Libya’da Hafter’in iÅŸi sahada zorlaÅŸmaya devam edecek

Libya'da Hafter'in iÅŸi sahada zorlaÅŸmaya devam edecek
Doç. Dr. Abdurrahman Babacan, Türkiye’nin Libya’daki mücadelesine aynı kararlılıkla devam edeceÄŸini belirterek, “Böyle giderse Hafter’in iÅŸi sahada oldukça zorlaÅŸmaya devam edecek.” dedi.
İstanbul Medipol Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Abdurrahman Babacan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, öncelikle Berlin’deki zirvede, kalıcı ateşkes ve dış güçlerin, ülkenin doğusundaki gayrimeşru silahlı güçlerin darbeci lideri Halife Hafter’e silah teminine yönelik ambargo vurgularının öne çıktığını hatırlattı.
O dönemde de bunların saÄŸlam temellere dayandırılarak bir yaptırım mekanizmasının yardımıyla cezai ve engelleyici gücü olan hükümlere dönüştürülmesi gerektiÄŸini daha önce dile getirdiÄŸini belirten Babacan, “Fakat uluslararası aktörler, hemen birçok krizde olduÄŸu gibi, burada da yine aktif bir inisiyatif alma yoluna gitmediler. Birtakım siyasi söylemlerden ibaret kalan, dolayısıyla da özellikle BirleÅŸik Arap Emirlikleri’nin (BAE) bölgede oynadığı gayrimeÅŸru oyunu ve ondan destek alan Hafter’in ateÅŸkese Berlin zirvesinin bitiminden itibaren riayet etmeyen saldırgan tutumunu, örtük ÅŸekilde, cesaretlendirmiÅŸ ve teÅŸvik etmiÅŸ oldular.” diye konuÅŸtu.
“Türkiye ise burada eÅŸ güdümlü bir yol izliyor”
“Uluslararası siyaset yönetimi anlamında dünya, büyük bir kriz yaşıyor” diyen Babacan, şöyle devam etti:
“Kaos ve krizleri engellemek şöyle dursun, Batı ülkeleri merkezli inisiyatifler ve Rusya dahil büyük güçler, bölgesel ve küresel çapta gerçek bir kaos merkezi halini aldı. Türkiye ise burada eÅŸ güdümlü bir yol izliyor. Yani uluslararası inisiyatiflerin sahadaki hakimiyetleri ve niyetlerindeki samimiyet dozunun farkında bir yanıyla. Fakat bu fiili gerçeÄŸe karşın, tıpkı Berlin’de ondan önce Moskova’da olduÄŸu gibi, meselenin uluslararası siyasi-hukuki meÅŸruiyet ekseninde ele alınmasındaki kararlılığından ve buradan hareketle Libya’nın geleceÄŸinin bu meÅŸruiyet zemininden yürüyerek inÅŸa edileceÄŸine iliÅŸkin politikasından vazgeçmiÅŸ deÄŸil. Türkiye’nin Libya denkleminde yürüyeceÄŸi ana hat bu olmaya devam edecek. EÅŸ güdümden kastımızdaki ikinci ayakta ise, fiili gerçekliklere yönünü dönüp, burada aktif ve ön alıcı saha stratejisini icrayı sürdürüyor.”
Babacan, Türkiye’nin, Hafter’in askeri yöntemleri siyasi hedeflerine ulaÅŸmak için kullanan, esas gücünü dış aktörlerden saÄŸlayan ve devrimi koruma inisiyatifi üstlenen birçok grubu bertaraf etmiÅŸ bir savaÅŸ lordu olduÄŸunu bildiÄŸini ve onu destekleyen dış güçlerin, Akdeniz denkleminde Türkiye’yi görmek istemediklerinin de farkında olduÄŸunu söyledi.
“Suriye’nin kuzeyi ve Ä°dlib’te gördüğümüzü Libya’da da görmekteyiz ÅŸu an”
Türkiye’nin, 15 Temmuz darbe giriÅŸiminden sonra ulusal güvenlik ve dış politika stratejisini biraz farklılaÅŸtırdığına dikkati çeken Babacan, ÅŸunları kaydetti:
“Suriye’nin kuzeyi ve Ä°dlib’te gördüğümüzü Libya’da da görmekteyiz ÅŸu an. Yani diplomatik kanallarla çok uÄŸraÅŸ verilen, fakat masadaki partnerlerin niyetlerinin tonu ve liderlik kapasitelerinin yetersizliÄŸi dolayısıyla sorunlar yumağına dönüşmüş ve artık kronikleÅŸmiÅŸ vakalara sahada aktif ÅŸekilde müdahil olma, fiziki güç tesisini inÅŸa etmek suretiyle sahadaki kazanımları diplomatik masaya taşıyarak sonuç alma stratejisi. Nitekim Libya denkleminde de bunu görüyoruz. Krizin başından bu yana, Türkiye’nin sahadaki fiziki varlığı aynı zamanda Rusya’yı Hafter ile ilgili politikasında da revizyona itti ve Moskova’da ilk toplanan ateÅŸkes zirvesi bunun bir ürünü olarak doÄŸdu. Yine Ä°talya BaÅŸbakanı Giuseppe Conte’nin kalıcı ateÅŸkesin temini yönündeki diplomatik çabalarının yönünü yine Türkiye’ye çevirmesi, ve nihayetinde Berlin zirvesinde masadaki eli kuvvetli iki güç olarak diplomatik kaynakların Rusya ve Türkiye’yi iÅŸaret etmesi, bu total sürecin bir yansıması Türkiye açısından.”
Türkiye’nin bu aktif politikasına herhangi bir kesinti olmaksızın devam ettiğini anlatan Babacan, Türkiye’nin askeri manada elinin oldukça kuvvetlenen bir yere doğru gittiğini vurguladı.
Bunun bölgedeki diÄŸer unsurlar tarafından da teyit edildiÄŸine iÅŸaret eden Babacan, “Bölgesel kaynaklar, Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) yetkilileri ve hatta muarız unsurlar –baÅŸta BAE olmak üzere- teyit ediyorlar. Öyle ki, Kaddafi’den sonra oluÅŸan güç boÅŸluÄŸunda bu boÅŸluÄŸa gayrimeÅŸru ÅŸekilde yerleÅŸen Hafter’in, Kaddafi rejimi yanlıları açısından itibarı ve güvenilirliÄŸi de bitmeye yakın gibi görünüyor. Zira Hafter’i, emirlerini dışarıdan alan ve dış güçlerin planlarını Libya’da uygulayan biri olarak tanımlayan yayınlar yoÄŸunlaÅŸmaya baÅŸladı ülkede.” ifadelerini kullandı.
“BAE askeri saldırganlığından vazgeçmeyecektir”
Bundan sonra Libya’da Türkiye’yi bekleyebilecek iki ana yol olduÄŸunu dile getiren Babacan, sözlerini şöyle tamamladı:
“Mücadeledeki kararlılık Türkiye açısından aynen devam edeceÄŸine göre, belki bu kez doÄŸrudan Rusya’nın öncülüğünde ve Berlin’de bırakılan yerden yeniden bir diplomatik ön alma sürecine giriÅŸebilir uluslararası aktörler. Son zamanlarda sürekli birbirini tekrar eden bir filmi yeniden yaÅŸayabiliriz yani. Zira böyle giderse Hafter’in iÅŸi sahada oldukça zorlaÅŸmaya devam edecek. DiÄŸer yol ise, salt askeri temelde iÅŸleyecek bir mücadele sürecinin, en azından bir müddet daha devamı. Burada ise, asıl Rusya’nın topa ne kadar ve ne sertlikte gireceÄŸine baÄŸlı olarak, Hafter’in geleceÄŸine iliÅŸkin senaryolar üretme imkanımız olabilir. Zira BAE askeri saldırganlığından vazgeçmeyecektir. Ancak sorun, kapasite olarak bunun ne kadar ve ne güçte sürdürülebileceÄŸi ve Hafter’i ne kadar daha ayakta tutabileceÄŸi. Sahadaki fiili durum, bu kapasitenin çok da yeterli olmadığını teyit etti. ”
Kaynak: AA