçı ve yabancı düşmanı birçok geliÅŸmenin yaÅŸandığına dikkati çekerek, PEGIDA’nın bu Ä°slam düşmanı dalgasına katıldığını, Hanau ve Halle gibi kentlerde terör saldırılarının gerçekleÅŸtiÄŸini anlattı.
Karnında çocuÄŸuyla öldürülen Marwa El-Sherbini davasını baÅŸtan sona takip ettiÄŸini söyleyen Mazyek, burada katil Alex W’nin Müslümanlara karşı insan onurunu hiçe sayan bir nefrete sahip olduÄŸuna tanıklık ettiÄŸini aktardı.
Müslümanların yaşamadığı bölgelerde ırkçılık daha fazla
Mazyek, cinayetin iÅŸlendiÄŸi bölgede nerdeyse hiç Müslümanın yaÅŸamadığını belirterek, çok fazla Müslüman’ın yaÅŸamadığı bölgelerde Müslümanlara karşı nefretin, ön yargıların ve ırkçılığın fazla olduÄŸunu ifade etti.
Almanya’nın batısında bulunan Dortmund kentinde de ırkçı, Nazi sloganları atan, Müslümanlara, Yahudilere ve kendileri gibi düşünmeyenlere karşı nefret duyan güçlü aşırı saÄŸcı bir oluÅŸum bulunduÄŸuna dikkati çeken Mazyek, ancak Dortmund’da güçlü bir sivil toplum bulunduÄŸunu ve aşırı saÄŸa karşı bir set oluÅŸturduÄŸunu kaydetti.
Mazyek, Dresden kentinde ise Müslümanlarla yaşama deneyiminin bulunmadığını ve aşırı sağcıların daha güçlü bir şekilde kendilerini ifade ettiklerini belirtti.
Antisemitizme ve ırkçılığa karşı mücadele eden çevrelerde veya uzmanlar arasında özellikle Müslüman karşıtı ırkçılık konusunda güçlü duyarlılık bulunduğunu dile getiren Mazyek ancak kamuoyunda bunun çok fazla olmadığını söyledi.
Alman siyasilerin Müslümanlara karşı saldırılara reaksiyon göstermemesi şaşırttı
Mazyek, sözlerine şöyle devam etti:
“Son dönemde Müslüman karşıtı nefretin ve terörün olduÄŸu iki vaka meydana geldi. Birkaç gün önce Kanada’daki saldırıyı hatırlatmak istiyorum. Ä°spanya’da da bir olay vardı. Medya ve kamuoyunda neredeyse hiç haber olmadı. Bu çok korkunç. Belki medya bunu çok iyi algılamadı ancak siyasetçiler de öyle. Onların bu konuya dikkati çekme imkanı var. Bir NATO ülkesi, müttefik bir ülke, Avrupa ve Almanya’ya sadece ekonomik olarak deÄŸil aynı zamanda dünya görüşü olarak da baÄŸlı bir ülke olan Kanada’da neler olduÄŸunu düşünmelisiniz. Burada kanıtlanmış Müslüman karşıtı bir motivasyonla bir cinayet iÅŸleniyor. Kanada BaÅŸbakanı açıklama yapıyor ancak Berlin’deki siyasetçilerden hemen hemen hiç reaksiyon gösterilmemesi beni ÅŸaşırttı.”
Bu konunun neden umursanmadığına iliÅŸkin soruya yanıt veren Mazyek, insanların bu konuyu geçmiÅŸte aşırılık ve terör baÄŸlamında gündeme aldığını belirterek, “Terörün dini olmadığını her zaman vurguladılar ancak çoÄŸu zaman bu, insanların kafalarına iÅŸlemedi. Birçok insanın zihninde, Ä°slam ve Müslümanlar hala maÄŸdurlar tarafından çok faillerin tarafında görülüyor.” ÅŸeklinde konuÅŸtu.
Müslümanlara fiziki saldılar
Mazyek, ölüm tehditleri aldığını ifade ederek, “Müslümanlara ve onların kurumlarına fiziki saldırılar da arttı. Müslüman temsilciler mektupla ölüm tehditleri alıyor. Ben de düzenli olarak alıyorum. En son iki hafta önce aldım. Bunları doÄŸru baÄŸlamda açıkça ifade etmemiz gerekiyor.” deÄŸerlendirmesinde bulundu.
Buna Müslümanların da katkı sunabileceÄŸini belirten Mazyek, “Nefrete ve ırkçılığa karşı alınan tüm önlemler ve yapılan mücadele nihayetinde demokrasiyi koruyan önlemlerdir. Toplumumuzu koruyan ve istikrara kavuÅŸturan önlemlerdir. Müslümanlar olarak bunu vurgulamalıyız.” dedi.
Mazyek, insanların anayasa ve deÄŸerler konusunda daha fazla bilinçlenmesi ve özgürlükçü demokrasinin kendiliÄŸinden olan bir ÅŸey olmadığını bilmesi gerektiÄŸini ifade ederek, “Bunları savunmak için harekete geçmek gerekiyor. Bunu baÅŸkası deÄŸil, bireyin kendisi yapması lazım. Bunun için çaba sarf edilmesini diliyorum çünkü ülkemizde çoÄŸunluk iyi ve doÄŸru düşünüyor. Ancak bu yeterli deÄŸil. Bunu ifade etmek ve görünür kılmak gerekiyor.” ÅŸeklinde konuÅŸtu.
Mahkeme salonunda katledilmiÅŸti
Marwa El-Sherbini, çocuk parkında ırkçı hakarete maruz kalmasıyla ilgili davanın görüldüğü Dresden Eyalet Mahkemesinde 1 Temmuz 2009’da eÅŸinin ve üç yaşındaki oÄŸlunun gözleri önünde ırkçı Alex W. tarafından 18 bıçak darbesi ile öldürülmüştü.
EÅŸini korumaya çalışan Elwy Okaz da saldırganın bıçak darbeleriyle yaralanmış, mahkeme salonunda görevli polisler de saldırgan sanarak Okaz’ı bacağından vurmuÅŸtu. Saldırgan cinayet ve adam öldürmeye teÅŸebbüsten müebbet hapis cezası almıştı.
Olayın, Müslümanlara yönelik bir saldırı teşkil etmesinden dolayı Müslümanlara karşı nefrete, saldırılara ve ırkçılığa dikkati çekmek amacıyla 1 Temmuz Müslüman Karşıtı Irkçılıkla Mücadele Günü ilan edilmişti.
Kaynak: AA