TCMB Başkanı Kavcıoğlu: Veriler ikinci çeyrekte büyümenin oldukça yüksek oranda gerçekleşeceğine işaret ediyor

TCMB Başkanı Kavcıoğlu Veriler ikinci çeyrekte büyümenin oldukça yüksek oranda gerçekleşeceğine işaret ediyor
TCMB BaÅŸkanı KavcıoÄŸlu, “Takip ettiÄŸimiz yüksek frekanslı veriler, ikinci çeyrekte büyümenin baz etkisiyle oldukça yüksek oranda gerçekleÅŸeceÄŸine iÅŸaret ediyor.” dedi.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) BaÅŸkan Åžahap KavcıoÄŸlu, “Enflasyon Raporu 2021-III” bilgilendirme toplantısında yaptığı konuÅŸmada, temel varsayımları ve kısa vadeli öngörüleri doÄŸrultusunda, politika faizinin güçlü dezenflasyonist etkiyi muhafaza edecek ÅŸekilde, enflasyonun üzerinde bir düzeyde oluÅŸturulmaya devam edileceÄŸi bir görünüm altında, enflasyonun kademeli olarak hedeflere yakınsayacağını öngördüklerini belirtti.
Bu çerçevede, enflasyonun 2021 sonunda yüzde 14,1 olarak gerçekleÅŸeceÄŸini, 2022 sonunda yüzde 7,8’e, 2023 sonunda ise orta vadeli hedef olan yüzde 5 seviyesine gerileyerek istikrar kazanacağını tahmin ettiklerini dile getiren KavcıoÄŸlu, “Böylece 2021 yıl sonu enflasyon tahminini 1,9 puanlık güncellemeyle yüzde 12,2’den yüzde 14,1’e yükselttik.” ifadesini kullandı.
“GeliÅŸmiÅŸ ülkelerin uzun vadeli faiz oranları dalgalı bir seyir izliyor”
Kavcıoğlu, küresel ekonominin, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınıyla mücadele kapsamında yürütülen aşılama faaliyetlerinin yanı sıra para ve maliye politikalarının desteğiyle toparlanmaya devam ettiğini söyledi.
Aşılama oranlarının yüksek seyrettiği ülkelerde sosyal hareketliliği kısıtlayan tedbirlerin yılın ilk çeyreğine kıyasla büyük oranda azaldığını belirten Kavcıoğlu, aşılamada ilerleme kaydeden ekonomilerin, kısıtlamaları hafifleterek iktisadi faaliyette daha güçlü bir performans sergilediğini dile getirdi.
Kavcıoğlu, öncü göstergelerin, kısıtlamalardan daha fazla etkilenen hizmetler sektörünün de imalat sektöründe devam eden toparlanmaya eşlik etmeye başladığına işaret ettiğini vurgulayarak şu ifadeleri kullandı:
“BaÅŸta salgının olumsuz etkilediÄŸi Avro Bölgesi olmak üzere hizmetler PMI endekslerindeki güçlü artışlar, küresel ekonominin genele yayılan bir toparlanma eÄŸilimi sergilediÄŸini gösteriyor. Bu geliÅŸmeler, Türkiye’nin dış talep görünümünün nisan enflasyon raporu dönemine göre iyileÅŸtiÄŸini ortaya koyuyor.”
Özellikle tarımsal emtia fiyatlarındaki düşüşün enerji ve enerji dışı fiyatların farklılaşmasına yol açtığına dikkati çeken Kavcıoğlu, mart ve nisanda yatay bir seyir izleyen enerji fiyatlarının mayıstan itibaren tekrar artış kaydettiğini anlattı.
KavcıoÄŸlu, “Toparlanma dönemlerinde emtia fiyatlarında gözlenen artışlar, genel olarak hızla artan talebe üretimin aynı hızla yanıt vermemesinden ve arz tarafında meydana gelen lojistik kısıtlardan kaynaklanıyor.” diye konuÅŸtu.
TCMB Başkanı Kavcıoğlu, son dönemde üretici ve tüketici enflasyonu arasındaki farkın birçok gelişmiş ve gelişmekte olan ülkede uzun dönem ortalamasının oldukça üzerine çıktığını gördüklerini belirterek şöyle devam etti:
“Arz yönlü faktörlerin enflasyon beklentilerinin üzerindeki ikincil etkileri ve finansal göstergelerle etkileÅŸimleri, merkez bankaları tarafından yakinen takip ediliyor. Küresel enflasyon oranlarındaki artışın kalıcılığına dair belirsizlikler uluslararası finansal piyasalarda oynaklığa neden olurken, geliÅŸmiÅŸ ülkelerin uzun vadeli faiz oranları bu dönemde dalgalı bir seyir izlemektedir. DiÄŸer yandan, yükselen enflasyon, merkez bankalarının aşırı destekleyici politikalarında öngörülenden daha erken bir normalleÅŸme sürecinin baÅŸlayabileceÄŸine yönelik beklenti yaratıyor.”
Küresel piyasalardaki geliÅŸmelerin bir yansımasının da geliÅŸmekte olan ülkelere yönelen portföy akımları üzerinde görüldüğünü dile getiren KavcıoÄŸlu, “Çin hariç tutulduÄŸunda yılın ilk yarısında geliÅŸmekte olan ülkelerden portföy çıkışları görüldü. GeliÅŸmiÅŸ ülkelerde para politikasının ne zaman ve ne ölçüde normalleÅŸeceÄŸine iliÅŸkin öngörüler, önümüzdeki dönemde geliÅŸmekte olan ülkelerde portföy hareketleri ve finansal piyasalar üzerinde etkili olmayı sürdürecektir.” dedi.
“Dış talep sanayi üretimini destekliyor”
Kavcıoğlu, yurt içindeki makro ekonomik görünüme değinirken şunları söyledi:
“2021 yılı ilk çeyreÄŸinde milli gelir çeyreklik bazda yüzde 1,7, yıllık bazda ise yüzde 7 arttı. Birinci çeyrekte büyümenin sürükleyicisi iç talep olurken, net ihracat büyümeye 2009 yılı üçüncü çeyreÄŸinden bu yana ilk defa pozitif katkı verdi. DiÄŸer taraftan, nihai yurt içi talep, finansal koÅŸullardaki sıkılaÅŸma ve salgın kısıtlamalarının etkisiyle tüketim kaynaklı olarak çeyreklik büyümeyi sınırlarken, net ihracatın dönemlik büyümeye katkısı pozitif oldu. Üretim yönünden baktığımızda, ilk çeyrekte yıllık büyümeye en yüksek katkı sanayi ve hizmet sektörlerinden gelirken dönemlik büyümenin temel belirleyicisi sanayi ve inÅŸaat katma deÄŸeri oldu. Hizmetler katma deÄŸerinin büyümeye katkısı ise salgın kısıtlamalarının etkisiyle daha sınırlı kaldı.”
Öncü göstergelerin, iktisadi faaliyetin yılın ikinci çeyreÄŸinde de gücünü koruduÄŸunu gösterdiÄŸini belirten KavcıoÄŸlu, “Nisan-mayıs döneminde ilk çeyreÄŸe göre sanayi üretimi artışı bir miktar ivme kaybetmiÅŸ olsa da ciro endeksleri, bu yavaÅŸlamanın salgın tedbirleri ve finansal koÅŸullardaki sıkılaÅŸmaya baÄŸlı olarak yurt içi talep kaynaklı olduÄŸuna, dış talebin ise sanayi üretimini desteklediÄŸine iÅŸaret ediyor. Bunun haricinde, baÅŸta taşıt sektörü olmak üzere bazı sektörlerde yaÅŸanan tedarik kısıtlarının da bu dönemde üretimi sınırladığını gözlemliyoruz.” dedi.
“Sıkı para politikası ve güçlü dış talep koÅŸulları, cari iÅŸlemler dengesini olumlu etkiliyor”
Kavcıoğlu, güven endekslerinin hem haziran hem de temmuzda genele yayılan artışlar gösterdiğinin altını çizerek, bu toparlanmada hizmetler sektörünün sürükleyici olduğunu ifade etti.
Yüksek frekanslı verilerin, tam kapanma dönemi sonrasında kısıtlamaların kademeli olarak gevşetilmesiyle hareketliliğin ve hizmetlere yönelik harcamaların artış kaydettiğini gösterdiğini dile getiren Kavcıoğlu, şu değerlendirmede bulundu:
“Toparlanma, salgından en çok etkilenen hizmetler sektörü kalemlerinde daha kuvvetli olsa da bu sektörlerde faaliyet haziran ayı itibarıyla salgın öncesi seviyelerin halen altında bulunuyor. Takip ettiÄŸimiz yüksek frekanslı veriler, ikinci çeyrekte büyümenin baz etkisiyle oldukça yüksek bir oranda gerçekleÅŸeceÄŸine iÅŸaret ediyor. Yılın ikinci yarısında da iktisadi faaliyetin daha dengeli bir bileÅŸimle büyümeye devam edeceÄŸini tahmin ediyoruz. Talepteki bu dengelenme, cari denge, enflasyon ve istihdam üzerindeki olumlu etkilerinden ötürü önem arz ediyor.”
İhracatın, haziranda bir önceki aya göre yüksek oranlı bir artış sergilediğine ve yılın ikinci çeyreğinde ivmesini koruduğuna işaret eden Kavcıoğlu, Avrupa başta olmak üzere küresel sanayi üretimindeki toparlanma ve ihracat fiyatlarındaki artışın bu gelişmede etkili olduğunu söyledi.
KavcıoÄŸlu, ithalatın ise emtia fiyatlarındaki artışa raÄŸmen finansal koÅŸullardaki sıkılaÅŸmanın etkisiyle ikinci çeyrekte daha ılımlı bir seyir izlediÄŸini belirterek, “İhracatın ithalatı karşılama oranının 2011 yılından bu yana istikrarlı bir ÅŸekilde artarak yüzde 85-90 seviyelerine ulaÅŸtığını görüyoruz. Bu geliÅŸmenin cari iÅŸlemler dengesinde oluÅŸturduÄŸu yapısal iyileÅŸme eÄŸilimini, finansal istikrara katkısı açısından memnuniyetle karşıladığımızı ifade etmek isterim.” diye konuÅŸtu.
“Uygulamakta olduÄŸumuz sıkı para politikası ve güçlü dış talep koÅŸulları, cari iÅŸlemler dengesini olumlu etkiliyor.” diyen KavcıoÄŸlu, ihracattaki güçlü artış eÄŸiliminin yanı sıra aşılamadaki kuvvetli ivmenin turizm faaliyetlerini canlandırmasıyla yılın geri kalanında cari iÅŸlemler hesabının fazla vermesini beklediklerini vurguladı.
Kavcıoğlu, altın ithalatının yılın ikinci çeyreğinde tarihsel ortalamaların belirgin olarak altına inmesinin de cari işlemler dengesindeki iyileşmenin belirleyicilerinden olduğuna işaret ederek, cari işlemler dengesindeki bu görünümün, önümüzdeki dönemde dış finansman ihtiyacını azaltarak ülke risk primini olumlu etkileyecek bir unsur olacağını bildirdi.
Bazı temel istatistiklerde revizyon planlanıyor
Kavcıoğlu, uluslararası standartlarda yapılan güncellemelere uyum ve yeni veriye erişim kapsamında bazı temel istatistiklerde revizyon planladıklarını belirterek şunları kaydetti:
“Bu revizyonla, kısa vadeli dış borç istatistikleri baÅŸta olmak üzere, Türkiye’nin brüt dış borcu, uluslararası yatırım pozisyonu, firmaların döviz varlık ve yükümlülükleri ile ödemeler dengesi istatistiklerindeki olası yanlılıkların düzeltilmesini amaçlıyoruz. Revizyon kapsamında yapılan en önemli geliÅŸtirme, vadeli dış ticaret iÅŸlemleri kaynaklı ihracat alacakları ve ithalat borçlarının firmalardan doÄŸrudan raporlama yoluyla derlenmesi olacak. Çalışma kapsamında elde edilen bulgular, bilhassa reel sektörün dış finansman ihtiyacına yönelik daha gerçekçi deÄŸerlendirmeler yapılabilmesine katkı saÄŸlayacak. Uluslararası kuruluÅŸlardan da teknik destek alarak yürüttüğümüz çalışmanın sonuçlarını 19 AÄŸustos’ta yayınlayacağımız ‘Kısa Vadeli Dış Borç İstatistikleri’ ile birlikte kamuoyuyla paylaÅŸmayı planlıyoruz.”
“Küresel finansal koÅŸullardaki dalgalanmalar geliÅŸmekte olan ülkeler üzerinde daha fazla risk oluÅŸturuyor”
Kavcıoğlu, kredilerin parasal sıkılaşmanın etkisiyle yavaşlayarak ikinci çeyrekte ılımlı bir seyir izlediğini söyledi.
Türkiye’de 29 Nisan-17 Mayıs arasında uygulanan tam kapanma tedbirleri sebebiyle yavaÅŸlayan kredilerin, takip eden dönemde açılma ve ertelenmiÅŸ talebin etkisiyle büyük ölçüde tüketici kredileri kaynaklı olarak yeniden artmaya baÅŸladığını anlatan KavcıoÄŸlu, “Kredi kompozisyonu itibarıyla, firma ve konut kredileri ılımlı seyrini sürdürürken, konut hariç tüketici kredilerinde son dönemde göreli olarak daha güçlü bir artış görüldü. Tüketici kredilerinin dengeli büyümesini saÄŸlamayı amaçlayan Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu kararlarının önümüzdeki dönemde bu artışı sınırlayacağını öngörüyoruz. Bireysel kredilerin daha ılımlı ve dengeli bir büyüme sergilemesinin, enflasyon görünümü ve dış denge üzerindeki riskleri sınırlamak için önemli olduÄŸunu bir kez daha vurgulamak istiyorum.” diye konuÅŸtu.
Kavcıoğlu, talep ve maliyet unsurlarının yanı sıra enflasyon ve enflasyon beklentilerindeki yüksek seviyeleri dikkate alarak politika faizini nisan ayından bu yana sabit tuttuklarının ve para politikasındaki sıkı duruşlarını koruduklarının altını çizdi.
Geçen 3 aylık dönemde TCMB fonlamasını sade bir operasyonel çerçevede açık piyasa ve kur takası işlemleri kanalıyla yaptıklarını hatırlatan Kavcıoğlu, para piyasasındaki gecelik faizlerin TCMB politika faizi etrafında oluşmaya devam ettiğini aktardı.
Küresel finansal piyasalarda veri akışına hassasiyetin arttığı bir dönemde ülke risk pirimi ve döviz kuru oynaklığının geçen enflasyon raporu dönemine göre gerilemekle beraber hala yüksek seviyelerini koruduÄŸunu vurgulayan KavcıoÄŸlu, “Küresel finansal koÅŸullardaki dalgalanmalar, geliÅŸmekte olan ülkeler üzerinde daha fazla risk oluÅŸturuyor. Bu nedenle sıkı para politikası duruÅŸunun enflasyondaki düşüşü saÄŸlama önceliÄŸi doÄŸrultusunda kararlılıkla sürdürülmesi, söz konusu oynaklıklara karşı önemli bir tampon iÅŸlevi görmektedir.” deÄŸerlendirmesinde bulundu.
“Çekirdek enflasyon yılın ikinci çeyreÄŸinde yıllık bazda yükseldi”
Kavcıoğlu, yılın ikinci çeyreğinde toplam talep koşulları daha ılımlı bir görünüm sergilerken, uluslararası gıda ve emtia fiyatlarındaki yükseliş, kurdaki gelişmeler ve enflasyon beklentileri seyrinin enflasyon görünümünü olumsuz etkilediğini kaydetti.
Tüketici enflasyonunun nisan ve mayıs aylarında nisan enflasyon raporu tahminleriyle uyumlu gerçekleştiğini ancak haziranda kontrollü normalleşmenin de etkisiyle tahmin aralığının üst sınırına yaklaşarak yüzde 17,53 seviyesine ulaştığını belirten Kavcıoğlu, şöyle devam etti:
“Nisan-haziran döneminde enflasyondaki artışta temel mal, enerji ve gıda grupları belirleyici olurken, kısıtlamaların etkisiyle hizmetler sektörünün enflasyondaki yükseliÅŸe katkısı sınırlı oldu. Yönetilen/yönlendirilen fiyat ve vergi ayarlamalarının net etkisi, eÅŸel mobil uygulamasının da desteÄŸiyle bu dönemde enflasyonu sınırlayıcı yönde oldu. Çekirdek enflasyon, temel mal grubu ve iÅŸlenmiÅŸ gıda öncülüğünde yılın ikinci çeyreÄŸinde yıllık bazda yükseldi. Temel mal grubundaki artışta döviz kuru geliÅŸmeleri ve uluslararası endüstriyel metal fiyatlarındaki artış belirleyici oldu. DiÄŸer yandan çekirdek göstergelerin ve alt grupların ana eÄŸilimlerinin, son dönemde bir miktar düşüş göstermekle beraber, yüksek seviyelerini koruduÄŸunu söyleyebiliriz.”
KavcıoÄŸlu, ikinci çeyrek verilerinin, ekonominin döngüsel durumuna iliÅŸkin geçmiÅŸ deÄŸerlendirmelerle uyumlu olarak toplam talebin eÄŸilim üstünde seyrettiÄŸine iÅŸaret etti. Bununla birlikte, toplam talebin daha ılımlı seviyelere yakınsamakta olduÄŸunu tahmin ettiklerini aktaran KavcıoÄŸlu, “Bu dönemde iç talebin finansal koÅŸullardaki sıkılaÅŸmanın etkisiyle zayıfladığını ancak dış talebin küresel toparlanmayla uyumlu olarak Nisan Enflasyon Raporu öngörülerimizden daha güçlü seyrettiÄŸini gözlemliyoruz. Merkez Bankası bünyesinde takip edilen çıktı açığı göstergeleri, ilk çeyreÄŸe göre ikinci çeyrekte daha ılımlı bir talep görünümüne iÅŸaret ediyor.” ifadelerini kullandı.
Uluslararası finansal piyasalarda görülen oynaklıklara bağlı olarak döviz kurlarının yükselmesi, emtia fiyatlarındaki artış eğiliminin devam etmesi ve tedarik zincirlerindeki aksamaların, üretici ve tüketici fiyatlarının artışında önemli rol oynadığının altını çizen Kavcıoğlu, haziran ve temmuz aylarında tarımsal emtia ve endüstriyel metal fiyatları gerilemiş olsa da emtia fiyatlarının genel seviyesinin enerji grubunun etkisiyle yükseldiğine dikkati çekti.
Diğer yandan küresel ölçekte devam eden arz kısıtları, üretim darboğazları ve taşımacılık maliyetlerindeki artışın, tedarik sorunlarına yol açarak, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde üretici fiyatlarının artmasına neden olduğunu anlatan Kavcıoğlu, şunları kaydetti:
“Türkiye PMI verilerinin ayrıntıları, tedarikçilerin teslimat sürelerindeki artışın sürdüğüne ve söz konusu tedarik kısıtlarının son 1,5 yıldır devam ettiÄŸine iÅŸaret ediyor. Son olarak yılın ikinci çeyreÄŸinde enflasyon beklentilerinin seyrine baktığımızda, Piyasa Katılımcıları Anketi’nden elde edilen enflasyon beklentilerinin arttığını görüyoruz. DiÄŸer taraftan, piyasa bazlı enflasyon beklentileri, son dönemde bir miktar gerilese de tarihsel ortalamalarının üzerinde seyrediyor.”
Enflasyonla mücadele için toplumsal mutabakat vurgusu
Para politikasının enflasyon tahminlerine ulaÅŸma, beklentileri yönetme ve fiyat istikrarını saÄŸlama açısından temel araç olduÄŸuna vurgu yapan KavcıoÄŸlu, “Ancak enflasyonla mücadelede bugüne kadarki deneyimlerimiz, enflasyonu düşürmek için para politikasının tek başına yeterli olmayacağını da gösterdi. Bu nedenle, enflasyonu düşürmek ve kalıcı olarak daha düşük bir enflasyona ulaÅŸmak için toplumsal mutabakat ve ortak çabanın büyük önem taşıdığını düşünüyoruz. Bu kapsamda, uygun bir parasal ve mali duruÅŸun yanında, enflasyondaki düşüşü geciktiren veya zorlaÅŸtıran yapısal katılıkların azaltılması ve fiyatlama davranışlarındaki bozulmayı önleyecek rekabeti artırıcı önlemlerin alınması da önem arz ediyor.” deÄŸerlendirmesinde bulundu.
Salgın dönemine özgü koÅŸullar ve açılma-kapanma döngülerinin neden olduÄŸu belirsizliklerin yanı sıra aşılamadaki ivmelenmeyle birlikte ertelenmiÅŸ talebin devreye girmesinin küresel olarak fiyatlama davranışlarında alışagelmiÅŸin dışında dinamiklere yol açtığına deÄŸinen KavcıoÄŸlu, söz konusu dinamiklerin Türkiye’de de neredeyse tüm sektörlerde gözlendiÄŸini ve saÄŸlıklı fiyat oluÅŸumunu engelleyerek enflasyon beklentilerinde ilave bozulmalara yol açtığını söyledi.
Kavcıoğlu, fiyatlama davranışlarının mikro düzeyde analizinin döneme has koşulların enflasyon dinamikleri üzerindeki etkilerinin daha iyi anlaşılmasında önemli rol oynadığına dikkati çekerek, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Bu doÄŸrultuda, bir yandan enflasyonla mücadele için makroekonomik politikalarda gerekli adımları eÅŸ güdüm içerisinde atarken, diÄŸer yandan da enflasyonla mücadelenin mikro boyutuna da eÄŸilmeliyiz. Piyasa mekanizmasının etkin ÅŸekilde iÅŸlemesinin saÄŸlanması, fiyatlama davranışlarını bozabilecek unsurların anlaşılması ve rekabetteki aksaklıkların enflasyonda katılık oluÅŸturmasının engellenmesi için mikro düzeyde çalışmalar yapılmasının gerekli olduÄŸunu görüyoruz. Elde edilen bulgular, alışılagelmiÅŸin dışındaki fiyatlamaların normalleÅŸmesinde kurumlar arası eÅŸ güdümün önemini de açıkça ortaya koyuyor.”
“2021’e iliÅŸkin ithalat fiyatları varsayımımızı yukarı yönlü güncelledik”
Kavcıoğlu, ithalat ve gıda fiyatlarını, küresel büyüme ve maliye politikası gibi dışsal unsurlar için varsayımları gözden geçirdiklerini ve güncellediklerini söyledi.
Ham petrol fiyatı varsayımlarını yukarı yönlü güncellediklerini, tarımsal emtia daha sert olmak üzere bazı emtia fiyatlarında son dönemde geri çekilmeler görülse de ithalat fiyatlarının genel seviyesinin nisan ayı projeksiyonlarının üzerinde kaldığını belirten KavcıoÄŸlu, “Bu doÄŸrultuda 2021’e iliÅŸkin ithalat fiyatları varsayımımızı yukarı yönlü güncelledik. DiÄŸer yandan, uluslararası piyasalarda oluÅŸan vadeli fiyat eÄŸrisi, 2022’de ithalat fiyatlarında mevcut seviyelerin korunacağına iÅŸaret ediyor. Gıda enflasyonu varsayımlarımızı döviz kuru geliÅŸmeleri ve uluslararası fiyatlara iliÅŸkin görünümü dikkate alarak 2021 ve 2022 yılları için bir miktar yukarı çektik.” diye konuÅŸtu.
Kavcıoğlu, dış talep görünümüne ilişkin varsayımlarını ise yurt dışındaki olumlu büyüme görünümünü dikkate alarak yukarı yönlü güncellediklerini bildirdi.
Enflasyon ve çıktı açığı tahminlerine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Kavcıoğlu, şöyle devam etti:
“Temel varsayımlarımız ve kısa vadeli öngörülerimiz doÄŸrultusunda, politika faizinin güçlü dezenflasyonist etkiyi muhafaza edecek ÅŸekilde, enflasyonun üzerinde bir düzeyde oluÅŸturulmaya devam edeceÄŸi bir görünüm altında, enflasyonun kademeli olarak hedeflere yakınsayacağını öngörüyoruz. Bu çerçevede, enflasyonun 2021 yıl sonunda yüzde 14,1 olarak gerçekleÅŸeceÄŸini, 2022 yıl sonunda yüzde 7,8’e ve 2023 yıl sonunda ise orta vadeli hedef olan yüzde 5 seviyesine gerileyerek istikrar kazanacağını tahmin ediyoruz.”
Kavcıoğlu, bir önceki rapor dönemine göre Türk lirası cinsinden ithalat fiyatları ve gıda fiyatları varsayımlarındaki güncellemelerin, enflasyon tahminini sırasıyla 0,8 puan ve 0,5 puan artırdığını, yönetilen/yönlendirilen fiyatlarda ise büyük ölçüde elektrik ve doğal gaz fiyatlarındaki artışa bağlı olarak tahminlerini 0,3 puan yükselttiklerini söyledi.
Enflasyonun ana eÄŸilimindeki artışın yıl sonu enflasyon tahminine 0,2 puan yukarı yönlü katkıda bulunduÄŸunu, çıktı açığındaki güncelleme de tahmini 0,1 puan yukarı çektiÄŸini ifade eden KavcıoÄŸlu, “BaÅŸlangıç koÅŸullarındaki güncellemenin enflasyonun ana eÄŸilimine etkileri, 2022 yıl sonu enflasyon tahminini 0,1 puan artırdı. DiÄŸer yandan, gıda enflasyonu varsayımındaki güncelleme tahminini 0,1 puan artırırken, çıktı açığındaki deÄŸiÅŸiklik ise 0,1 puan yükseltici yönde katkıda bulundu.” dedi.
“Enflasyon bu yaz aylarında oynak bir seyir izleyebilir”
Kavcıoğlu, enflasyonun bu yaz aylarında başta ithalat fiyatları ve yönetilen/yönlendirilen fiyatlar olmak üzere arz ve talep yönlü çeşitli unsurların etkisiyle oynak bir seyir izleyebileceğini belirterek şunları kaydetti:
“Para politikası duruÅŸumuz bu oynaklıkların ana eÄŸilime yansımasını engelleyebilecek bir sıkılıktadır. Öngörülerimiz, enflasyonda kısa vadede gözlenebilecek hareketin geçici olacağını ve enflasyonun yılın son çeyreÄŸinde belirgin ÅŸekilde düşeceÄŸini gösteriyor. Mevcut görünüm çerçevesinde, enflasyonda kısa vadede belirleyici olan arızi unsurların üçüncü çeyrekten itibaren etkisini yitirmeye baÅŸlayacağını ve enflasyonun son çeyrekte yavaÅŸlama eÄŸilimine gireceÄŸini tahmin ediyoruz. Enflasyon ve enflasyon beklentilerindeki mevcut yüksek seviyeler, enflasyonda kalıcı düşüşe iÅŸaret eden güçlü göstergeler oluÅŸana kadar sıkı parasal duruÅŸun kararlılıkla sürdürülmesini gerektiriyor.”
“Sürdürülebilir büyüme ve istihdam artışı için makroekonomik istikrarın bir ön koÅŸul olduÄŸunun bilincindeyiz.” diyen KavcıoÄŸlu, “Buradan hareketle, önümüzdeki dönemde de fiyat istikrarı temel amacımız doÄŸrultusunda elimizdeki tüm araçları kararlılıkla kullanmaya devam edeceÄŸiz. Para politikası kararlarımızı ÅŸeffaf, öngörülebilir ve veri odaklı bir çerçevede almayı sürdüreceÄŸiz.” ifadelerini kullandı.
KavcıoÄŸlu, para politikası duruÅŸunun, enflasyon görünümüne yönelik yukarı yönlü riskler dikkate alınarak temkinli bir yaklaşımla enflasyonun kalıcı olarak düşürülmesi ve fiyat istikrarı hedefine ulaşılması odağında belirleneceÄŸinin altını çizerek, “Sıkı parasal duruÅŸ, enflasyon beklentileri, fiyatlama davranışları ve finansal piyasa geliÅŸmeleri baÄŸlamında dışsal ve geçici oynaklıklara karşı önemli bir tampon iÅŸlevi görecektir.” dedi.
“Yeni SWAP anlaÅŸması için görüştüğümüz ülkeler var”
KavcıoÄŸlu, “Politika duruÅŸu, enflasyonun üzerinde bir düzeyde oluÅŸturulmaya devam edecektir.” diye konuÅŸtu.
TCMB BaÅŸkanı KavcıoÄŸlu, “Yeni SWAP anlaÅŸması için görüştüğümüz ülkeler var. Yakında yeni anlaÅŸmaları açıkladığımızda hepiniz duymuÅŸ olacaksınız.” dedi.
TL mevduatına stopaj indiriminin uzatılmasına iliÅŸkin KavcıoÄŸlu, “Hazine ve Maliye Bakanımızla görüştük, olumlu bir ÅŸey bekliyoruz. Önemli fayda saÄŸlayacağını düşünüyoruz.” ifadesini kullandı.
KavcıoÄŸlu, “Dijital paralarla ilgili çalışmalarımız yoÄŸunlukla devam ediyor. Eylül ayı gibi pilot uygulamaya baÅŸlayacağız.” diye konuÅŸtu.
Kaynak: AA