“YenidoÄŸan çetesi” davasının duruÅŸması yarına ertelendi

"Yenidoğan çetesi" davasının duruşması yarına ertelendi
İstanbul’da, bebek acil hastalarını özel hastanelerin yenidoÄŸan ünitelerine sevk edip ölümlerine neden oldukları ve haksız kazanç saÄŸladıkları iddia edilen 47 sanığın yargılandığı davanın duruÅŸması, yarına ertelendi.
İstanbul’da, bebek acil hastalarını önceden anlaÅŸtıkları özel hastanelerin yenidoÄŸan ünitelerine sevk edip ölümlerine neden oldukları ve haksız kazanç saÄŸladıkları öne sürülen 47 sanığın yargılandığı davanın duruÅŸması 8. gününde devam ediyor.
Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesince adliyenin konferans salonunda görülen duruÅŸmaya, organize suç örgütü elebaşısı olduÄŸu iddia edilen Fırat Sarı’nın da aralarında bulunduÄŸu 22 tutuklu ve bazı tutuksuz sanıklar ile tarafların avukatları katıldı.
18 Kasım Pazartesi’den itibaren toplam 22 tutuklu sanığın savunmalarını yaptığı duruÅŸmada, tutuksuz sanıkların beyanlarının alınmasına devam ediliyor.
Bu kapsamda tutuksuz sanık hemÅŸire Ceren Hatice Kırım’ın savunması dinleniyor.
Çok sayıda basın mensubunun takip ettiği duruşmanın görüldüğü salon ve önünde polis ekiplerince yoğun güvenlik önlemi alındı.
“Gelen her paranın çıkışı oldu”
Duruşmada tutuksuz sanık hemşire Ceren Hatice Kırım, 12 senedir yenidoğan yoğun bakımda çalıştığını, yaklaşık 5 yıldır da sorumlu hemşire olduğunu söyledi.
Denetim tutanağında görüleceÄŸi üzere hastaların epikriz raporlarının uymadığını dile getiren Kırım, “Sekreter hanım üç günlük izinde olduÄŸu için yazılmamıştı. Ben pek çok denetim gördüm ama hiç bir zaman akciÄŸer grafisinin açılıp bakıldığını görmemiÅŸtim. Denetimin çok detaylı olduÄŸu izlenimi uyandırmıştı.” dedi.
Kırım, tutuklu sanık İlker Gönen’le arÅŸivden dosya çıkarmayla ilgili konuÅŸmasına iliÅŸkin, “Kendisi diÄŸer hastanede olan denetimle ilgili bir ÅŸey söylemiÅŸ. ArÅŸivden dosya çıkarmayla ilgili bilgim yok.” savunmasını yaptı.
Maaşını hastaneden aldığını iddia eden Kırım, “Bana Medisense’den gönderilen bir ücret vardı. YenidoÄŸan ünitesinden uzun yıllar çalıştığım için geliyordu. Kaynağını sorgulamadım. Bunu mesai ödemesi olarak alıyordum. BeÅŸte biten mesaimden 10 gibi çıkıyordum. Eve toplu taşımayla gitmiyordum. Taksiyle gidiyordum. Bu emeÄŸin karşılığı olarak düşünüyorum.” diye konuÅŸtu.
Kırım, “Sana ÅŸirketten gelen paraları kendin mi alıyordun yoksa dağıtıyor muydun?” sorusu üzerine ÅŸunları söyledi:
“Fırat Sarı’nın sekreteri istifa etmiÅŸti. Bir süre onun iÅŸini yapmamı istedi ama isteyerek yapmadım. Kendisinin istediÄŸi kiÅŸilere paraları gönderdim. Gelen her paranın çıkışı oldu. Maddi menfaatim yok. Benim üzerime bir hattım vardı, çıkarıp Fırat Sarı’ya vermiÅŸtim. Kullanıp kullanmadığını bilmiyorum. Daha sonra hattı kapattım.”
“Kamuyu bilerek ve isteyerek dolandırmam bence hayatın olaÄŸan akışına aykırı”
Tutuksuz sanıklardan Medilife Beylikdüzü Hastanesi’nin baÅŸhekimi Ahmet Atilla Yılmaz ise suçlamaları reddetti.
Eski CHP’li Meclis Üyesi ve İBB SaÄŸlık ve Salgın Hastalıklar Komisyonu BaÅŸkanı da olan Yılmaz, “Emekli olduktan sonra da Beylikdüzü Medilife Hastanesi’nde genel cerrah ve baÅŸhekim olarak baÅŸladım, taa ki hastanemiz kapanıncaya kadar. Kamuyu bilerek ve isteyerek dolandırmam bence hayatın olaÄŸan akışına aykırı.” ifadesini kullandı.
Başhekimin görevinin Sağlık Bakanlığının tanımında hastaneyi yönetmek olduğunu anlatan Yılmaz, bu kişinin ciro arttırmak gibi kaygısının olamayacağını söyledi.
Yılmaz, “Çok şükür ki bu iddianamede bebeklerin vefatından suçlanmıyorum. Dört kız çocuÄŸu babası olarak böyle bir suçlama iyi ki de yok.” dedi.
Bebeklerin vefat oranlarının standartların altında olduğunu kaydeden Yılmaz, kendileri yüzünden çok sayıda sağlık çalışanın içinde bulunduğu duruma ve onlara bakışlara üzüldüğünü belirtti.
Sanık Yılmaz, mahkeme baÅŸkanının “Sevklerle ilgili bilgin var mı?” sorusunu üzerine “Bu davadan sonra baktım gerçekten. YenidoÄŸanın yüzde 75’i bizim kendi hastanemizde olan doÄŸum. Dışarıdan çok sevk gelmiyor.” diye konuÅŸtu.
Medisense şirketiyle resmi bir anlaşmaların olmadığını bildiğini savunan Yılmaz, ödemelerin kesinlikle başhekimlik ve yönetim dışında olduğunu düşündüğünü anlattı.
Altı aylık Michelle Nwandı Opara’nın durumunu hekimin yakından takip ettiÄŸini dile getiren Yılmaz, “ÇocuÄŸun bir yerde bakılması gerektiÄŸi için mecburen yenidoÄŸana aldık. Aslında oraya göre çocuk büyüktü. Burada da takibi yapıldı. BaÅŸka bir hastaneye sevk olması gerekiyordu. Ancak yoÄŸun bakımı olmadığı için çocuÄŸu yenidoÄŸan yoÄŸun bakıma almak zorunda kaldık.” ÅŸeklinde konuÅŸtu.
Tutuksuz sanık Yılmaz, bu süreçte avukat bulmakta çok zorlandıklarını belirterek, sanık avukatlarına bunun için teşekkür etti.
“Bunun muhatabı baÅŸhekim deÄŸildir”
DuruÅŸma savcısının “Fırat Sarı’nın ÅŸirketiyle resmi bir anlaÅŸma yoksa para çıkışını nasıl açıklıyorsunuz?” sorusu üzerine Yılmaz, “Resmi anlaÅŸma olmadığını biliyorum. Denetim daha çok vergi usulü gibi bir ÅŸeydir. Bunun muhatabı baÅŸhekim deÄŸildir.” dedi.
Yılmaz, maaşını şirket üzerinden resmi olarak aldığını, ödemelerin ekibin yaptığı işe göre değiştiğini kaydetti.
YenidoÄŸan servislerinin daha sıkı denetlenmesi gerektiÄŸini ifade eden Yılmaz, “Kendi yaptığımız denetimlerde de eksikleri tespit ederiz. HemÅŸirelik hizmetlerinde çok eÄŸitimler ve denetlemeler yapılırdı.” ÅŸeklinde konuÅŸtu.
“MesleÄŸimin başında böyle bir ÅŸeyin içinde olduÄŸum için çok üzgünüm”
Tutuksuz sanık Ayşe Gizem Büyükköleş ise ifadelerinin bizzat kendisi görmüş gibi yazıldığını, bu durumu düzeltmek istediğini söyledi.
Tutuklu sanıklardan Tuğçe Toptemel’in Michelle Nwandı Opara bebeÄŸin büyük olduÄŸu için yenidoÄŸan servisinde bulunmasını istemediÄŸini öne süren BüyükköleÅŸ, tutuklu hemÅŸire Hakan DoÄŸukan Taşçı’nın bunu kabul ettiÄŸini, Fırat Sarı’nın da bunda onayının olduÄŸunu duyduÄŸunu iddia etti.
Bebeğin hastanede yattığı sürede günlük 20 bin lira alınacağını bizzat kulağıyla duymadığını savunan Büyükköleş, şunları söyledi:
“Opara bebek bize teslim edilirken, hastanın durumunun iyi olduÄŸu söylendi. Başındaki ilaçları benim gibi bir hemÅŸirenin hazırlama zorunluluÄŸu yok. İlaçlar gündüz mesaisi tarafından hazırlanmıştı. Bebek stabil devam etti. Sabah saat 06.00-07.00 civarında Tuğçe Toptemel’e bebek büyük olduÄŸu için bakıma birlikte geçmek istediÄŸimi söyledim. Opara bebeÄŸin bakımından sonra diÄŸer bebeklere geçtim. Daha sonra Tuğçe, bebeÄŸin başındaki cihaz öttüğü için bizi çağırdı. Benden stetoskop alıp bebeÄŸi dinledi. Tuğçe, DoÄŸukan’ı aradı. DoÄŸukan’ın doktora haber vereceÄŸini düşündüm. DoÄŸukan bebeÄŸin kan ÅŸekerine bakmamızı istedi. DoÄŸukan Taşçı, ‘BebeÄŸe hiçbir ÅŸey yapmayın.’ dedi ama Tuğçe CPR iÅŸlemine baÅŸladı. Bunu üzün süre yapmadı çünkü sorumlusu yapmaması gerektiÄŸini söyledi.”
BüyükköleÅŸ, görevinin sadece hastaların bakımını ve beslenmesini yapmak olduÄŸunu savunarak, “O dönem sadece beÅŸ aylık bir hemÅŸireydim. Bilgim çok kısıtlıydı. Ne benim ne Tuğçe Toptemel’in ihmalinin olmadığını düşünüyorum. Fırat Sarı’nın bende iletiÅŸim numarası yoktur. Maaşım asgari ücrettir.” diye konuÅŸtu.
Mahkeme baÅŸkanı, BüyükköleÅŸ’in sorulara “bilmiyorum” ÅŸeklinde cevap vermesi üzerine “HemÅŸireye soruyorum, ‘bilmiyorum’ diyor. Doktora soruyorum, yok. BaÅŸhekime soruyorum o dünyadan bir haber. Hiçbiriniz bilmiyorsunuz. Bu nasıl hastane yönetmek.” diyerek, tepki gösterdi.
Tutuksuz sanıkların savunmalarının alındığı duruşmaya ara verildi.
Tutuksuz sanık doktor Åžeyhmus Çelik’in savunması alındı
DuruÅŸmanın öğleden sonraki oturumunda, tutuksuz sanık doktor Åžeyhmus Çelik’in savunması alındı.
Çelik, 38 yıllık hekim olduÄŸunu belirterek, “Bu olayın ortaya çıkması için ÅŸikayet eden ve teknik destek takibi yapan sayın savcımızdan, emniyet mensuplarımızdan Allah razı olsun.” dedi.
Türkiye’nin tüm bölgelerindeki devlet hastanelerinde çalıştığını kaydeden Çelik, “En son Birinci Hastanesi’nde çalıştım. Üzerime atılı suçlamaları kabul etmiyorum. Suçlamalar asılsızdır. Hakan DoÄŸukan Taşçı ve Hasan Basri Gök kendilerini hasta yakınlarına Åžeyhmus Çelik olarak tanıtıp, 112’den aldıkları hastaları baÅŸka hastanelere para karşılığı sevk etti. Fırat Sarı savunmasında bana ödeme yaptığını söylemiÅŸtir. Sarı, bana düzenli ödeme yapmamıştır. Maaşımı hastaneden alırdım. Åžirketten maaÅŸ almadım. Duygu Hastanesi’nden ayrıldığımda içerideki bir maaşımı Fırat Sarı’dan aldım.” diye konuÅŸtu.
Fırat Sarı’yı Esenyurt Devlet Hastanesi’nde çalışırken tanıdığını belirten Çelik, “Fırat Sarı tarafından getirilen Hakan DoÄŸukan Taşçı, geldiÄŸi ilk günden itibaren, hastaların takip listesinin hazırlanmasını ve takibinin yapılmasını kasıtlı olarak engellemiÅŸtir.” iddiasında bulundu.
Çelik, Hakan DoÄŸukan Taşçı’nın yaptıklarını ve onu istemediÄŸini Fırat Sarı’ya söylediÄŸini, ancak Sarı’nın hiçbir ÅŸey yapmadığını ve Taşçı’nın iÅŸine devam ettiÄŸini öne sürdü.
Hiçbir hastaneden ya da aileden çıkar saÄŸlamadığını savunan Çelik, “Hayatımda hiçbir örgüt kurmadım, örgüte de üye olmadım. Hiçbir örgütün emrini de yerine getirmedim. Bu nedenle hakkımdaki suçlamayı kabul etmiyorum. Ben mesai saatlerine uyan bir hekimim. Her sabah yenidoÄŸan ünitesine giderek sorumlu veya kıdemli hemÅŸirelerle vizit yapar, notları aldırırım. Daha sonra belgelere doktor kaÅŸesi vurarak imzalarım.” ÅŸeklinde konuÅŸtu.
Çelik, geçirdiÄŸi ameliyattan ve klavyesinin kötü olmasından dolayı epikrizlerin hemÅŸire tarafından yazıldığını kaydederek, “Ne SGK’yı ne baÅŸka bir kurumu dolandırmak için gerçeÄŸe aykırı hiçbir belge düzenlemedim. Ne kendime ne baÅŸka bir kuruma çıkar saÄŸlamadım. Resmi belgede sahtecilik suçu iÅŸlemedim. Bunu yapmama hiçbir neden yoktur.” ifadelerini kullandı.
“HemÅŸire talimat alıyor ambulans ÅŸoföründen”
Çelik, Kaya bebeÄŸin ölümüne iliÅŸkin, Güney Hastanesi’nin muhasebecisinin bebeÄŸin hastaneye geldiÄŸi gün kendisini aradığını ve baÅŸka doktorun göreve baÅŸladığını söyleyip, istifa etmesini istediÄŸini belirterek, kendisinin de istifa dilekçesi hazırladığını ve dilekçenin iÅŸleme konulduÄŸunu anlattı.
Bebek Kaya’nın ne geliÅŸini ne de öldüğünü bilmediÄŸini savunan Çelik, “Gıyasettin Mert, Damla hemÅŸireye, ‘Prematüre bebek ölürse doktor Rıza üzerine yapmayacağız, doktor Åžeyhmus üzerine yapacağız.’ diyor. HemÅŸire talimat alıyor ambulans ÅŸoföründen.” dedi.
Sanık Çelik, hayatını kaybeden bebek Mive Serdarova’yla ilgiliyse “Mesai saatlerimin dışında, Birinci Hastanesi’nde çocuk radyoloji uzmanı olmadığını bildikleri halde getirip bırakmışlar. Bu hastayı getiren Gıyasettin Mert Özdemir. BebeÄŸe bakıyoruz Türkmenistanlı. Ailesi fakir, para yok. Ama bir bakıyoruz ki Hasan Basri ve Hakan aileden para almış. Emine Avcı’nın sayesinde bunu görmüş olduk. Bunlarda vicdan nerede görmüş olduk. Çocuk kardiyoloji uzmanını çağırdık. Kalp damarı açılması lazımdı, açılmasaydı hem ciÄŸere hem kalbe kan akışı kesilirdi. İlacı yazdı. Aileye böyle bir durum olduÄŸunu söyledik.” ÅŸeklinde konuÅŸtu.
“Allah razı olsun savcı beyden”
BebeÄŸin ameliyat olması gerektiÄŸini ancak ailenin “Paramız yok.” dediÄŸini söyleyen Çelik, ÅŸunları kaydetti:
“Biz de 112’ye haber verdik. Ben aradım. Hastaneden bebeÄŸin eko raporunu verdik. Çocuk kardiyoloji uzmanı ‘ÇocuÄŸa ilaç verilecek, kesilmeyecek. İlacı keserseniz bebek ölür.’ dedi. 112 araÅŸtırdı, ‘Hocam kimse almıyor.’ dedi. Biz de aileyi konsolosluÄŸa yönlendirdik. Geri dönüş olmadı. Bir süre sonra il saÄŸlık müdürlüğünden denetime geldiler. Söyledim orada yetkili bir kadına, böyle bir durum var, ameliyat olmazsa ölecek dedim. Tamam dediler. Oradan da geri dönüş olmadı. Bebek uzun süre kaldı. Ailenin de zaten götürecek durumu yok. Damardan sürekli ilaç alması lazım bebeÄŸin. Allah razı olsun savcı beyden. Duydum ki tapelerden, Hakan DoÄŸukan diyor ki ‘Fırat Sarı demiÅŸ ki ilgilenme çocukla bırak ölsün.’ Hakan DoÄŸukan, ‘Fırat Hoca ilgilenme boÅŸuna bırak ölsün diye iÅŸimi engelledi.’ diyor.”
Çelik, hemÅŸirelerin iÅŸe gelmediÄŸine dair sözlerinin sorulması üzerine, “Yalan söylüyorlar. Ben arabamla gider gelirim hastaneye. Otopark kamera kayıtlarından giriÅŸ çıkışlarıma bakılabilir. HemÅŸireler ağız birliÄŸi yapmış yalan söylüyorlar.” beyanında bulundu.
Mahkeme baÅŸkanının “112 nakil birimi arıyor, Hakan DoÄŸukan kendini doktor Åžeyhmus diye tanıtıyor. Sizin bilginiz yok mu?” sorusuna Çelik, “Bilgim yok, nasıl olabilir? Müdahale ederdim. Mümkün mü sayın baÅŸkanım?” yanıtını verdi.
Bunun üzerine mahkeme baÅŸkanı, “Her gelen bize soruyor ‘Mümkün mü’ diye. Bu nasıl oluyor? Biri sizin adınızı kullanıyor bu kadar kolay mı?” ifadelerini kullandı.
Çelik, Güney Hastanesi’ne adına hasta yatırılmasıyla ilgili de “Ben 2 saat dışında orada yokum. İşlemler benim üzerimden yürütülmüş. AnlaÅŸmam 2 saat. Hasta kabullerini ben yapmıyorum. Benim e-imzam oradaydı. Bütün yatışları benim adıma yapmışlar.” bilgisini verdi.
“Epikrizleri Åžeyhmus Çelik yazmıyordu”
Birinci Hastanesi’nde sekreterlik yapan tutuksuz sanık Gözde Kul Yadigar ise sanık Emine Avcı tarafından mobbing gördüğünü ve kendisini yenidoÄŸan bölümüne çektiklerini öne sürdü.
Son 1,5 yıl yenidoÄŸanda çalıştığını kaydeden Yadigar, “Oraya geçmeden önce oranın iÅŸletme olduÄŸunu biliyordum. YenidoÄŸan iÅŸletme diyorlardı çünkü. Orada bir Whatsapp grubu vardı. Hiçbir hemÅŸire orada hastaneden ilaç isteme sistemini bilmiyordu. Bunun benim görevim olduÄŸunu söylüyorlardı. Beni bu gruba eklediler. Epikrizleri Åžeyhmus Çelik yazmıyordu. Epikrizleri Cansu (Akyıldırım) Hanım yazıyordu. Bunları benim sisteme atmamı istiyordu.” diye konuÅŸtu.
Çelik’in hastaneye geldiÄŸinde bazen alana uÄŸramadan odasına gittiÄŸini ifade eden Yadigar, “Alana geldiÄŸi zaman da Cansu Hanımla bilgi alışveriÅŸi yapıp, vizit atacaksa atıyordu, Cansu Hanım gerek yok derse odasına gidiyordu.” ifadelerini kullandı.
“Jest olarak para gönderdi”
Sanık Yadigar, maaşının tamamını hastaneden aldığını belirterek, “Kesinlikle maddi menfaatim yoktur. İşletme denilen yerden para almadım. Fırat Sarı ayda bir, iki, üç defa hastaneye geliyordu. Kendisinin insani iliÅŸkileri iyi. Bize karşı bir kötülüğünü görmedim. Bana bir kere param olmadığını söylediÄŸimde jest olarak para gönderdi. YenidoÄŸanda çalıştığım sürece Cansu Akyıldırım bebeklerle en güzel ilgilenen, bebeklerle ilgili her ÅŸeyi bilen tek insandı.” ÅŸeklinde konuÅŸtu.
Sanık Fehmi Alperen’i hastanede gördüğünü, kendilerine hasta yönlendirdiÄŸini bildiÄŸini ifade eden Yadigar, “Hasan Basri Gök, sürekli kaos yaratıyordu, ‘O senin hakkında bunu söyledi. bu ÅŸunu söyledi’ diye kızları birbirine düşürüyordu. Bana geliyor, sarıyordu. Fırat Sarı da oranın bu kiÅŸiyle olmayacağını düşünerek yenidoÄŸan alanına Hakan DoÄŸukan Taşçı’yı getirdi sorumlu hemÅŸire olarak.” beyanında bulundu.
Yadigar, SGK’nin denetime baÅŸladığı süreçle ilgili, ÅŸunları anlattı:
“Her gün denetim oluyordu. Ben bu sürece kadar bir ÅŸey anlamadım. Sürecin iÅŸleyiÅŸinin bu ÅŸekilde olduÄŸunu düşünüyordum. DoÄŸukan kızlarla konuÅŸma yaparak, yapmaları gerekenleri anlattı. Bazıları yapmak istiyor, bazıları yapmak istemiyordu. DoÄŸukan da ‘Ben bunları keyfimden yapın demiyorum, birileri yapın diyor söylüyorum.’ dedi. Bazı ÅŸeylerin deÄŸiÅŸmeye baÅŸladığını gördüm. Hastanede aÅŸağıda bir oda ayarlanmış ve burada evrakların yapılacağı söyleniyordu. Ekip kurulduÄŸu, epikrizlerin düzenleneceÄŸi söylendi. Bir ÅŸeyler olacağını hissediyordum. Başıma bir ÅŸey gelmesin diye delil toplamaya baÅŸladım. Yazmadık diyorlar ya, yazmadık demeleri imkansız. Odaya gidip baktım, kızlar oturmuÅŸ yeniden epikrizler yazıyorlardı. Eski çarÅŸaflar yırtılıp yere atılmıştı. ‘Gözde, sessiz sakin kalmalısın, SGK’yı dolandıramazsınız diyemezsin dedim.’ Ekmek derdine düşmüşüm. İki evladım var, masraflara yetiÅŸemiyorum. Daha sonra delil toplama aÅŸamasına geçtim. Bunlar orada iÅŸlem yaparken çaktırmadan delil toplamaya baÅŸladım. Kolluk kuvvetlerine de delillerimi sundum.”
Epikriz hazırlayan ekipte tanımadığı kiÅŸiler olduÄŸunu kaydeden Yadigar, “Emine Avcı sürekli kontrole geliyordu, ‘DoÄŸukan ne yaptınız?’ diye soruyordu.” ifadelerini kullandı.
Mahkeme baÅŸkanının, “Ekip içerisinde buradaki sanıklardan biri var mı?” diye sorması üzerine Yadigar, Fırat Sarı’nın asistanlığını yapan tutuklu sanık Sümeyye Nur Taşçı’nın ekip içerisinde olduÄŸunu söyledi.
Sanık Yadigar, Åžeyhmus Çelik’in epikriz yazdığını görmediÄŸini ifade ederek, “Yalan söylemeyi bile beceremedi burada.” dedi.
“KeÅŸke bir an önce delilleri toplasaydım da konu buralara gelmeseydi”
Delilleri topladığı sırada denetim gelindiÄŸini söyleyen Yadigar, “Bir sabah telefonla uyandım, ‘Vatan emniyetten arıyoruz. Fırat Sarı ve İlker Gönen’e operasyon düzenlendi.’ dediler. Alana geldim, kimse yoktu. Sadece Fırat Sarı ve İlker Gönen’i aldılar sanıyordum. Vatan emniyete gittim, gece 24.00’e kadar bekledim. O akÅŸam ifademi almadılar. Ben de eve gittim. KeÅŸke bir an önce delilleri toplasaydım da konu buralara gelmeseydi.” ifadelerini kullandı.
Sanık Yadigar, “Ben asgari ücret altında bu kadar mobbing görürken asla susmayacağımı söylemek istiyorum. Benim kapıma polis geldi, çocuklarım gece uykularından uyandı, karşılarında polis gördü. İlahi adaletin iÅŸleyeceÄŸine eminim. Burada neden olduÄŸumu bilmiyorum.” diye konuÅŸtu.
Yadigar, Hakan DoÄŸukan Taşçı’nın hasta sevki için numarasının 112’ye verildiÄŸini belirterek, “Bir kere DoÄŸukan’a ulaÅŸamadıkları için alanı aradılar. Bende DoÄŸukan’a, Fırat Sarı’ya ve Åžeyhmus Çelik’e ulaÅŸamadım. Hasan Basri ‘Bana yönlendir.’ dedi. Ben bilmiyordum kendisini ‘Åžeyhmus’um diye tanıtacağını.” ifadelerini kullandı.
Yaklaşık 9,5 saat süren, 5 sanığın dinlenildiÄŸi duruÅŸma, tutuksuz sanıkların savunmalarının alınmasına devam edilmek üzere yarın saat 09.30’a ertelendi.
Bu arada, dava kapsamında 22 tutuklu sanık ile 12 tutuksuz sanığın savunması alınmış oldu.
İddianameden
Bakırköy Cumhuriyet BaÅŸsavcılığınca hazırlanan 1399 sayfalık iddianamede, sanık doktor Fırat Sarı’nın elebaşı olduÄŸu suç örgütünün sevk ve idaresini sanık doktor İlker Gönen ile 112 Acil ÇaÄŸrı Merkezi ambulans ÅŸoförü Gıyasettin Mert Özdemir’in yaptığı belirtiliyor.
İddianamede, suç örgütünün esas amacının işletmesini devraldıkları yenidoğan yoğun bakım ünitelerinin 112 sevk sistemini bertaraf edip doluluğunu sağlamak, hastaların basamaklarıyla oynama yapıp, Sosyal Güvenlik Kurumundan (SGK) üst sınırda ödeme almak olduğu kaydediliyor.
Sanıklar tarafından hasta bebeklerin durumunun olduÄŸundan daha ağır gösterildiÄŸi, olması gerekenden daha uzun süre yatışlarının saÄŸlandığı belirtilen iddianamede, bu ÅŸekilde SGK’den yüksek ücret tahsil edildiÄŸi ve bazı hasta yakınlarından fazla para alındığı anlatılıyor.
Bebek hastaların uygun sağlık hizmeti almasını sağlayacak hastanelere sevki yerine şüphelilerin seçtiği, örgüt adına karlı görünen hastanelere yatırıldığı bildirilen iddianamede, karın çoğunun sağlık çalışanı olan örgüt üyesi sanıklarla paylaşıldığı ifade ediliyor.
Esas amacın, bebeklerin sağlık durumunun iyileştirilmesi değil, maddi açıdan en fazla kazanç elde edilmesi olduğu iddianamede belirtiliyor.
Ceza istemleri
İddianamede, sanıklar Fırat Sarı ve İlker Gönen için 10 bebeÄŸin ölümü nedeniyle “kasten öldürmenin ihmali davranışla iÅŸlenmesi”, “nitelikli dolandırıcılık” ve “suç iÅŸlemek amacıyla örgüt kurmak” suçlarından 10 kez, “resmi belgede sahtecilik” suçundan da 11 kez uygulanmak üzere toplam 177 yıl 6’ÅŸar aydan 582 yıl 9’ar aya kadar hapis cezası talep ediliyor.
Sanık Gıyasettin Mert Özdemir’in ise “kasten öldürmenin ihmali davranışla iÅŸlenmesi”, “kiÅŸisel verilerin hukuka aykırı ele geçirilmesi”, “kamu kurum ve kuruluÅŸlarının zararına dolandırıcılık”, “suç iÅŸlemek amacıyla örgüt kurma” ve “resmi belgede sahtecilik” suçlarından 180 yıldan 589 yıl 9 aya kadar hapisle cezalandırılması isteniyor. 8’i kadın 44 sanık hakkında da benzer suçlardan hapis cezaları öngörülüyor.
İddianamede, “dolandırıcılık” suçu iÅŸlenerek maddi menfaat temin edilen sorumlu hastaneler ve ÅŸirketler için de tüzel kiÅŸilere özgü güvenlik tedbiri uygulanması, bunların kapatılıp mal varlıklarına el konulması talep ediliyor.
SoruÅŸturma kapsamında İstanbul’da 9, TekirdaÄŸ Çorlu’da 1 hastanenin ruhsatı iptal edilmiÅŸ, bu hastanelerde tedavi gören bebekler ve hastalar ambulanslarla kamu hastanelerine sevk edilmiÅŸti.
Öte yandan yenidoÄŸan çetesine iliÅŸkin soruÅŸturmayı yürüten Büyükçekmece Cumhuriyet Savcısı Y.E’yi makamında ölümle tehdit edenler de tutuklanmıştı.
Kaynak: AA