‘Libya’da Birleşik Arap Emirlikleri SİHA’ları yönetiyor, Ruslar da savaşı planlıyor’

Libya’da Halife Hafter’e bağlı bir komutan Birleşik Arap Emirlikleri’nin insansız hava araçlarını yönettiğini, Rusların ise Trablus’a karşı karadaki ilerleyişi planladığını itiraf etti.

Libya’da Halife Hafter‘e bağlı güçler bünyesindeki bir komutan Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) insansız hava araçlarını yönettiğini, Rusların ise Trablus’a karşı 8 aydan fazladır devam eden saldırılar kapsamında karadaki ilerleyişi planladığını itiraf etti.

Uluslararası tanınırlığa sahip Ulusal Mutabakat Hükümetinin (UMH) yürüttüğü Burkan el-Gadab Operasyonu’nun Facebook hesabında, Hafter’e bağlı hava gücünde komutan yardımcısı olarak görev yapan Amir Yusuf el-Cekam’ın Libya’daki savaşta BAE ve Rusya’nın Hafter’e verdiği desteğin itirafları yayımlandı.

Cekam, Hafter’e destek veren İHA‘ların tamamen Bingazi’nin doğusundaki el-Merc bölgesindeki askeri üste bulunan BAE’li subaylar tarafından idare edildiğini, er-Recme bölgesinde bu subaylara ait özel bir operasyon odası olduğunu söyledi.

Geçen cumartesi Burkan el-Gadab güçleri tarafından uçağı düşürülen Cekam, kendisinin Bingazi, Derne, Libya’nın güneyi ve Trablus’a hava saldırı operasyonlarına katıldığını da kabul etti.

Cekam, ilk geldiklerinden bu yana Rusların teknik ve teknolojik destek sunduklarını ve alandaki çatışmaların gidişatını planladıklarını Trablus’un 90 kilometre güneydoğusundaki Terhune kenti ve başkentin güneyindeki Kasr bin Gaşir bölgesindeki belli bölgelerde konuşlandıklarını vurguladı.

Cekam itiraflarını şöyle sürdürdü:

“Misrata kenti, Mitika havalimanı, Zuvvara ve Tacura kentlerine düzenlenen hava saldırıları BAE savaş uçakları tarafından gerçekleştirildi. Bu gibi operasyonlarda Libya hava kuvvetlerinin bir ilgisi yoktur. Trablus’un 170 kilometre güneybatısında Hafter’in kontrolündeki Vatiyye Hava Üssü’nde Ruslar, Suhoy ve hizmet dışı kalmış diğer bazı uçakların bakımını yaptı.”

Kasr bin Gaşir bölgesinde Rusların Burkan el-Gadab güçleri tarafından düzenlenen topçu bombardımanına maruz kaldığını belirten Cekam, Ruslardan bazılarının öldüğünü ve onlarcasının yaralandığını söyledi.

Ayrıca, Trablus’un 600 kilometre güneydoğusundaki Cufra hava üssüne düzenlenen saldırı sonucunda Emirlikler’den bazı subayların öldürüldüğünü ve ardından üsten ayrıldıklarını kaydetti.

Birleşmiş Milletler Libya Özel Temsilcisi Gassan Selame geçen günler içinde yaptığı açıklamada, “Hafter güçlerine “Rus desteği” son birkaç gün içinde Trablus’a yönelik saldırı ivmesini artırdı” ifadelerini kullanmıştı.

Selame “Corriere della Sera” İtalyan gazetesine verdiği röportajda, “paralı askerler” olarak nitelediği Rus askeri güçlerinin stratejik dengenin değişmesine katkı sağladıklarını söylemişti.

Ülkenin doğusundaki silahlı güçlerin lideri Hafter, 4 Nisan’da da başkent Trablus’u ele geçirmek için birliklerine saldırı emri vermiş ve 48 saat içinde başkentin kontrolünü ele geçireceklerini iddia etmişti. Bunun üzerine Libya’da uluslararası meşruiyete sahip UMH birlikleri de Burkan el-Gadab Operasyonu’nu başlatmıştı.

Türkiye ile Libya arasındaki anlaşma bölgenin ‘enerjisini’ artıracak

Kıbrıs İlim Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ata Atun, “Türkiye ve Libya arasındaki anlaşma, kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik bölgeyi de içine alıyor.” dedi.

Türkiye ile Libya arasındaki anlaşma bölgenin 'enerjisini' artıracak Kıbrıs İlim Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ata Atun, Türkiye ve Libya arasındaki anlaşma, kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik bölgeyi de içine alıyor. dedi.
Türkiye ile Libya arasındaki anlaşma bölgenin ‘enerjisini’ artıracak
Kıbrıs İlim Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ata Atun, Türkiye ve Libya arasındaki anlaşma, kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik bölgeyi de içine alıyor. dedi.

Kıbrıs İlim Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ata Atun, Türkiye ve Libya arasındaki anlaşmanın kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik bölgeyi de kapsadığını belirterek, “Türkiye, mutabakata ve 1946 Kıta Sahanlığı Sözleşmesi’nden doğan hakkına dayanarak bölgede sondaja başlayabilir, BM’ye münhasır ekonomik bölge ilanında bulunmasına gerek yoktur.” dedi.

Atun, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 27 Kasım’da Türkiye ile Libya arasında imzalanan Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırası’nın Türkiye için 21. yüzyılın en önemli anlaşmalarından biri olduğunu bildirdi.

Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin (GKRY) Eastmed projesiyle Türkiye’yi “bypass” ederek Doğu Akdeniz’deki Afrodit ve Leviathan bölgesinden çıkan gazı Avrupa’ya gönderme planının, bu anlaşmayla suya düştüğünü vurgulayan Atun, “Anlaşma, bölgedeki diğer ülkeler için örnek teşkil ediyor. Benzer bir mutabakatın 5 yıl içinde Mısır ile de yapılacağını bekliyorum. GKRY ile Mısır arasındaki anlaşmaya göre, Mısır’ın dörtte bir oranında kaybı var. Eminim Sisi gittiği gün, Mısır ile GKRY arasında sorun çıkacaktır. Akabinde, Mısır ile Türkiye arasında benzer bir anlaşmanın yapılması beklenebilir.” değerlendirmesinde bulundu.

Öte yandan bölgede İsrail için Türkiye’nin hayati öneme sahip olduğunu ifade eden Atun, “İsrail, GKRY ile anlaşma yapmış olsa da hala gazını Eastmed projesine kıyasla daha fizıbıl bir seçenek olan Türkiye üzerinden gönderme seçeneğini değerlendiriyor. Hatta İsrail’in bu konuyu büyük bir Türk şirketiyle görüşmekte olduğu biliniyor. 2020 ABD seçimlerinden sonra İsrail de tavrını değiştirebilir.” dedi.

Atun, Suriye’de Esed rejiminin ekonomik anlamda zor durumda olduğunu ve Türkiye ile barışmak için bir kıvılcım aradığını dile getirerek, Suriye ile de gelecek yıllarda ülke istikrara kavuştuktan sonra benzer bir anlaşma yapılabileceğini söyledi.

Lübnan ile GKRY arasında 2007’de yapılan deniz sınırı anlaşmasının Lübnan Meclisinde reddedildiğini anımsatan Atun, Lübnan ile Türkiye arasında da gelecekte mutabakata varılabileceğini ifade etti.

Atun, Türkiye ve Libya arasındaki anlaşmanın kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik bölgeyi kapsadığını belirterek, “Türkiye bu mutabakata ve 1946 Kıta Sahanlığı Sözleşmesi’nden doğan kıta sahanlığı hakkına dayanarak, bölgede sondaja başlayabilir, BM’ye münhasır ekonomik bölge ilanında bulunmasına gerek yoktur.” diye konuştu.

“Kıyıdaş devletlerin Türkiye’nin yaklaşımını benimsemesi lehlerine”

Koç Üniversitesi Denizcilik Forumu (KÜDENFOR) Direktörü emekli Tümamiral Cem Gürdeniz de Türkiye ile Libya arasında imzalanan mutabakatın, Yunanistan’ın Türkiye’nin izole olduğu Ege paradigması hayalini yıktığını söyledi.

Yunanistan’ın Libya elçisini sınır dışı etmesi ve söz konusu bölgede Türkiye’nin faaliyetlerine karşı “Her türlü olasılığa hazırız” açıklamalarının Yunanistan’ın çaresizliğini gösterdiğini anlatan Gürdeniz, “Dışişleri Bakanlığının anlaşmadan sonra sosyal medyada paylaştığı Akdeniz’deki deniz yetki alanlarımızı gösteren harita ile Türkiye’nin fiili münhasır ekonomik bölgesi çizilmiş oldu. Geriye kalan bu alanın adını koymak ve BM’ye ilan etmektir.” dedi.

Gürdeniz, anlaşmanın, Türkiye’nin bölgede yalnız olmadığını ve gelecekte bölge ülkeleriyle benzer anlaşmaların yapılabileceğinin de göstergesi olduğunu ifade etti.

Bölgede ayrıca Suriye, Mısır ve İsrail ile anlaşmalar yapılması gerektiğini dile getiren Gürdeniz, şunları kaydetti:

“Tüm kıyıdaş devletlerin Türkiye’nin yaklaşımını benimsemesi kendi lehlerine. Mesela, İsrail’in Afrodit gaz sahası dahil 6 bin kilometrekare alan kaybı var. Yunanistan, Girit Adasına tam yetki verilmesini istiyor. Mısır, eğer ortay hat olarak Yunanistan ana karası yerine, Girit’i sayarsa 15 bin kilometrekarelik büyük bir alan kaybediyor. Türkiye, bu manevrasıyla adalara tam alan yetki verilmemesi tartışmasını başlattı. GKRY egemen olmayan bir ada devleti ama bir kıta devleti olan Mısır ile ortay hattı çizdi. Uluslararası hukukta adaların böyle bir hakkı yok.”

Kaynak: AA

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir