Yapay zeka ekonomisi 2030’da 15,7 trilyon dolar olacak

Yapay zeka ekonomisi 2030'da 15,7 trilyon dolar olacak
MÜSİAD Dijital Dönüşüm Komitesi BaÅŸkanı Oylum, “Sadece yapay zeka ekonomisinin 2030 yılına kadar oluÅŸturacağı ekonominin boyutunun 15,7 trilyon dolar olacağı öngörülüyor.” dedi.
Müstakil Sanayici ve İşadamları DerneÄŸi (MÜSİAD) Genel BaÅŸkanı Abdurrahman Kaan, MÜSİAD’ın hazırladığı “Dijital Dönüşümün İş Süreçlerine Etkileri” raporu ile ilgili AA muhabirine yaptığı açıklamada, pandemi süreci ile tüm dünyada yaÅŸanan krizin, orta ve uzun vadede fırsata çevrilebilmesi adına yoÄŸun bir çalışma yürüttüklerini söyledi.
Pandemi süreci ile birlikte “sanayide millileÅŸme” ve “dijital dönüşüm” kavramlarının iyice önem kazandığını ifade eden Kaan, “Bizler öncelikle salgın sürecinin sanayide millileÅŸmenin önemini bir kez daha gösterdiÄŸine inanıyoruz. Sadece hizmetler sektörüne dayanan ekonomilerin doÄŸal olarak bu süreçte çok daha ağır hasar aldığını, ülkemizin ise mevcut sanayi kapasitesiyle diÄŸer ülkelerden olumlu bir ÅŸekilde ayrıştığını görüyoruz. Bu kapsamda, esnek üretim kapasitemiz ve büyük piyasalara yakınlığımız sayesinde çevre ülkelerle kıyaslandığında Türkiye’nin büyük bir üretim üssü olmaya aday olduÄŸunu ifade edebiliriz.” ÅŸeklinde konuÅŸtu.
“Hem pozitif hem de negatif anlamda ayrışan sektörler olacak”
Abdurrahman Kaan, pandemi sürecinde hem pozitif hem de maalesef negatif anlamda ayrışan sektörler olacağını belirterek, şunları kaydetti:
“İlk bakışta; tıbbi malzeme ve hizmetler, gıda üretimi ve perakende, bilgi ve iletiÅŸim teknolojileri ve e-ticaret sektörü için büyük avantaj saÄŸlama potansiyeli olduÄŸunu söyleyebiliriz. Salgın sürecinden en olumsuz etkilenecek sektörlerin ise turizm ve konaklama, her türlü hava-deniz-kara taşımacılığı, fuarcılık, eÄŸlence, otomotiv ve inÅŸaat sektörleri olacağını tahmin edebiliriz. Ancak bundan sonraki süreçte sektör ayrımı olmaksızın bütün iÅŸletmelerin sanal çalışma ve iletiÅŸimi destekleyen araçlara verdikleri önem ve yatırımlar da hızlı bir ÅŸekilde artış kaydedecektir. Zira salgın sürecinin küresel düzeyde istihdam piyasalarını derinden etkileyeceÄŸi, neredeyse bütün ülkelerde iÅŸsizlik oranının ciddi bir sıçrama yapacağı tahmin edilmektedir. Küresel ekonominin yakın geleceÄŸine yönelik ortaya konulan projeksiyonlar, birçok ülke için yüzde 20’lere varan iÅŸsizlik oranının söz konusu olacağına iÅŸaret etmektedir.”
“DijitalleÅŸme süreci, birçok avantajı da beraberinde getirecektir”
MÜSİAD Genel BaÅŸkanı Kaan, iÅŸ gücünde sürekliliÄŸin saÄŸlanması adına dijitalleÅŸmeye olan ilginin artacağını vurgulayarak, “DijitalleÅŸme süreci, iyi deÄŸerlendirildiÄŸi takdirde birçok avantajı da beraberinde getirecektir. Bilhassa KOBİ’lerimizin dijitalleÅŸmeye yönelik ilgi ve iÅŸtahlarının artması durumunda üretimde ciddi bir verimlilik artışı saÄŸlanacaktır. Yine bu kapsamda, çok karlı ve yüksek hacimli bir iÅŸ kolu olan e-ihracat da önemli bir potansiyel barındırmaktadır. Bu nedenle dinamik nüfusumuz ve iÅŸ yapabilme becerilerimiz sayesinde bu dönüşümün gereklerini doÄŸru okuyarak hareket etmemiz elzemdir.” ifadelerini kullandı.
Bu anlayış doÄŸrultusunda, dijitalleÅŸme atılımına destek olmak adına MÜSİAD bünyesinde Dijital Dönüşüm ile KOBİ GeliÅŸtirme ve MarkalaÅŸma Komiteleri oluÅŸturduklarını aktaran Kaan, “İç piyasada reel sektör ve tüketicilerimiz için sunulan ve sunulacak olan ilave destekler, dış piyasada ise oluÅŸacak muhtemel fırsat ortamlarının iyi deÄŸerlendirilmesi sonucu ülke olarak pandemi sürecini en az hasarla kapatacağımıza inanıyoruz. Bu vesile ile MÜSİAD ile AGS Global AraÅŸtırma iÅŸ birliÄŸinde hazırlanan Dijital Dönüşümün İş Süreçlerine Etkisi araÅŸtırmamızın, geleceÄŸe ışık tutmasını ve tüm sektörler tarafından istifade edilmesini temenni ediyorum.” diye konuÅŸtu.
“Firmaların yüzde 70,8’i iÅŸ süreçlerini etkileyecek bir dijital dönüşüm dalgası bekliyor”
MÜSİAD KOBİ Geliştirme & Markalaşma Komite Başkanı ve AGS Global Kurucu Ortağı Abdülkadir Sıcakyüz de rapora ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu:
“MÜSİAD ve AGS Global iÅŸ birliÄŸinde hazırlamış olduÄŸumuz bu rapor kapsamında, 25 farklı sektörden 340 iÅŸ dünyası temsilcisinin katılımı ile geniÅŸ katılımlı bir araÅŸtırma gerçekleÅŸtirdik. Rapora göre, firmaların yüzde 70,8’i yakın zamanda iÅŸ süreçlerini etkileyecek bir dijital dönüşüm dalgası bekliyor. Kovid-19 süreci ile birlikte hemen hemen tüm sektörlerde hızlı bir dijital dönüşüm beklentisi oluÅŸtuÄŸunu ve bu konuda hazırlıklara baÅŸlandığını görmekteyiz. AraÅŸtırmaya katılan iÅŸ dünyası temsilcilerinin yüzde 91,9’luk çok büyük bir kısmı, kısa ve orta vadede dijital altyapı süreçlerini tamamlayacaklarını belirtti. AraÅŸtırmaya katılan firmaların yüzde 57,4’ü yapay zekanın hayatımıza girmesini olumlu ve kolaylaÅŸtırıcı bir unsur olarak görürken, yüzde 41,8’i kolaylaÅŸtırıcı olacağını ancak endiÅŸe duyduÄŸunu ifade etmektedir. AraÅŸtırmaya katılan firmaların yüzde 42,4’ü bütçe yetersizliÄŸinin dijital dönüşüm süreçlerini yavaÅŸlatan ilk unsur olduÄŸunu belirtmektedir. İnsan kaynağı yetersizliÄŸi (yüzde 40), hangi teknolojilere ihtiyaç duyulduÄŸunun bilinmemesi (yüzde 23,8) ve belirli bir stratejik yol haritasının olmaması (yüzde 23,8) diÄŸer önemli baÅŸlıklar olarak karşımıza çıkıyor.”
“10 yıl içinde rezerv para birimi kripto paralar olacak”
Abdülkadir Sıcakyüz, araÅŸtırmada kripto paralarla ilgili öne çıkan baÅŸlıklara deÄŸinirken, “AraÅŸtırmaya katılan firma temsilcilerinin yüzde 46,9’u önümüzdeki 10 yıl içerisinde dünyada rezerv para biriminin kripto paralar olacağını belirtiyor. Altını rezerv para olarak görenlerin oranı ise yüzde 33,9’dur.” dedi.
Sıcakyüz, rapor ile daha güçlü bir ekonomik model için dijitalleşmenin özendirilmesi, gerekli destek ve teşvik sistemlerinin yeniden ele alınması, eğitimin tüm aşamalarında dijital yetkinliklerin artırılmasına dayalı bir perspektif ile hareket edilmesi, yerli-milli üretim ve hizmetleri güçlendirecek dijital altyapılara daha fazla destek verilmesi gerektiğinin ortaya çıktığını kaydetti.
“Bu teknolojilerde söz sahibi olacak ülkeler, 100 yılın yeni liderleri olacak”
MÜSİAD Dijital Dönüşüm Komitesi Başkanı ve Teknopalas AŞ Kurucu Yönetim Kurulu Üyesi Fahrettin Oylum ise yapay zeka, 5G ve nesnelerin interneti gibi teknolojilerin temel olarak tüm sektörlerde oluşturduğu dönüştürücü etki çarpanının, iş dünyası için risk ve fırsatlar ortaya çıkardığını söyledi.
Oylum, devamla şunları kaydetti:
“Geleneksel ekonomide faaliyet gösteren aktörlerin günümüzdeki en büyük endiÅŸelerinden biri, ortaya çıkacak yenilikçi bir ürün ile ortaya çıkan bir giriÅŸimciye karşı, yıllarca verdikleri mücadele sonucu elde ettikleri kazanımlarını kaybetmek. Perakende, medya, eÄŸitim gibi sektörlerde bu etkiyi net bir ÅŸekilde gören iÅŸ dünyası, dijital dönüşümün dışında kalmadan bu trene binmenin yöntemleri üzerine düşünüyor.
Sadece yapay zeka ekonomisinin 2030 yılına kadar oluÅŸturacağı ekonominin boyutunun 15,7 trilyon dolar olacağı öngörülüyor. 3 trilyon dolarlık bir blokzincir ekonomik büyüklüğü, 500 milyar dolarlık bir nesnelerin interneti teknolojileri büyüklüğü ve diÄŸer dönüştürücü teknolojileri ele aldığımızda bu rakam 20 trilyon dolarlık bir rakamın üzerine çıkıyor. 133 trilyon dolarlık bugünkü dünya ekonomisinin büyüklüğüne baktığımızda, bu teknolojilerde söz sahibi olacak ülkelerin önümüzdeki 100 yılın yeni dünya liderleri olacağını varsayabiliriz. 5G teknolojisi ile elde edilecek veri iletiÅŸim hızı ve hayatın her alanında yer edinecek olan nesnelerin interneti cihazlarından elde edilecek verilerin büyüklüğü yapay zeka ÅŸirketlerini beslerken, tüm bu teknolojiler üzerine sektör dinamiklerini derinden sarsacak yeni ÅŸirketler, geleneksel ekonomide mücadele etme konusunda taviz vermeyen ÅŸirketlere pek fazla ÅŸans tanımayacak ya da bu deÄŸiÅŸimi bizzat kullanıcılar yapmış olacak. Günümüzde var olan birçok sektörde liderlik, önümüzdeki dönemlerde yapay zeka teknolojisini o sektörde en iyi ÅŸekilde kullanan ÅŸirketlere devredilecek. Burada asıl dikkat edilmesi gereken nokta ise bu yıkıcı etkiyi oluÅŸturan ÅŸirketlerin geleneksel ekonomi modelini tercih eden ÅŸirketlerden deÄŸil, aksine o sektör ile ilgili dönüştürücü fikirlere sahip start-uplardan karşımıza çıkacağı gerçeÄŸidir.”
“Hizmet, saÄŸlık ve lojistik, yapay zekadan en çok etkilenecek sektörler”
Yapay zekanın etkileyeceği sektörlere işaret eden Oylum, hizmet, sağlık ve lojistik gibi sektörlerin bu dönüşüm sürecinden en hızlı etkilenecek sektörler olduğunu söyleyebileceklerini ifade etti.
Oylum, “Rapordan elde edilen verileri incelediÄŸimizde de bu sektör temsilcilerinin iÅŸlerini daha az insan gücü ile, yani dijital iÅŸ gücü ile yönetebilecekleri tespitini görüyoruz. Ancak bu durum, diÄŸer sektörlerin bu dönüşüm sürecinden etkilenmeyeceÄŸi anlamına gelmiyor. Dijital dönüşümün en önemli aktörleri; mikro iÅŸlemcilerin hızları ve hızlarında elde edilen üssel artış… Bu durum, dönüşümün etki sürecine de doÄŸru orantılı olarak etki ediyor. Bu kadar hızlı gerçekleÅŸen bir dönüşüm sürecinde tüm sektörlerin, mevcut durumlarını gözden geçirerek ivedilikle dijital dönüşüm süreçlerini belirlemelerinde fayda olacağını düşünüyoruz. Aynı ÅŸekilde, ilgili sektör temsilcilerinin faaliyet gösterdikleri STK’lar, meslek odaları, ticaret ve sanayi odalarının da üyelerine bu konuda destek olacak yeni mekanizmalar oluÅŸturmaları, bu dönüşüm sürecinin daha az hasarla atlatılmasına katkı saÄŸlayacaktır.” diye konuÅŸtu.
Türkiye’de dijitalleÅŸme baÄŸlamında yapılan çalışmalara deÄŸinen Oylum, ÅŸu deÄŸerlendirmelerde bulundu:
“Dijital dönüşüm, bir süreç olarak tüm dünyada ele alınıyor. Dönüşüm süreci baÅŸladığı günden bu yana sanki hiç bitmeyecekmiÅŸ gibi daha da hızlanarak ve kendini yenileyerek devam eden bir süreç. Türkiye de bu dönüşümün sürekliliÄŸinin farkında. Devletimiz, yeni CumhurbaÅŸkanlığı sisteminde Dijital Dönüşüm Ofisi’ni kurarak bu konuya vermiÅŸ olduÄŸu önemi ve konunun ne kadar kritik olduÄŸunu göstermiÅŸ oldu.
Raporumuzdaki verilerde, katılımcıların yüzde 70’e yakınının dijital dönüşüm süreçlerinde en azından ilk adımı attıklarını görüyoruz. Ancak bunu ileriye götürecek ve sürdürülebilir bir dönüşüm haline getirecek bir yapıya oturtmak için ihtiyaç duydukları yol haritasının oluÅŸturulmasında desteÄŸe ihtiyaçları olduÄŸunu görüyoruz. Özellikle KOSGEB gibi kurumların bu süreçte destek mekanizmalarını bu yeni döneme göre ÅŸekillendirmeleri iÅŸletmelerin dönüşüm sürecine ciddi bir katkı saÄŸlayacaktır. Aynı ÅŸekilde TOBB, bünyesinde oluÅŸturulacak bir bütçe ile üyelerinin bu dijital dönüşüm süreçlerini yönetmelerine katkı saÄŸlayabilir.”
“Robotları ‘metal yakalılar’, yapay zekayı ise ‘sanal yakalılar’ olarak nitelendirebiliriz”
Fahrettin Oylum, yapay zeka çağında iÅŸ dünyasındaki tanımlamaların da deÄŸiÅŸeceÄŸine iÅŸaret ederek, “Öncelikle yapay zekayı da bir robot olarak görmemiz gerektiÄŸini belirtmek isterim. Günümüzde nasıl çalışanlar mavi ve beyaz yakalı olarak sınıflandırılmışsa yeni iÅŸ gücü kaynakları olarak görebileceÄŸimiz robotları ‘metal yakalılar’, yapay zekayı ise ‘sanal yakalılar’ olarak nitelendirebiliriz. Bu iki yeni sınıfın toplum üzerinde sosyolojik olarak bir dönüşümü de tetikleyeceÄŸi aÅŸikar. Bunun bilinci ile Japonya’da baÅŸlatılan Toplum 5.0 kavramının ciddi bir ÅŸekilde ülkemizde de gündeme alınması gerektiÄŸini düşünüyoruz.” dedi.
Dünyada yapay zeka alanında en fazla yatırımı olan ülkenin, ucuz insan gücüne dayalı ekonomi modeli ile büyüyen Çin olmasının bir tezat olarak görülebileceÄŸini ancak bu süreçte etkin rol almaması durumunda yaÅŸayacağı toplumsal etkilerin farkında olan Çin’in, bu büyük yapay zeka ekonomisinden aslan payını alarak zenginliÄŸi ülkesinde tutmayı amaçladığını kaydeden Oylum, ÅŸu deÄŸerlendirmelerde bulundu:
“Türkiye’deki iÅŸ dünyası olarak bu dönüşüm sürecine dahil olmak için karşımıza çıkan en etkin 2 yoldan birincisi, sektörümüz ile alakalı ürünler geliÅŸtiren biliÅŸim ÅŸirketleri ile ‘as a service’ ekonomisi üzerine sektörümüze yönelik olarak yeni iÅŸ modelleri geliÅŸtirmek olmalıdır. İkinci alternatif model olarak ise yine sektörümüze yönelik ürünler geliÅŸtiren giriÅŸimcilere sermayemiz, bilgi birikimimiz ve baÄŸlantılarımız ile ortak olmaktır. Bu ÅŸekilde hayata geçireceÄŸimiz start-up yatırımcılığı modeli ile hem mevcut iÅŸletmelerimizin dijital dönüşüm süreçlerine start-upların hızlandırıcı etkisini dahil etmiÅŸ olacağız hem de yatırım yapmış olduÄŸumuz giriÅŸimin büyümesi durumunda sektörde yeniden iyi bir pozisyon elde edebilme ÅŸansımızı arttırmış olacağız.
Türkiye olarak yeni dönemde ithalata dayalı bir ekonomik büyüme modeli yerine imalat ve inovasyona dayalı bir büyüme modeli ile hareket ediyor olacağımızı görüyoruz. Devletin en yetkin isimlerinin çizdiÄŸi bu model içerisinde büyümek isteyen iÅŸletmelerimizin inovasyon ve üretim odaklı bir dijital dönüşüm planı yaparak iÅŸletmelerini dönüştürmesi, iÅŸletmelerinin geleceÄŸi için bugün atacakları en önemli adım olacaktır.”
Kaynak: AA