İçişleri Bakanı Soylu: İBB’de İmamoğlu döneminde işe alınmış 505 kişinin işe girmelerinde engel durum söz konusu

İçişleri Bakanı Soylu İBB'de İmamoğlu döneminde işe alınmış 505 kişinin işe girmelerinde engel durum söz konusu

İçişleri Bakanı Soylu İBB'de İmamoğlu döneminde işe alınmış 505 kişinin işe girmelerinde engel durum söz konusu

İçişleri Bakanı Soylu, İBB’deki terör soruşturmasına ilişkin, “505 kişi İmamoğlu döneminde alınmış ve bunların bizatihi işe girmelerinde engel durum söz konusu. Bu kadar açık ve net.” dedi.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun “Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile işten çıkarılanları, dağda terörist olarak bulunanları, devlete ve kamuya girmesi mümkün olmayan kişileri işe almadıklarını” söyleyemediğini ifade ederek, “Çünkü bunların hepsi İstanbul Büyükşehir Belediyesine alındı.” dedi.

Bakan Soylu, İstanbul Büyükşehir Belediyesine (İBB) yönelik terör soruşturması ve İmamoğlu’nun bu konudaki açıklamalarına yönelik Emniyet Genel Müdürlüğü Şehit Demet Sezen Konferans Salonu’nda basın toplantısı düzenledi.

Türkiye’nin 40 yıldır terörle mücadele ettiğini belirten Soylu, terör örgütü mensuplarının meşru alanlara sızması ve bunları kullanmasının en büyük tehlikelerden olduğunu söyledi.

Soylu, bu durumla mücadele için devletin çeşitli karar ve önlemler aldığını kaydederek, bu kapsamda terörle mücadele kararları, kanunlar, kanun hükmünde kararnameler çıkarıldığını, zaman zaman terörle iltisaklı belediyelere görevlendirmeler yapıldığını anlattı.

Devlete sızan, FETÖ ile irtibat ve iltisaklı yaklaşık 165 bin kişinin kamudan, 50 binden fazla kişinin de İçişleri Bakanlığından çıkarıldığını aktaran Soylu, bu mücadelenin hiçbir siyasi parti bağlantısına bakılmadan verildiğini vurguladı.

Soylu, Anayasa’nın yerel yönetimlerin denetimi için İçişleri Bakanlığına yetki verdiğine dikkati çekerek, “Bir bakan ve bakanlığın, Anayasa ve kanunların kendilerine verdiği yetkiden dolayı yapmış oldukları işlemlerle ilgili hakarete uğradıklarını, eleştirildiklerini ilk kez burada görüyorum. Siyasi değerlendirme yapabilirsiniz ancak bu siyasi değerlendirmedir. Bunun takdirini millet ortaya koyar. Eğer FETÖ ile irtibat ve iltisaklı belediyelerde gereğini yerine getirmemiş olsaydık bugün doğu ve güneydoğunun hali ne olurdu? Terör örgütü oraya kimleri yerleştirir, oranın kaynaklarını nasıl kullanırdı?”diye sordu.

“Anayasa ve kanunların bize verdiği yetkiyi kullandığımız için eleştirildik”

Terörle irtibat ve iltisaklı belediyelerde, gereğini yerine getirdikleri için yurt içi ve yurt dışında eleştirilere maruz kaldıklarını hatırlatan Soylu, şöyle devam etti:

“Avrupa parlamentolarında, bizatihi bu kişiler, bugün basın toplantısı yapan kişi ve onun genel başkanı dahil olmak üzere kayyum atadığımız için, bir belediyenin terörle irtibat ve iltisakını tespit ettiğimiz için, Anayasa ve kanunların bize verdiği yetkiyi kullandığımız için eleştirildik. Bunlar arzu ediyor ki, terör örgütü üyesi olduğu için, PKK üyesi olduğu için hapiste yatan eski Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Selçuk Mızraklı ve onun gibilere dokunulmasın, istediklerini yapsınlar, PKK’ya, KCK’ya hepsine istedikleri şekilde hizmet edebilsinler. Eğer bugün ülkemizde PKK/KCK terör örgütü hareket etme kabiliyeti bulamıyorsa Türkiye Cumhuriyeti devletinin ortaya koyduğu bu irade sayesinde, Anayasa ve kanunların kendisine verdiği yetkiyi tam anlamıyla kullandığı için bunu sağlıyor.”

Bakan Soylu, bu konuda kendilerine geri atım attırmaya çalışanların başarılı olamayacağının altını çizerek, “Bugün CHP’de kaybettiği itibarını bizlere saldırarak, meseleleri demagoji yöntemiyle anlatmaya çalışarak bulmaya çalışanlar, bu itibarları tekrar kazanmaya çalışanlar boşuna çırpınış içerisindedir.” dedi.

Ekrem İmamoğlu’nun, saygılarını sunarak kendisini aradığını söyleyen Soylu, “Bana belli bir konuda, ‘CHP Genel Merkezi zaten beni sevmiyor. Ne olursunuz, bana bu konuda yardımcı olur musunuz?’ diye bir ricası olmuştur. Ama ‘Kanun ne gerekiyorsa biz onu yaparız.’ dedik ve onu da yaptık. Bir taraftan işine geldiği zaman alttan almasını bileceksin, diğer taraftan da dönüp hakaret edeceksin ve bunu kendine ait bir hak olarak göreceksin. Bu ikiyüzlülüktür.” ifadelerini kullandı.

Bakan Soylu, belediye başkanlarının elbette terörden uzak durma ve kamuyu teröre alet etmeme sorumlulukları olduğunu dile getirerek, şöyle konuştu:

“İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı sabahleyin yaptığı açıklamada zaman zaman terlemiş. Sürekli sıkıntısından alnını silmek zorunda kalmış, sürekli kendine ait kaybettiği itibarı, İstanbul’a ait kaybettiği itibarı, hizmet yapamadığı, kendi işiyle meşgul olabilecek bir konsantrasyon sahibi olamadığı için, tarihin en başarısız belediye başkanı olarak nitelendirilen, İstanbul’daki İETT otobüslerini çalıştırmaktan yoksun, çöp toplamaktan yoksun, böyle bir belediye başkanı, elbette ki bütün bunları, hizmet açığını kapatabilmek için, İstanbul’a ilgi açığını kapatabilmek için geçen gün karşı karşıya kaldığı yargı kararından bulamadığı mağduriyeti, bugün buradan bulmaya çalışacak.”

“‘Terör örgütleri üyeleri buraya girmemiştir’ demiyor, diyemez de”

Bakan Soylu, İmamoğlu’nun açıklamalarına ilişkin, “9 Aralık 2021’de dile getirdiğimiz ve soruşturmasına hemen başladığımız tüm iddianın aslında bu sabah ikrarını yapmıştır, kabul etmiştir. Bu basın toplantısında sabahleyin söylediği çok nettir. ‘Terör örgütleri üyeleri buraya girmemiştir’ demiyor, diyemez de. ‘KHK ile işten çıkarılanları tekrar hülle ve hile yoluyla işe almadık.’ demedi, diyemez de zaten. ‘Dağda terörist olarak bulunanları, devlete ve kamuya girmesi kesinlikle mümkün olmayan kişileri işe almadık.’ demedi, diyemez de. Çünkü bunların hepsi İstanbul Büyükşehir Belediyesine alındı.” ifadelerini kullandı.

Dağda bulunan veya etkisiz hale getirilen PKK’lı teröristlerin birinci derecede yakınlarının İBB’de çalıştığını kaydeden Soylu, İmamoğlu’nun bu kişilerin belediyede çalışmadığını söyleyemediğini, bunun yerine çeşitli bahaneler öne sürdüğünü belirtti.

Bakan Soylu, soruşturmaları sadece İBB için değil, tüm belediyelerde yaptıklarını vurgulayarak, soruşturulan dönem içerisinde 25 bin 361 kişinin işe alındığını, bunların 1668’inin terör örgütleriyle irtibat ve iltisaklı olduğunun belirlendiğini açıkladı.

Bunlardan 1163’ünün irtibat ve iltisakının belediyede işe girmeye engel teşkil edecek şekilde olmadığını söyleyen Soylu, “Ancak geri kalan 505 kişinin tamamı, İmamoğlu döneminde alınmış, terörle irtibat ve iltisakları olduğu için kayıtları kamu görevi yapmalarına engel olacak nitelikte kişilerdir. Buradan bir çalışma daha yapıldı, 21 kişi daha buradan ayrıldı, 484 kişi soruldu.” bilgisini verdi.

Terörle irtibatlı ve iltisaklı kişileri işten atma yetkilerinin bulunmadığını belirten Soylu, asıl “terörle irtibatlı ve iltisaklı kişileri hangi referans ve yetenekleri dolayısıyla işe alındığının” sorulması gerektiğini ifade etti.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun terörle irtibatlı ve iltisaklı kişilerin önceki dönemlerde de görev yaptığını anlatarak kendini kurtarmaya çalıştığını belirten Soylu, soruşturma kapsamında 1 Ocak 2019-31 Aralık 2021 arasındaki dönemin incelendiğini bildirdi.

Soylu, 1668 kişinin 1427’sinin İmamoğlu döneminde, 191’inin eski başkan Mevlüt Uysal, 50 kişinin ise İstanbul Valisi Ali Yerlikaya’nın vekaleti döneminde işe alındığını aktararak, şöyle devam etti:

“Müfettişlerin yaptığı değerlendirmelerde, bunların 191 artı 50 kişisinin, yani Mevlüt Uysal ve Ali Yerlikaya’nın döneminde tamamen incelenmiş, istihbari kayıtlı olanların, bunların işe girme engeli olmadığı görülmüş. İmamoğlu döneminde alınan 922 kişinin de istihbari kayıtları görülmüş. Yani terör örgütü kayıtları var. Terörle irtibat ve iltisakları var ama onların da işe girmeye engel bir durumu olmadığı görülmüş. 505 kişi İmamoğlu döneminde alınmış ve bunların bizatihi işe girmelerinde engel durumu söz konusudur. 21 kişiyi daha sonra bizim arkadaşlarımız ayırmışlar. Kendi suçunu örtbas etmek için masum insanları, belediyede çalışanları kalkan yapmak da ayıp bir şeydir.”

“Ben bilmiyorum demek yalanın kuyruklusudur”

İmamoğlu’nun “Madem öyle, siz terörle irtibatlı ve iltisaklı kişileri atsaydınız.” açıklamasını hatırlatan Soylu, Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile ihraç edilen 165 bin kişiden bazılarının “kamu görevi” kimliği giydirilerek belediyede işe alındıklarını söyledi.

İşe alınan 505 kişinin şirketteki kişisel dosyalarını İBB’den aldıklarını anlatan Soylu, “‘Ben bilmiyorum demek, benim bunlardan haberim yok.’ demek yalanın kuyruklusudur.” diye konuştu.

“Daha önce 2-3 kişiyi işten attığını söyleyen İmamoğlu’nun aynı uygulamayı terörle irtibatlı ve iltisaklılar için neden yapmadığı” eleştirisini yönelten Soylu, İBB’ye yönelik 3 soruşturma yürütüldüğünü bildirdi.

Soylu, İmamoğlu’nun açıklamalarına ilişkin, şunları söyledi:

“Bir önceki mahkemede olduğu gibi alenen yargıyı tehdit etti. Yargıya tehdidi şudur, dedi ki ‘Eğer bu terör soruşturmasını açarsanız, gök kubbeyi başınıza yıkarım.’ Terör soruşturmasını açacak ben değilim. Biz, mülkiye müfettişlerimizin tamamladığı dosyayı yargıya gönderdik. Bundan sonraki karar yargının kararıdır. Ama daha sonra şöyle diyebilir, ‘Ben bu lafı yargıya söylemedim, Süleyman Soylu’ya söyledim.’ diyebilir. Çünkü dil bir pabuç. Yalan dünyayı yedi kere dolanmış. Bunu çok rahat bir şekilde yüzü kızarmadan söylüyor. Nasıl olsa bir mendil var, mendille suratını silebiliyor.”

Soylu ve İmamoğlu arasındaki telefon görüşmesi

İmamoğlu’nun “Bakan Soylu ‘Saygılarımla’ diyerek kendisini aradığımı ve yardım istediğimi söylemiş. Bu kuyruklu bir yalan! İstihbarat sende, telefon takibi sende, tüm bilgilere erişme gücün var. Bunu ispat edersen ben, edemezsen sen istifa etmelisin.” ifadelerinin yer aldığı sosyal medya paylaşımına değinen Soylu, şu ifadeleri kullandı:

“Ufak bir namusun varsa, ufak bir şerefin ve haysiyetin varsa yalan söylemezsin. İstanbul’da yardım toplarken yardımla ilgili bu yardımın kanunlara uygun olmadığını, yani böyle bir yardım toplanmayacağını tespit ettikten sonra çok doğal olarak o yardım toplanan paralara el konuldu. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı beni aradı ve dedi ki, ‘Cumhuriyet Halk Partisi zaten bana karşı. Biz hemşehriyiz, ne olursun beni onlara ezdirme’. Ama hayatı iki yüzlülük olduğu için ve yalan olduğu için bunu elbette söyleyemez. Aramızda sonra bir telefon görüşmesi daha gerçekleşti. Onda gidip CHP Genel Merkezine beni şikayet etti, ‘Bana İçişleri Bakanı böyle böyle söyledi’ diye. Şimdi insan hangi koltuğa gelirse gelsin o koltuk onu taşımayacak. O, koltuğu taşıyacak ve yalan söylemeyecek.”

İmamoğlu döneminde işe alınanlar

Soylu, İmamoğlu döneminde işe alınan terörle irtibatlı ve iltisaklı kişilere ilişkin şu bilgileri verdi:

“Şafak Duran, 2016’da PKK/KCK terör örgütünün kırsal alanına ‘Diren Amara’ kod adıyla katılım yaptı, 15 Ocak 2021’de gözaltına alındı, işlemleri akabinde serbest bırakıldı. İstanbul Büyükşehir Belediyesinde çalışmaktayken PKK/KCK’ya katılımı tespit edildi, başka bir işlemden gözaltına alındı. Sonra katılımı tespit edildi. Katılımı tespit edilirken İstanbul Büyükşehir Belediyesindeyken yakalandı.

Serbun Yurtsever, İstanbul Personel Yönetim A.Ş’de ev cihazları teknikeri olarak görev yapan, 2014’ün başında Irak’ta faaliyet göstermek üzere PKK/KCK’nın kırsal alanına katılım yaptı. Sonra Peşmerge güçleri yakaladılar, teslim oldu ve örgütün gençlik yapılanmasıyla birçok legal ve illegal faaliyeti tespit edildi. Belediyeye girdi, 17 Ağustos 2022’de Yunanistan’a geçti. Oradan da bize demediği kalmadı. Peki bu nerede çalışıyordu? Bu benim İstanbul’da oturduğum eve gelecekti. 16 milyon İstanbullu bu adama teslim.

Boğaziçi Konut Hizmet Yönetim İşletme ve Ticaret A.Ş’de temizlik görevlisi Fikri Karabulut 2014’te PKK/KCK kırsala katılmış. Peki ne yapacağız şimdi biz bunları? Ömer Keleş, İstanbul Ağaç Peyzaj Eğitim Hizmetleri ve Hayvanat Bahçesi İşletmeciliği Sanayi ve Ticaret A.Ş’de çamaşırhane elemanı olarak çalıştı. Nuri Çiçek, İsper İstanbul Personel Yönetim A.Ş’de mezar kazma işçisi. İbrahim Doğan, İBB Ağaç Peyzaj Eğitim Hizmetleri ve Hayvanat Bahçesi İşletmeciliği Sanayi ve Ticaret A.Ş’de beden işçisi. Muharrem Kılıç İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığında itfaiye eri. Bunlar kim? Dağdakiler. Şimdi ben bir kısımlarını söylüyorum. İBB şirketlerinde işe alınan sözde değer ailesi mensupları.”

Terörle mücadele etmezlerse görevlerini suistimal etmiş olacaklarını vurgulayan Soylu, şöyle devam etti:

“İBB’de beden işçisi olarak çalışan Abdulmenaf Sevgin. Erkek kardeşi İdris Sevgin 1999’da, kız kardeşi Şükran Ateş 2010’da PKK/KCK terör örgütünün kırsal alanına katıldı. Bu ne tesadüftür ki İmamoğlu belediye başkanı olduktan sonra da İstanbul Büyükşehir Belediyesine alındı. Tesadüf. Sözde değer ailesi dediğimiz, PKK’nın kırsal alanında ölen veya kırsal alanına katılanlardan işe birinci derecede akrabalarının alınmasının örneği.

İBB şehir plancısı olarak çalışan Özer Doğaner’in kız kardeşi ‘Negrin Welat’ kod adlı Evin Doğaner 2015’te PKK/KCK terör örgütünün kırsal alanına katıldı. Günümüz itibarıyla terör örgütünün kırsal alanında aktif olarak, silahlı olarak faaliyet yürütmektedir. Mazlum Şimşek, kardeşi Selim Şimşek 2014’te PKK/KCK terör örgütüne katıldı. Sabahleyin bunları açıklasaydı, deseydi ki ‘Ya biz bunları yanlışlıkla aldık. HDP’nin İstanbul İl Başkanlığı teklif etti, yanlış teklif etmişler.’ deseydi veya ‘HDPKK’nın üst düzey yöneticisi teklif etti.’ deseydi, sadece alnını sıkıştığı için mendille silmeseydi.”

Şubat-Temmuz 2020 döneminde çalıştırılanlar

Soylu, PKK/KCK’yla irtibat ve iltisaklı olduğu için işten çıkarılan ancak “hülle ve hile yoluyla” Şubat-Temmuz 2020 döneminde İBB’de çalıştırılanlara bulunduğunu ifade ederek, “Ahmet Çırtlık, Boğaziçi Konut Hizmetleri Yönetim İşletme ve Ticaret A.Ş’de çalıştırıldı. Veysi Altıntaş, BİMTAŞ Boğaziçi’nde peyzajda çalıştırıldı. Bunların orada sigortalı olmaları, o işleri yaptığı anlamına gelmiyor. Esas problem şu; bunları alarak bazıları devlet memurlarının üstlendiği görev yapıyorlar. Bir sorumluluk, bir suistimal alanı da o. Yani DHKP/C, FETÖ/PDY’den var. Burada birçok isim söz konusu ama suçlayınca, iftira atınca atabilme kabiliyetine sahip olabiliyorsunuz. Ayıptır, günahtır, yazıktır.” diye konuştu.

Kamu sorumluluğunu Anayasa ile kanunlar çerçevesinde ve hukuk devleti ilkelerine göre yaptıklarının belirten Soylu, şunları kaydetti:

“Peki 120 kişiyi neden çıkardın? O insanlar, çıkardıkların, terörle irtibatlı ve iltisaklılar niçin belediyenin önüne geldiler de ‘Bizi alırken iyiydi, bizi niye çıkarıyorsun? Niye sahip çıkmıyorsun?’ diye sana çemkirdiler. Neden bunu yaptılar? Peki o insanları, biz uyardıktan sonra değil de biz uyarmadan önce niye çıkarmadın? Eğer 9 Aralık 2021’de bu konuda Türkiye’ye gerekli bildirimde bulunmamış olsaydık, bugün İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Mersin Büyükşehir Belediyesi, Adana Seyhan Belediyesi, Ataşehir Belediyesi de terör bataklığına dönerdi.”

İBB’de KHK’lıların işe alınmasında kimin referans olduğuna ilişkin tespitlerinin olup olmadığına yönelik soru üzerine Soylu, kanunun kendilerine belediyelerde çalışanların işe alımlarında uygulanan usullere ilişkin değerlendirme yetkisi tanıdığını söyledi.

Bu yetkiye göre değerlendirme yaptıklarını belirten Soylu, “Bunlar usulüne uygun işe alınmış insanlar değil. Yani bunların terör örgütü irtibatı ve iltisakı olduğu için kamu görevine giremezler. Biz bunun ve bunları alırken kimin sorumlu olduğunun da tespitini yaptık ve tamamını yargıya verdik.” dedi.

“Bugün yargı tehdit edilmiştir”

Soruşturmanın bundan sonraki aşamasında yargının bu kişilerin kimlerin referansıyla işe alındığının tespitini istemesi halinde bunun kolluk kuvvetlerince yerine getirileceğini kaydeden Soylu, “Bu araştırılmaya değer midir? Kesinlikle araştırmaya değerdir. Ama bu araştırmanın yapılmamasını temin etmek için bugün yargı tehdit edilmiştir.” diye konuştu.

Bakan Soylu, “Nedir bu adamların vasfı? Bu dağdan gelen adamları hangi vasfıyla sen buraya almışsın? Verilen ihaleleri, HDPKK’ya sağlanan imtiyazları söylüyor değilim. Bunları ben söylemedim zaten. Kendi içlerindeki para kavgasıyla beraber ortaya saçıldılar. Biz onları da soruşturuyoruz, soruşturmak zorundayız. Bizim görevimiz bu.” ifadelerini kullandı.

“Terör örgütünün kamuya sızmasını engellemeye çalışıyoruz”

Soruşturmanın zamanlamasına ilişkin eleştiriler bulunduğu hatırlatılan Soylu, bu konularla ilgili atılan adımın zamanlamayla değil, suçun veya işlenen fiilin süreciyle ilgili olduğunu belirterek, soruşturma sürecine değindi.

Bakan Soylu, “Şunu da anlamıyorum, diyorlar ki ‘Bunlar İstanbul’a çökmek istiyorlar.’ Biz niye İstanbul’a çökmek isteyelim? Niye böyle bir derdimiz olsun? Biz terör örgütüne çökmek istiyoruz. Terör örgütünün kamuya sızmasını engellemeye çalışıyoruz.” dedi.

Soylu, Ekrem İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanı adayı olması durumunda ise İBB Başkanını, Büyükşehir Belediye Meclisinin seçeceğine ilişkin hükmün, kanunda açıkça yazdığına dikkati çekti.

“Terör örgütünden belediyeyi temizlemeye yönelik bir adım”

“Yargı kararı doğrultusunda görevden alma ve kayyum atama gibi bir adım atılır mı?” sorusuna ise Soylu, “Bu davanın kayyum atamayla ilgili bir tarafı söz konusu değil. Bu davanın, yani bizim araştırmamızın tarafı terör örgütünden belediyeyi temizlemeye yönelik bir adım.” diye konuştu.

Bakan Yardımcısı İsmail Çataklı’nın kardeşi hakkında arama kararı olduğuna ilişkin tartışmalar hatırlatılan Soylu, şunları söyledi:

“Mahkeme demiş ki ‘Gel buraya ifade ver.’ İfadeyi zamanında vermediği için arama kaydı çıkmış, bu kadar. Gelir ifadesini verir. Verirse verir, vermezse vermez. Vermezse gereği yerine getirilir, verirse bir suç sabitse gereği yapılır, suç sabit değilse gereği yapılır. Bu kadar basit. Orada ailevi bir durum var. 6 kardeş de Fransa’da yaşamış. Bir tanesi daha sonra buraya gelmiş. Ne yapacağız şimdi? Fransa’da yaşayan 6 kardeşi için İsmail Bey’i yargılayalım mı? Suçu yokken, bir ihbar ortadayken. Suçu varsa elbette ki o kişi onun bedelini öder, ödetilir. İsmail Bey açıklayacaktır her şeyi.”

“Bunun hesabını sen millete verirsin”

İmamoğlu’nun 1668 kişiyle ilgili bakanlığa bilgi sorduklarını ancak yanıt alamadıklarını söylediği anımsatılan Soylu, soruşturma sürerken soruşturmaya konu isimlerin bildirilmesinin mümkün olmayacağına dikkati çekti.

Soruşturma yürürken Mülkiye müfettişlerinin sadece 505 kişinin dosyasını istediğini anımsatan Soylu, “Bu şu demektir, ‘Benim hedef kitlem bu 505 kişi. Diğerleri de terörle irtibat ve iltisaklı. Ha bunları sen almışsın, PKK’ya yakın, belli. O senin tercihin. PKK’ya yakın olduğunu tercih ettiğin bir kişiyi almak istiyorsun, al. Bunun hesabını sen millete verirsin ama 505 kişi ‘işe giremez’ diyor. ‘Bunun 21’ini de çıkardım 484. Bunların işe girebilme yetkisi yoktur.’ diyor ve bunu senden istiyor, yani İstanbul Büyükşehir Belediyesinden istiyor. Senin elemanların, senin yöneticilerin ‘Biz 120 kişi de çıkardık’ diyorlar, sizden sonra, sizin uyarılarınızdan sonra.” ifadelerini kullandı.

Kaynak: AA

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir